bugün

Zamanında sözlük hesabımı tamamen sildiğim için, bazı sebeplerden bazı yerlerde bulunan anılarımı silip attığım için pişmanım. insan seneler sonra geçmişteki kendine objektif bir şekilde dönüp bakmak istiyor. Bazen üzüldüğü için kendine ah be güzelim, niye bu kadar üzülmüşsün diyerek şefkat göstermek istiyor. Ya da ne bileyim ne mutluymuşsun be helal olsun sana diyebilmek... Anıları bir anlık sinir, üzüntü, mahcubiyet vb. Herhangi bir hisle bu kadar kolay silip atmamak gerekiyor. Bu da gelecekteki kendime not olsun.

Edit: şunu da söylemek isterim; kendimle barışığım kadar iddialı bir cümle kuramayacağım ama mutsuzken de mutluluk yaratmayı öğrenmeye başladım sanırım. Şükretmeyi, kabullenmeyi, kabullenemezsem şayet adım atmayı. Öpüyorum kendimin omzundan!
Ben çok çabuk silen, kesen, not veren bir insan değilim.

Ama eğer ben birisini hayatımdan çıkardığıma "iyi ki" diyebiliyorsam..
Gerçekten iyi ki çıkarmışımdır.

Yanlış, ilkesiz, ağırbaşlılıktan nasibini almamış, sıradan, tabiri caizse ucuz insanlarla yakın olmayı kendime yediremiyorum.

Bazı insanlara gerçekten yazık.
Şimdi bazı insanlar da vicdan farklı işleyebiliyor. Ne bok yersen ye, dudakların alakasız insanların dudaklarıyla parçalanmış olsun, her türlü çarpık ilişkinin, kullanmanın ortasında ol.
Yine de kendini haklı çıkarabilir.

Allah vicdanı düzgün, adalet terazisi düzgün insanlar çıkarsın karşımıza.
Ve aksi olan insanları ne arkadaş ne dost olarak dahi tanımayalım.

Çünkü kişinin dostu, arkadaşı neyse.
Kendisi de odur.

istisnalar ve sınanmaları hariç bırakır isek.
Doğru doğruyu, yanlış yanlışı bulur.

Neyse ki hayatıma giren özel kişilerin hiçbiri şu kategoriye girecek insanlar değildi.
Korkum o kadar kötü ki dünya, insanların çoğu kötü. Sonrası ne olur, bilemiyorum.

Ve son sözüm.
Kişi kendine yakışanı, karakterine uyanı yapar.
Karaktersizlerden, en büyük karakter varlığı Microsoft word'dan ibaret insanlardan bize ne.
her seferinde ilişkiye başlamadan önce ve flört döneminde çok çok istekli oluyorum, sonra karşıdakinin sevmediğim bir kelimesinden ya da hareketinden sonra soğuyorum ve umursamaz oluyorum. “Ayrılalım” derse, “ok ayrılalım kendine iyi bak” diyorum ya da ayrılmak için her şeyi yapıyorum falan... sonrasında da bazen bu umursamaz tavrımdan dolayı pişman oluyorum. Bunun farkındayım amaa herhangi bir çözüm bulmuyorum.
ben bazen kendimi kendim bile anlayamıyorum.

acaba ne istiyorum ne yapmaya çalıştım kim bilir..
cüzdanımda 5 tl saklıyorum.
sağ ayağımın altında nasir var geçmiyor bir türlü.

not: sevişmeye engel değildir.
insanlarla ilişkilerimi minimum seviyede tutuyorum. merhaba merhaba bile yok amk!
sor bi neden?
millet kafayı yemiş.
Bugün bir kaç arkadaşımın düğününü hayal ettim. Birinin kızıyla diğerinin düğününde dans ettim hayalimde. Bunu hayal ederken ne hayalimdeki gelinin ne de o küçük kız çocuğunun haberi olmadı. Olsaydı muhtemelen gelin gülümser, küçük kız ise garipserdi ama kesinlikle bundan mutlu olurdu.

Sonra başka bir arkadaşımın (kadın) başka bir kadınla Türkiye'de evlenebilme ihtimalini düşündüm. Sosyal yaşamdaki bakışları, zorluklarını, hayatlarını...

Tüm bunları düşünürken bir ortak nokta buldum. Kendim hariç herkes zihnimde en az bir kere evlendi. Herkes için ütopik ama mutlak mutluluğun olduğu bir dünya hayalim var. Yeni yıldan dileğim bu sanırım. Geçmişi unutturacak kadar mutluluk dolu bir yaşama sahip olmak.

