bugün
- yigitzsche17
- icardi190511
- psikoloğa gitmek mi içki almak mı14
- evlenmek istememek ama yalnızlıktan da sıkılmak22
- junkman13
- anın görüntüsü17
- sözlük kızlarının elleri şuan napıyor sorunsalı14
- erdoğan'dan sonraki başkan19
- başıboş köpek sorunu25
- görümceniz sizi engellese ne yaparsınız14
- çok fazla çirkin erkek olması13
- erdal beşikçioğlu'nun öğle yemeği24
- sexting haram mıdır24
- sophie dee'nin memeleri11
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri11
- kurtlar vadisi pusu rezaleti11
- aleyna tilki nin annesi12
- cengiz ünder'in bıyığı12
- ölmeye karar vermek19
- erdal beşikçoğlu'nun işçilerle yemek pr çalışması10
- mehmet şimşek'in türk milletine yerel halk demesi15
- icardi1905 silik olsun kampanyası14
- sağlıklı cinsel bir yaşamım var neden konuşuluyor12
- motorcu fırlama hafif demir demirkan tarzı yazar15
- 18 nisan 2024 fenerbahçe olympiakos maçı59
- assembly kodu11
- iremga8
- fenerbahçe taraftarı9
- ezgi mola9
- annem baban uğur dündar dedi9
- kuva'i milliye ne ise hamas da o dur20
- ali koç8
- fenerbahçe13
- arda güler16
- altıncı filoya karşı namaz kılmak12
- uludağ sözlük discord grubu9
- yazarların en rum özelliği15
- ismail kartal19
- konstantinos tzolakis9
- sadece sennn9
- türkiyede bütün yiyecek fiyatları aşırı fahiştir16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti11
- eybırın manyağı kıskanması14
- kadın ayağı kokusu11
- erkeklerin bir kere küsünce geri barışmaması18
- flörtlerinizin ortak özellikleri21
- beni seviyor musunuz8
- anksiyete psikolojik değil fizyolojik bir sorundur11
- bacaklarımdan tahrik olan kız olduğunu sanmıyorum14
- yazarlardan parfüm önerileri14
lodz film okulu'nun önderliğinde, birbirinden yetenekli yönetmenler çıkaran, biribirinden kaliteli filmler üreten ve ancak son yıllarda büyük düşüş içerisinde olan sinema ekolüdür.
doğu avrupa sinemasının lokomotif ekollerinden olan polonya sineması, demir perdenin kalkmasından sonra ve komünizm sonrası eski üretkenliğini yitirip özellikle hollywood'a öykünen filmler çekmeye başlamıştır. bu durum, polonya sinemasının gerilemesine ve asıl karakterini yitirmesine yol açmıştır.
(bkz: krzysztof kieslowski)
(bkz: roman polanski)
(bkz: andrzej wajda)
(bkz: krzysztof zanussi)
(bkz: edward zebrowski)
(bkz: andrzej munk)
doğu avrupa sinemasının lokomotif ekollerinden olan polonya sineması, demir perdenin kalkmasından sonra ve komünizm sonrası eski üretkenliğini yitirip özellikle hollywood'a öykünen filmler çekmeye başlamıştır. bu durum, polonya sinemasının gerilemesine ve asıl karakterini yitirmesine yol açmıştır.
(bkz: krzysztof kieslowski)
(bkz: roman polanski)
(bkz: andrzej wajda)
(bkz: krzysztof zanussi)
(bkz: edward zebrowski)
(bkz: andrzej munk)
ilk Polonya filmi Antos*,
Polonyalı ilk film yıldızı ise Pola Negri idi.
ilk yıllarda Polonya sinema sanatı genelde
özgün senaryolardan daha çok öykü ve roman uyarlamalarını tercih etti.
Filmler çoğunlukla yanlışlıklar komedisi niteliğini taşımaktaydı.
1932'de yapılan Aleksander Ford'un Sokak lejyonu' adındaki film
II. Dünya Savaşı öncesi döneminin baş yapıtıydı.
Savaş sonrası dönemdeyse Leonard Buczkowski'nin
Yasak şarkılar (Zakazane piosenki) adlı filmi önemli eseri olmuştur.
