bugün

bunun birde mantarı vardır ki dadından yinmez. yiyinlerin kafası güzel olurmuş, ölmeyeceklerine inanırlarmışmuşmüş...
Tadından değil de, odunsu yapısından dolayı yenmediği bir gerçektir. *

http://www.fungalgrup.com.tr

japanese periodical dergisi, geleneksel çin tıbbı 3. bölümü
sayfa 12 - 23, ısbn4-88580-053-6 c-0077

bir doktor (o doktoru ben de merak ettim ama yok belirtilmemiş) zamanında "kanser ciddi bir hastalıktır ancak ölümcül değildir. hastaların iyileşme şansı oldukça yüksektir." şeklinde bir açıklamada bulunmuş. bu açıklama sadece teselli vermek amaçlı gibi görünebilir, ancak son yaptığımız araştırmalar bunun doğru olabileceğini de söylüyor.

saygın japon doktor fukumi morishige, bugüne kadar en çok nobel ödülü kazanmış amerikan enstitüsü olan linus pauling ınstitute of science & medicine'de, reishi'nin kanser hastalığını konrol etmedeki rolü üzerine araştırmalar yapmaktadır. morishige, avrupa tıp dünyasında da tanınmakta ve uluslararası kanser örgütü (ıcg) tarafından konusunda tek japon otoritesi olarak görülmektedir. aşağıdaki yazı fukumi morishige'nin kendi konuşma ve gözlemlerinden meydana gelmektedir.

--

37 yıldır cerrahi dalındayım ve sayısını hatırlayamayacağım kadar çok operasyon gerçekleştirdim. cerrahiye karşı gençliğimden beri derin bir ilgi duymuşumdur, ancak zaman geçtikçe ideal tedavinin kişinin doğal bağışıklığı yoluyla olduğu kanaatine vardım.

bir cerrah olduğumdan dolayı yüzlerce kanser vakası ile karşılaştım. kanser tedavisinde anahtar nokta erken teşhiştir ki, bunu başarmak söylemesinden oldukça zordur. toplam kanser vakalarının sadece yüzde biri erken teşhiş ile ortaya çıkmış olsa bile, bu oldukça iyi bir oran sayılabilir.

günümüzde fiziksel çekaplar trend haline gelmiş durumdadır, bu tabii ki kötü bir şey değildir. ancak sırf kanser bulguları çekapta çıkmadı diye gardımızı düşürmemeliyiz. bazen, her ay düzenli çekap yaptırdığı halde sonradan kanser olduğu anlaşılan hastalar görülmektedir. bu gibi durumlarda pek çok kişi yanlış tanı konduğu şüphesi taşır, ancak bu hatalı bir düşüncedir. örneğin, penetrans tipi mide kanserinin sıradan kontrollerde saptanabilme istatistiği yüzde yirmibeştir. işte bu yüzden önceden önlem almak çok önemlidir.

kanser konusunda hazır bir önlem senaryosu yoktur. kimileri bu konuda diyet kontrolüne güvenmektedir, ancak günümüzde en efektif method reishi'dir. reishi'nin muhteşem etkisini bizzat kullanana kadar bilmiyordum ve gözlemlediklerime gerçekten çok şaşırdım. uygulamalarım sırasında reishi'nin hem hastalığı önleyici hem de tedaviye yardım edici etkilerini görme şansı buldum.

daha önceleri, reishi'nin faydalarından söz eden pek çok hasta ve hasta yakınlarıyla karşılaşıyordum. ancak bir tıp adamı olarak, reishi'nin bazı kronik hastalıklara bir nebze iyi geldiğini, yine de kanser konusundaki ününün abartıldığını düşünmekteydim.

1986 yılının haziran ayında, 39 yaşında bir kadın, akciğer kanseri ve göğüs duvarı zarı komplikasyonları ile bana geldi. daha önce gittiği bir çok hastaneden ameliyat edilemeyeceği cevabını almıştı. benim yanımdan da umutsuz bir şekilde ayrıldı. daha sonra kocasının isteği üzerine düzenli olarak reishi kullanmaya başladı. bir sonraki incelememin sonuçları oldukça şaşırtıcıydı: 6 ay önce göğüs kavitesinde bulunan ödem gerilemekteydi. neredeyse cenaze düzenlemelerini bile yapmış bir insan için resmen bir umut ışığı doğmuştu. hastanın kendisi de bunun, günde 4 gram gibi oldukça yüksek bir dozajla kullandığı reishi'nin sonucu olduğunu düşünmekteydi. kısa bir süre içinde ödem yok oldu, ancak tümör durmaktaydı. yine de bir keşif operasyonu yapmaya karar verdik ve özel dondurma tekniği sayesinde göğüs zarındaki kanserli hücreleri almayı başardık. bir sonraki x-ray taramasında, göğüs zarı üzerinde, zararsız yara dokusu dışında hiç bir kanserli hücreye rastlamadık. akciğerlerden aldığımız dokularda kötü huylu hücreler tespit ettik ancak durum kontrol altına alınmıştı.

