bugün

(bkz: numaralı tribünlerin 4-5 metre önü)
(bkz: sozlukten mac takip etmek)
televizyondan tekrarını izlediğinizde anlatan insanın bağardığı pozisyonların o kdr da bağrılacak bir tarafının olmadığını anladığınız maç dinlentisidir.
spikerin kolpalama şansının çok yüksek olduğunu düşünürsek gerçekten zor bir iş.
futbol tarikatına girmek isteyen kişinin yapması, zevk alması gereken birinci eylemdir radyodan maç dinlemek. radyodan maç dinlememiş birisi takımıyla empati kurma açısından eksiktir. özellikle maçların tek radyodan verildiği dönemde pazar öğleden sonraları radyo 1 e kilitlenmemiş bir çocukluk dönemi geçirmek anne sütü içmemek kadar hayati bir durum arzeder. 80'leri 90'lara bağlayan yılların en önemli ritüelidir radyo başında maç seyretmek. evet siz istediğiniz kadar dinlediğinizi düşünürsünüz oysa düpedüz seyrediyorsunuzdur hayali bir dünyada o maçı. işıklandırmanın henüz olmadığı günlerde en az 6-7 maç gündüz aynı saatte başlar. önce merkezdeki trt spikeri ki genellikle o dönem tansu polatkandır stadlara tek tek bağlanır. her yerden kadrolar alınır,üç büyüklerin maçlarını ilker yasin, akın göksu,ercan taner üçlüsü anlatır genelde. artık radyoyla hemhal olma zamanı gelmiştir, ufak turlar atarsınız radyonun bulunduğu masanın etrafında diyelim gaziantepte o sırada maçı anlatan necati karakaya'nın sesi hafifçe kesildi, kalbiniz çarpar çünkü bir anda merkezden gelecek bir ses bir stadtan gol haberi verecektir. takımınız bursa deplasmanındadır ve siz spikerin mikrofonlarımız bursa'da demesini beklersiniz tansu polatkan aynısını söyler kalbiniz daha hızlı çarpar bursa daki spiker sesi gelmeden seyirci tepkisinden anlamaya çalışırsınız golün kime ait olduğunu. gürültülü sesler yayına karışıyorsa takımınız golü yemiştir stadta ses yoksa golü atmışsınızdır.
mutlu bir pazar varsayımıyla diyelim ki golü siz attınız bu sefer spikerin gol tarifini gözünüzde canlandırma zamanıdır. rıdvan topu sağda almıştır, iki kişiyi geçip aykut'a al da at dercesine bir pas vermiştir. aykut golü atar. rıdvan'ın golden sonraki gülüşünü bile hayal edebilirsiniz.
ama her zaman spikerler golün kim tarafından atıldığını pat diye söylemezler işkence sever spikerler. özellikle o zamanki derbi maçların yarı yarıya seyirciyle oynandığını düşünürsek taraftar gürültüsü seçeneğiyle sonucu tahmin etme ihtimali yoktur mesela. bu anlamda ilker yasin'in anlattığı bir galatasaray fenerbahçe maçı ömrümden bir 5 sene götürmüştür. diğer stadtaki ses aniden kesilmiş ve merkez mikrofanları ali sami yen e bağlanmıştır ilker yasin gayet sakin bir sesle ali sami yen 'de bir penaltı var der heyecan doruktadır, kalp atışları artar, ilker yasin gevelemeye devam eder, penaltıyı atacak takım ise - nefesler bitmiştir- fenerbahçe der. bir anda bütün sinirler boşalır ve çığlıklar fora edilir. ama radyo başında bir penaltı atışı dinlemek de tam bir zulumdür. b.şenol gelir ters köşeye atar topu ve derin bir nefes alırsınız. penaltı atılırken televizyondaki bir canlı maçı izliyormuş gibi radyoya bakarsınız istemsizce. kim demiş radyoda maç dinlenilir diye radyoda maç yaşanır.
p.s söz konusu maçta merkez mikrofonlar 6 defa ali sami yen e bağlanmış beşinde bu satırların yazarı küçük çocuk sevinmiştir.
tepki gösterdiğin ve bağırdığın için çevreden uyarı almadan yapılabilecek etkinlik. teknolojinin gelişmesiyle birlikte mazide kaldı. orhan ayhan zevkle dinlenir, abidin aydoğdu' ya pozisyonu 5 saniye geç anlattığı için kızılırdı. 1996-97 sezonunda, türkiye kupasındaki gençlerbirliği-galatasaray maçında, abidin aydoğdu, hakan ünsal' ın gol olan şutu için şöyle demişti: ' yandan out' 5 saniye sonra: 'hayır sayın seyirciler, gol olmuş ' . radyodan maç dinlemek, kesinlikle insanın hayalgücünü sınayan ve geliştiren, tuttuğu takım gol atınca da yiyince de stattakinden ve televizyon başındakinden değişik bir tepkiye yol açmayan, artık popülaritesini yitiren bir etkinliktir.
olay mahalinde radyonun yanıbaşına bir de tv konsa,görüntülere oradan da bakılsa spikerlerin çoğunun ne denli kolpacı oldu anlaşılacaktır,zira tv yayınında bile,kalenin 2 metre yanından giden topa "top kaleyi adeta yaladı sayın seyirciler" diyen zihniyet,radyoda neler yapmaz.
bir dönemler kız başıma çok sık yaptığım, dinlerken saniye oturamadığım, her pozisyonun gol olmuşcasına yırtınarak anlatıldığı, radyodan dinleyerek maçı takip etme, online son durumdan haberdar olma yöntemidir .

