bugün

insanın kendine yakışanı giymesidir.
modernizme alternatif ya da koşut olmayan ve hatta devamı da olmayan, derdi kavramlara içeriksel göndermeler değil de niteliksel göndermeler yapmak olan dönemsel adlandırmadır. modernizm nasıl ki ulus devleti ve güçlü bir kapitalizmi işaret ederse, postmodernizm de onun ardılı ve sözde alternatifi olarak çok kültürlülüğe ve kimliğe işaret eder. modernizm şehirleri yarattı, postmodernizm ise modernizmin yarattığı şehirlerdeki çok kimlikli hali öne çıkardı. bağlamak bir arada tutmaya alternatif parçalamak ve farklılıkları vurgulamak seçildi. bu yaratılan çok kültürlü havaya rağmen postmodern dönemlerin içselleştirememiş olmasından kaynaklanıyor olsa gerek ki, yapılar vurgu yaptığı kimliği yok sayma çabası içine girdi. her ne kadar mimari alanında kendini göstermiş olsa da postmodernizm günümüzde yaşamın tüm alanlarına sirayet etmiştir. sirayetinin silahı da küresel kapitalizmdir. bakınız, nasıl da dünyanın yerel bankaları reklamları ortaya çıkıvermiştir, nasıl da coca cola merkezi reklam sistemini bırakıp her ülkenin etnik, dini ve ahlaki değerleri ile ilgili reklamlar yapmaya bağlamıştır. postmodernizm kapitalizm için 'bu sadece sana özgü'fkri yaratarak tüketimini ve buna bağlı olarak karını artırmayı hedeflemektedir. elin amerikalısının gazlı içeçeği bizi çok ilgilendirmeyebilir. ancak ramazan ayında tüm ailecek içilen kola standart bir türkiye vatandaşı ve ailesini etkileyecektir.
kimilerine göre modernizmin bir evresi, kimilerine göre ise modernizmin sonrası olarak adlandırılan yeni bir çağdır.
çıkış sebebi modernizm illetine isyan olsa da, ortaya attıkları karmaşa toplumun gözünde modernizmden de beter bir ucubeye dönüşmüş olan akım. "yaw niye zamanın ortasında zamansızlık çekiyoruz, deli miyiz lan?" düşüncesinin akımlaşmış hali. o ana kadar toplumun kılcal damarlarına kadar işlemiş akılcılığı ordan çekip çıkarmaya çalışsa da pek başarılı mı tartışılır. anarşizm, nihilizme yakın dururken, tahmin edilebileceği gibi tüm sistemli devlet modellerine** karşıdır. postmodernizm kimine göre gelişmenin önüne bent çekmeye çalışan yetersiz bir akımken kimine göre de insanı insanlığa itmeye çalışan bir tür kurtarıcı görevini üstlenmektedir. ayrıca postmodern filozoflar için,

(bkz: jean baudrillard)
(bkz: martin heidegger)
2 + 2 = 5 'tir. dikkatli bak, edebilir. etmesi çok da güzel olabilir.
postmodernizm; kaostur, boşluktur, insanın kendinin ve çevresindekilerin farkında olmaması halidir. bu durumda beraberinde paranoyo ve şizofreniyi getirir. çünkü bizim hiç bişey için uğraşmamıza gerek yoktur, herşey bize hazır şekilde gelir bu da insanlar da bi boşluk yaratır. günümüzde insanlar da tam da bu haldedir. hepimiz postmodern dünyanın bize sunduklarını yaşıyoruz bir nevi.
asıl olana ulaşmayı hiç bir zaman mümkün kılmayan akımdır. asıl olduğunu zannetiğimiz herhangi birşeyle ilgili yaptığımız yorumlar da aslında daha başka yorumların sonucudur. yani yapılan yorumlar hiç bir zaman gerçeği yansıtmaz der bu felsefe.
dünya'nın iki büyük dünya savasını atlatmasının ardından yasanan karamsarlıkla ortaya cıkan ve ilk olarak kendisini edebiyatta gösterip daha sonrada yaşamın tüm alanına yayılan üst-yapısal düşünsel sistemdir. 68 hareketi olarak bilinen bu sahısların cıkış noktasını oluşturmuştur. postmodernistlerin karsı cıktıkları temel noktalar:

1) kapitalizm ( ki aslında buna karşı cıkmıyorlar, bireyleri kapitalist sisteme entegre etmeye calışıyorlar)

