bugün

Insanlarin minik kizlarla v
Evlenmesine her turlu bahaneyi bulan dindir.
insanların kanını donduran dindir. dinin lideri ile bu tip söylemlerle maruz kalır. ama her türlü söylem iftiradır, gerçek dışıdır. malum, dinler temiz, ateistler kirlidir.

olur da yarın doğru olduğu açığa çıkarsa, vay ki ne ay.
Kemdileriyle ilgili söylenen en ufak sözde hemen yargılıyorsunuz, bik bik, sizi ilgilendirmez vs. diye konuşup duran ateistlerin uydurması olan dindir. Bir müslüman yargılayınca yapıştırıyorsunuz yobaz diye, size ne demeli?
müslümanlıkla uzaktan yakından alakası yoktur.
buluğa girmekle farik-mümeyyiz olmak arasındaki farkı kasıtlı olarak görmezden gelen din.
aynı zamanda sevgi, barış ve hoşgörü dinidir. her dinin pürüzleri olabilir. hangi din kusursuz ki?
(bkz: katolik)
mantıksalteizm adlı siteden alıntı:

"""""""""
1. Bilindiği gibi Hz. Ebû Bekir’in altı çocuğu vardır; bunlardan Hz. Esma ve Hz. Abdullah, Kuteyle binti Ümeys’ten; Hz. Aişe ile Hz. Abdurrahman, Ümmü Rûmân’dan; Muhammed, Esmâ binti Ümeys’ten ve Ümmü Gülsüm de Habîbe binti Hârice’den dünyaya gelmiştir. Bu durumda Esma ile Hz. Abdullah; Abdurrahmân ile de Aişe anabir kardeşlerdir ve bu her iki anabir kardeşlerin arasındaki yaş farkları konumuza ışık tutacaktır. Şöyle ki:

a) Hz. Ebû Bekir’in ilk kızı olan Esma, hicretten 27 yıl önce(595) dünyaya gelmiştir.[43] Hz. Esma, Hz. Muhammed’in hicreti esnasında Zübeyr ibn Avvâm ile evli ve o gün altı aylık hamiledir. Bir diğer ifadeyle o gün 27 yaşındadır.[44] Üç ay sonra Medine’ye hicret ederken Kuba’da oğlu Abdullah’ı dünyaya getirecektir. Kendisinin 100 yaşındayken hayata gözlerini yumduğu düşünülmektedir. Hz. Aişe ile ablası Esma’nın arasındaki yaş farkının 10 olduğu bilinmektedir.[45] Buna göre(595+10=605) Hz. Aişe’nin doğumunun 605; hicretteki yaşının da(622-605=17) olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Malum evlilik, hicretten yedi ay sonra[46] gerçekleştiğine göre demek ki, bu sıralarda Hz. Ayşe 17 yaşını aşmış ve 18 yaşına doğru gitmektedir. Bedir’in hemen akabindeki Şevvâl ayında evlendiği bilgisini esas aldığımızda ise onun, evlendiği gün on sekiz yaşını aşıp on dokuza adım attığını kabullenmemiz gerekmektedir.



b) Burada dikkat çeken bir diğer husus da, Hz. Ayşe’nin anabir kardeşi olan Hz. Abdurrahman ile arasındaki yaş farkıdır. Bilindiği gibi Hz. Abdurrahman, Hz. Ebû Bekir’in büyük oğludur ve ancak Hudeybiye’den sonra Müslüman olacaktır. Abdurrahman, Bedir Savaşı’nda 20 yaşlarındadır.[47] Buna göre o, 604 yılında doğmuş olmalıdır. Genel olarak kardeşler arası yaş farkının bir veya iki olduğu bir toplumda, ağabeyi 604 yılında dünyaya gelen bir kardeşin 614 yılında doğması, yani iki kardeşin arasında on yaş gibi bir farkın meydana gelmiş olmasının ihtimali çok zayıftır. Üstte bahsettiğimiz delillerden yola çıkarak ve bu olayı da o delillere ekleyerek, Hz. Ayşe’nin yaşının 17 olarak düşünülmesi de rasyonel(Mantıklı) olacaktır.



