bugün

bayadır yok valla. yıllar olacak.
hayatını zehir etmek isteyenlerin bulaştığı olay.
Bir de bunun eskisi bar.

Eski sevgili nedir ya? Sevgili olmuş kişi her zaman kalbinde bir odacıkta durur kendi kendine.

Hayır. Kimse unutulmayı hak etmez. Üstünü kapatırsın emmi normaldir de. Hayır...
Tecrübe konuşuyor. Sevgili-eş insanın bedenine uygun kıyafet gibi olmalı. Dar ya da bol olunca rahat edemiyorsun. Biliyorsun ki sporcu kişiliklisin. Buna göre seçmelisin. Takım elbiseyle koşamazsın. Koiarsın belki ama seni zorlar, bunaltır, terletir. Rahat edemediği bir elbiseyi kim giymek ister ki?
sana denk gelinmez, sana çabalanır
seninle güzel günlere dilek dinlenmez, güzel günler için savaşılır
her şeyden herkesten senin için gidilir
bütün sokaklar sana çıkar
bütün yollar sana gider
herkese özlem sana hasret
iç çekişlerim sana.
varsa, her an yok olabilir, yoksa, her an var olabilir.
sözler verilir
yeminler edilir
elde kalan
üçün biridir der ziavki.
tek bir iyi yanı vardır. oda sevişmektir.

ücretsiz tabii.. d
Günümüzde çok yanlış anlaşılan bir kavram, sevgililik biriyle canlı olarak yakın olmak gezip tozmak demek değil çünkü bedensel yakınlık ile ruhsal, fikirsel, değersel yakınlık arasında dağlar kadar fark var. insanlar sanıyorlar ki hemen kendim gibi birine denk gelebilir ve sevgililik kurabilirim. Ve ne yazık ki günümüzde insanların yüzde doksandan fazlası bu akla zarar kafayla hareket edip etraflarında, okulda, işte, yakın çevrelerinde, dışarıda herhangi bir mekanda veya tanıdıklarının tanıdıkları aracılığıyla karşılaştıkları kişilerin kendileriyle eş değer ruha ve karaktere sahip olabileceğini ve kolayca gerçek bir sevgililik bağı kurabileceklerini zannediyorlar. sizce hakiki olarak sizin ruhunuza, kişiliğinize, hayat anlayışınıza, dinlediğiniz müziklerden okuduğunuz kitaplara kadar tüm özelliklerinize, hayallerinize, hayata bakış açınıza değer gösterdiğiniz şeylere ve evrensel görüşünüze çok yakın olan özel birine aynı şehirde rastlayabilir misiniz milyonlarca insan arasından? bu dünyanın en saçma, en galiz ve yozlaşmış görüşlerinden birisi sahiden de.
Bu konuyla ilgili çok sevdiğim bir söz var;

"Akvaryuma iki balık koyarsan onlar zaten sevgili olurlar. önemli olan okyanusta karşılaşabilmek."

Bu cümle her şeyi açıklıyor. Gerçekten de günümüzdeki insanların yaşayışını özetlemiş, insanlar eğlence arkadaşı gibi gezip tozdukları vakit geçirdikleri kişilerle sevgili olduklarını sanıyorlar bu en büyük gafletlerin başında geliyor, halbuki sevgililik kavramı çok başka bir şey, hakiki sevgililik demek birbiriyle neredeyse aynı olacak kadar benzer kişiliklerin bir araya gelmesi demektir bu da ancak yazılı konuşmayla başlayan bir ruh yakınlığı ve karakter çekimi ile mümkün olabilir. çünkü insan fikirleri, yaptıkları ve bakış açısı neyse odur, sizin önemseyip değer verdiğiniz bir şeye değer vermeyen umursamayan veya sizden başka türlü bir sevme anlayışına sahip olan birinin sizinle gerçek bir sevda yaşama ihtimali yok çünkü evrene farklı pencerelerden bakıyorsunuz demektir. dolayısıyla aslında günümüzde kendini aşık bir çift zannedip karşısındakinin doğru kişi olduğunu sanarak bir şeyler yaşamaya kalkan insanlar en büyük gafletlerden birine kapıldıklarının farkında bile değiller, günümüzde toplum denilen insan kitleleri böyle bir dalalet kuyusuna düşmüş fertlerle dolu maalesef, daha da vahim olansa bu dar görüşlü, sığ, mutaassıp bakış açılarının ve yozlaşmış beyinlerinin düştüğü noksanlığın farkında olmadıkları gibi hâlâ birlikte olacakları insanı çevrelerinde, işte, okulda veya dışarıda herhangi bir yerde gördükleri kısıtlı sayıdaki kişiler arasında bulabileceklerini zannedip onlardan birini seçmeye çalışmaları. halbuki o doğru kişinin sizinle aynı şehirde olma ihtimali bile çok düşük muhtemelen birbirinizden habersiz yaşıyorsunuz farklı şehirlerde. Az önce bahsettiğim çoğunluğun içinde bulunduğu bakış açısı evrensel bir sevgililik tanımına asla uymuyor, sizlerin yapmış olduğu sarılmaların, gezip tozmaların, eğlenmelerin kurduğunuz ilişkilerin sevgililik ile uzaktan yakından alakası yok bu tamamen vakit geçirme/eğlence arkadaşı gibi bir şey aslında. bu şekilde çevresinde gördüğü alelade biriyle birlikteliğe başlayıp gerçek sevda nedir eş değer kişilik eş değer ruh nedir bunu sorgulamadan birbirine aşık olduğunu zannedip belki de evlenecek kişilere acıyorum, ülkemizde özellikle şimdiki genç nesil ağırlıkta olmak üzere milyonlarca insan bu hatanın içine düşüyor fark ettiklerinde çok geç olacak ama her neyse...
Çok sevilen ve çok özlenen. Uzak mesafe ilişkisi oldukça zor. Fakat insan karşı tarafın duygularına ve kendi duygularına inanınca kavuşmayı beklemek daha anlamlı oluyor.