2) reel sosyalizm( sscb'de vucut bulan sosyalist anlayışın * insanlığa hizmet etmediğini tam tersi onunda başlı başına bir iktidar mekanizması oldugunu iddia ederler)

3)modernizm ( bireyin, toplum için yok edildiğini savunarak modernizme karşı çıkmaktadırlar)

4) pozitivizm ( toplumsal yasamın ampirik olarak degerlendirilemeyecegini iddia ederek pozitivizme karşı çıkmaktadırlar)

genel hatlarıyla eleştiri noktaları bunlar olan postmodernizmin temel iddiası ' sosyalizm, kapitalizm' gibi altın cağ vaad eden büyük anlatıların yalan oldugu ve bunların hepsinin iktidar mekanizmasının yeniden üretim aracı olduğudur. reel sosyalizm için yöneltilen temel eleştiri, bu modelin eşcinselleri, kadınları, zencileri ve 3. dünya ülkelerini toplumsal kurtuluşa dahil etmediğidir.

önemli temsilcileri frankfurt okulu'ndan isimler michael foucoult, lyotard, derrida, deluıze gibi isimlerdir.

teorik belirlemelerin ardından nacızane kendi fikrim postmodernizm, kapitalizmin bir aldatmacısıdır. 1975'lerde ortaya cıkan neoliberal hegemonyanın üst-yapıdaki yansıması olan postmodernizm, toplumsal kurtuluş mücadelelerinin anlamsız oldugunu savunarak kitleleri kapitalizmin yedeği durumuna getirmeyi amaçlamıştır. marksizmde 'ulusal sorun' olarak formule edilen ulusal kurtuluş mücadeleleri, postmodernizm ile birlikte liberal kimlik politikalarına indirgenmiştir. postmodernizm, her savunduğu seye netameli yaklaşmakla birlikte takdir edilesi noktası tarihsel bir oldu olarak iktidarı her yönü ile sorgulamış olmasıdır. foucoult un kitapları bu konuda zihin açıcıdır. *
latin kökenli olan modo'dan türemiş olan modern kelimesi 'tam şimdi' manasına gelmektedir.
postmodern ise 'tam şimdiden sonra gelen' anlamındadır.
alışılagelmiş sosyal teoriye bir yandan büyük katkılar yaparak onu geliştirken diğer yandan da getirmiş olduğu yeni perpektifler ile onu derinden sarmış olan olgu.

modern teoriden bazı kopuş norktalarını ortaya atmış ve bu bağlamda bir çok olduyu yeniden yorumlayarak yepyeni bir perfektif yaratmıştır.

modernizim yetersiz kaldığı her nokta, postmodernizm için bir beslenme kaynağıdır.
(bkz: postmodern kırılmalar ya da modernin yapıbozumu)
Postmodernizm, modernizmin sonrası ya da ötesi anlamında bir tanımlama olarak kullanılmaktadır ve modern düşünceye ve kültüre ait temel kavram ve perspektiflerin sorunsallaştırılmasıyla ve hatta bunların yadsınmasıyla birlikte yürütülmektedir.

