bugün

DTP başkanı Ahmet Türk, "Şu anda PKK terör örgütüdür demek sizin için çok mu zor" sorusuna "Elbette ki zor. Benim insanlarım diyecek ki devlet hangi adımı attı da bunu söylüyorsunuz? devlet operasyonlara devam ediyor... Barışçıl demokratik bir sürecin başlaması konusunda talepler oluyor, biz silahları bırakmaya hazırız.(!) * fakat , devletten bir çıt çıkmıyor.! Ortada devletin halkı kucaklayacak bir politikası yok. gerçi önemli olan benim insanlarımın duygusu." Dedi.

duygu?
insanlarının duygusu derken hangi duygu bu böyle de 20 yaşındaki canları gözünüzü kırpmadan öldürebilmek bu duygunun eseri! Hangi hisler bu toprakların bir kısmının size ait olduğu hayalini kurdurtan? Hangi dil bu bizim topraklarımızda bize yabancı gelen? Demokratiklik oyununda dünyanın bundan çıkarı ne? Maalesef sizin için iyi niyet dökülmüyor kalbimizden.sahi siz hiç anladınız mı evlatlarına doyamayan anaların halinden?
zeytinyağlı yiyemem aman,
basma da fistan giyemem aman,
senin gibi cahile,
ben vekilim diyemem aman.
+ben pkkya terör örgütü diyemem.
-ne diyosunuz efendim. siz türkiye cumhuriyeti millet vekilisiniz yakışmıyor.
+baba derim ben ona, çünkü benim anneme çok dayanak* sağlamışlardı.
zıkkımın köküne diyebilirmisin, pkk ya terör örgütü diyemeyen bir vekil vay anasına soruyorum o vekile meclisin ana gündem konularından biride pkk ve terör değilmi...!
"soyadının türk olması ne garip bir ironi oluşturuyor" dedirten (m)illetvekilinin mecliste neyi temsil edeceğini gösteren açıklaması...
(bkz: dtp lilerin yabancı dilini türkçe yazdırması)
bu ahmet turk denen adamin hakkindaki goruslerimin "ayni tas ayni hamam" havasina burunmesine sebep olan demeci. ilk duyuldugunda, "ne diyosun o zaman oc" gibilerinden tepki almasi muhtemeldir. Ayrica meclise giris icin doldurmasi zorunlu olan formun yabanci diller kismina Turkceyi yazaraktan secimlerin uzerinden henuz bir hafta bile gecmemis olmasina ragmen bazi kimselerin kaygilarinin haksiz olmadigini gostermistir.
bunu söyleyen şahsında pkk lı olduğunun gerçeğidir bu mevzu..kaldıki yabancı dil olarak türkçeyi yazan zihniyetin kabul gördüğü bir mecliste pkk nın terör örgütü olarak telafuz edilmemesinede şaşırmamak lazım..en doğrusunu söyleyen arkadaşımıza teşekkürlerimizi bir borç biliriz..çok yaşa peter tırpan..
çünkü pkk terör örgütü değildir. beşikte bebek öldüren , dağda asker vuran, haraç alan, ülkeyi bölmeye çalışan, binlerce insanı katleden bir grup zaten terör örgütü olamaz. (bkz: hadi ordan)
o zaman allah belanı versin denilesi insanlar. şahsım adına onlara pkk demeyi bırak çok da güzel ve manidar söverim.
elmaya meyva diyemem,
dağlara yüksek diyemem,
göklere mavi diyemem,
insana can diyemem,

diyemem, duyamam, göremem,
yarim yanımda olmayınca.

sözleriyle devam ettiğinde mantıklı olabilecek türkü.
(bkz: #2036927)
"ben de sana insan diyemem" şeklinde cevap verilecek cümle.
ayın arka yüzünün araştırılmasını gerektiren yaklaşım;

meseleye sürünün baktığı gibi bakarsak işimiz kolaydır, dayarsın küfürleri, kendini ve bir avuç çevreni rahatlatırsın olur biter *

olup bitseydi bu güne kadar biterdi! demek ki ayın arka yüzünde hiç görmediğimiz, göremediğimiz, görmek istemediğimiz şeyler var;

gerçekçilik bunları beğenmesek de görmek anlamına da gelir;

başımızı kaldıralım, kendimize güvenelim, türkiye'ye güvenelim, kurtuluş savaşını birlikte başarmış bu iki halka güvenelim ve ayın arka yüzünü araştıralım;

