bugün

anadolu da ilk şairin yazdığı ilk şiir adıdır.
Edit:bu nasıl cümle la
en ufak başarımı, ki bu ıslak kekimin kıvamını bu sefer tam tutturmam mesela, ilk ona anlatmak istediğim; kabus gördüğümde rahatlamak için ilk onunla konuşmak istediğim kişi.
Bir çeşit tuzak. Güzel görünüyor uzaktan, tam da "artık benim de var" dediğin anda, pofff.

görsel
varlığı bazen adamı gerçekten çok boğan kimse.

bilmiyorum bana mı öyle geliyor acaba? yalnızlığa alıştığımdan mıdır nedir, sürekli birisiyle konuşmak zorunda olmak bazen çok yorucu geliyor. film izlemek istiyorum zırt pırt mesaj geliyor bakmak zorunda hissediyorum, her boş zamanında beni aramak istiyor fakat ben o an yorgun olabiliyorum veya en basitinden müzik dinlemek isteyebiliyorum ya da ne bileyim yalnız kalmak istiyorum kafa dinlemek istiyorum, oyun oynamak istiyorum bazen de, örnekleri çoğaltabiliriz. ve o bu durumu yanlış anlıyor.

hayatımın her saniyesini sevdiğim kişiyle paylaşmak zorunda mıyım bilmiyorum. böyle hissettiğim için suçluluk da duyuyorum acaba sevmiyor muyum diyorum kendi kendime. ama sevdiğimi de adım gibi biliyorum. bilemiyorum sözlük.
2 ay mı? Aramızda üç sene bekleyenler hatta geçen hergün üzerine +1 gün ekleyenler var...

Birini sevmek ona sahip olmayı gerektirmiyor.. onun mutluluğuyla mutlu olmak da güzel..
Gereksiz bir şeydir.

Sonuçta ne demişler önce can sonra canan.

Bu devirde cananlar hep can yakıyor..

Edit:mesela şu an canan kim ? Diye sorabilirdi.
Esas o kaybetti.
Ayrılmayın, zor buluyorsunuz bu devirde *
bu aralar olmayandır.
duygularda ki, kalplerde ki, gözlerin gördüklerinde ki yoğunluktur. ne diyordu şarkıda, "her gün seni düşünür her an seni yaşarım, seni sevmekten değil kaybetmekten korkarım".
görsel
görsel
Öpmek için bahane üretmeyi sevdiğim insan kişisi.

-Benim sevgilim yok.
*neden Ölmüş mü?
-Dur bakıyım. (Öpücük) hmm... tam analayamadım bir daha bakayım... ölmemiş gibi ama tam anlamadım bir daha bakayım.
korkulandır.

hele ki sen azken o çoksa.
ben arkamı dönünce bu neler yapar var ya diye insanı acılara kiracı yapıyor.

hele bir de kullandığı instagramı sosyal medya aracı olmaktan çıkıp bir kız yurduna dönüşmüş ise vay ki ne vay.
iş kurmak gibidir.
varını yoğunu, herkeslerden gizleyip sakladıklarını çıkarır yatırırsın bir umutla.
tutarsa ömrün kurtulur,
yanarsa ömrün yanar.
Çok tatlı, mutluluktan gözleri parlayan, kaşınmaya bayılan kedi gibi bir şeydir.

Tabii yemeğinizi çalma huyuyla bir takım köpek gibi de bir şeydir.

Beraber sabahtan akşama kadar pinekler, bilgisayar oynar, bisiklet sürer ve çay içersiniz.

Kısaca en yakın arkadaşınız ama sarılıp huzurla uyuyabilirsiniz işte.
Konuşmaya başlarken en çok kullandığım kelime.
dünyanın sonundaki evde bıraktığımdır sevgili. sevgilim.

"sen benim sevgilimsin."

ilk kez sevgilim dediğimsin. dolu dolu, titreyerek. gözlerimi hiçbir yere kaçırmadan.

hep duru gözlerinde başladığım ve gözlerinde bittiğimsin sen.
başımı yastığa koyduğumda aklıma ilk gelen, gözlerimi kapadığımda ilk belirensin.
çok beklediğim, pek az sevebildiğimsin.

sevgilim, sen, bakarken kirpiklerimin birbirine değmesini bile istemediğimsin. yarımsın.

mahalleyi ayağa kaldıran, niyeti bozmuş sokak kedimsin sen. kapımda öylesine beliriveren.

ellerimin arasındaki başını, gülümsemeni özlüyorum en çok. gülünce kısılan gözlerini. hiçbir zaman benim olmayan gözlerini.

yanında uyurken birden uyanıp sana bakmayı özlüyorum. hem de çok. kopup gitmek istiyorum senden. geride bırakmak, denize dökmek, havaya savurmak ya da ne bileyim, sana dair ne varsa yok etmek. onlarla birlikte yok olmak.