Teori alanında modernist sanat biçimleri ve uygulamalarından koptuğu iddia edilen bir dizi kültürel yapıntıyı tanımlayan mimarlık, felsefe, edebiyat, güzel sanatlar gibi alanlarda yeni kültür biçimlerin işaretleri olarak başlamıştır. Bu tartışmalar zamanla diğer birçok alanlara ve disiplinlere de yansımıştır ve sonuçta bir bütün olarak modernitenin sorgulanmasına ve aşılması arayışına dönüşmüştür. Bununla birlikte postmodernizmi yeni bir tarihsel evre olarak anlamaktansa modernizmin kendi içinde bir aşama ya da özgül bir dönem olarak anlama çabaları da sözkonusudur. Postmodernizm, bu anlamda kendine yönelik itiraz ve eleştirileri de içine alacak şekilde süregiden bir modernizm/modernite/modernlik soruşturması ve tartışması olarak görülmektedir
dana bokudur.
modernizme tepki olarak doğan postmodernizm; doğrunun, gerçeğin ve anlamın olmadığını, imgelere yer verildiğini, çoğulculuğu, herkes ve her şey için eşit temsil ve mutlak şüpheyi savunmaktadır.
candır. bizdir.
http://sinestezi.wordpres...bi-nevi-postmodernmodern/
bu dönem üzerine 10 sayfalık bir research paper yazmam gereken, halen başlamadığım, başlamak yerine sözlük te vakit geçirdiğim konudur.*
dünya üzerinde herkesin hemfikir olduğu ortak bir sanat tanımı olmadığı için ortaya yuvarlak bir tanım yapılmıştır. dünyada ne kadar insan varsa o kadar tanımı vardır denebilir. herkesin gördüğü farklıdır çünkü herkesin durduğu nokta farklıdır hayatta. "sanattan ne anlarsın lan sen!" denemez kimseye, zira herkesin belli algısı, belli görüşü, bakış açısı var dünyaya; tam da az önce bahsettiğim yerden bakarlar olaylara.. işte postmodernizm de böyle düşünenlerin yaptıkları eserleri korudukları en bilinen kalkanı. kolay bir çalım aslında.. mesela bir tablo için; vur fırçayı, sonra tutmayınca hemen; "postmodern" yapıştır başına, olsun bitsin. yahut deneysel de.. bunu bir tür yaftadır; hem yaptığı eserine hem de anlamayanlara "öküzsün anlamazsın tabii" şeklinde bir yafta. esere neden peki? çünkü -dedik ya- anlaşılmama ihtimalini ortadan kaldırmak ve de işbu kişilere direk cevap vermek için.

bunun yanı sıra; bazı sanat eserleri için bir belirsizlik söz konusuyken postmodern sanat eseri için durum daha karışıktır.

postmodern eser içi boş, uyduruk, estetik amacı güdülmeden yapılan mı yoksa bütünüyle belirli noktalara refer eden, mesaj kaygısı olan, estetik ve her bakıldığında başka bir şeyler görülen/çıkartılan mıdır? şimdi sanattan anlamadığı iddia edilen herhangi bir amca için uyduruk iştir fakat entelektüel birikimi olan bir amca için buram buram sanat kokar. fakat her kişi için ayrı tanımı var demiştik, ona ne oldu? yalan oldu. olmadıysa, birisinin sanat değil dediği diğeri için bir şey ifade edebilir mi? etmemeli ama ediyor işte. onun için büyük kitlelere hitap edebilmesi ölçüt olabilir ancak. tabii kalıcılığı ve her bakışta başka bir şeyler görebilmek de var.. ayrıca -eğer mümkünse sanatı tabana yayabilmektir aslolan; sanatçı olabilmektir.. yoksa sadece şu entelektüel amcalara hitap edebilmek beş kuruş etmez.

ya modern sanat eserleri? postmoderne kıyasla daha mı anlaşılır? hmm.. sanatı kime hitap ediyor? anlaşılır olduğu için alt tabakayı da kapsıyor mu yoksa kendi içinde bir anlaşılmazlık tutturmuş da kendi kendine mi hizmet ediyor sanatıyla? hem zaten herkesin anlaması gerekir mi? herkesin anlaması için de belirli bir yalınlık gerekir, peki o yalınlıkla sanat eseri sıfatını hak edebilir mi? bence o yalınlıkla bile sanat eseri çıkarabilmektir asıl sanatçılık, ne olursa olsun..
*
Modernizm sonrası. Modernizm ötesi. Aynı paradigmal çerçeveyi ya da uygarlık düzlemini paylaşmakla beraber, modernliğe ve onun düşünce tarzı olan modernizme yapılan içsel eleştiri ve alternatif geliştirmeye yönelik çabalarının tümüdür. Felsefe, bilim, sanat, mimari, şiir ve sosyal yaşamın değişik alanlarında modernizmi eleştiren, sorgulayan, reddeden anlayış, düşünce ve oluşumları ifade eder.
doğru anlaşılıp doğru kullanıldığında dünyayı kurtarabilecek yegane felsefedir. en hasta olduğum ilkesi ise "farklılıkların birlikteliği" ni savunmasıdır..
Postmodernizm, çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Hiçbir düşünce artık kendini mutlak doğru olarak sunamıyor. Lyotard (1994)
Postmodern bilim felsefesinden yola çıkarak ortaya koyabileceğimiz postmodernizmin özelliklerini sıralayalım :

i. Gerçeklik karmaşıktır.

ii. Gerçeklik, hiyerarşik değil, heterarşiktir.

iii. Gerçeklik holistik ve harmonik değildir.

iv.Gerçekliğin mekanik bir bütünlüğü yoktur.

v. Gelecek önceden bilinemez.

vi. Doğrudan nedensellik, yani her nedenin bir sonuç doğurduğunu ifade eden türden tek yönlü bir nedensellik yoktur; sadece karşılıklı etkileşim vardır.

vii.Gözlemciyi gözlenenden ayıran bir mesafe yoktur.

viii.Nesnellik diye birşey yoktur.

ix. Tümel/mükemmel bilgi yoktur.

x. Tek bir doğru yoktur.

