bugün

yapılan sanatın halk için değil sanatın kendisi için yapılması gerektiğini savunan düşünce.. divan edebiyatı'ndaki ağır dilin, türk sanat müziği'ndeki ağır makamların sebebi işte hep bu.. abartmamak lazım derim ben..
(bkz: sanat hem sanat hem toplum içindir)
bir de;
(bkz: sanat toplum içindir)
sanatın ancak belirli bir çevreye, üst tabakaya, hitap etmesi gerektiğini, halkın sanattan anlamayacağını öne süren görüş. sanatı anlayabilmek için belli bir birikimin olması gerektiği tartışılmaz, ancak birikimin kazanılması için sanatla hemhal olunması gerekmektedir. *
(bkz: sanat hayat içindir)
(bkz: sanat anlayan içindir)
sanatın toplumun beğenmesi kaygısı güdülmeden icra edilmesi gerektiğini savunan önerme. toplum kaygısı güdülerek yapılan eserlerin sanat olamayacağını belirten cümle. destekliyoruz arkasındayız.
farklı bir bakış açısı için (bkz: sanat toplum içindir)
Türkiye'deki sanatçı*ların pek de iplemediği bir düşüncedir. Neden iplensin ama değil mi?? Gerçek sanatçıların oynadığı, yönettiği, vs bir film halk tarafından ilgi görmüyorken, şarkıcı ve mankenlerin yer aldığı bir film(cik) ilgi görüyosa, millet sinemalara akın ediyosa prodüktörler ne yapsın para için sanat(!) yapmaktan başka?

bu arada ingizlizce'si "art for art's sake,"tir.
heykel dersi esnasında tartışma çıkmasına sebep olan söz öbeğidir.
peki sanat nedir diyerek konu daha da karmaşık hale getirilebilir.
liselerde değişmeyen munazara konularından biridir.
(bkz: oscar wilde)
(bkz: kime göre neye göre)
(bkz: postmodernizm)
(bkz: sozluk kimin icindir)
halk anlamayacaksa görmeyecek beğenmeyecekse niye yapıyorsun be adam.
Sanat, sanat içindir; çünkü ortaya çıkarılan eserin amacı topluma herhangi bir kazanç sağlamak amacıyla, topluma yenilik getirmek, mesaj vermek kaygısı ile yapılmaz.
Sanat zaten sanatçının kendi dünyasını belli başlı eserlerle ortaya koymasıdır sanat toplum için olursa sanatçının belli kalıplara girmesi gerekebilecektir; zira her şeyini topluma göre düşünmek, ve üretmek zorunda kalacaktır ve kendi dünyasından kopacaktır kendi öz kişiliğinde olmayan hayallere sapacaktır düşüncesinden yola çıkarak söylenmiş söz.
son zamanlarda çelişki yaratan slogan. öyle ki reklam merakı sanata bulaştığından sanat anlamını yitirmekte ve reklama bağımlı olmaktadır.
sanat insanin kendi duygu düsüncelerini açiga vurmaksa, bu durumda sanat, sanati icra eden içindir durumu ortaya çikar. ancak bunu baska insanlarla paylasmak istiyorsa isin içine toplumun beklentileri ve deger yargilari da girer.sanatçi eger kendisi için yapmis oldugu eseri sergilemek ya da okutmak isterse kendi bakis açisi toplumla uyusmayabilir ve bu istegi olumsuz sonuçlanabilir.o halde iki seçenek vardir; birincisi toplumun istekleri yönünde eser vermek ki bu özgürlügü ve özgünlügü tartismayi gerektirir, ikincisi büyük sanatçilarda görüldügü gibi büyük kesimler tarafindan kendiliginden ve zamanla kabul gören eserler ortaya koymak; yazar özgünlügünden ve özgürlügünden taviz vermezse ve aslinda eseri kendisi için de tatmin edici ise elde edilmek istenen ortaya çikmis olur.
sonuç; sanat herkes için oldugunda sanattir.( midir? aslinsa hala kararsizim.simdilik budur.)
doğruluğu tartışılan düşüncedir. toplumu görünürde hiç önemsemeyip kendini sanatın, sadece sanatın engin derinliklerine, incelikli kollarına bırakan en bireyci yazar bile yaptını zamanının ve mekanının oluşturduğu koşullar içinde yaratır. bir parçası olduğu toplumu yansıtır. bu yüzden sanat her zaman toplum içindr.
"sanat için sanat, sanatkarin gerçeğini sahtesinden ayiran sasmaz olcu. gunes saraylari aydinlatmis, kulubeleri aydinlatmis umurunda mi? kus sarkisini soyler, gul sabahi itir ile selamlar, sair yaratir. pinar hangi susuzluklari giderdiginin farkinda mi? cemiyet icin sanat, koylu efendimizdir yalaninin az daha efendicesi." *
bir latin atasözüdür.
(bkz: Ars artis gratia)
asıl amacın sanatı halka indirmek değil, halkı sanata yükseltebilmek oldugunu düsündüren sanat akımıdır. bunun için elbette bireysel çaba gerekir nitekim çoğu -okumuş ve okumamış olmak üzere- cahil olan halkın oturduğu yerden sanatı sindirebilmesi bir hayal gibi görünmektedir. nitekim aynı kesimin asıl derdinin geçim sıkıntısı oldugu düşünüldüğünde, gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerde pek rağbet görmeyen bir akım olduğu söylenebilir. gene de sanat sanat için yapılmalıdır ki hür sanat iradesi oluşabilsin ve seviye hep korunabilsin.
(bkz: ars gratia artis)
günümüzde sözde toplum için yapılan sözde sanatı görünce aklımıza gelen, şimdi de keşke divan edebiyatı zamanlarındaki gibi olsa dedirten önerme.
sanat sanat için yapılırsa anlam kazanır diye düşünülen bir akımdır.
art for art's sake, sanatın toplumsal koşullar ve etkilerden tümüyle bağımsız olmasını ve sanatsal etki dışında hiçbir amaca yönelmemesini öngören bir "slogan". deyim fransa'da, l'art pour l'art biçiminde ortaya çıkıp tüm dünyaya yayılmıştır. bu görüşün özellikle 1840'larda yaygınlaştığı söylenebilir. sanıldığının aksine, ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı dönem için olumlu bir tepki sayılabilir. çağın burjuva zevklerinin tatmininden öte bir işlev taşımayan sanat anlayışına karşıt olarak, toplumsal isteklerden ve zevklerden bağımsız bir sanat anlayışı arzusunu yansıtır.
(bkz: doğru söze ne hacet)
sanatin sanat icin olmasi durumunu niteleyen baslik.