karşılaştığım bir sonraki vaka, konjenital (doğuştan) karaciğer kanseri olan bir çocuktu. çocuk 5 yaşında iken bir operasyon geçirmişti ve daha sonraları, metastas yüzünden ince bağırsakları alınmıştı. çocuğun özel doktoru hastalığın son aşamasına girildiğine kanaat getirmiş ve tedaviyi kesmişti. hastanın anne ve babası, onu eve götürüp son bir umut olarak nasogastrik tüp yardımı ile reishi vermeye başladılar. çocuk bana yeniden geldiğinde 9 yaşında idi ve yaptığım kontrolde hiç bir hastalık belirtisi saptayamadım. merakla yaptığım ct taramasında da hiç bir belirti bulamadım. konjenital karaciğer kanseri bir çocuk karsinoması (kötü huylu kanser) türüdür ve bunun sadece bir kaç gram reishi ekstresi ile tedavi edilebilmiş olması beni çok şaşırtmıştı. çocuk karsinomaları çoğunlukla ölüm ile sonuçlanmaktaydı, ancak bu hastanın hayatta ve tamamen temiz olması, reishi'ye farklı bir gözle bakmamı sağlamıştı. eğer bir hasta reishi dışında hiç bir tedavi görmeden kanserden kurtulabiliyor ise, reishi ileri düzey bir araştırmayı hak ediyordu.

japonya'da oldukça tanınan bir şirket, bana araştırmam için büyük miktarda reishi sağlamaya başladı. ben de tüm hastalarıma, yüksek dozda reishi ile c vitamini karşımını düzenli olarak vermeye başladım. sadece bir yıl içerisinde 500 kilogram reishi ekstresini (6 ton reishi mantarı) hastalarıma vermiştim. tedavilerim boyunca bazı ilginç bulgular ile karşılaştım. yüksek dozda saf reishi kullanımı, bazı kişilerde melena hastalığını tetiklediği halde, c vitamini ile yapılan karışım bunu engellemekteydi. ayrıca reishi kullanan hastalarımın dışarıdan gelen hastalıklara karşı daha dayanıklı olduklarını gözlemledim. bunun üzerine reishi kullanan kanser hastalarımı, diğer tür bağışıklık sistemi hastalarından (kornik bronşit, hepatit vb.) oluşan küçük grupların başına geçirdim ve reishi ekstresi kullandırmaya başladım. daha sonra yaptığımız ımmunogloburin testlerinde, reishi kullanmaya başlayan hastaların ıga, ıgg ve ıgm (bağışıklık gücünün doğrudan bağlı olduğu hücreler) seviyelerinin yükseldiğini gözlemledim. bu, reishi'nin vücut dayanıklılığını arttırdığının bir kanıtıdır.

bugün 140 kanser hastasını tedavi etmekteyim. bu hastlardan göğüs kanseri olan 6 tanesi hariç hepsi metastatik kanser hastasıdır ve 60 tanesi hastanede yatılı durumdadır. bütün bu hastaların tedavisinde reishi'yi test etmeye devam etmekteyiz. bugüne kadar (1988 bahar) 300 hasta'da reishi test edilmiş durumdadır.

reishi niçin kansere karşı etkili : polisakkaritler

çeşitli vakalarla örnekler vermeden önce reishi'nin niçin bu kadar etkili olduğunu açıklamak isterim. bugün hala nedenini tam olarak anlayabilmiş değiliz, ancak bir gün bunu başardığımızda kanserin kesin çözümünü de bulmuş olacağız. en son teknolojilerden yararlanılarak yapılan bir araştırmada, reishi'de bulunan polisakkaritlerin kanserli hücreleri bastırdığı görüldü. bu keşifi japon bilim adamları gerçekleştirdi. bunun nedeni japonlar'ın bitkisel tedaviye daha fazla önem vermeleri ve polisakkaritler üzerinde detaylı araştırmalar yapmaları olabilir. bu keşif kuzey amerika'da da onaylanmıştır ve araştırmalar devam etmektedir.

resihi'deki polisakkaritler niçin kanser tedavisinde etkili?

polissakkaritler milyona yakın atomun birleşmesinden meydana gelen, vücuda emilmesi oldukça zor organik yapılardır. emilimlerinin kolayca gerçekleşebilmesi için bu sayı azaltılmalıdır ki, c vitamini reishi'de bu görevi üstlenmektedir. polisakkaritler daha az sayıda atom içeren oligoglukon'a çevrilmekte ve kolayca vücuda emilmektedir. emilen oligoglukonlar vücudun bağışıklık sistemini tetikleyen makrofajları uyarır.