Sinema alanında Polonya Okulunu oluşturan yönetmenlerden biri,
hem Polonya hem de Avrupa'nın en büyük yönetmenlerinden biri olan Andrzej Wajda,
Kanal (1957) filminde Polonya'nın kaderi duygusal unsuru ihmal etmeden
1944 'teki Varşova Isyanı'nın kahramanlığını gösterdi.
Ikinci büyük yönetmen Andrzej Munk 1957'de çevirdiği Eroica adlı filminde
aynı konuyu tartıştı. Küller ve Elmas filminde başrolü o döneminin
en büyük oyuncusu Zbigniew Cybulski üstlendi. Bu okulu temsil eden
başka bir yönetmen Jerzy Kawalerowicz ise 1961'de çevirilen
Melekler Annesi Joanna (Matka Joanna od Anıolow) adındaki filmiyle
Polonyalı yazar Jaroslaw Iwaszkiewicz'in hikayesinin adaptasyonunu yaptı.
Aynı zamanda yazarlığını da sürdüren yönetmen Tadeusz Konwicki ilk filmi olan
Yazın son günü (Ostatni dzien lata) isimli filmini savaş etkisinin
motifleri ile yapmıştır. 1963'te benzer motifler
Bir Kadın Nasıl Sevilir? (Jak byc kochana?) filminde
yönetmen Wojciech Hass tarafından ele alındı.
Polonya edebiyatının baş yapıtlarının film versiyonları ise
H.Sienkiewicz romanına göre çevirilen Tötön Şövalyeleri (Krzyzacy) 1960,
Wajda'nın Küller (Popioly) 1965 , Jerzy Hoffman'ın Tufan (Potop) ve
Bay Wolodyjowski (Pan Wolodyjowski) filmlerinde tarihi kostümlerin altında
çağdaş Polonyalılar'ın ulusal bilinç problemi sunuldu.
Polonya üçüncü dönem sinemasının temsilcileri arasında
dünya çapında kariyeri olan Roman Polanski Suda Bıçak (Noz w wodzie) 1962'de,
Jerzy Skolimowski ise 1965'te Yüz Tarifi (Rysopis) ilk filmlerini yapmıştır.
Ahlaki endişelerin hareketli tablolarını yapan Krzysztof Zanussi ise
bilim ortamının etik problemlerini, hayat seçimleri gibi konuları
örneğin Illüminasyon filminde ele almıştır. 1980 yılında
Cannes Festivalinde Daimi Faktör filmi ile yönetmenlik ödülünü almıştır.
Zanussi gibi benzer düşünce eğilimi gösteren yönetmen Krzysztof Kieslowski
Polonya'da örneğin Amatör filmiyle ve 1989'da çevirdiği Dekalog dizisinin
Polonya'da ün kazandıktan sonra dünyada Aşk üzerine kısa bir film ve
Öldürme üzerine kısa bir film isimlerinde iki bölümlü olarak dünyada tanındı.
Üç renk: Mavi, Beyaz, Kırmızı (Trzy kolory: Niebieski, Bialy, Czerwony)
adlı üçlemesi ile sanat hayatına son vermiştir.
Çağdaş Polonya filmlerin arasında ise Jerzy Stuhr'un rol aldığı,
Feliks Falk'ın Dans yönetmeni (Wodzirej) 1979, Agnieszka Holland'ın
Avrupa, Avrupa (1992) gibi filmler yer almaktadır.
Andrzej Wajda'nın en önemli filmlerinden
Vaad ülkesi(Ziemia obiecana) W.Reymont'un öyküsünün
unutulmaz adaptasyonu olmuştur. Wajda, Danton adlı
başka bir filmiyle dünyada bir kez daha büyük ilgi topladı.
Dayanışma hareketinin sanatsal hatırası olarak tarihe geçen yapıtları:
Demir Adamı (Czlowiek z zelaza) 1981 ve Mermer Adamı (Czlowiek z marmuru)
filmlerinde Polonya'da baş film kadın oyuncusu Krystyna Janda oynadı.