örneğin bu sözler gerçek görelidir sözünü teyid eden bir yaklaşımı gösteriyor; nerede durduğuna, nereden baktığına göre, görünen fotoğrafın değiştiğinin kanıtı;

gerçeğin, psikolojik, sosyolojik, örgütsel, toplumsal, etnik, ideolojik güçlükler nedeniyle bu biçimde dile gelmiş biçimidir; diğer taraftan bakıldığında pkk'nın teror örgütü olduğu açıktır ancak farklı açıdan bakıp empati yapılırsa gerçeğin bir üçüncü duruşuna rastlamak da mümkün olabilir;

benzeri süreçlere vietnam'da, kore'de bölünme sonralarında * rastlandı; ingiltere'de irlanda sorunu, ispanya'da bask sorunu çevresinde benzeri kilitlenmeler görüldü; akılcı yaklaşanlar sorunu küçültmeyi, marjinal kılmayı ve hatta çözüme ulaştırmayı başardı; milliyetçi hezeyanlar, komplocu paranoyalar, ırkçı tavırlar ise ülkeleri önce bilinç sonra da coğrafi olarak böldü;

uluslararası deneyimleri içselleştirerek, serinkanlı, empati dolu, statükoyu tekrarlamayan, cesur yaklaşımlarla küçültülebilir bir sorundur *

kendine ve insanına güvenen bir türkiye bu sorunu aşabilir.
-pkk ya terör örgütü diyemem.
+bende sana o rus bunun çocuğu diyemem.
oldukça normal bir davranıştır, zira aksini söyleselerdi şaşırmamız gerekirdi. bugüne kadar ki tutumları böyleydi, hiç değişmedi ve sanmıyorum ki değişsinler. ama konu o değil, konu bunların meclise girmesini isteyen çevrelerde.

insan hakları adına, demokrasi, özgürlük adına bu zihniyetin meclise girmesine sıcak bakan kişiler bu duruma ne diyecek merak ediyorum. heralde; " canım illa ki pkk'ya terör örgütü demesi mi gerekiyor, bırakın bu ayakları " gibisinden laflar edeceklerdir.
ya da susacaklardır, susmalılar da.
ahmet türk: pkk ya terör örgütü diyemem
danixadem: ama ben derim

cevabını doğuracak saçmalama örneği... *
-ama hepimiz ipneyiz aslında diyebilirim.
ahmet türk pkkya terör örgütü diyemeyeceğini açıklarken şu cümleyi sarfetmiştir;

"Barışçıl demokratik bir sürecin başlaması konusunda talepler oluyor, biz silahları bırakmaya hazırız"

burada biz derken kendisinin pkk terör örgütüne mensup olduğundan bahsediyor. alenen bunu diyebilen bir milletvekili. silahları bırakmaya hazır olduklarından bahsediyor. pkkya yardım ettiğini, onlarla bir olduğunu kabul ediyor ama kendisine bir şey yapılamıyor. sebebi ise her dönem kaldırılacağından bahsedilen ama bir türlü kaldırılmayan milletvekili dokunulmazlığı. umarım bu dokunulmazlık başımıza daha fazla bela açmaz...
....
"istikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır."
.
"Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.

Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler."

Başka bir şey söylemeye gerek yoktur.
Bu şekilde konuşmasına hiç şaşırmadığım lakin şu söylemini anlayamadığım:"benim insanlarım.. benim insanlarım.. benim insanlarım.."

kafamda çınlıyor bu sözler, yani bir milletvekili, halkın temsilcisi olan bir kişi çıkıyor ve halktan bir kesimi "benim insanlarım" diye nitelendiriyor, doğaldır ki bir başka kesimi de (bu da büyük bir çoğunluğu oluşturuyor) "benim olmayan insanlar" olarak kendisinden uzaklaştırmış oluyor. bu ne demektir? bu açık bir şekilde ayrımcılıktır. peki bu bağımsızların dilinde seçim öncesinde ve yıllardır en çok hangi tabirler vardı? "ayrımcılığa son vereceğiz."
hatalı bir söylemdir zira;

