bugün

aslında çok kolay bir iştir perdenin ucundaki düğmeler uygunsa ve tabi duvarlar. arasından ince bir sopa veya demir çubuk ile tek seferde tüm perdeyi yerine asabilirsiniz. videolarıda vardıda kim bilir nerelere attım.
eğer sizin anneleriniz de benim annem gibi ayda bir hatta bazen 2 haftada bir bütün evin perdelerini yıkayıp, sonra da size hepsini size tek tek ütülettirip bir de üstüne astırıyorsa, halimden anlıyorsunuz demektir a dostlar! bir gün yapabileceğim eylemdir bu.
yanlış takıldığında arka fonda ki o kahredici ses yüzünden olabilir.
kendini atmasan bile tansiyon düşmesinden, kaza süsü oluşabilecek duuuruuuuuum.
(bkz: türk erkeğinin perde ile imtihanı)
her boyu 170 den uzun olan bahtsız gencin aklına gelmesi muhtemel hede.
+ anne saydım kornişe tam 50 tane düğme taktım.
- aferin de bak ortada bi tanesini atlamıssın çıkart yarısını tekrar tak.
+ ... ??
- noldu oğlum camı niye açtın?
benim geçen yüzyılda yaptığım eylem. bugün olsa yapamam ama. artık 6. katta oturuyoruz. o yıllarda zemin katta oturuyorduk sonrada adı değişmiş ama satarken o evi giriş katı diye satmış üstüne de yüksek sıfatını eklemiştik. şuncağız bebeydim annem geldi irfan perdeleri as kurumadan ütüsüyle uğraşmayım bir de dedi. tamam anne dedim beyaz atari vardı onu kapattım annemin kanepeye koyduğu leğenden tülü aldım taktım ortadaki yola (ne denir lan bu kornişdeki yol gibi şeylere?) kolay oldu ama iş ne zaman o kadife perdelere geldi ben bittim. arkadaş kalkmıyor meret leğenden benden ağır. atladım camdan özgürlüğe. perdenin de bir kısmını kendimle camdan sarkıttım tabii. sonra mutfak penceresine koştum ağlar gibi yaparak. anneeee anneeee diye bağırdım. annem şaşkın çıktı cama. ne işin var orda neden ağlıyorsun gibi sorular sordu. anneeaaa perde çok ağırdı düştüm boynum ağrıyor. dedim. büyüyene kadar bir daha perde takma görevi almadım tabii. o gün de sürekli boynuma filan baktı zaten annem. bir hürmet bir hürmet. bütün evin perdelerini taksam o kadar hürmet görmezdim. demek ki neymiş? piç olacaksın arkadaş dünya bunu istiyor.
düşerken perdelere tutunup onlarda peşi sıra götürülürse mevlüt için helva yemek için hazırlanan evde perde meşgalesiyle kalan sağlar uğraşmaz.
hele o perdenin son düzlüğünde vücuda giren bir titreme olur ki bitsin bu işkence diyerekten hızlanmaya çalışırsın ama nafile, devri düşen arabayı saran titreme gibidir.
zaten üşenerek yerinden kalkan bünyenin en ufak hatada kendisini boşluğa bırakmasıdır. artık o da bir boslukta suzulen dir. *
ananem bu konuda çok kuralcı ya. Aynı perde ama mutfağın o diye perdeleri bida söküp takarım. Ben yıllardır karar veremem hangisi mutfağın ki diye o bi bakışta bilir.
kendini karizmatik hisseden bir erkek bunu yapmak zorunda kaldıysa kendine yidiremeyipte atlayabilir.
kendine yazık eden kişidir. perde takarken annenin biraz gururlu, biraz mahçup, biraz da üzgün bakışlarının kombinasyonunu her zaman görmek zordur. keyfini çıkartmak gereklidir. ve tabii ki, "bu perdeleri benim oğlum taktı canım benim oy kıyamam" şeklinde sevgi çemberine alınırsanız akşam yemeğinden başlamak üzere hafta boyu kral sizsinizdir.
-oğlum kalk şu perdeleri tak.
-olmaz anne yapma bu işkenceyi oğluna. acı bana!
-abartma lan alttarafı bi perde takacaksın.
-bikerede babam taksın anne...
(salondan gelen baba sesi)
-ben senin yaşındayken aynı nada hem tülü, hem güneşliği birlikte yakıyordum zibidi, ehehe...
-lanet olsun yaa ver şunları.
(5 dk sonra)
-bitti mi oğlum? çabuk ol daha salonun perdeside var.
-bitti ama bende bittim anne, onuda yarın taksam...
-sondan ikinciyi atlamışsın oğlum, çıkart hepsini yeniden tak.
(içses) hay ben bu perdeyi icat eden pezevengin yedi sülalesinin...
-ayyyyy! dur evladım ne yapıyorsun. beyy çocuk atladı!
-lan doğru dürüst taksana şunu niye atlıyosun?
-camda atladı camdan!
-lann! kaçma lan, gel buraya eşşoğlu eşşek. bütün perdeleri bana kitledi pezevenk gördün mü?
-anne ben bu gece gelmem, hatta belki hiç gelmem, merak etmeyin. elveda. *
işi perde takmak olan kişinin erken emeklilik durumudur...
(bkz: intihara sürükleyen nedenler)
normal perdede zaten gayet zor olan durum, asansörlü perdelerde daha da zor bir hal alır. ilk katın metal bölümünü takarsın, ikinciye geçersin o sırada ilk takılanın düzgün olmadığı ve yamuk durduğunu anlarsın, ilk düzeiltilir ancak yine bir sorun vardır: ilke göre takılmış ikinci bölüm. Bölme sayısının karesiyle doğru orantılı olarak zorlaşır bu durum.
(bkz: kol tutulması)
perdeyi de yanında götürsündür böylece ailesi ayrı bir kefen zahmetinden kurtulur.
perdeyi camdan atmak daha mantıklı.
çok zor olmayacak eylemdir. hatta kazayla bile olabilir.
Hayatta gelemediğim en sıkıcı durumdur. Eğer ki bir de evde cam sayısı fazla is doğru orantılı olarak perdenin uzantısı da git gide artıyor. Bizim durum da gitgide ağırlaşmakta biri suni teneffüs yapsın.
-taktım anne bitti bu
+oğlum ama atlamışsın bi kaçını
-iyi dedin.
bunu bende deneyebilirim birgün evet dememize sebep olan durumdur.

a: çocuğum düzgün taksana hep atlıyorsun..
ben: yok atlama görmedin sen daha.. bak şimmd...
+annaneee.... oturma odası bitti, ellerime sağlık =)
-aferin oğluma, hadi şimdi de tüllerini tak bitsin
+daha var mı?
-yok yok bi tüller kaldı...
+ee iyi o zaman....
-ben yaşlandım artık, geçen sene merdivenden düştümdü...
+ne demek annane ben takarım, sen beni çağır perde işi olduğunda
-saol yavrum, sende olmasan "salon"un perdelerini nasıl takardım bilmiyorum....
+salon mu?? valla bende bilmiyorum... ?!%&^+&/