bugün

Seni sevmek hiç resim yeteneği olmayan birinin -mesela benim- resim yapmayı sevmesi gibi bi şey. Ortaya güzel bi şey çıkmayacak biliyorsun ama yine de seviyorsun işte.
Sanki bir şişe gökyüzü içmek gibiydi.
Hâlâ kendime gelemedim.
seni sevmek aşkların en güzeli.
istanbul' da kedi olmak gibi bir yanın beni hep besledi bi yanın ölmemi istedi.
beni ben bile sevmiyorum sen ne yapacaksın?
Seni sevmek allaha inanmaktır.
seni sevmek; küçük bir çocuğun annesinden dayak yediği halde anne diye ağlaması gibi. Üzen de sen, parçalayan da sen, mutlu eden de sen, senden kopamayan ben. Seni sevmek benim dünyamda hiç zor değil, yıllarca sevebilirim inan. Seni sevmek, papatyalar açan bahçeler gibi. içinde yaşarken mutlusun ama üzerlerine basmamak için ilerleyemiyorsun, zarar vermek istemiyorsun, kıyamıyorsun. Seni sevmek, her şeyden çok sevmek..
bilinen-bilinmeyen her heceyi seninle taçlandırmaktır.
Seni sevmek kendimi kandırmaktı.Dünyanın daha güzel olduğunu hayal etmekti.Bahaneler uydurmaktı.Kendime yenilmekti.Olmadığım biri gibi davranmaktı.Kendim yerin dibindeyken seni kaldırmaktı.Seni sevmek bi boyuna dünyayı değişmekti.
senden daha güzel.
Seni sevmek hayatı sevmektir.
kedi sevmek gibi kedicik.
Ayak basılmamış kar kutlesini seyretmek gibi.

Dokunmaya kiyamiyorsun. Öyle huzur verici, öyle masum. iyi ki...
görsel
zor ama güzeldi lan.

sırf o ana özel olsun diye gün içinde dinlemeyip bekletip o an dinlenen şarkı gibi yerin başkaydı, kendin bambaşka.

özür dilerim güzelim benim.
Seni sevmek güzel şey, seni sevmek ümitli şey. Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Çok acıdır.
Kaybolacağımı bile bile ıssız bir ormana girmektir.
Defalarca bırakmak isteyip yeniden inatla sana sarılmak. Tuhaf şey.
Bir ibrahim sediyani şiiri.

Seni sevmek, hazalım

acılar içinde kıvranan bir güvercinin

yüzündeki tebessüm olmaktır

seni sevmek, hazalım

özgür yaylalarda koşuşan bir ceylanın

yüreğine düşen korku olmaktır

hazalım seni sevmek

gökyüzünde bir mavi gül

ve okyanus ortasında bir gümüş gerdanlıktır

hazalım seni sevmek

Sahra’da yağmur altında sırılsıklam kesilmek

ve Sarıdeniz’de kuraklıktan kasılıp kavrulmaktır

sevmek hazalım seni

Harlem’de mavi gözlerle sarı saçlarla

Pretoria’da simsiyah bir vücutla dolaşmaktır



Seni sevmek, hazalım

Fırat’ı tersinden akıtıp Karadeniz’e dökmektir

hazalım seni sevmek

Tel – Aviv’de müslüman

Berlin’de yahudi olmaktır

seni sevmek bil ki

Ayn – Zeliha’da balık tutmak

ve güzelliğin karşısında

bir yengeç gibi hareketsiz kalmaktır Eğirdir kıyılarında.



Seni sevmek, hazalım

kız çocuklarının ayağında kırmızı papuçlardır

ve çizmelerine kar doldurmaktır erkek çocuklarının

hazalım seni sevmek

Dicle gibi dul kalmaktır Hasankeyf geçidinde

türküler yakmaktır Kızılırmak gibi delikanlı

güzel atlara binip kanat açmak

ve bir bulut gibi yol almaktır Kapadokya semalarında

seni sevmek, hazalım

bir asker gibi üşümektir Leningrad önlerinde

bir tank gibi dalmaktır Prag sokaklarına

bil ki seni sevmek

bir elinde güllerin dikenlerini

bir elinde dikenlitelleri tutmaktır

seni sevmek inan ki

namlunun ucunda açan gülü koklamaktır Beheşt-i Zehra’da

hazalım seni sevmek

gece boyunca bombalandıktan sonra bir şehrin

minarelerinden yükselen sabah ezanıdır.



Seni sevmek, hazalım

kurşunu arkadan yemektir Melikahmet Caddesi’nde

Cebelitarık üzerinden gemiler sürmektir Endülüs topraklarına

ve nar yetiştirmektir Elhamra avlusunda

seni sevmek, hazalım

önünde seccade

arkanda hayının hançeri

seni sevmek, hazalım

Addis Abiba, Buenos Aires, Kuala Lumpur

ve bir de Çemişgezek

hazalım seni sevmek

kalbimin dili

gönlümün seli

ömrümün gülü

ulemanın piri

Şubat’ın biri

alınlarda toprağın kiri

bir ben olmak benden içeri

hazalım, gözrengini Manavgat suyundan almaktır seni sevmek.



Seni sevmek, hazalım

uğrunda ölümlere gittiğim kutlu dâvâ

ateş, toprak, su ve hava

elem yecidke yetimen feava

hazalım seni sevmek

Kıbleteyn Mescidi’nin her iki kıblesi

yetim bir çocuğun el öpmesi

Molla Mansur’un yitik ülkesi

seni sevmek, hazalım

Şubat, Haziran, Sonbahar

ve bir de Ferverdin.



Seni sevmek, hazalım

su üstüne yazı yazmaktır

hazalım seni sevmek

“cogito ergo sum”

“ex oriénte lux”

“veni vidi vici”

ve bir de “komşusu açken tok yatan bizden değildir”

seni sevmek, hazalım

kar ile doldurmaktır çaydanı

canana adamaktır canı

ibrahim Sediyani’nin dört zindanı

( Diyarbakır / Tahran / Nairobi / Brüksel )

ve dördünü birden bir arada yaşayabildiğim

yeryüzündeki tek şehir olduğu için

kendimi yalnızca istanbul’da özgür hissetmektir.



Seni sevmek, hazalım

kucağında kitapla doğmak

ve elinde kalemle ölmektir

hazalım seni sevmek

dünyanın neresine gidersen git

yine de Üsküdar sahilini özlemektir

seni sevmek, hazalım

günahımdır rüzgar gibi yüzüme çarpan

ve sorumluluğumdur dev dalgalar gibi üzerime üzerime gelen

hazalım seni sevmek

görmediğini varmış gibi sevmek

ve sevdiğine yokmuş gibi davranmaktır.



Seni sevmek, hazalım

hani büyük kırmızı güllerin kenarları siyah

ve sanki yanmış olur ya

hani mağara ağızlarında kılıç gibi sarkmış buzların

üzerine çamur lekesi yapışır ya

hani yağmura yakalanınca

bir tane yağmur damlası

çocukların burun ucunda asılı kalır ya

hani ümitlerini yitirip de bitkince oturunca toprağa

düşüncelere dalınca kendini kahredercesine

farkında olmadan elindeki çubukla toprağa

bir şeyler çizersin ya

hani ateşin rengi bazen maviye çalar

bazı göller kurdun gözleri gibi yemyeşil olur ya

inan ki, sana şiir yazmak kadar zordur hazalım

seni sevmek.