ilişkimiz çok yeni ama sanki yıllardır onu beklemişim gibi...
yavan ekmek yerken peynir zeytin uzatan insandır.
hayatını kolaylaştırıyor ve sana mutluluk getiriyorsa bırakılmaması aksi takdirde uzaklaşılması gerekendir.
ben koşar o kaçar, yakalarsın kayar.

bir dur durduğun yerde ama söz de dinlemez.

aşk güzeldir ta ki evlenene kadar, sonra sevgi alır ya da almaz yerini.

aşkın yeri doldurulamaz.
Nası oluyor nasıl yapılıyor, tarif verin la. Ölmeden önce olsun bari bir kere.
Not: 35 derecede falan gibi yemek tarifi vermeyin.
Cidden soruyorum.
zor günlerimde başımı memelerine yaslayarak huzur bulduğum düze çıkınca da aldattığım kadındır kendisi. umarım hakkını helal eder.
Vakti gelince el olup giden.
Insana mutluluk ve değer katmadıkça çok gereksiz bir canlı. Cani gönülden sevip bana değer verecek bir yar olursa zaten neden kaybedeyim ölümüne sahip çıkarım. Sizi önemsemeyen kendinden başkasını düşünmeyen insanları hayatınıza alıp sinir krizi geçirmeyin.
Bir dal verdi bana sevgili.
Üzerinde sarı yapraklarla.
Yıl dediğin geçer gider,
Aşk ise hep yeni başlar.

(Seçme Şiirler - Bertolt Brecht, s.8)
1. isim Sevilen ve âşık olunan kimse, yavuklu, dost, yâr, canan:
"Onun mezarında hayatının ilk ve son sevgilisinin mezarında ilk ve son defa ağladı." - Nazım Hikmet

2. sıfat Sevgi ve bağlılık duyulan:
"Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol / Ey hak, yaşa; ey sevgili millet, yaşa var ol" - Tevfik Fikret
Kaynak: tdk.
yavşaklıktan başka bir şey değil.
olmayandır.
Bu kelimeyi sadece bir insan için kullandım ve kullanmaya devam etmeyi arzuluyorum. Sevgi, aşk gibi duygular bitmez lakin şu var iki tarafta aynı duyguları besliyorsa bitmez. Şöyle birşey olursa bir taraf saf ve eninde duygularından ve diğer taraf emin değilse o zaman durum farklı tabi. Siz ne yaparsanız yapın tam anlamıyla sevgiyi alamıyorsanız üzülür kahrolursunuz. Sevginizi belli edin, sevmiyorsanız da direk diyin.
dünyanın sonundaki evde bıraktığımdır sevgili. sevgilim.

"sen benim sevgilimsin."

ilk kez sevgilim dediğimsin. dolu dolu, titreyerek. gözlerimi hiçbir yere kaçırmadan.

hep duru gözlerinde başladığım ve gözlerinde bittiğimsin sen.
başımı yastığa koyduğumda aklıma ilk gelen, gözlerimi kapadığımda ilk belirensin.
çok beklediğim, pek az sevebildiğimsin.

sevgilim, sen, bakarken kirpiklerimin birbirine değmesini bile istemediğimsin. yarımsın.

mahalleyi ayağa kaldıran, niyeti bozmuş sokak kedimsin sen. kapımda öylesine beliriveren.

ellerimin arasındaki başını, gülümsemeni özlüyorum en çok. gülünce kısılan gözlerini. hiçbir zaman benim olmayan gözlerini.

yanında uyurken birden uyanıp sana bakmayı özlüyorum. hem de çok. kopup gitmek istiyorum senden. geride bırakmak, denize dökmek, havaya savurmak ya da ne bileyim, sana dair ne varsa yok etmek. onlarla birlikte yok olmak.

