bugün

bir evlada şehitlik nasip olmussa onun en çok annesi ellerinden öpülmeyi haketmiştir, onun evladı şehit olmussa, o kadın cennetliktir ve namusuna zerrei miskal leke bulaşmamıştır,
tertemizdir, tıpkı oglunun tertemiz alnı gibi öpülesidir,
iffeti, kıyafetinden bellidir,
evladından bellidir, cennet işte o annenin ayakları altındadır.
aglama ey anam, allah seni müjdelemiştir, kim niye oglunu orda şehit ettirmişse ettirmiştir, senin oglun, vatan için ordadır, kimsenin uyusturucusuna gözetmenlik yapmak için degil, pkk dan ele gecirilen uyusturucuyu, istanbul da pazarlarken degil, vatanın sınırında nöbet beklerken leşler sürüsünün basklınında şehit olmuştur.

not: gecen hafta objektif programında kadir çelige yüksek ova çetesini çökerten astsubay emeklisinin anlattıgı uyusturucu kacakcısı subaylar ve buna engel oldugu için emekli olmak zorunda kalması, emekli maaşını bir yıl alamamış olması bana çok profesyonel bir çetenin, onun emekli aylıgını dahi almasını engelleyecek kudrette devlete hakim oldugu izlenimi verdi, pkk dan ele gecirilen uyusturucuyu, istanbul da satarken yakalanan subay müveddelerinin başına birşey gelmedigi açıklaması ayrıca igrençti.

not: bu entry i eksilemekte nesi kuzum.
kalk oglum komutanlarin dugunune gelmis demektir.
bilemedim nasıldır, bilmek için ancak yerinde olmak gerekir.
fazla söze ne hacet, acıların en büyüğüne sahip olmaktır.
17 şehit haberine ragmen golf turnuvasına devam eden paşaya seslenen annedir, "ey paşa şehit olan senin oglun olsaydı, golfe devam edecek miydin?" can yakıcı bir soru degil mi? senin oglun olsaydı, peki haberi alınca bizler gözyaslarına bogulurken o çocukları oraya gönderen paşa şehit haberine tınmıyorsa, nasıl bir kişi olabilir bu paşa, sanırım bir başlıga daha ihtiyac var, sevmedigin ülkeye çöpcü bile olma.
"son dakika! diyarbakır'da 3 şehit"

şehit annesi olmak, kendisine sorduğu sorulara dikkat etmeyi gerektirir önce. şehit anneliği/kutsallık mertebelerini kaybetmemesi için çok dikkatli olmalı, örneğin bu soruları sormamalı kendisine.

"hangi savaşın askeriydi benim oğlum, hangi tarafın, kim ne için vurmuştu oğlumu, kimin toprağına düşmüştü ölü bedeni, hangi silahtı, nerede üretilmişti o uzun namlulu, tetiği çeken hangi millettendi, kaç puntoydu haberi, kaç saniye kalmıştı ekranda, ölümü hangi anlaşmaların sonucu/nedeniydi, bu etraftaki kirli eller kimindi, sonrasında golf sopası tutan elleri gördüm de peki ovuşturan, faydalanan eller var mıydı oğlumun ölümünden?

şehit dediğiniz oğlumun annesiyim ben, oğlu şehit olan ana, oğlu ölen anneyim yani neresinden bakarsanız bakın, bu sıfatlar muallak, ölümün kutsal oluşu, benim şehit annesi oluşum bunlar sizin kutsallaştırdıklarınız, önce yukarıdaki sorularıma cevplar bulmalıyım..

ben anneyim, oğlum da ölü ve bildiğim tek gerçek bu.
bu ülkede değil şehit, doğuda askerlik yapan birinin annesi bile değil, ablası olarak şunu diyebilirim.

sizi bilmem ama tv'nin altından geçen "son dakika bingöl'de 3 şehit" vb. haberlerini gördüğünüzde çakıldınız mı oturduğunuz koltuğa siz hiç? o çok uzun, o çok lanet, o hiç bitmiyecekmiş gibi gelen sessizlikte o askerin anasına, annenize baktınız mı? babanın hemen telefona sarılıp cep telefonu kullanmasına izin verilmemiş oğlunu aramasını gördünüz mü? birliğini arayıp birliğin cevap vermemesine şahit oldunuz mu siz hiç?

elleriniz titredi mi o haber geçerken ekranın altından? beklediniz mi hiç kardeşinizin adını? kocanızın adını? oğlunuzun adını sonra?