"makro" ön eki "büyük" anlamına gelir. bu tip hücreler tüm yabancı organizmaları silip süpürebilir. vücut normal işleyişine devam ederken aktif değillerdir ancak yabancı bakteriyel organizmaların varlığında aktif ve saldırgan hale gelirler. akyuvarlar hastalıklara karşı vücudun birincil defans mekanizmasını oluşturur, fakat kronik ve kötü huylu hastalıklara karşı etkisizlerdir. bu gibi zamanlarda lenfositler ikincil defans mekanizmasını oluşturur. ancak lenfositler de etkisiz kalırsa, son kale olarak makrofajlar ortaya çıkar. bu hücreler uyandırılmayı bekleyen birer canavar gibidirler ve bir kez aktif hale geldiklerinde kanser hücreleri de dahil olmak üzere tüm yabancı organizmaları yok ederler. mikroskop altında incelendiğinde bir makrofaj hücresinin boyutunun, bir kanser hücresinin boyutunun sadece onda biri olduğu görülür; ancak yine de makrofajlar bu hücreleri yenecek kadar güçlüdür. her ne kadar bu kadar yetenekli hücreler olsalar da, onları aktive etmek oldukça zordur. son yapılan araştırmalarda, kümelenmiş atomların makrofajları aktive ettiği görülmüştür ve reishi bu kümelenmiş atomları üretecek özü içermektedir.

reishi : yüksek moleküler polisakkarit

bir süre önce, yüksek tansiyonu bulunan bir hastam reishi'nin etkisi hakkında sorular sordu. o sıralarda reishi hakkında araştırmalarım devam etmekteydi ve denemesinin hiç bir zararı olmayacağını söyledim. normalde çok az bir miktarda reishi özünün kan basıncını düşürmesi gerekir, fakat bu hastamın kan basıncında hiç bir değişiklik olmadı. daha sonra c vitamini ile beraber reishi almasını önerdim ve bunu gerçekleştirmesiyle beraber kan basıncı normal seviyesine döndü. c vitamininin buradaki rolü, daha önce de söylediğim gibi reishi'de bulunan emilimi oldukça zor polisakkaritleri küçültmesi ve emilimlerini kolaylaştırmasıdır.

17 yıl önce, c vitamininin polisakkaritleri parçalaması üzerinde araştırmalar yaptım. o zamanlarda, viskozite ölçeği denen bir metod kullanılmaktaydı. bir miktar c vitamini, ölçülmüş miktarda polisakkarit özüne eklenmekte ve polisakkaritlerin moleküler sayısı viskozitedeki düşüş ile hesaplanmaktaydı. bu şekilde, c vitamininin polisakkaritleri parçaladığı kanıtlanmıştı. hayvanlar üzerinde yapılan bazı testlerde ise tüm şeker tiplerinin rahatça emildiği görülmüştü, oysa ki aynı durum insanlarda geçerli değildi. daha sonraki araştırmalarda bunun hayvanların kendi c vitaminlerini üretebilmesinden, ancak insanların bunu başaramamasından kaynaklandığı ortaya çıktı. işte bu yüzden reishi ile c vitamininin beraber kullanılması önemlidir.

şimdi bir kaç reishi kullanılmış vakadan bahsetmek istiyorum.

1) bilincini sadece 2 ayda geri kazanan beyin tümörlü hasta.

hastanede yatılı durumda ve beyin hastalığı bulunan hastalarımdan bir tanesi 70 yaşın üzerinde idi ve beyninde 5 cm'lik bir tümör vardı. operasyon geçirmiş olmasına rağmen bilincini kaybetmişti. 1986 haziranı'nda reishi tedavisine başladık ve eylül ayında duyuları tekrar yerine gelmişti. o dönemde tümörde bir değişiklik yoktu, ancak aralık'ta tümör de küçülmeye başladı. nörolojist arkadaşlarım bile çok şaşırmıştı. hasta şu anda kendini gayet iyi hissediyor. başlangıç olarak mide tüpü yardımı ile günde 6 gram reishi ekstresi almaktaydı, fakat hastalığının toparlaması ile birlikte, ağız yolundan günde 3 gram reishi almaya devam etti. dozaj azalmış olmasına rağmen tümörü 1 cm'ye kadar küçüldü. hafızasının da yerine gelmesi ile birlikte hasta taburcu oldu ve şu anda ailesi ile birlikte yaşamakta.