Polonya sineması hem Polonya hem de Avrupa kültür tarihinde
önemli bir yer almaktadır ve özellikle Polonyalı yönetmenler,
yabancı ülkelerle işbirliği yapmaya başladıktan sonra
daha büyük çapta Polonya sinemasını yurt dışında da tanıtmaya başladılar.
En önemli film Prodüktörü ve Film Akademisi, Lodz şehrinde bulunmaktadır.
Sinema dergileri ise Film, Ekran, Sinema, Dünyada Film dergileridir.
kaynak: http://www.polonya.org.tr
Polonyalı ilk film yıldızı ise Pola Negri idi.
ilk yıllarda Polonya sinema sanatı genelde
özgün senaryolardan daha çok öykü ve roman uyarlamalarını tercih etti.
Filmler çoğunlukla yanlışlıklar komedisi niteliğini taşımaktaydı.
1932'de yapılan Aleksander Ford'un Sokak lejyonu' adındaki film
II. Dünya Savaşı öncesi döneminin baş yapıtıydı.
Savaş sonrası dönemdeyse Leonard Buczkowski'nin
Yasak şarkılar (Zakazane piosenki) adlı filmi önemli eseri olmuştur.
Sinema alanında Polonya Okulunu oluşturan yönetmenlerden biri,
hem Polonya hem de Avrupa'nın en büyük yönetmenlerinden biri olan Andrzej Wajda,
Kanal (1957) filminde Polonya'nın kaderi duygusal unsuru ihmal etmeden
1944 'teki Varşova Isyanı'nın kahramanlığını gösterdi.
Ikinci büyük yönetmen Andrzej Munk 1957'de çevirdiği Eroica adlı filminde
aynı konuyu tartıştı. Küller ve Elmas filminde başrolü o döneminin
en büyük oyuncusu Zbigniew Cybulski üstlendi. Bu okulu temsil eden
başka bir yönetmen Jerzy Kawalerowicz ise 1961'de çevirilen
Melekler Annesi Joanna (Matka Joanna od Anıolow) adındaki filmiyle
Polonyalı yazar Jaroslaw Iwaszkiewicz'in hikayesinin adaptasyonunu yaptı.
Aynı zamanda yazarlığını da sürdüren yönetmen Tadeusz Konwicki ilk filmi olan
Yazın son günü (Ostatni dzien lata) isimli filmini savaş etkisinin
motifleri ile yapmıştır. 1963'te benzer motifler
Bir Kadın Nasıl Sevilir? (Jak byc kochana?) filminde
yönetmen Wojciech Hass tarafından ele alındı.
Polonya edebiyatının baş yapıtlarının film versiyonları ise
H.Sienkiewicz romanına göre çevirilen Tötön Şövalyeleri (Krzyzacy) 1960,
Wajda'nın Küller (Popioly) 1965 , Jerzy Hoffman'ın Tufan (Potop) ve
Bay Wolodyjowski (Pan Wolodyjowski) filmlerinde tarihi kostümlerin altında
çağdaş Polonyalılar'ın ulusal bilinç problemi sunuldu.
Polonya üçüncü dönem sinemasının temsilcileri arasında
dünya çapında kariyeri olan Roman Polanski Suda Bıçak (Noz w wodzie) 1962'de,
Jerzy Skolimowski ise 1965'te Yüz Tarifi (Rysopis) ilk filmlerini yapmıştır.
Ahlaki endişelerin hareketli tablolarını yapan Krzysztof Zanussi ise
bilim ortamının etik problemlerini, hayat seçimleri gibi konuları
örneğin Illüminasyon filminde ele almıştır. 1980 yılında
Cannes Festivalinde Daimi Faktör filmi ile yönetmenlik ödülünü almıştır.
Zanussi gibi benzer düşünce eğilimi gösteren yönetmen Krzysztof Kieslowski
Polonya'da örneğin Amatör filmiyle ve 1989'da çevirdiği Dekalog dizisinin
Polonya'da ün kazandıktan sonra dünyada Aşk üzerine kısa bir film ve
Öldürme üzerine kısa bir film isimlerinde iki bölümlü olarak dünyada tanındı.
Üç renk: Mavi, Beyaz, Kırmızı (Trzy kolory: Niebieski, Bialy, Czerwony)
adlı üçlemesi ile sanat hayatına son vermiştir.