imkan-ı mümkünatı varsa dinlenilen radyo kırılıp bizzat seyir edilerek maçı takip etme yöntemi tercih edilmelidir.
çocukluktan akılda kalan bir kare radyodan maç dinlemek. trt açılır, dönüşümlü olarak dinlenirdi. live is life'ı ve reksan reklam ajansının reklamlarını akıllara kazımıştır bu alışkanlık.
her seferinde 'tüh lan ne maç oldu keşke izleseydik' dedirten durumdur..halbuki maçta hiçbirşey olmamıştır
hayalgücünü geliştiren durumdur. sonra da özetlerden karşılaştırma yapılır düşünülene ne kadar yakın diye.
dinlenen ortamda digiturk yayını olmaması durumunda yakınlarda digiturk ile maç izlenen bir yer varsa gollerin radyodan en az 3 saniye geç gelmesini algılatan olaydır. *
maçlar şifreli verildiğinden kelli decoder * yahut uygun receiverı * olmayan , kahvehane ortamından da hoşlanmayan her futbolsever bireyin yapmakla mükellef olduğu hadise.
aynı anda tv dende izleniyorsa çok büyük haz veren durumdur. tv spikerinin sesini kısıp radyoyu dğnleyince spiker yetersizliği sorunundan da kurtuluyorsunuz.
numaralı tribünlerin dört beş metre önü, ceza yayının hemen üstü, orta yuvarlağın kendi yarı alanına bakan dilimi, taç çizgisiyle köşe gönderinin kesiştiği yer gibi alanları hayal etmekle geçer. bunların en meşhuru tabi ki deniz tarafındaki kaledir..
'mikrofonlarimiz istanbul da' deyince pur dikkat kesilip radyonun sesini acmaktir.
(bkz: ilker yasin fobisi)
bazen insanı çok üzen bir eylemdir. maç çok çekişmelidir, heyecanlıdır, fakat siz izleyemezsiniz. e bu da sizi haliyle yıkar. bir örneği için; (bkz: 6 kasım 2002 fenerbahce galatasaray maci) (bkz: altı sıfır)
gerceklestirildiginde heyecanli radyo spikerleri sayesinde macin tamaminin takimlardan birinin altipasi icerisinde gectigini dusunduren eylemdir *.
spiker ilker yasin ise, kalpten gidilebilecek kadar hayacan yaratici bir aktivite olabilir.

