bugün

sonu bilindiğinde sıkıcılık kalibrasyonunda eşit kuvvete sahip olan, bir bağlaç ile birleştirilmiş ya da ayrıştırılmış iki mefhum.

kadınlar ve romanlar birbirlerine benzerler. bu entryi kaleme alan kişi kadın olsaydı konuya muhatap erkek olabilirdi. erkekler ve romanlar birbirlerine benzerler diyebilirdi, fakat bu "erkekler çiçektir" gibi bir şey olacağından iyi ki nesri döktüren bir erkek. (dur bakalım nereye gidecek bu entry)

kadınlar ve romanlar birbirlerine benzerler:
ikisine de paranız yoksa sahip olamazsınız. oeeeh berbattı lan bu espri(deme sakın!). yok, şöyle doğrusu: her ikisinin de başlangıç ve gelişme kısımları benzer niteliklerdedir. eee peki neden bu sıkıcı benzerliğe devam edilir sorusunun cevabı da şu: sonun beklenmeyen bir sürprizle karşımıza çıkma ihtimali. kahramanlar ortalama aynıdır, isimler farklıdır. hikaye de benzerdir, pasaj boyutlarında farklılıklar vardır, "ama son hep aynıdır" denildiği halde aynı sona tekrar tekrar ulaşmak gayretinin sağlayıcısı da sürpriz beklentisi nedenli vuku bulan gizemdir. neyse, birgün yine böyle gizem isimli bir manita yapmışım ortalama şekilde takılıyoruz işte hocam...[eee sıktı(m)n ama ha!]
roman ve aşk, biri diğerinden ayrılmaz, ayrılamaz...

hani hayattır ya roman, hayattandır ya... hayatın içine sinmiştir aşk da, orada bir yerlerdedir. gitmesek de, görmesek de, o aşk bizim aşkımızdır. er ya da geç yeşerecek, akabinde sarartıp solduracaktır.

aşka gelince... aşkın zaten kendisi romandır, en pembesinden. gerçekten "aşk" dediğini otur yazmaya çalış yazabilirsen, akıtmaya çalışırsan kalbindekini kalemine hangi türde yazarsan yaz roman olur...

bu yüzdendir ki, her romanda aşka, hiç olmadı aşkın kokusuna rastlarsınız...
(bkz: aşk ve romans)