"evet mert yazıcaklar şimdi 9 ay aynı karnı paylaştığım karındaşım, kardeşim öldü evet. hayır buna dayanamam allahım ne olur o olmasın" dediniz mi? şehitlerin adları verilirken "mert" adı geçmeyince derin bi oh çektiniz mi? kısa bi zamandan sonra " benim mertim değil ama kimbilir kimin merti diyip ağladınız mı" bencilliğinize? daha bi kavurdu mu içinizi sonra, ertesi sabah cenaze törenindeki ayağında çorabı olmayan zelihalar? "ağlamıyorum oğlum ağlatmak istemiyorum birilerini" diyen o anneye bakıp ekranda "benim anam olabilirdi "dediniz mi? yok olmak istediniz mi o şehitlerle beraber...

"madem bu toprak için bunca olay, alın size kanlı topraklarım kinle nefretle sulanan" demek istediniz mi?

istemediniz. istemezsiniz emin olun...

"ablammm eğitime gidiyorum 15 gün arıyamam. annemlere iş yerinde biz konuştuk de merak etmesinler beni. sizi çok seviyorum" dediğinde kardeş ölüyorsam ben 15 gün boyunca binlerce kez, ölen askerin annesini düşünemiyorum bile...

ağlama annem kıyamam.
evladı allah yolunda ölmüş/öldürülmüş anne olmaktır.

Söz konusu olan türkiye'deki anneler ise, bana göre onlar pek şehit anası sayılmıyorlar. ayrıntılar için

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eehit

Pek dillendirilmiyor ama, sanırım zaman içerisinde islam'daki şehit kavramının da içi boşaltılmış, ota boka ölene şehit denir olmuş. Şimdi bir kısım yobaz, faşit ve vitaminsiz beyinler elbette bana karşı çıkacaklar çünkü işlerine öyle geliyor.

Kişisel teorime göre, bundan uzun yıllar önce, savaşmaktan bezmiş yoksul köylü çocuklarını gaza getirerek telef olmak üzere cepheye göndermek için vatan savunması da şehitlik kavramının içine zerkedilerek, siyasi çıkarcıların üç kuruşluk çıkarları için çıkardıkları savaşlarda ölecek asker ihtiyacı da giderilmiş oldu.

işte o gün bu gündür kazara ölen her üniformalı ya da sivil devlet görevlisi de şehit sayılmaktadır. Hoş, devlet "şehit" yakınlarını altına, mücevhere boğmuyor, hatta bazı durumlarda borçlu dahi çıkarabiliyor.

Benim asıl merak ettiğim, şayet müslüman bir ülke ile savaşsak, acaba hangi ülkenin ölen askeri şehit sayılacak? Allah kimin şehit olduğuna karar verirken hangi kriterleri gözönünde bulunduracak?

Ayrıca, burada, vatan için ölmeyi küçümsediğim yanılgısına düşülmesin. insanın yaşadığı, doyduğu toprakları savunması elbette ki çok önemlidir, hele özgürlüğüne düşkün türk insanı için herşeyin ötesindedir.

Ben, bir nebze olsun varolan kavram karmaşasına dikkat çekmek istedim.

Bugün itibariyle askerde ölenler şehitlik kapsamından çıkarılmış olsalar, sanırım durum çok daha farklı olurdu, kimse evladını askere göndermezdi, kimse de pisi pisine ölmek istemezdi.

Bana göre kavramsal ve teorik olarak doğru olan; evladı dini inancını savunurken, örneğin türbanı için mücadele ederken, ya da ille de namaz kılacam diye tuttururken ölen annelerin şehit annesi olarak kabul edilmesidir. Çünkü kuran'a göre asıl şehitler bunlardır ve bunların anneleri de orjinal şehit anneleridir.

Türkiye halkı her zaman defacto uygulamaların çokluğundan ve nerde çokluk orada bokluk olduğundan kaybetmektedir, kaybetmeye de devam edecektir.
şehit annesi olana kadar anlaşılamayacak duygudur.
inşallah bir daha kimse yaşamaz o duyguyu.
sözün bittiği yer.
şehit annesi olmak gurur versede belki, ölü annesi olmak kahreder.
her ne kadar yüreği acısı da gurulu olan, gururlu olması gereken annedir. vatan uğruna oğlunu feda etmiştir. o biriciktir, çünkü o şehit annesidir.

edit: bunu da eksiliyorsun ya...
kirli savaşın birinci dereceden mağduru olmaktır. çocuğunuzu anlamsız bir sebeple kaybetmektir. birileri para kazansın diye*, düşman edilmektir başka birilerine.
şahit olunan bunca kirliliğin içinde şehit edilen evladınızın yasını bir ömür boyu tutmak zorunda bırakılmak, sadece cenaze töreninde el üzerinde tutulup, bayrağı sadece bir kaç gün içerisinde bir başka anneye devretmektir. bu kirliliğin içinde acıların, bu din * içinde mükafatların en büyüğüdür.