Özetlersek, postmodernizm, herkes aynı anda haklıdır demektir!
anlaşılabilmesi için öncelikle aydınlanma felsefesi'nin ve modernizmin iyice anlaşılması gereken, kabaca modernizm sonrası diye nitelendirilebilecek bir izm.

ilk çıkış noktasını mimari ve edebiyatta bulan postmodernizm, birçoklarına oldukça karışık gelen bir hadise. hatta birçokları böyle bir dönemin olmadığını bile savunuyor. bu karışıklık ve yadsıma ise oldukça normal. çünkü postmodernizmin kendisi bu. karışıklıktan beslenen bir süreç o.

kapitalizmin bir yeniden oluşumu-üretimi diye bile tanımlanacak kadar uçarı bir kavram postmodernizm. en temel özelliklerinin başında belirsizlik gelmekte. belirsizlik haliyle öyle bir kavram ki, tam anlamı ile modernizmin düşmanı. çünkü biz "modern kulların" en iyi bildiğimiz şey belirliliktir. bilime olan sonsuz inancımızdır. hayatımızdaki en hakiki mürşit ilimdir bizim. bu vesile ile belirsizlik diye bir kavram, aman allahım'lıktır. buna neden bu kadar şaşırırız, asıl buna şaşırmalıyız. modernizmin hangi vaat ettiği şeyi bize vermiştir, gökdelen dikmekten başka. artık hangi izlediğimiz habere inanabilmekteyiz ya da hangi şeyin var olduğuna eminiz...varlığı gerçek olan bu belirsizlik işte karmaşayı-kargaşayı doğuruyor içimizde ki; bu da diğer bir temel özelliği postmodernizmin. her şey iç içe geçmiş durumda. saf bir bütünden bahsedebilmek söz konusu bile değil. katı olan her şey eriyor ve buharlaşıyor, dediklerine geliyoruz aslında.

postmodernizm david harvey'in de dediği gibi bir sanat akımı değildir. okuduğumuz iç içe geçen metinler, o metinlerdeki sıkışan zamanlar-mekanlar, yazarın okuru önemli ölçüde bir aktörmüş gibi hissetirmesi ya da; iç içe geçen koridorlar, o koridorlardaki sıkışan zamanlar-mekanlar, mimarın kişide bıraktırdığı kaybolma hissi bir postmodernizm özelliği. ama bu özellik başta da söylediğim gibi bir sanat akımı değil.

sanat akımı değil çünkü bu izm, yaşamla oldukça bir. yerelliğe verdiği önem, etniğe, farklı kimliklere verdiği önem, çeşitliliğe ve farklılığa verdiği önem onu oldukça dünyevi ve değişik kılıyor. her şey artık bir kolajdan ibaret. yenilik diye, yeni diye bir şey yok diyor bu bağlamda postmodernizm. her şey yapısöküme uğratılıyor ve ironikleştriliyor.
konu çok ama çok derin. üzerinde önemli tartışmalar hala devam etmekte. bunların en önemlisi; postmodernizmin modernizimden bir kopuş olduğu mu, yoksa onun bir devamı mı olduğu tartışması. şahsi fikrim bir devamı olduğu. bir kopuştan söz etmek çok zor. çünkü kendisi farklı da olsa, modernizmin kendisinden besleniyor. onları zıtlaştırıp yolunda ilerliyor. yoluna da; güncel, sanatsal, dünyevi ne çıkarsa katıp inatla devam ediyor.
modernitenin standartizasyonu karşısında ikonoclast tavır takınıyormuş gibi duran akım ancak derine indiğinizde pekte öyle değildir. ancak devemlı olarak yaptığı en önemli şey modernlik karşısında farklılığı olumlamasıdır ancak -yine ancak demek zorundayım- tüm bu yapılanların altında modernizm mevcuttur.
modernizm sonrası. modernliğe karşı çıkan, eleştiren görüş.