2) 6 ayda gerileyen akciğer kanseri.

bir keresinde 50 yaş üstü göğüs kanseri bir kadın hastam oldu. göğüs operasyonu yapıldıktan sonra, hastalık akciğerde metastas yaptı. durumu kan kusacak kadar kötüleşmişti. (kan kusma, tıptaki adıyla hemoptisis, kanser hastalığında son aşamada ortaya çıkan bir komplikasyondur.) bu durumdayken günde 6 gram reishi almaya başladı ve bu dozajı 6 ay boyunca korudu. bu sürenin sonunda akciğerindeki tümör yok oldu. daha önce çok çabuk nefesten kesilirken şimdi yorulmadan merdiven çıkabiliyor. bu yaşadıklarından sonra onun da reishi tedavisine güveni tam.

3) mega doz ile tamamen iyileşen göğüs kanseri hastası.

bu hastanın göğüs kanseri ve metastas yüzünden kemiklerde oluşmuş kanserli hücreleri mevcuttu. başından aşağısını hareket ettirme yetisini kaybetmişti. çok acı çekiyordu ama şansılıyız ki, sindirim sistemi halen görevini sürdürebilmekteydi. bundan yararlanarak günde 9 gram reishi ekstresi vermeye başladık, bu dozu kısa zamanda günde 20 grama yükselttik. sadece 2 ay içinde tüm acısı yok oldu. yürüme yetisini yeniden kazandığında da taburcu edildi.

4) 6 ayda toparlanan, karaciğere sıçramış rektum kanseri.

bir süre önce bu hasta, rektum kanseri metastası nedeniyle ortaya çıkmış karaciğer kanseri tedavisi için hastaneye geldi. günde 6 gramlık dozaj ile reishi verilmeye başlandı. 6 ay sonra yapılan ct taramasında karaciğerde bulunan tümörün 1 cm'ye küçülmüş olduğu görüldü. yine de ct uzmanları bunun reishi'nin sonucu olduğuna inanmadılar ve yanlış tarama yapıldığını iddia ettiler. bu tavırlarına karşı oldukça sinirlenmiştim, çünkü sadece tümör değil, hastanın tüm sağlık belirtileri düzelmekteydi ve bu bence yeterli bir kanıttı. rektal kanserlerin tedavisi çok zordur ve çoğu vaka ölümle sonuçlanır. ancak bu hasta çok yumuşak ve kolay bir tedavi süreci geçirmişti, üstelik bunu sadece reishi sağlamış olabilirdi.

5) yeniden yürümeyi başaran pankreas kanseri hastası.

yeni ameliyat geçirmiş 60 yaşındaki bir kanser hastasının durumu kötüleşmekteydi. vücudunda ödem oluşmuştu ve kilo kaybetmişti. test sonuçları, kanında oldukça yüksek sayıda ca19-19cea bulunduğunu söylüyordu. ona, uyguladığımız tedaviye devam ettiğimiz taktirde kısa süre sonra öleceğini söylemiştim. finansal sebepler yüzünden değişik tür bir ilaç tedavisi yapıldı ancak vücudu olumlu cevap vermedi. bu nedenle günde 30 gram c vitamini enjeksiyonu eşliğinde, ağız yoluyla günde 9 gram reishi vermeye başladık. bu tedaviye yaklaşık 1 yıl kadar önce, 1986 ağustosunda başladık ve bugün yapılan testlerde eski hastalığının hiç bir belirtisi kalmamıştı. hasta günlük yaşantısına, günde 5 gram reishi alması haricinde, eskiden olduğu gibi devam etmektedir. hastaneye her 2 haftada bir kontrol için gelmekte ve kanındaki ca19-19 sayısı sürekli azalmaktadır.

hastanemde bu şekilde örnek verebileceğim bir çok kanser vakası vardır. her ne kadar akciğer, karaciğer ve beyin kanserleri daha ciddi hastalıklar olsalar da sindirim yollarını hedef alan kanser tiplerine göre daha kolay tedavi edilebilmektedir; çünkü hastalar reishi ekstresi ağız yoluyla ve kolayca sindirebilecek durumda olmaktadırlar.

kanser dışında, reishi'nin bir o kadar etkili olduğu bir diğer hastalık ise hepatitdir.. günde 1 ila 3 gram arasında reishi verilen hepatit hastalarında mükemmel sonuçlar elde edilmektedir.