şimdi çelik bir fotoğraf gibisin bana aşkım. bakmaya cesaret edemediğim. bi kedi ürkekliği içinde bir köşeye sinip de uzaktan izlediğim, yanına yanaşamadığım.

küçük bi çocukken kömürlüğe kaçan beyaz kedim gibisin, minik parmaklarımı yakan kibritlerle karanlık gecelerde köşe bucak aradığım. kibritim bitiyor, parmağım yanıyor, sen yoksun?

keşke onu bulduğum gibi seni de bulsam bir köşemde. tüyleri kömürden pislenmiş, kocaman gözleriyle bakan kirlikedim gibi. o an çocuk kalbim sana atsa ve kucağıma alsam seni aşkım, olmaz mı?

ne zaman ellerinden tuttuğumu sansam, aslında bir hayale tutunmuşum ben.
öyle bir hayal ki, benden bile gerçek. ama her seferinde koyup geçen bir rüyaymışsın sen.

uçuşan kanatların havaya kaldırdığı bir toz gibi senin etrafında dönmüşüm ben.
gözlerine, nasıl olur da daha yakından bakabilirim diye düşünürken hepten kaybetmişim. hepten.

bir kere ağlar mısın benim için? benim senin için ağladığım gibi?
kimse benim için ağlamadı aşkım. sen ağlarsan belki bilirim sevdiğini. bir kere görsem o gözlerinin benim için biriktiğini, bana aktığını. orda olsam, yanıbaşında.

gözyaşınla gezinsem yanaklarında, ordan boynuna düşsem bir kuş tüyü gibi.
için gıdıklansa ve tutsan beni. alıp dudaklarına götürsen, nefesini duysam her bir zerremde. aşkım, desem, sevgilim, desem. elinde kalsam öylece. orda bitsem, ölsem.

özlesen sen de beni? varsın "özledim seni", demesen.
sevsen sen de. "seviyorum", demesen. ama sevsen aşkım. uykuyu sevdiğin gibi, denizi sevdiğin gibi, boynumu sevdiğin gibi, sigarayı sevdiğin gibi sevsen.

çıkıp gelsen yine, patates desen bana. sen benim poğça burunlu kirlikedim, ben senin patatesin. mırlasan kulaklarımın dibinde. her seferinde aynı esprileri yapıp aynı kahkahayla gülsek.

bi film koysam ben, sen sıkılsan. öpmeye başlasan beni, hiç bitiremesek hiçbir filmi. kırmızı ışıklar içinde havada uçuşan balmumundan balonlar gibi olsak. uçuşurken değsek birbirimize ve tamamlasak eksiklerimizi.

sevişsek ışığımızda, tenimizde buluşsak. uyusak, uyansak, yine sevişsek.

sonra beraber kursak kahvaltı masamızı, eskiden yaptığımız gibi. ekmek almaya yollanan çocuk mızmızlığıyla uyansan, kıpkırmızı gözlerinden öpsem, daha sen açamadan.

tatsam, koklasam seni yeniden. olmaz mı aşkım?

şimdi senin için ikinci dizesi hatırlanamayan bir şarkı, belki de bütün hatları unutulmuş bir resim gibiyim. sense her bir damarını hatırladığım yaprak. ellerimde kurumuş ve çözülmeye yüz tutmuş bir karadeniz yaprağı. av peşinde bir balık, fıkralarında kaybolmuş bir balıkçı.

nasıl hatırlarsa öldürülen, katilinin yüzünü, ben de öyle hatırlıyorum senin her demini, baharını, gözlerini, gülüşünü, güzünü.

hiçbir zaman gelmeyeceksin.
ama hep bekleneceksin.

çünkü "sen hâlâ benim sevgilimsin."

ilk kez sevgilim dediğimsin. dolu dolu, titreyerek. gözlerimi hiçbir yere kaçırmadan...
Bu kelimeyi sadece bir insan için kullandım ve kullanmaya devam etmeyi arzuluyorum. Sevgi, aşk gibi duygular bitmez lakin şu var iki tarafta aynı duyguları besliyorsa bitmez. Şöyle birşey olursa bir taraf saf ve eninde duygularından ve diğer taraf emin değilse o zaman durum farklı tabi. Siz ne yaparsanız yapın tam anlamıyla sevgiyi alamıyorsanız üzülür kahrolursunuz. Sevginizi belli edin, sevmiyorsanız da direk diyin.
olmayandır.
yavşaklıktan başka bir şey değil.
1. isim Sevilen ve âşık olunan kimse, yavuklu, dost, yâr, canan:
"Onun mezarında hayatının ilk ve son sevgilisinin mezarında ilk ve son defa ağladı." - Nazım Hikmet

2. sıfat Sevgi ve bağlılık duyulan:
"Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol / Ey hak, yaşa; ey sevgili millet, yaşa var ol" - Tevfik Fikret
Kaynak: tdk.
Bir dal verdi bana sevgili.
Üzerinde sarı yapraklarla.
Yıl dediğin geçer gider,
Aşk ise hep yeni başlar.

(Seçme Şiirler - Bertolt Brecht, s.8)
Insana mutluluk ve değer katmadıkça çok gereksiz bir canlı. Cani gönülden sevip bana değer verecek bir yar olursa zaten neden kaybedeyim ölümüne sahip çıkarım. Sizi önemsemeyen kendinden başkasını düşünmeyen insanları hayatınıza alıp sinir krizi geçirmeyin.
Vakti gelince el olup giden.