bugün

john lurie' nin hem müziklerine katkıda bulunduğu hem de bir sahnede sokakta saksofon çalan adam olarak görüldüğü jim jarmusch filmi. aslında yönetmenin master tezi bir kısa filmken daha sonra jarmusch bunu uzun metraj olarak çekmiştir. sürekli tatil modunda olan 16 yaşında bir genci anlatır.
--spoiler değil--

"benim adım, aloysious christopher parker ve bir gün bir oğlum olursa adı charles christopher parker olacak. tıpkı charlie parker gibi. ama dostlarım bana kısaca allie der ve bu da benim hikâyem veya hikâyemin bir bölümü. size çok şey açıklayacağını sanmıyorum ama hikâye dediğiniz nedir ki zaten? olsa olsa, şu noktalarını birleştirince tanıdık bir şeyin resmini ortaya çıkardığınız türden bir çizim olabilir. olan biten sadece budur işte! benim için işler böyle yürür. bir yerden, bir insandan kalkar bir başka yere ya da bir başka insana giderim. ve işin doğrusu, aslında fazla bir şey de değişmez.

çok farklı türde insan tanıdım. onlarla takıldım, birlikte yaşadım kendi küçük rollerini oynamalarını izledim. ve benim için tanıdığım tüm bu insanlar,
sanki bir dizi oda gibiydiler tıpkı vaktimi geçirdiğim o yerler gibiydiler. yeni bir odaya ilk kez girdiğinde, merak içindesindir bir lamba, bir tv seti,
artık ne varsa ilgini çeker. ama bir süre sonra, o yenilik duygusu kaybolur hem de tamamen. ve işte o zaman ortaya sıkıntı ve endişe çıkar ürkütücü bir dehşet duygusu. neden söz ettiğimi anlamıyorsunuz sanırım. her neyse, galiba burada anlatmak istediğim husus, bir süre sonra bir şeyin sanki bir sesin sizi uyarması ve size "ayrılma vakti geldi" demesidir. başka yerlere gitme vaktidir artık.

i̇nsanlar temelde hep aynıdırlar. belki farklı bir buzdolabı, tuvalet vs kullanırlar. ya da başka bir ıvır zıvır. ama o şey size seslenir ve yeniden amaçsızca sürüklenmeye başlarsınız. siz gitmek istemeseniz bile, bazı şeyler size yol gösterir. ve işte, şimdi burada, konuşulan dili bile anlamadığım bir yerdeyim. ama bilirsiniz, yabancı her yerde yabancıdır.

--spoiler değil--

Dış sesiyle başlayan Jim Jarmusch'un ilk filmi.
ilk filminden Jarmusch'un limitlerini gösteren Chris Parker'lı bu çok sıkı film New York Üniversitesi Tisch Sanat Okulu'ndaki (Tisch School of the Arts) tez jürisi tarafından "tam bir vakit kaybı" olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. John Lurie filmin müziklerini yapmakla beraber ilk uzun metraj oyunculuk deneyimini de yine bu filmde yaşamıştır.
jim jarmusch'un ruh halini ve nasıl bir yönetmen olduğunu anlamak için izlenmesi gereken bir film. binanın çatısında başı dönene kadar dönüp, sokaklarda başıboş gezen, önüne çıkan herkesle konuşabilecek kadar rahat ve doğaçlama yaşayan bir adamın hikayesini anlatan bir film. ayrıca seslerin insanlar üzerinde bıraktığı o 'derin' mevzudan da bahsediyor. *