bugün

Sabahın köründe yine uyandık. Tüm gün nasıl geçecek şimdi..
Şu an, insanlık için, en faydalısı, " hayat eve sığar" resmi çağrısına, kulak vermek, sanki.
"çok özlediğim halde sarılamadığım insanlar var".
ARtık bu cinsellik içeren başlıkları açan tek eli şeyinde oturbircilerin ağzını burnunu hoşaf edesim geliyor ya.
akabe 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı çıkarmış

çoğayıb

sokağa çıkamayacakmıyım şimdi

foşşik akabe bağa bahmiyiiii.
devletimizin ilgisizliğinden dolayı telef olacakmışız gibi hissediyorum. halbuki çok sıkı bir denetimle 2 ayda tamamen çözülecek basit bir iş ama adamların umurunda değiliz hiçbirimiz.
Yerine hiç beni koyup sarhoş oldun mu sen ?
Hiçbir şey doğru gelmiyor, sürekli hata yapıyor sonra da onu düzeltmek için bir hata daha yapıyormuş gibi hissediyorum.
Olum biz ne yaşıyoruz, ben nerdeyim, ne işim var lan burda? Sikeyim virüsü de, karantinayı da, yeni düzeni de... En çok da çinlileri sikeyim.
Olmuyor abi amk hayatı eve sığmıyor, hele bu eve hiç sığmıyor. Keşke tek başıma yaşasaydım. Ya da hiç keşkelere girmeyeyim en iyisi. Sonra keşke keşke diye diye en son keşke hiç var olmasaydıma kadar gidiyor mevzu. Kendimle bile tartışacak halim kalmadı.
Son 6 yılımın en huzurlu ve mutlu günlerini yaşıyorum. Gidenler ve gelenler. Huzur ne kadar da önemliymiş.

belki de her şeyde gerçekten bir hayır var. 6 yıldır inatla gerçekleşmeyen isteklerin şimdi gerçekleşmesini ancak buna bağlayabilirim. corona günlerinde hayat zorlaştıkça bana her şeyin kolaylaşması, her şeyin gerçekleşmesi sanki bu 6 yılın acısının çıkması gibi.

Hayat daha bir gülümser artık. gülümser bir hayat, evet.
Laahn manyaağıımm manyaağımm adamı hasta etmeyin, o farata söyleyin benim manyak olduğumu unutmasın.
Hepiniz ne ara bu kadar can sıkıcı ve acımasız oldunuz ki.
Haydi gelin hep birlikte itiraf edelim sevgili yazarlar. Hiçbirimiz burada yazdığımız kadar mutlu veya mutsuz, umutlu veya karamsar, güzel veya çirkin... değiliz.

insanoğlu böyle işte. Duygularını yazılı bir şeye dökerken abartıyor. Öyle abartıyor ki kendi bile kendine inanamıyor. Eminim ki burada çok mutsuz olduğumuzu yazdıktan sonra bir şarkıyla dans etmeye başlıyoruz veya çok mutlu olduğumuzu süslü cümlelerle yazdıktan sonra alalede hayatımıza dönüp yine aynı şekilde yaşıyoruz.
Bazen bu devrin adamı olmadığımı, dünyanın hızına ayak uyduramadığımı düşünüyorum. Ne istiyorum? Kumsalda dalgalar şırıl şırıl ayaklarımda şarkılar çalarken güneşin doğuşuna büyülenmek istiyorum. Ne bileyim bir tekneyle güneşe doğru gitmek istiyorum. Günü bitirip tekrar o güneşin doğarken verdiği büyüyü batarken de izlemek istiyorum. Sonra belki de biraz dans etmek.. kollarımı gözlerim kapalı gökyüzüne doğru uzatıp güneşe tebessüm etmek istiyorum. Yüksekçe bir tepeden şehrin ışıklarını izlemek, yükselen müzik seslerini dinlemek, hiç hissetmediğim kadar mutlu hissetmek..
eskiden nisan ayında çok yağmur yağardı

şimdi pek o kadar yağmıyor

acaba akabe bulutları da mı çaldı ?

insan merak ediyorda.
"kişinin psikanalist payesi alabilmek için tek bir yeterlilik gerekse, kendi rüyasını analiz edebilmesi yeterlidir" der freud.

Bu icazetten aldığım cüretle tüm gece boyu parça parça gördüğüm, hatta devam etmesine bizzat müdahil olduğum bir kabusu analiz ettim.

Sonuç olarak kabusun gündelik bir olaydan etkilenilerek görüldüğünü tespit ettim. Hiçbir manevi mesaj ya da malum olma durumu yok özet olarak.

Ama buna rağmen hala etkisindeyim ve hala korkuyorum gördüğüm kabustan. Haftalar sonra sigara içecek kadar da üzgünüm.

Hayatta her şeyin bir açıklaması olmasına rağmen, açıklayamadığımız şeylerin bizi etkisi altına alması, sadece mekanik bir canlı olmadığımızın kanıtı bence.
görsel
sağ olun kardeşlerim.
Bir kedim olsaydı eğer her şey daha farklı olabilirdi.
Güzel günlerden bahsedecekler,inanma.
Her karanlık gecenin, bir aydınlık sabahı, vardır. Yeise gerek yoktur, hal böyle, olunca.
Beni kınayan benim göyneğimi giysin.
Hiç bilmediğim kelimeler, kelimelerle örülü hayatlar...

Hiç görmediğim yerler, hayranlık bırakacak renkler...

Hiç yaşamadığım şeyler, kalbimde parçalanan duygular...

var da var bu rüyada...
bok ettiniz lan dünyayı.
hassiktir caramio almayı unuttum.
"kıtlık zamanı insanları açlık değil, alışmış oldukları tokluk öldürür."

işte tam da böyle bizdeki. şuursuzca hareket etmek ve sadece kendini düşünmek.
yazık bu devletin sağlık çalışanına, polisine, jandarmasına. hizmet ettikleri insanlara bak.