6) reishi sayesinde iyileşen hepatit hastası.

yıllardan beri hepatit hastası olan bir kişi, kanındaki sgot ve sgpt sayısı 200 - 300 civarındayken bize geldi. normalde olması gereken miktar 30'un altıdır. hastaya günde 3 gram reishi vermeye başladım ve 2 ay içinde sgot & sgpt sayısı 50'ye düştü. her ne kadar bu sayı normal miktardan yüksek olsa da, bu düzenli reishi kullanımı ile çözülebilecek bir sorundu. bu noktada test amaçlı olarak reishi kullanımı kestirdim ve sayım bir anda 150 - 200 aralığına çıktı. tedaviyi yeniden başlattığımızda ise tekrar düzelme görüldü. bu sayede reishi'nin hepatit üzerine olan etkisini kanıtlamış oldum. belirtmeliyim ki burada da c vitamini ile beraber kullanım esastır. hepatit tedavisinde 3 gram reishi için karşılık gelen c vitamını dozajı 6 gramdır. ayrıca hepatit tekrarlama şansı çok yüksek olan kronik bir hastalıktır ve bunu engellemek için daha küçük dozlarda reishi kullanımına sürekli devam etmek gerekir. önlem almak her zaman en iyi çözümdür.

reishi diğer kronik hastalıklara karşı da oldukça etkilidir ve c vitamini ile beraber kullanımı en iyi çözümdür. reishi en iyi etkisini uzun dönem önlemi olarak, sürekli kullanıldığında gösterir. özet olarak reishi, acıyı azaltma, vücudun bağışıklığını güçlendirme ve yaşamı uzatma konusunda kendini kanıtlamıştır. yine de kanser kontrolü konusundaki rolü %100 belirlenmemiştir. günümüzde kansere karşı kullanılan ilaçlar oldukça etkilidir ancak, ne yazık ki, yan etkileri de bir o kadar fazladır. reishi yaklaşık 3000 yıllık bir geçmişe sahiptir ve bu süreç içinde kayda geçmiş hiç bir yan etkisi yoktur. bu yüzden reishi'nin bir tedavi ve önlem aracı olarak kullanılmasını, güvenlik açısından önermekteyim. umarım her kesimden insanlar bu projeye katılır ve reishi ile ilgilenir ve umarım, yakın gelecekte, reishi insanoğluna daha uzun bir ömrün kapılarını açar.

(bkz: alınteri değil copy past)
An itibari ile ses tv de onkoloji uzmanı dr. eren çetin'in bahsettiği mantar türüdür.

http://www.sestv.com.tr/canliyayin2.asp
(bkz: ömer çolak)
bunun mantarı ikilemden ikileme gark etmiştir efendim. Şöyle ki, bazı yerlerde kanseri iyileştirici etkisi olduğundan bahsediyor tabi altında prof.dr bla bla var. Başka bir yerde de başka bir prof.dr bla blaa çeşitli kaynaklar vererek olağanüstü yan etkileri olduğundan bahsediyor -ki bunu diye Hacettepe Üniversitesi profesörü-.

ben (bkz: fmf) hastasıyım nam-ı diğer Akdeniz Ateşi. Bir tanıdık (bkz: gano excel)'de çalışan biri FMF'li hastalarına da bu mantardan verdiğini ve olumlu sonuçlar aldığından bahsetti. Bir araştırayım dedim ve yukarıda bahsettiklerimle karşılaştım. Gano excel dediğimiz de pek tabi networking olaylarından biri. Pazarlama mantığıyla çalışan insanlar sonuçta. Pek üstünde durmadım ama bir yandan da araştırmalarıma devam ettim. Sitelerinde öncesi ve sonrası diye bir sürü fotoğraf var. Hepsi de farklı insanlardan gönderilmiş. Bazısında doktor raporu bile var böbrek taşından kurtuldum diyerekten.

Ama gel gelelim ben FMF'li hasta görmedim hiç bir yerde okumadım da. Eğer kullanan ve yararını gören canlı kanlı sözlüktaşlarım var ise beni bilgilendirlerse bu ikilemden kurtarırlarsa çok mesut bahtiyar olacağım efendim.