Çağdaş Polonya filmlerin arasında ise Jerzy Stuhr'un rol aldığı,
Feliks Falk'ın Dans yönetmeni (Wodzirej) 1979, Agnieszka Holland'ın
Avrupa, Avrupa (1992) gibi filmler yer almaktadır.
Andrzej Wajda'nın en önemli filmlerinden
Vaad ülkesi(Ziemia obiecana) W.Reymont'un öyküsünün
unutulmaz adaptasyonu olmuştur. Wajda, Danton adlı
başka bir filmiyle dünyada bir kez daha büyük ilgi topladı.
Dayanışma hareketinin sanatsal hatırası olarak tarihe geçen yapıtları:
Demir Adamı (Czlowiek z zelaza) 1981 ve Mermer Adamı (Czlowiek z marmuru)
filmlerinde Polonya'da baş film kadın oyuncusu Krystyna Janda oynadı.
Polonya sineması hem Polonya hem de Avrupa kültür tarihinde
önemli bir yer almaktadır ve özellikle Polonyalı yönetmenler,
yabancı ülkelerle işbirliği yapmaya başladıktan sonra
daha büyük çapta Polonya sinemasını yurt dışında da tanıtmaya başladılar.
En önemli film Prodüktörü ve Film Akademisi, Lodz şehrinde bulunmaktadır.
Sinema dergileri ise Film, Ekran, Sinema, Dünyada Film dergileridir.
kaynak: http://www.polonya.org.tr
özellikle 60'lı ve 70'li yıllarda sinema çok önemli bir rol oynuyor polonya'da. o yıllar, aslında polonya için zor yıllar. yiyecek, eşya ve benzeri temel maddeler zor bulunuyor. insanlar sanat, din gibi başka şeylerin peşine düşüyorlar. yoksulların varsıl olduğu garip dönemler yaşanıyor yani. polonya tiyatrosu yeryüzünün en önemli tiyatrolarından biri haline geliyor örneğin.
devlet sansürünün yakalayıp yasaklayamadığı bir anlatım şekli ve o anlatımın sunduğu, halkın hemen anladığı sorular, yanıtlar, karşı sorular, karşı yanıtlar var o yılların filmlerinde. bir başka ülkede, yönetime el koyan bir generalin söylediği gibi, halk siyasetin, toplumsal gelişimin önüne geçmiş. iktidarın iddia ettiği toplum görüntüsü ile sanatçının çektiği film birbirine benzemiyor. öte yandan o kadar incelikli, o kadar ustalıkla kotarılıyor ki yönetim yasaklayamıyor bu filmleri. yapımcısı olmakla yetiniyor.
"şiirsel bir anlatımın ince zarı altında acıyı, tutkuları, polonya'nın özel durumunu ve insanlığın genel durumunu anlatan, bir yandan bu ülkenin yakın tarihine bağlı, öte yandan yeryüzünün dört bucağında özümsenip benimsenecek filmlerdi polonya'lı yönetmenlerin filmleri". *
devlet sansürünün yakalayıp yasaklayamadığı bir anlatım şekli ve o anlatımın sunduğu, halkın hemen anladığı sorular, yanıtlar, karşı sorular, karşı yanıtlar var o yılların filmlerinde. bir başka ülkede, yönetime el koyan bir generalin söylediği gibi, halk siyasetin, toplumsal gelişimin önüne geçmiş. iktidarın iddia ettiği toplum görüntüsü ile sanatçının çektiği film birbirine benzemiyor. öte yandan o kadar incelikli, o kadar ustalıkla kotarılıyor ki yönetim yasaklayamıyor bu filmleri. yapımcısı olmakla yetiniyor.
"şiirsel bir anlatımın ince zarı altında acıyı, tutkuları, polonya'nın özel durumunu ve insanlığın genel durumunu anlatan, bir yandan bu ülkenin yakın tarihine bağlı, öte yandan yeryüzünün dört bucağında özümsenip benimsenecek filmlerdi polonya'lı yönetmenlerin filmleri". *
(bkz: veronique in ikili yaşamı) (bkz: üç renk üçlemesi)
güncel Önemli Başlıklar