hakkindaki tartismalar halen devam etmektedir.

sanat eseri acisindan bakildiginda, bir kompozisyon-ki bu-müzik, resim, edebiyat konulu olabilir- o zamana kadarki sanat eserlerinin hicbirisinde olmayan birtakim dinamiklerle programlanabilir. bu, olayi kompoze eden sahsin konseptlerine (yeteneklerine,kisisel görüslerine) baglidir. bu konseptler o güne kadarki diger bütün konseptlerden farkli, daha karmasik bir yapida olusturulmus olabilir.

sanatci o konseptleri olusturup kompoze etmeye basladigi zaman iki nokta kendisini son derece acik bir sekilde gösterecektir.

-)genelde toplumun angaje oldugu akimlar, ve toplumun bu akimlari severek takip ediyor olmasi -ki bu seyirci,seyirci de para demektir-

-)o akimlarin toplum tarafindan sevildikleri icin, cok uzun süredir kullanilan doneler icermesi, yapilanlarin aynilasmasi,ve banalitenin bu cok siklikla kullanim yüzünden kendini iyice göstermesi.

sanatci burada kendisine su soruyu soracaktir..."toplum tarafindan sevilen bu doneler zaten yillardir sanatcilar tarafindan kullanilmakta,ve bu malzeme yavas yavas sona ermektedir , ben ayni malzemeyle bir eser üretmeye kalktigimda, onlarin yaptigini terar etmis oluyor muyum, olmuyor muyum?"...bu sorunun genel planda yaniti "oluyorsun" olur ve aslinda "sanat pazari" toplumun o sevdigi türe doymus vaziyettedir. sanatci bu durumda bir eser daha fazla vermenin topluma -ve de kendisine- ne kadar yararli olacagini kafasinda tartar, ve sonucta konseptledigi seyi ya yazar, ya da yazmaz.

sanatin kendi ic dinamikleri toplumdan cok daha hizli ilerler. toplum, zevkine göre hareket eder. sanat ise kompozisyonun ic dinamiklerine göre. ancak sanat topluma mahkumdur. toplumsa sanatciya mahkum degildir. kendisinin hosuna gideni yapacak birileri mutlaka olacak, onlarin hem paralari olacak, hem de el üstünde tutulacaklardir.

sanat ise aslinda matematik falan gibi her gecen gün yeni görüs ve konseptlerle kendisini yenileyen bir bilimdir. biz de bugün matematigin ulastigi son noktalari bilemeyiz. belki bilsek dünyamizi su ana kadar oldugundan cok daha güzel bir hale getirebiliriz. ayni sey sanat icin de gecerlidir.

unutulmamasi gereken sey, w.a.mozart´in zamaninda acliktan ölmesi, ve o zamanlar en sevilen müzikleri salieri gibi, müller gibi adamlarin yazmis olmalaridir. bu adamlar da iyice bestecidirler, ancak mozart´in konseptleri, hizli gecisleri, tekrarlarin az olmasi,temalarin karmasikligi, müzigin takip edilebilmesini güclestirmis, bu da mozart icin dezavantaj olmus, kral bile "bu parcada cok fazla nota var" demistir. halbuki halk, tekrarlardan hoslanir.

sanatin sanat icin olmasi konu dehalar olunca karmasiklasir. j.s.bach´in yazdiklari cok zor anlasilabilir eserlerdir. ama adam baska türlü yazamiyor. fikirler akiyor adamda. o cok karmasik anlasilamaz durumdaki müzik örgüsü, bach icin son derce normal bir durum.

bu durum da j.s.bach ne yapmalidir, kafasindakini kagida gecirince tepki görecek, aforoz edilecektir. gecirmezse de patlayip catlayacaktir....o noktada o kafasindakini bütün tepkilere ragmen kagida gecirir, ve aforoz edilmeyi de göze alir.iki kere isinden olacak, cok büyük zorluklarla karsilasacaktir.

ama onun o günkü düsünceleri yüzünden, biz bugün bir h-moll messe´ye, 23 ciltlik org eserlerine -ki herbiri birbirinden daha karmasiktir-, brandenburg koncertolarina -bu koncertolar org eserleri ya da h-moll messe´ ye göre daha bir anlasilabilir durumdadirlar- sahibiz. ve bu eserlere baktikca, iyi ki öyle düsünüp sanati sanat icin yazmis, diyoruz.

entry´yi bir sözle bitirelim.

"onun seyirciye ihtiyaci yoktu, bunlarin hepsini kendisi icin yazdi ".
w.a.mozart

(j.s.bach´in bir moteti eline gectigi zaman, o motet hakkinda söyledigi söz.)

ek : "sanati sanat icin yapanlarin" en basindaki sanatci j.s.bach´tir.