şimdi çelik bir fotoğraf gibisin bana aşkım. bakmaya cesaret edemediğim. bi kedi ürkekliği içinde bir köşeye sinip de uzaktan izlediğim, yanına yanaşamadığım.

küçük bi çocukken kömürlüğe kaçan beyaz kedim gibisin, minik parmaklarımı yakan kibritlerle karanlık gecelerde köşe bucak aradığım. kibritim bitiyor, parmağım yanıyor, sen yoksun?

keşke onu bulduğum gibi seni de bulsam bir köşemde. tüyleri kömürden pislenmiş, kocaman gözleriyle bakan kirlikedim gibi. o an çocuk kalbim sana atsa ve kucağıma alsam seni aşkım, olmaz mı?

ne zaman ellerinden tuttuğumu sansam, aslında bir hayale tutunmuşum ben.
öyle bir hayal ki, benden bile gerçek. ama her seferinde koyup geçen bir rüyaymışsın sen.

uçuşan kanatların havaya kaldırdığı bir toz gibi senin etrafında dönmüşüm ben.
gözlerine, nasıl olur da daha yakından bakabilirim diye düşünürken hepten kaybetmişim. hepten.

bir kere ağlar mısın benim için? benim senin için ağladığım gibi?
kimse benim için ağlamadı aşkım. sen ağlarsan belki bilirim sevdiğini. bir kere görsem o gözlerinin benim için biriktiğini, bana aktığını. orda olsam, yanıbaşında.

gözyaşınla gezinsem yanaklarında, ordan boynuna düşsem bir kuş tüyü gibi.
için gıdıklansa ve tutsan beni. alıp dudaklarına götürsen, nefesini duysam her bir zerremde. aşkım, desem, sevgilim, desem. elinde kalsam öylece. orda bitsem, ölsem.

özlesen sen de beni? varsın "özledim seni", demesen.
sevsen sen de. "seviyorum", demesen. ama sevsen aşkım. uykuyu sevdiğin gibi, denizi sevdiğin gibi, boynumu sevdiğin gibi, sigarayı sevdiğin gibi sevsen.

çıkıp gelsen yine, patates desen bana. sen benim poğça burunlu kirlikedim, ben senin patatesin. mırlasan kulaklarımın dibinde. her seferinde aynı esprileri yapıp aynı kahkahayla gülsek.

bi film koysam ben, sen sıkılsan. öpmeye başlasan beni, hiç bitiremesek hiçbir filmi. kırmızı ışıklar içinde havada uçuşan balmumundan balonlar gibi olsak. uçuşurken değsek birbirimize ve tamamlasak eksiklerimizi.

sevişsek ışığımızda, tenimizde buluşsak. uyusak, uyansak, yine sevişsek.

sonra beraber kursak kahvaltı masamızı, eskiden yaptığımız gibi. ekmek almaya yollanan çocuk mızmızlığıyla uyansan, kıpkırmızı gözlerinden öpsem, daha sen açamadan.

tatsam, koklasam seni yeniden. olmaz mı aşkım?

şimdi senin için ikinci dizesi hatırlanamayan bir şarkı, belki de bütün hatları unutulmuş bir resim gibiyim. sense her bir damarını hatırladığım yaprak. ellerimde kurumuş ve çözülmeye yüz tutmuş bir karadeniz yaprağı. av peşinde bir balık, fıkralarında kaybolmuş bir balıkçı.

nasıl hatırlarsa öldürülen, katilinin yüzünü, ben de öyle hatırlıyorum senin her demini, baharını, gözlerini, gülüşünü, güzünü.

hiçbir zaman gelmeyeceksin.
ama hep bekleneceksin.

çünkü "sen hâlâ benim sevgilimsin."

ilk kez sevgilim dediğimsin. dolu dolu, titreyerek. gözlerimi hiçbir yere kaçırmadan...
Konuşmaya başlarken en çok kullandığım kelime.
Çok tatlı, mutluluktan gözleri parlayan, kaşınmaya bayılan kedi gibi bir şeydir.

Tabii yemeğinizi çalma huyuyla bir takım köpek gibi de bir şeydir.

Beraber sabahtan akşama kadar pinekler, bilgisayar oynar, bisiklet sürer ve çay içersiniz.

Kısaca en yakın arkadaşınız ama sarılıp huzurla uyuyabilirsiniz işte.