bugün

zamanında istanbulda yaşamış bir meczup... uzun boyu ve kocaman kafası vardı... esnaf arasında bu şahıs kime "pazar ola" derse o gün işlerin iyi olacağı inanışı vardı...
istanbul'un "deli" ya da "meczup" denilen ama hiç de öyle olmayan ünlü tiplerindendir.
Cumhuriyetin kuruluş dönemini belgeleyen haftalık Mecmua dergisi, 28 Aralık 1925 tarihli 24. sayısına onu kapak yapmış, 1880 - 1885 yılları arasında doğduğu sanılan kültür kahramanımıza "istanbul'un en meşhur Siması" demişti.
Hasan Bey her sabah dolaştığı semtlerdeki esnafı "işin açık olsun" anlamına gelen "pazarola" diye selamladığı için adı öyle kalmış... Vefa'dan Süleymaniye'ye, Çemberlitaş'tan Sirkeci'yi adımlarken esnafa "pazarola" demek o denli anlamlıymış ki bu "istanbul Duası" nı Hasan Bey'den duymayanlar o gün işlerinin de iyi gitmeyeceğine inanırlarmış...
Hasan Bey'in bu dua karşılığında asla bahşiş kabul etmemesi, bazen bir kahve ya da öğle yemeği daveti dışında hiçbir teklifi kabul etmemesi ise onun "bey"liğinin ürünü... Tertemiz ceketi, ütülü pantolonu, köstekli saati asılı yeleği, kolalı gömleği, üzerinde "Maşallah Hasan Bey" yazan sarığı ile verdiği selamın "bey" lere has kibarlığı da aynı zamanda istanbulluluğunun kanıtı...

1922'de henüz 40'lı yaşlarındayken yaşamını yitiren Pazarola Hasan Bey, tıpta "mongoloid" denilen hastalığı nedeniyle "büyük" kafalıydı. Kimileri üstün zekasını büyük kafasına bağlar; kimileri de "evliya" kabul ederdi. Yaşamının tüm ayrıntılarındaki "küçük incelikler" iyle halkın sadece sevgi değil, saygı da duyduğu bir beyefendiydi. Hakkında yazılan bir makalede "zeka özürlü" demek de ona hakaretti çünkü sevdiği ya da değer verdiği insanlara en zeki iltifatlarda bulunur; en etkileyici esprileriyle onların gönlünü hoş ederdi.

Asıl adı Mehmet Hasan olan kahramanımız, zayıf ve çelimsiz haline rağmen köşeden görüldüğü an sokaktaki herkesin adeta saygı duruşuna geçtiği büyüklüğünü tek kelime ile insana olan saygısına borçluydu. Sarığının kenarına iliştirdiği taze gül ya da karanfiller ise sevgi dolu yüreğinin simgesiymiş.

Hasan Bey'in "pazarola" sözünün arkasına selam verdiği kişiyi onurlandıran "başı" deyimini eklemesi de dillere destanmış. "pazarola Berberbaşı", "pazarola yorgancıbaşı", "Pazarola mimarbaşı"sözleriyle günlerine başlayanlar, Hasan Bey'i pek severlerdi.

Dahası bir gün Valiye rastladığında "Pazarola Valibaşı", yanındaki belediye başkanına da "pazarola belediye başkanıbaşı" demesinin ardından, hemen oradaki dilenciyi de "Pazarola dilencibaşı" diye selamlamasını, bu adil tutumunu istanbullular kuşaktan kuşağa anlatmışlardır.

Bir söylentiye göre kızlar onu tenhada yakaladıklarında yaşmaklarını açıp yüzlerini gösterirler, böylece Pazarola gibi efendi ve insancıl bir koca bulacaklarına inanırlarmış... Hatta başları çocuklarıyla derde girmiş acı analar; yaşları geçtiğinden çocuk sahibi olmayan kadınlar bile selamını almak için yolunu gözlerlermiş...

1920'de bir araba kazasından sonra Unkapanı'nda Atlamataşı'ndaki küçük evine kapanarak 1922'de yaşamını noktalayan pazaola'nın her inançtan insanların gönlünde taht kurduğunu, babasının şu sözlerinden anlıyoruz: "Hasanım dışarı çıkamıyor ama ziyaretçileri eksik değil. Allah razı olsun, Türkten, Rumdan, Yahudiden, ermeniden her gün birçok ziyaretçi gelip ellerini Hasanımın ellerine sürüyor ve o gün karlarının açık olması için duasını alıp gidiyorlar."

Pazarolan Hasan Bey, dönemin tiyatro oyunları, operetleri için de hakkında besteler yapılan kişi olmuş. Tiyatrocular bile onun uğur ve bereketine inanmışlar. 1920'lerin yılların başındaki bir tiyatro ilanında "iki saat bilafasıla gülmek ve eğlenceli vakit geçirmek ve memleketimizin büyük artistlerini bir arada görmek isteyenlere cuma günü Şehzadebaşı'nda Şark Tiyatrosu'nda Eyüp Sadri Bey müsameresinde Komik-i Şehir Hasan Efendi, Naşit Bey, Balı Rıza Efendi, ismail Efendi'nin iştirakıyla oynanacak olan emsali görülmemiş mükemmeliyette Pazarola Hasan Bey piyesinin temaşasını tavsiye ederiz."

Başka bir ilanda da "Darülbedayi (bügünkü istanbul Şehir Tiyatrosu) maskeli olarak Osman Cemal Kaygılı'nın yazdığı Pazarola Hasan Bey adlı revüyü sahneliyor. Rol arkadaşları arasında Vali Doktor Emin Bey de vardır."
mezarının nerede olduğu bilinmeyen ve Ahmet Rasim'in eşkal-i zaman adlı kitabında da bahsettiği meczup.

düzenleme: bu da kendisinin bir fotoğrafı:

görsel