bugün

saçma sapan bir film.
bir çuval incirin çuvalını açmışlar , içine büyük tuvalet hemde en isalinden yapmışlar. sonrada içine vajinal akıntısı olan bir kızın 1 haftadır değiştirmediği donunu koymuşlar. sonrada çuvalın içine iyice yayılsın diye çuvalı yerden yere vurmuşlar gibi.

spoiler falan da vermiyorum. zira spoiler değil.

içine yaratık giren adam zombi olmuyor ama yüzüne asit gelen zombi oluyor. bu da yetmiyor bu zombi ekibin yarısını kesiyor ama yukarıda muhabbeti bile geçmiyor lan?

wayland: adam, her şey yolunda mı?
adam: evet. sadece kaybolan mürettebatımız süper zombi oldu ve adamlarımızın yarısını bildiğin parçaladı. ne ters gidebilir ki?
wayland: exelent!

kadının karnından çıkan kalamardan da bir allahın kulu bahsetmiyor. kendisi de bahsetmiyor bile. sanki hergün yaşanan bi hadise.

40 yıl önceki road runner -coyote zekasında olan elemanlar ise düşen direğin(burada o direk gemi oluyor) uzunluğunca kaçmaya çalışıyorlar. bunlar bir de okumuş tipler tabi.

çok güzel bir malzeme anca böyle harcanabilirdi. atmosfer, tekinsiz mekanlar , silah üretimi falan 10 numero fikirler halbuki.
tüm alien serisini izlemeye iten film. ondan sonra bu filmi izleyince, sağlam temellere oturuyor.
ridley scott hiçbir zaman çok beğendiğim bir yönetmen olmadı.blade runner ,gladyatör filmleri dahil pekçok filmi bana her zaman abartılıyor dedirtmiştir.gözümde tek istisna filmi alien(dı).fakat prometheus bana göre oldukça başarılı bir bilim-kurgu filmi olmasının yanında ridley scott ın ne kadar potansiyel içerdiğininde bir göstergesi .

filmi tasarlayanların ilk amacının , filmin başından itibaren merak duygusunu üst seviyede tutup izleyiciyi dikkatle izlemeye mecbur tutmaktı ve bu başarıldı.film her an farklı bir olay vaad ediyor.siz acaba sorularına cevap ararken filmin devamlı olarak sizi uğraştırdığını hissediyorsunuz. bunun yanında dayandığı temeller tartışmaya açık olsada mantıksız değil.bunun yanında son derece tatminkar bir sonda izleyiciyi bekliyor.işin iyi tarafı film ilgi çekici saçma bir son sunmaktansa daha basit ama akla yatkın bir yol izliyor.

eleştirebileceğim tek nokta krakter seçimleri.bazı krakterler bu görev için öyle basit kaçıyor ki , ben yazsam daha iyiydi denilebiliyor.
eğer adı türkçeye çevrilirse kesinlikle "vakit kaybı" olarak çevrilmesi gereken film.
alien serisinin sıkı bir takipçisi olarak gösterime girmesi için resmen gün saymış olduğum filmdi.

ilk izlememde son derece büyük bir hayal kırıklığına uğramış amk ben senin ridley demiştim.

bunun en önemli sebebi büyük bir beklenti içine girmem ve ilk başından tahmin edilebilecek final ile alakalı oluşu idi.

senaryonun bu kadar basit olması ve üç - beş klişe canımı sıkmıştı anlaşılan.

ancak; alien gibi bir ilk filmin başarısını ve orijinalliğini yakalamak elbette imkansız.

bu nedenle oturup bir daha düşünüldüğünde;

-bu yıl daha iyi bir bilimkurgunun gösterime girmediği,
-klişelerin her filmde olduğu (kaldı ki çok da suyunu çıkarmamışlar),
-ne olursa olsun genesis'e farklı bir perspektif getiren bir mitoloji olduğu,
-enfes görüntü yönetimi,

sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, izlenmeli ve de izlettirilmelidir.
ödümü bokuma karıştıran filim , hayatı yaşamı sorgulaması çok güzel ve korkutucu.
Hayatimda izledigim en rezil filmlerden bir tanesi...

--spoiler--

Basta bir sahne gosteriliyor gel de anlamini coz...
O robot kadar spastik bir sey yok, ne istiyor o robot?
Ulan filmin dinle uzaktan yakindan alakasi yok, sirf reyting olsun diye karinin eline hac tutusturmuslar...
yine dizinin konusuyla alakasiz bir sekilde o robot karinin elinden illa o haci alcak, sanki bok var amk...
o uzaylilar ne halt yemek istiyor tam bir muamma...
Ulan o kari, butun abdominal kaslari yirtilmis halde nasil kosabiliyor? O kadar akrobasi yapabiliyor, sapik misiniz siz?
hortlayan yaratiklar ise bambsaka bir is
--spoiler--

