3 senedir yaşadığım üniversite hayatıdır. 3. senede düzelir demişler düzelmiyor mübarek.
hayatı pembe dizi tadında yaşamaya çalışan özenti insanın yaşamaya çalıştığı hayattır .
dizilerin en mutlu anlarında bitmesi yüzünden hayatlarımızla bağdaştıramadığımız olaylardır. yoksa o bütün güçlükleri yenip kavuşan çiftler evlendikten 3 sene sonra bizden beter olacaklardır.
hepimizin ki öyle aslında. sadece fon müzikleri eksik. gerçek hayatta da öyle gerilimli, neşeli, angil dingil müzikler konsa gayet pembe diziyiz.
ask degil de maddi ya da ailevi konularda herkesin hayati biraz dizidir zaten. ha bazisi pembe olur, bazisi siyah.
benim hayatımdır efendim. az sonra rosalinda ile sevişip yatmayı düşünüyorum.
fazla o.c izleyip tek tutkusunu entrika yaratmak haline getirmiş bünyelerin hayatlarıdır. gerek yoktur.
sevimsiz hayatlardır. çünkü, pembe dizilerde herşey bir oyun gibidir. parlak, süslü hayatların ardında, türlü entrikalar ve dolaplar döner. ancak nihayetinde, iyi olan taraf hep kazanır. oysa hayat, hiç öyle değildir. her köşebaşının tutulduğunu ve iyilerin kazanmasının bir tesadüf olduğunu gördüğünüzde, anlarsınız, pembe dizi tadında bir hayatı yaşamak neden sevimsizdir...
ibrahim tatlıses in filmleridir
(bkz: sadece uzun cubuklu tetris tadinda hayat) *
hayat yalan rüzgarı ndaki gibidir.ne entrikalar döner.her saniye yeni bir olayla karşılaşırsınız.duyduklarınıza inanmamak istersiniz.
bu ve bunun gibi hayatı olan kişiler artık üzülmüyorlardır çünkü belli bir zamandan sonra aldtılmak v.b. yalama yaptığından dolayı aa yine mi? der ve geçer.*
(bkz: one tree hill)
olayların çok yavaş geliştiği hayatlardır. 10 sene nişanlı kalıp, 5 sene hamilelik dönemi geçirebilirsiniz. bu arada çocuğun kimden olduğu yıllar boyu bir muamma olarak kalır. ya da yıllar boyu büyüttüğünüz çocuk, aslında hastanede karışmış, gerçek çocuğunuz yanınızda çalışan şofördür. sevdiğiniz adamın annesi sizden nefret edip sizi aşağılayan, sizi ayırmak için komple teorileri üreten, kokoş, cırtlak bir kadındır. aşık olduğunuz kadın babanızla evlenmek zorunda kalan üvey annedir. ve birgün hayatınızın en önemli anında bir jenerik müziğiyle irkilip, ertesi gün aynı saatte kaldığınız yerden devam etmeniz istenebilir.
hayatimin en az 1 ayını gecirmek istedigim yasam sekli.
ayakkabiyla evde dolasip, arkadaslara cay yerine viski sunup, kolayca flort edip bunu kız arkadaslara rahatca anlatip, sik sik disarda yemek yiyip ama hesap odemeyip ve calismayip hatta calisiyor gibi yapip en luks firmada 15 dakka durup ; zengin olmak... arada bir iki ihanet cok sarar eminim.

lakin bas karakter olmaktan kacinin! fakir ama gururlu olmak cok klişe...
"kimin eli, kimin cebinde belli değil" sözü bu hayatlar için söylenmiştir. w birgün x'le, ertesi gün y ile çıkar. y, w'i aldatır, x'in abisiyle çıkar. ama x'in abisinin aklı z'dedir. ama z, y'nin kankasından hoşlanmaktadır. gecelik ilişkiler döner durur sahnede, insanın aklının alamayacağı entrikalar çevrilir. yalan diz boyunu geçeli çok olmuştur. kim kiminle beraberdir, kim, kimi, kiminle aldatmıştır bilinmez. bu aslında bir oyundur. "kim, kiminle, ne zaman, ne yapmış, kim görmüş, ne demiş" oyunu.
bir sonraki bölüm için;
(bkz: fantastik sinema tadinda hayatlar)