2. Hz. Aişe’nin vefat tarihi konusunda gelen rivayetler de onun 17-18’li yaşlarda olduğu kanaatini güçlendirmektedir. Zira onun vefat ettiği yıl ve o günkü yaşıyla ilgili olarak hicrî 55, 56, 57, 58 veya 59;[48] yaşıyla alakalı olarak da 65, 66, 67, 74 gibi farklı tarih ve rakamdan bahsedilmektedir.[49] Bu durum, doğum tarihinde olduğu gibi onun vefat tarihiyle ilgili de kesin bir kabulün olmadığını göstermektedir. Özellikle 58. yılında ve 74 yaşında iken vefat ettiğini ifade eden rivayette, onun vefat ettiği günün çarşamba olduğu; vefat tarihinin, Ramazan ayının 17. gecesine denk geldiği; vasiyeti üzerine Vitir namazından sonra Cennetü’l-Bakî’ye geceleyin defnedildiği ve yine vasiyeti gereği namazını, Hz. Ebû Hüreyre’nin kıldırdığı; mezarına da ablası Hz. Esma’nın iki oğlu Abdullah ile Urve, kardeşi Muhammed’in iki oğlu Kâsım ve Abdullah ile diğer kardeşi Abdurrahman’ın oğlu Abdullah gibi isimlerin indirdiği gibi detayların bulunması diğerlerine nispetle bu bilginin daha güçlü olduğu izlenimi vermektedir.[50] Öyleyse bu tarihi esas alarak bir hesaplama yapacak olursak Hz. Aişe’nin, Hz. Muhammed’in irtihalinden sonra 48 yıl daha yaşadığını(48+10=58+13=71+3=74) görmekteyiz ki bu hesaba göre o, risâletten üç yıl önce dünyaya gelmiş demektir. Bu durumda evlendiği gün onun(74–48=26–9=17), 17 yaşını 7 ay geçtiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki bilgilere ilave olarak, erkek çocukların bile yoldan geri çevrildiği Uhud günü onun da cephede oluşu,[51] ilmî meselelerdeki derinliği, siyasi liderliği,[52] ifk Hadisesi karşısında ortaya koymuş olduğu olgun tavır ve beyanları, Fatıma arasındaki yaş farkı, hicret ve sonrasında yaşanan gelişmelere detaylarıyla birlikte vukûfiyeti, Medine’ye intikal ettikten sonra evlilik işinin, bizzat babası Hz. Ebû Bekir’in gündeme getirmesiyle ve mehir takdirinden sonra gerçekleşmiş olması,[53] model bir şahsiyet olarak Hz. Muhammed’in toplum önündeki rehberlik konumu, peygamberlik hassasiyeti ve baba şefkati, gelen ayetlerde evlilik yaşıyla ilgili olarak rüşd şartının getirilmiş olması, onun yaşı ve evliliğiyle ilgili rivayetlerin farklılık arz etmesi yönüyle kesinlik ifade etmiyor oluşu,[54] o günkü yaşını ifade ederken bizzat Hz. Aişe’nin, şüphe ifade eden “altı veya yedi” tabirini kullanması, o günün toplumlarında doğum ve ölüm tarihlerinin bugünkü kadar net tespit edilmiyor oluşu gibi bilgiler üzerinde de durulabilir. Ancak netice değişmemekte ve bunların hepsi, onun risâletten önce dünyaya geldiği, 14-15 yaşlarındayken nişanlandığı ve 17-18 yaşlarındayken de Hz. Muhammed ile evlendiği şeklindeki kanaati kuvvetlendirmektedir.



3. En başta da belirttiğimiz üzere, Hz. Aişe’nin ayetlerin nazil olmasından bahsettiği birkaç ayetle de Hz. Aişe’nin 9 yaşında olduğu iddiası çelişmekte ve 17-18 yaşında olduğu iddiası güçlenmektedir. Mevlana Şibli’den bahsetmiştik. Mevlana Şibli, Hz. Aişe’nin;

Ben Mekke’de oynayan bir çocuk iken, “Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat” ayeti indi(Kamer Suresi 46. ayet). Bakara ve Nisa sureleri, ben Peygamber’in yanında iken nazil oldu.”



hadisinden(Sözünden) yola çıkarak, Kamer Suresi’nin Mekke’de nübüvvetin dördüncü yılında nazil olduğunu ve Hz. Aişe’nin o dönemin olaylarını tafsilatıyla bildiğine ve kavradığına göre o zamanlarda yaklaşık 8-9 yaşlarında, Medine’ye hicret esnasında ise 17 yaşında olduğunu düşünmenin en mantıklı yol olduğu söyler(Yani Hz. Muhammed ile evlendiğinde 17-18’li yaşlardaydı).[55] Şibli’nin bir başka dayanağı ise şudur: Hatice vefat ettiği zaman Hz. Peygamber’e evi idare edecek ve çocuklara bakacak biri lazımdı. Hz. Muhammed’in evini idare edecek genç ve dinç birine ihtiyacı vardı. Bunun için de o, bu niteliklere sahip akıllı ve yetenekli bir kadın olan 18 yaşlarındaki Hz. Aişe ile evlendi(Unutulmamalıdır ki Hz. Aişe, islam açısından da çok önemli bir kadın olmuştur).[56]



Yaşar Nuri Öztürk, bu konu hakkında yazdığı makalesinde şöyle bir mantıki çıkarıma varır:

Hz. Aişe, peygamber ile nikâhladığında altı yaşındaysa, nübüvvetten dört yıl sonra doğmuş olmalıdır. Daha ilk günlerde Müslüman olmuş Ebû Bekr’in, putperest bir aileye kızını gelin vermek üzere anlaşmış olması, bu şartlar altında nasıl mümkün olur?(Cubeyr putperest bir aileye mensuptur) Anlaşılan odur ki Hz. Aişe, Ebû Bekr’in Müslüman oluşundan daha önce, putperest bir aile tarafından istenmiş ve babası da bunu kabul etmiştir. Eğer bu istek, Ebû Bekr’in Müslümanlığı kabulünden sonra olsaydı, Hz. Muhammed’in dostu olan Ebû Bekr, kızını putperest bir aileye asla vermeye kalkmazdı. O halde Hz. Aişe, Müslümanlığın zuhurundan önce doğmuş ve hatta o sıralarda, bir aile tarafından gelin edilmek üzere istenecek duruma gelmişti. Hz. Aişe’nin islam’ın zuhurundan en az 5-6 yıl önce doğmuş olduğunu kabul etmek gerekir. Buna göre de, Hz. Aişe’nin Peygamber tarafından istendiği sırada en az 14–15 yaşlarında olması icap eder(Sözlü olarak anlaşıldıktan birkaç sene sonra evlendiği bilinmektedir. Eğer 14-15 yaşlarında sözlenilmiş ise, 17-18 yaşlarında evlenmişlerdir).[57]



Hz. Aişe henüz peygamberimizle evlenmeden önce Cübeyir bin Mut’im ile nişanlanmıştı(Yaşar Nuri bu olaydan bahsederek bir kanıt sunmaktadır). Mut’im, Hz. Aişe’yi oğluna almakla evine Müslümanlığı sokacağını düşünerek bu nikahı feshetmişti. Hz. Ebû Bekr, islam’ı ilk kabul edenlerden biri olduğuna göre; bu olayın vukuu, islamın alenen duyurulmasından veya şuyu bulmasından önce olması gerekir. islam alenen açıklanıp Müslümanlar Kabe yürüyüşü veya Safa tepesi toplantısından sonra topluma deşifre olduktan sonra Ebû Bekr’in Müslüman olduğu bilinince kızını almaktan vazgeçmiş olması daha doğru görünmektedir. Bu olayda yine Hz. Aişe’nin peygamberimizle evlenmeden önce evlilik çağına geldiğini ve nişanlandığını göstermektedir. Yani değil Hz. Muhammed ile nişanlanıp birkaç yıl sonra evlenmesi, daha önceleri -toplumun kabullerine göre- evlilik çağına geldiğinin düşünülmesi, kaynaklardan çıkarılan en mantıklı sonuçtur. 17-18 yaşlarındaki bir kızın dönemin Arap toplumunca evlilik yaşına gelip geçti diye kabul edilmesi dahi gayet doğaldır.
"""""""""
Bunun yanında şu anda elde mevcut olan taa peygamberliğin ilk yıllarından kalma tutulmuş isim kayıtları var. Ordan da yola çıktığımızda peygamberimizle evlendiğinde hz ayşenin 20 yaş civarında olduğu ortaya çıkıyor. Küçük yaşta evlilik hakkındaki hadisin ise kurana inanan bir müslüman için herhangi bir bağlayıcılığı yok. Ne diyor kuranda Allah "Aklını kullan"

Veee: Araştırın aq araştırın!!

dipnot: girdiğim entryler art niyetli hödükler için değil gerçeğin peşinde olanlar içindir.
Abdestli gezen sapıklardır.

Bunların önderi de dokuz yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz etmiştir.
(img:#1686619)
ne mutlu bizeki muslumanliktir.
Henüz 2000lere kadar papa sıçmayın dese sıçmayacak olan kocaman bir Avrupa örneği varken hala neden 3 kuruşluk aklınızla islamın böyle şeyler içerdiğini imada bulunuyorsunuz?

50 yıl öncesine kadar siyahileri insanat bahçesinde sergileyenlerin dininini hiç konu aldınız mı? Ya da çirkin kadınları cadı diye öldürenlerin dinini konu aldınız mı hiç?
Varsa yoksa islam.
kuran'da verilen müddetlerden nasıl pedofili algılıyorsunuz anlamıyorum. boşanmaya ve evliliğe dair müddetleri pedofiliye bağlamayın bence. kendi saygınlığınız açısından yani yoksa kuran'a zararınız dokunamaz.
mustafa kemal ve ismet paşalar'ın biz türkler için bir yerde dur dedikleri din. ne kadar teşekkür edilse az kendilerine.
akabe dini.
danimarka, isveç, tayland gibi çocuk pornografisinin en yaygın olduğu ülkelerin yaygın inancına bakarsak ateizmdir.

bunu kendileri de çok iyi biliyor, sürekli islam'a çamur atmaları hedef saptırmadır.