Kendim için yeni yıl dileğim ise denizi olan bir şehre taşınmak.
tencerem var tavam var
coni dep gibiyim havam var.
Siklemeyince değere binip,çok sikleyince değersizleşmek bok gibi la.
Sanırım o akıldaki belki bize göre tutarlı gibi görünen "ideal insan" diye bir şey yok.

Böyle gelmeyecek bir kişiyi beklemek yerine seni karşılıksız olsa dahi seven ve geleceğe adım atmanın en mantıklı olacağı kişiyi seçip devam etmek.

Hayır deneme yanılma.
Deneme yanılma.

Kardeşim bu da can.
Oldubitti Gaziantep'e damat gidebilirim sözlük.

Değer verene değer vereceğim.
Ne olursa olsun sevene. Ha anlaşamıyoruz belki ama olsun, hak ediyor en azından.

Böyle bir şeyler gelecek, düzelecek, gökten inecek.
Yok.

Veya yalnızlık rahat.
Dertsiz başıma bela arıyorum.
Hasta olunca ve bir yerim ufak bir şekilde ağrısa bile öleceğim sanıyorum.
Çocukluğumuzdan beri anam saçımızla, saçımıza düşmesinin ihtimali olan bitle uğraşamayarak saçımızı hep çok kısa kestirirdi mantar kafa gezerdik.
Ergenlikten beri saçımı uzun kullanırım. Kisa saç fobim var annem yüzünden
Dün gittim kısa kestirdim.
Keşke fobimi dinleseydim sik gibi oldu kafam. Üstelik kadin yamuk kesti. Yetmezmiş gibi çocuk görüntüsü verdi kısalık.
vereceğim karara sıçayım ya ilk defa kendim isteyerek kestirdiğim tipten pişmanım. Gitti güzel saçlarım anaokulu cocugu gibi oldum.
az önce piyango oynar gibi dünyanın çeşitli yerlerindeki tarihçilere seri mail attım. bakalım kaçından dönüş alacağız. şaka maka son 1,5 senedir email sayesinde ciddi bir ulusötesi network oluşturdum kendime. avrupa'nın birçok ülkesinde önde gelen tarihçiler ile yazışıyoruz. bakalım buradan ne çıkacak.
diyaloga inanıyordum sonra agresyonun büyüsünü keşfettim. gerçekten hayat böyle daha kolaymış.
somurtkan gözüksem de içimde sürekli gülüp şakalaşmak isteyen bir insan var. ama dışarı çıkartamıyorum, ciddi tarafım kemikleşmiş. bu durum zamanla kibrimin de artmasına sebep oldu. en ufak bir çocuksu hareketini sezdiğim insanı küçük görmeye başladım. çok eğlenen kişileri sevemedim, çok gülenleri ciddiye almadım. geyik muhabbetinin dünyayı unutturan hazzından utandım, bıraktım. böylece yaşayan bir odun oldum, yeşillenemiyorum da... insanlarla arama mesafe koydum, koydukça insanlar tarafından unutuldum. şimdi kendi kendime yaşıyorum sadece. mutsuz değilim. ama mutlu olmamı da yine engelleyen benim. neyse, hayırlısı olsun.
sözde her şeye inancımı yitirdim.
sözde herkes kötü, herkes birbirine benziyor. tamam bir oranda doğru ama ben bugüne kadar önüme çıkan hangi fırsatı güzel kullanabildim.

sorumluluk almaktan sonuna dek uzak, ikili ilişkilerde en büyük başarısı sadakati değil her şeyi zoru başararak bozması olan biri oldum.

çevremde gerçekten beni seven insanlar oldu.
bir kısmıyla denedim olmadı, bir kısmını anlamsızca şımarıklık yaparak kendimden uzaklaştırdım.

daha sonra mesela bursalı bir kız girdi hayatıma.
sarışın, mavi gözlü. hayatımda görüp göreceğim en güzel kız. elinden her iş gelen, ağırbaşlı. normalde bu kızın bana bakmaması lazımken, ben bu kızın kalbini bile çaldım. sevdi, sevdim.

sonuç?
sorumluluk alamadım. ve koca bir hüsran.

tam benim gibi bir kız tanıdım.
hafif çekik gözlü, benim gibi türkçü. benim gibi bir psikopat ile, manyak ile kafa dengi olabilecek belki tek kız. gece 2-3'lere dek tarih, kültür, dünya siyaseti konuşabildiğim biri. sevdi, sevdim.