+ top orta sahada, yana dogru bir pas, goooaaalllllllll!?!?
+ ortaladi bir suuuut... penalti !! penalti !!! gooaaallll ama penalti da olmasi lazim, hem penalti hem goaaall !!?!?!

bir de cocuklugumuzun reksan reklam sundu su vardir ki, kendini özletmistir.
hayallerindeki sahneye kufur edebilmektir.
Hayalgücün ne kadar genişse maçtan o genişliğin karesiyle doğru orantılı olarak zevk alabilirsin.
şu anda cep telefonumun radyosundan yaptığım eylemdir*.gereksiz pozisyonlara heyecanlanmak, 90 dakika boyunca her an stres içinde maç dinlemektir. nefes almadan anlatan spikerler sağ olsun, her an gol yiyecekmişiz hissine kapılmaktır, spiker gole giden takımı heyecanla anlatırken (hele de futbolcuların isimlerini pek iyi bilmiyorsanız) hay allah kim hücüm ediyor, kimin kalesi, gol mü yiyoruz, atıyo muyuz? diye telaşa düşmenize bir sebeptir. bir karambol sonrası gol atıldığında, spikerin "gooooooooooooooool" diye bağırmasını bitirmesini beklerken " yahu kim attı golü, söylesene be adam" diyerek küfür etmenize bir sebeptir..
En büyük avantajı hangi oyuncunun, sahanın hangi kısmında oynadığını defalarca duydunuz için beyninize iyice kazınmış oluyor. Bir süre sonra böylece, hangi takımdaki hangi oyuncunun, sahanın hangi yerinde oynadığını bir spor yazarı kadar iyi biliyorsunuz.
televizyonda izlemekten daha zevkli olan eylem.

maç anlatımı (hayali bir pozisyon):serdar orta sahanın rakip yarı alana bakan diliminde topu ayağına aldı,kafasını kaldırdı arkadaşlarına baktı musippi şeref türbününün 200m doğusunda 40 metre güneyinde 55 metre kuzeyinde 96 metrede batısında arkadaşından pas istiyor elini kaldırdı bana at diyor,serdar arkadaşına atmadı kendi gitme çabasında sağ kanattan bindirme yapan haluk'un önü boş serdar hala atmıyor durdu çevresine baktı halil ile ercanın pressiyle karşılaştı durdu bastı çekti döndü kendi etrafında bir tur attı takım arkadaşı 1.80 boyunda sağ yanında ben olan 98 kilo nijeryalı arkadaşı kanoyla verkaç denemesi yaptı ve başarılı oldu rakip ceza sahasına 40 derecelik açıyla bakan yarı dilimin 55 metre gerisindeki 4.ışıklandırma lambasının kuzeyindeki şeref türbününün 189metre sağından içeri doğru bir orta açma çabasında ortalıyorrrrrrrrrrrrrrrrr ve top kalecide kaldı,haluk biraz erken gelse oraya gol olması içten bile değildi.

------- 1 saat sonra televizyonda özet izlerken-------

yuh amuna goyum radyoda heycanlandım pozisyon bu muydu ? haluk orta sahada amuna goyım ne kadar erken gelse gol olcak.

çıkarılan sonuç:radyoda maç dinlemek için sağlam bir kalbe,iyi bir hayal gücüne ve süper bir matematik zekasına sahip olmalısınız ayrıca spikerler oto boka sizi heycanlandırır adam orta sahada amuna goyım sanki kaleciyle karşı karşıyaymış gibi anlatıyo sonra özette ulan buna mı heyecanlandım diyoruz.

siz siz olun maçı televizyondan izleyin belki iyi bir taraftar olursanız stada gidebilir,gol seslerini duyabilirsiniz.