(bkz: bu memlekette göte göt denir)
4 gün önce Zinnar Fidan'ın Kürt sitelerinden "Rızgari"de bir açık mektubu yayınlandı. Zinnar Fidan, infaz emri imralı'dan verilen ve iki yıl önce, 6 Temmuz 2005 tarihinde Diyarbakır'da güpegündüz PKK'nın tetikçileri tarafından öldürülen Kürt siyasetçi Hikmet Fidan'ın oğlu.
Hatırladınız mı? O günlerde Baydemir'e sorulmuştu:
Cinayete niye tepki göstermediniz?
Cevap: Strasbourg'taydım. Fırsat bulamadım.
Peki Kürt aydınların cinayeti kınayan bildirisine niye imza koymadınız? Cevap: Hiç haberim olmadı.
Fidan'ın cenazesini kaldırmak için niye ambulans vermediniz?
Cevap: Aracın benzin deposu delikti.
Fidan'ın ailesine niye başsağlığı dilemediniz, niye taziye ziyareti yapmadınız?
Cevap: Vaktim olmadı.
Papağanlaştıran zemin
Savunma avukatları PKK tehdidiyle birer birer çekildiği için sürüp giden mahkemede babasının katilleriyle tek başına mücadele eden Zinnar Fidan açık mektubunda Kürtler'e şöyle sesleniyor:
"Düşünebilseydik eğer, şiddet sarmalının zihnimizi esir eden, bizi papağanlaştıran zemininden, ya hep ya hiç açmazından, başkalarının üzerinde gördüğümüzde nefretimizi tahrik eden sev ya terk et' dışlayıcılığından uzak olurduk. Hikmet Fidan cinayeti bu zihin sapıklığının ve paranoyanın eseridir. Bu bizim ölümüzdür, ölümümüzdür. Kanı bedenimizdedir. Kan bedenimizdendir."
Hikmet Fidan'ın oğlu Kürt aydınları ve siyasetçileri için çarpıcı tespitlerde de bulunuyor:
"Gerek geniş halk kesimleri, gerekse Kürt örgütsel yapılanmaları ve Kürt aydın çevreleri olarak kendi(mize dönük) kaba fanatizmi aşamıyoruz. Düşmanı ve ötekiyi, her zaman ve daima kendi dışımızda aramak, bu hamasi üslupta ısrar etmek, Kürtler olarak bizi körleştiriyor, irrasyonel kılıyor ve bu irrasyonalitenin de sonuçları çok ağır ve trajik olabiliyor. Hikmet Fidan cinayeti bize bizden çıkarılmış bir faturadır örneğin. Kürtler'i bir köy ahalisi, kendisini de köyün ağası zannedenlerin çıkardığı bir fatura.

Ona kızmayın, acıyın
Hikmet Fidan'ın kader birliği yaptığı arkadaşları, onun haince infazı karşısında sustular. Korkudan olduğu belirgin çaresizce bir sessizliğe sığındılar. Bu durumda sormak gerekiyor: Emirkomuta zinciri ile yürüyen bir siyaset biçiminin hemen bitişiğindeki ölümler ve ölüm tehditleri ile nereye gidilebilir? "
Bu cümleler her şeyi anlatmıyor mu? Güneydoğu halkı da, onların temsilcileri de bir cinayet şebekesinin tutsağı durumundalar.
O nedenle Baydemir'in çıkışlarına öfkelenmeyin, tam tersine ona acıyın.
Tabii ki "Devlete de, PKK'ya da eşit mesafedeyiz" diyecek, "Türk Ordusu ile PKk'nın eş zamanlı olarak silah bırakmasını" önerecek, Öcalan'ın yaşgününü kutlayacak, belediyenin araçlarında PKK malzemeleri taşınmasına en azından göz yumacak, PKK'lıların cenazelerine ambulans tahsis edip ailelerini ziyaret edecek.
Çünkü onun iradesi ipotek altında. Çünkü o imralı'daki köy ağasının zavallı bir marabası...

(bkz: http://arsiv.sabah.com.tr/2007/07/10/safak.html)

Olaya bu perspektifte batığımızda. insanın önce g.tünün yemesi gerek ahmet beycik...
sende varmı okadar yöt...
derin bir kişisel eksikliğin dışa vurumu.

diyemiyormuş... yazık.
orospu orospudur. kim çıkarıyor hayat kadınıdir diye.

edit: * *