Sirf, hadi en populer bili kurgu ogelerini kimsenin anlayamayacagi sekilde harmanlaylim, herkes bizim cok derin dusuncelere sahp oldugumuzu zannetsin, herkes filmin aslinda ne demeye calistigini anlamaya ugrassin, mantalitesiyle kurulmus tam bir vakit kaybi, sacma sapan bir film... Verdigim 12$a yazik oldu....
bilim kurgu çerçevesi içerisinde gerçekleşen tüm zırvalıkları kabullenip geçtim de, Elizabeth Shaw denen kadının sezaryen ameliyatı olduktan sonra deli gibi koşmasını kabullenemiyorum arkadaş!!!

bu nasıl bir zırvalıktır yaaa!!!
--spoiler--
yuvarlanan gemiden koşarak kaçmaya çalıştılar ya işte o noktada film koptu bende.
--spoiler--
insanların aydınlanarak gerçek kimliğini, yapabileceklerini idrak etmesi için çaba sarf eden mitolojik karakter.
prometheus her ne kadar insanoğlu'nun tanrılardan daha üstün olduğuna inanmışsa da, tanrılar insanoğlunun bu özelliğini keşfetmesine bir türlü müsade etmemiş, bunu her dinde "günah" olarak betimlemişlerdir.

(bkz: inna lillahi ve inna ileyhi raciun/#11392624)

gecenin 3'ünde prometheus için yazabileceklerim sadece bunlar.

filmine gelecek olursak, fazlaca subliminal mesajlar içeren yarrak gibi bir film.

--spoiler--
illuminati çok çaba sarf etmiş, ama birileri yine de o haç kolyeyi taktırıyor sonunda. tanrıların uzay gemisi de hilal şeklinde ve bu hilal şeklinde gemi dünyayı yok etmek için havalanıyor. yani, "dünyayı islamiyet batıracak-yok edecek" mesajı verilmek istenmiş gayette...
o doktor kız karnındaki nesneyi ameliyatla aldırmak için kabine girerken kabin ne dedi?
"sezaryen yapamam burası erkekler için" demedi mi? kadın yine de sezaryen yaptı o tüpe girip, sonra da karnı yarılan başkasıymış gibi koştu durdu filmin sonuna kadar. hasiktir ya hu?
gemi kaptanıyla charlize theron'un sevişmesi de gösterilseymiş iyiymiş, onların sevişmesi yerine bu manyak karının yaratık doğurmasını izlemek iyi olmuyor tabi...
--spoiler--
Mite göre: EPiSMETHEUS, hayvanları çeşitli özelliklerle donatarak yaratır. Sona geldiğinde, insana verecek hiçbir şeyi kalmaz. Bu noktada, PROMETHEUS devreye girer. Olympius tanrılarından ateşi çalarak insana verir. Böylece hayatta kalmak için insan, ateşle alet-edevat yaparak, kendisini hayvanlardan ayrı kılmayı başarır. Bunla beraber, insan devlet bilgisinden yoksundur. Bunun için zeus’un görevlendirdiği HERMES insana devlet bilgisini verir.
konusunu okuyunca heyecanlandığım ama izleyince hayal kırıklığı yaşadığım film.

--spoiler--
filmde "mühendisler" bizi yarattı ; peki onları kim yarattı? gibi bir replik vardı sanırım.
en çok beğendiğim diyalogtu
--spoiler--
beklentileri karşılamayan bir filmdir, çok orjinal bir konu seçilmiş. filmin ilk 15 dakikasında hadi bakalım 10 numara filme denk geldik dedirtse de filmin ilerleyen dakikalarında enteresan aksiyonlarla filmin ağzına sıçmışlardır, ikincisinin gelecegi konusunda pek umudum yok.
(bkz: alien engineers)
dün oturup izleyeyim dediğim bilim kurgu filmi. Konusu ilginç olan ancak izlerken sona doğru artık sıkan bir filmdir.

--spoiler--
eski uygarlıkları inceleyen iki bilim adamı tüm uygarlıklarda ortak bulunan beş nokta üzerinde durmuşlardır. Bunların bir gezegenin uydusu olması anlaşılması ile oraya seyahat başlar. Oradaki canlıların insanların yaratıcısı olduklarına inanılmaktadır.
--spoiler--

ikinci film için açık kapı bırakılmıştır. Ama onlara ulaşıp ne yapacağını, onların ne tepkisi olacağını merak etmekteyim. Çünkü çok uçuk yerler var. Belkide allien filmini izlemediğimden.
iktidara karşı gelmenin sonudur bir nevi.
Öncelikle filme iyi birşeyler bekleyerek başladım. Ne de olsa Ridley eseri.. Ancak pek öyle çıkmadı. Hem konu hem de karakterleri bakımından fazla oturmamış bir filmdi karşımda ki. Ancak ışığına, kostümüne, oyuncularına, kurgusuna, görseline bok atamam.

--spoiler--

En baştan yaratıcılık olayı çok saçma. Bırak onların insanları yaratmasını, cerrahi ameliyata bile giremezsin onlarla. Yaratıcıyla bile robot konuşuyor. Dünya üzerinde yaratıcının dilini bilen bile yok. Sıçarım böyle yaratıcıya lan. Shaw karakterinin boynunda ki haç ise tam bir parodi..

