bugün

görsel
görsel
saba bir şiir bıraktım.
birde bitmeyen geceler.
görsel
Karanlığın insanı delirten bir ihtişamı vardır
Yıldızlar, aydınlık fikirler gibi
tavanda salkım salkım

bu gece dağ başları kadar
yalnızım.
Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından,
dudaklarımda

eski bir mektep türküsü
karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim,
gözlerim, gözlerini arıyor durmadan;

nerdesin?
Attilâ ilhan
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.

CEMAL SÜREYA
yine uykum yok nedense
geceyi bırakıp gitmek istemiyorum sabaha
biz böyle güzeldik çayımızla
şarkı da mırıldanırdık her yudum arasında..
"Ve ben gökyüzünün bu kadar benden uzak, bu kadar geniş, bu kadar mavi olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum."
Korkmuyorum artık solmaktan
Solmaktan ve solgunluktan
Gelmişim nerelerden böyle
Kurumuş bir dere yatağı gibi
Ya da pek kurumamış da
Baygın, hasta ya da cançekişen
Çırparaktan yüzgeçlerimi dip sularında
Ya da yer tahtaları, muşamba, örtük perdelerin kasvetini
Yorgun düşerek taşımaktan
Ve ne çıkar ayırmasam kendimi
Suların büyük içkilere kavuştuğu koylardan.

(bkz: edip cansever)
(bkz: ben ruhi bey nasılım)
sana ulaşmak niye bu kadar zor
anlayamıyorum.
hani bir çiçekte bulabilirdim seni
bir grup vaktinde
yağmurda ve karda
güneşin gittiği anda...
esen bir meltem selamını getirirdi hani?
yok,yok,yok...
yoksun artık biliyorum
yoksun.
dün gece yıldızlar uyurken
sana bir şiir yazdım
ne yazdığımı görmek için
yaklaştı,yaklaştı durdu deniz.
sinirlenince kendini
büyük bir homurtuyla kayalara vurdu.
ne yazdığımı söylemedim tabi
söylermiyim!
sonra o şiiri,
dalgaların üzerine bıraktım,
getirsin diye sana...
ve oracıkta kalakaldım
ezan okunuyordu,sabah ezanı
bütün kainatı öyle bir duygu kapladı ki
vücudumun tüm zerrelerinde yaşadım o
duyguyu
ve bir an yalnızlığımı hissettim
çaresizliğimi,basitliğimi
bilmiyorum,ne zaman böyle bir hal olsa
kendimi tutamıyorum.
hayır,hayır ağlamadım
gözlerim buğulandı ama...
peki,tamam ağladım
ama ne yapayım tutamadım kendimi.
insanlar neden seni sevmez bilirmisin
sen gelince korkuları başlar
karanlıktan korkarlar onlar
sen,karanlık,korku.....
ben niyemi korkmuyorum
sen gelince sükunet geliyor
ondan başkasını düşünemiyorum
sen gelince ihsan başlıyor
vuslat,hemde en güzeliyle
seni seviyorum
çünkü furkanda adına yemin ediliyor
aşıklar maşukunu anıyor sende
hıçkırıklar daha belirgin
günahlar için
pişmanlıklar için
eyvahlar için
ah'lar için...
hey gece!
şiirime senin adını verdim.
dostun şiiri dedim.
dostun şiiri...
gecenin şiiri.
Gecenin zorla gözlerimi kapatması,
Ve güneşin olağanüstü,
ısıtması gibisin.!
Öyle kal! Öylece!
Şimdi olduğun gibi.
Ey büyük aldanış!
Ben yarattım onu.

Yenilgiydi bu diyecekken,
Tam savaşı bırakmışken,
Denizler bataklığa dönüşmüşken,
Düştün ellerime.

Ne çok tohum ektim
Hiçbiri tutmadı diyecekken
Gözlerimi kapadım karanlığa
Düştün ellerime.

Hep bir buruklukla geldin
Ne çok geciktin
Dur, öyle kal
Şimdi olduğun gibi.
kendi yazdığım şu şiiri bırakmak istiyorum :

"ben sana mecburum bilemezsin,

adını mıh gibi aklımda tutuyorum,

büyüdükçe büyüyor gözlerin,

ben sana mecburum,

içimi seninle ısıtıyorum..."

edebiyatla ilgili olmayan kızlar eqlesin.
sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşamüstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamsından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yanlızlığın hınzır uykusu...
görsel
aşkın etti beni verem,
yokmu bana bir veren.
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
gökyüzünü mü yoksa denizi mi seyretmek
bence seni seyretmek.
vuslatın ömre bedel,
ey güzel peri gel,
resmin bile yeter.

belki bir gün gelirsin diye,
ahlar çekerek bekledim,
neredesin ey peri?
amman okuma ilk harfleri.
Yağdı yağmur,
çaktı şimşek.
Sen de mi şair oldun,
be eşşoğlueşşek.
Şuraya bir kahve bıraksanız daha makbule geçer.

Bir istek.
Abi valla anlamıyom napionüz lağn yok geceye onu birak yok oraya bunu bırak .
Gece üşümüşüm ,boynum biraz tutuk
Deli yatmışım battaniyem yerdeydi.
Telefon kapanmış ,acıtmış az kulaklık
En son çalan şarkı bizimkisiydi.
--spoiler--
yok bu şehr içre senin vasfettiğin dilber nedîm
bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana.
--spoiler--

Güzel beyit.
Siz Allaha inanan tüm reziller,
Göreceksiniz allah ne demek,
Ahlak ne demek ve rüya!
Bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim.
Devletin bekasının da Allah belasını versin, marlboronun da.