bugün

Sokakları çiğnenmekten aşınan
yinelenen sızıdır gurbet,
kuşlar konar pencereme
dili dilince,
sular akar toprağımdan
suyu suyunca,
duyguların söyleşir
sesi sesimce,
anlaşılır bir gün evrensel dille

Bir düşü suluyorum
vazodaki güllerin
suyunu değişir gibi

Koltuğumda kitaplarım
dilimde "katibim" türküsüyle
son katına çıkıp Eyfel'in
Seine Nehri'nde kanatlarını yıkayan
kırlangıçları seyrediyorum;
saçlarını okşuyor bir genç kızın
mavi gözlerinden öpüyor delikanlı,
insanlar geçiyor önümden
ayakları telaş içinde
akışına karşı suyun
yürüdüklerini sanıp
akıyorlar suyla birlikte

Topuklarımdan izi silinmeden Eyfel'in
Manş Denizi üzerinden geçerek bir bulutla
vatanımın parklarından çok tanıtılan
Hyde Park'ında sisler ülkesi Londra'nın
tezgahlarda simit satılıyor mu
aranıyorum

Ülkemin coğrafyasını usuma kazıdım
eprimiş ince bir atlastan,
oyalı yazmaları anımsatan kıyılar
genç bir kız gibi koynunu açan dağlar
davetinizi duyuyorum,
geleceğim bir gün
çağıran güzelliğinize. * *
body languagedir.
can yakmayan bir sızı, görünmeyen bir bakış ve işitilmeyen bir sesleniştir sevginin dili.
bakışlardan vücuda yansıyan lisandır.
lisan ı haldir. arif olan değil aşık olan anlar.
'Bu dilde söylenenleri anlıyorum ama konuşamıyorum.' problemine yol açan yabancı dildir... Diğer dillerin aksine, ileri yaşlarda öğrenilebilecek bir dildir...
biraz sert olacak ama bu amına koyduğumun dizileri çıktıktan sonra yurdum kızları tarafından bir kalıba oturtulmuş haldir. haldir çünkü sevginin dili diye bir şey spesifik olarak yoktur.

yani vakti zamanında bir düşünürün de dediği gibi " şu, şu şekil konuşur. bu, bu şekil konuşur. lakin ki öyle değildir."* arkadaş moda olanlarına baktığımız da; çalıkuşu olsun yok efendim beni böyle sev olsun şurdan tut burdan kucağana al olsun bu tür dizileri bizim kızlar izliyor ondan sonra "beni sevdiğini hissedemiyorum", "bana bikbikbik demiyorsun" falan gibi kafa ütüleyici laflara insanı çileden çıkarıyorlar.

ulan insafsız ! seni sevdiğimi anla diye sürekli romeyo&julyet oynar gibi mi konuşmam lazım !