sonuç?
anlamsız krizlerimle darmadağın ettim. sonra kızın tüm toparlama çabalarına soğuk kalarak tabiri caizse tüy diktim.

daha sonra beni belki en çok seven iki kızdan biri vardı.
sanki ben sütten çıkmış ak kaşık gibi her hatasında kızın üzerine gittim. cam kırar gibi paramparça ettim kızı.

başka bir kız vardı. kız liseden beri bekliyor desem inanır mısın sözlük?
yemin ederim ben kendimi 10 gün beklemem. ama işte şımarıklık ya, hiç oralı olmadım ona da.

evet sevdim, çokça sevildim.
sadakat gösterdim, bağlılık gösterdim, pek çok kez alttan aldım. onlar da bana bu şekilde yaklaştılar. ama bir şekilde beni seven insanların da ömründen hep ömür aldım.

bilmiyorum hatayı nerede yaptım, yapıyorum.
belki de hata bizzat benim, göremiyorum.

ve hepsi kıymetli insanlardı.
sözlük gerçekten ufak tefek kavgalar dışında tek kötü söz edemeyeceğim insanlardı.

ve ben bu kadar insanı harcadım.
kaybettim. bırakan ben oldum pek çok kez. ama şu geldiğim noktada sanki kaybeden ben olmuşum gibi hissediyorum. varsın hepsi mutlu olsun, kalpten isterim gerçekten, hak ediyorlar çünkü.

şimdi etrafımda çokça kız.
istemediğim kadar sohbet muhabbet? mutlu muyum? asla. istediğim bu muydu? asla.

işte bunca fırsatı tepip, sıradanlık denizinde bulunca kendimi.
değil tam anlamıyla bir doğru kişi bulmak, uçuk idealar; eskisi gibi kıymetli, özel bir insan dahi bulmak imkansız hale geldi.

geç de olsa gördüm.
ha öyle de biriyim ki, başa sarsa. tüm hataları tekrar yaparım.

eskiden iyi niyetliydim, gerçekten dualarım kabul olurdu.
artık iyi niyetin kırıntısı kalmamış, bundan sonra tekeri patlamış kamyon gibi hayallerimden uzaklaşıyorum maalesef.

ne saçma bir itiraf oldu, inan ben de bilmiyorum sözlük.
Şansını zorlayan insanlardan nefret ediyorum.
bazen Ramazan ayında babam beni sahura kaldırınca ona ana avrat sövüyormuşum.
aşkı yaşamayalı, kalbimi birine açmayalı çok oldu sözlük. ve ben aşıkkenki neşemi, aşık kendimi özledim. mutluluğun farklı bir boyutu...
Eskiden çok uzun yazılar kaleme alabilirdim ve daha da önemlisi yazmak keyif vericiydi, yeteneğimin olduğuna inanırdım. Artık Zihnimin köreldiğini, yazmanın büyük bir meşakkat olarak üzerimde durduğunu hissedebiliyorum. Bunların hepsi domino taşlarının devrilmesi gibi peşi sıra devam ediyor, kitap okuyamıyorum, emek isteyen hiç bir şeye Odaklanamıyorum. Bunu okuyan kişilerin pek çoğunda da benzer şeyler var, bunu bilerek kendimce teselli ikramiyesi niyetine amortiye razı geliyorum. Biliyorum ters giden bir şeyler var, engel olamıyorum bu devrilişe.

Gövdesi kalınlaşmış, katı bir ağacın fırtınada devrilmesi bu, henüz bir fidan olsan devrildiğin yerden kalkarsın ama ne bir fidansın ne de toprağa yeterince tutunacak köklerin var.
Kötü bir rüyadan uyandığım zaman muhakkak yanımda birini arıyorum. Sırf bu yüzden çok korkarak uyandığım geceler kardeşimin yanına kıvrılmaya giderim. Yaşımın 20 olması dışında bir sorun yok.
Bazen olan olaylardan, soyledigim seylerden dolayi karsimdaki sevdigim insanlara karsi kotu bir imaj sergilemekten cok korkuyorum.
Onu bunu bilmem de, 2021 e girdiğinden beri sürekli diyorum ki, bu sene benim senem olacak. 2021 benim yılım olacak. Sadece his, neden bilmem. Hissediyorum, nedenini bilmiyorum. Bugün 9 ocak ve 9 günde bir sürü güzel şey oldu.

Mutluyum ya. 2021 benim yılım olacak.
bir gözüm miyop bir gözüm hipermetrop astigmat.