Şahane bir giriş yapılmış filme. DNA değişimi ve etkileşimi sahneleri çok güzeldi. Ondan sonrasında tam bir saat boyunca alışagelmiş ''mühendis'' arayışı ortaya çıktı. Burada zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. O kadar akıcı bir araştırmaydı yani. Ondan sonra ki bir saat boyunca artmasını beklediğim tempo artsa bile belli bir çıtayı asla aşamadı. Ya da ben Alien vari birşey beklediğim için böyle oldu. Orasını tam kestiremiyorum. Bir tempo yapıyoruz ama kondisyonu görmezden geliyoruz demişler resmen.

Sahnelere de değinmek istiyorum. Bir kere Lawrence of Arabia filmini bir robotun izlemesi acayip bir kafa. Gönderme aslında bu. Ridley abi demiş ki ''Böyle sikik propaganda filmlerini bir tek böyle robotlara dayarsınız.'' Aferin Scott, iyi yoldasın koçum. Shaw'un doğum sahnesi ise komedi ürünü. Herşey güzel de karın kesme işleminde bir insan o kadar rahat olur mu? içinden bebekte değil bildiğin alien çıkıyor amk. Dikiş atıldıktan sonra hemen ayağa kalkmalar, çok rahat hareketler filan. Bırakın bunları.. Ancak o sahnede bir ayrıntı vardı. Alien'nın kordon bağı. O ayrıntı kaçmamış aferin. Elizabeth yenge de süt var mıydı Scott abi be? iki geminin çarpışma sahnesi çok iyiydi, lütfen göz ardı etmeyiniz. Ya da edin sikimde değil. ''the engineer speaks'' sahnesi daha yaratıcı olmalıydı. Siyah ekranı dayayıp alien ekrana doğru haykırmalıydı. Seyirciye aşılanan korku, sahnenin şahaneliği ile ulaşılmaz olacaktı.

Gelelim karakterlere. Karakterler piç ve salaklar olarak ayrılıyor. Piç derken kesinlikle Theron'u kast etmiyorum. O piç olamaz.. Shaw ve kaptan dışında herkes ya hinci ya da akılsız. Yok böyle birşey.

--spoiler--

Son olarak iyi bir film. Ancak eksikleri fazlasıyla mevcut. Sevdiğim bir yönetmenden gelince haliyle daha iyi bir film beklemek hakkım.
bilim kurgu sevenler için fena bir film değildir. lakin ikinci kısmı biraz zorlama olmuş gibi geldi. ilk kısımdaki araştırmada zaman nasıl hızlı geçiyorsa ikinci kısımda o kadar yavaş geçiyor. yine de son zamanlarda yapılan izlenebilir filmlerdendir.
senaryosu mükemmel ama oyuncu kadrosu filmi taşıyacak özellikte değil. ayrıca başka dünyalar keşfedilirken saldırgan yaratıklar olmadan bilim kurgu filmi olmaz. tahminimce ikincisi de gelecek bakalım nasıl olacak?
evrenin yaratılış amacını sorgulayan bir konu ile karşımıza çıkmış olan filmdir. Filmde ; arkeolojik çalışmalarla bulunan yazı ve hiyerogliflere dayanılarak, dünyayı yaratanların uzaylılar olduğuna inanılıp, bu uzaylıları bulma amacıyla gelişen, gerilim, korku ve dram türlerinden yararlanılarak oluşturulmuş bir filmdir ayrıca.
Kullanıcı ismim.
Bir tanrı değil, titan olan Prometheus Olympos Dağı'na girerek Yüce Ateş (Pyro) i çalmıştır. Böylece insanlar ateşi bulmuşlardır. Bu nedenle Prometheus bilim ve tekniğin başlamasını sağlamıştır. Ancak Zeus, Prometheus'u her gün ölmekle cezalandırmıştır. Sonsuza dek her akşam vakti ölür, her şafakta da uyanır.
Artemis'e aşık olduğu rivayet edilir. Ancak Artemis, kardeşi Apollon'un doğumu sırasında annesine yardım ederken ciddi acı çekildiğini görmüş, bu nedenle bakire kalıp Zeus'a hizmet etmeye yemin ettiğinden Prometheus'u kabul etmemiştir. Günümüz Yunan paganları, eski inançların etkisini yitirmesinden Proımetheus'u sorumlu tutar.
prometheus başlık.

(#16448995) entry.

34prometheus yazar.
filmin en dikkat çeken noktası da her amerikan filminde olduğu gibi amerikan üstünlüğünü veya hristiyanlığı empoze etme durumudur. Burada hristiyanlık ele alınmıştır. Gezegende ona yardım edebilecek tek varlığın kafası kopuk halde yardımını beklerken doktor hanımımız ilk olarak boynundan çıkarılan hacı geri takarak en acil misyonunu yerine getiriyor.
Dunyamizi kurtarmis film. Minnettariz. Size puanim 6.2