bugün
- rus sovyet düşmanı amerikancı kemalistler9
- kimsenin saraca'nın doğum gününü kutlamaması21
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi21
- ups boobs beni favladı'ne yapmalıyım12
- salda gölü'nün son hali8
- kabataş yalanı9
- içsel yolculuk enerji frekans 69 bin lira19
- vladimir putin11
- anın görüntüsü16
- ben bu yazıyı sana yazdım9
- türkiyeyi mülteci kampına dönüştüren abd14
- ups boobss nickli yazar15
- true bir martı olsa olacaklar9
- thusneldaa12
- kaka'nın eşinin boşanma gerekçesi10
- saraca silsüpüroğlu15
- diamond tema40
- özge özacar'ın memeleri12
- gideon reid morgan jj25
- ülkesi savaştayken başka ülkede keyif süren kansız9
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var23
- evlenmeyenlerin seks yapmadan ölüp gitmesi9
- ne zaman evleneceksin diye soran akraba11
- oktay kaynarca'nın türkiyeliyim açıklaması22
- kayseri de atatürk heykeline baltalı saldırı13
- millet öğle yemeğine çıkarken yeni uyanan tipler8
- özgür özel10
- abber'ın ruh hastası olması26
- babalar günü17
- sevgiliyle aynı evde yaşamak9
- sözlükteki 11 yaşında yazar olması19
- buralarda dinsiz denen bir tarzan varmış17
- ne hissediyorsun8
- larisalisa12
- steven s power law10
- kurban eti dağıtmak mecburi mi12
- yazarların başarılı olduğu dersler11
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları12
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- yatakta fırtına gibi esen erkek12
- inciden yazar nakli13
- yazın göt boyunda şort giyen kızlar9
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler9
mezarının nerede olduğu bilinmeyen ve Ahmet Rasim'in eşkal-i zaman adlı kitabında da bahsettiği meczup.
düzenleme: bu da kendisinin bir fotoğrafı:
görsel
düzenleme: bu da kendisinin bir fotoğrafı:
görsel
istanbul'un "deli" ya da "meczup" denilen ama hiç de öyle olmayan ünlü tiplerindendir.
Cumhuriyetin kuruluş dönemini belgeleyen haftalık Mecmua dergisi, 28 Aralık 1925 tarihli 24. sayısına onu kapak yapmış, 1880 - 1885 yılları arasında doğduğu sanılan kültür kahramanımıza "istanbul'un en meşhur Siması" demişti.
Hasan Bey her sabah dolaştığı semtlerdeki esnafı "işin açık olsun" anlamına gelen "pazarola" diye selamladığı için adı öyle kalmış... Vefa'dan Süleymaniye'ye, Çemberlitaş'tan Sirkeci'yi adımlarken esnafa "pazarola" demek o denli anlamlıymış ki bu "istanbul Duası" nı Hasan Bey'den duymayanlar o gün işlerinin de iyi gitmeyeceğine inanırlarmış...
Hasan Bey'in bu dua karşılığında asla bahşiş kabul etmemesi, bazen bir kahve ya da öğle yemeği daveti dışında hiçbir teklifi kabul etmemesi ise onun "bey"liğinin ürünü... Tertemiz ceketi, ütülü pantolonu, köstekli saati asılı yeleği, kolalı gömleği, üzerinde "Maşallah Hasan Bey" yazan sarığı ile verdiği selamın "bey" lere has kibarlığı da aynı zamanda istanbulluluğunun kanıtı...
1922'de henüz 40'lı yaşlarındayken yaşamını yitiren Pazarola Hasan Bey, tıpta "mongoloid" denilen hastalığı nedeniyle "büyük" kafalıydı. Kimileri üstün zekasını büyük kafasına bağlar; kimileri de "evliya" kabul ederdi. Yaşamının tüm ayrıntılarındaki "küçük incelikler" iyle halkın sadece sevgi değil, saygı da duyduğu bir beyefendiydi. Hakkında yazılan bir makalede "zeka özürlü" demek de ona hakaretti çünkü sevdiği ya da değer verdiği insanlara en zeki iltifatlarda bulunur; en etkileyici esprileriyle onların gönlünü hoş ederdi.
Asıl adı Mehmet Hasan olan kahramanımız, zayıf ve çelimsiz haline rağmen köşeden görüldüğü an sokaktaki herkesin adeta saygı duruşuna geçtiği büyüklüğünü tek kelime ile insana olan saygısına borçluydu. Sarığının kenarına iliştirdiği taze gül ya da karanfiller ise sevgi dolu yüreğinin simgesiymiş.
Hasan Bey'in "pazarola" sözünün arkasına selam verdiği kişiyi onurlandıran "başı" deyimini eklemesi de dillere destanmış. "pazarola Berberbaşı", "pazarola yorgancıbaşı", "Pazarola mimarbaşı"sözleriyle günlerine başlayanlar, Hasan Bey'i pek severlerdi.
Dahası bir gün Valiye rastladığında "Pazarola Valibaşı", yanındaki belediye başkanına da "pazarola belediye başkanıbaşı" demesinin ardından, hemen oradaki dilenciyi de "Pazarola dilencibaşı" diye selamlamasını, bu adil tutumunu istanbullular kuşaktan kuşağa anlatmışlardır.
Bir söylentiye göre kızlar onu tenhada yakaladıklarında yaşmaklarını açıp yüzlerini gösterirler, böylece Pazarola gibi efendi ve insancıl bir koca bulacaklarına inanırlarmış... Hatta başları çocuklarıyla derde girmiş acı analar; yaşları geçtiğinden çocuk sahibi olmayan kadınlar bile selamını almak için yolunu gözlerlermiş...
1920'de bir araba kazasından sonra Unkapanı'nda Atlamataşı'ndaki küçük evine kapanarak 1922'de yaşamını noktalayan pazaola'nın her inançtan insanların gönlünde taht kurduğunu, babasının şu sözlerinden anlıyoruz: "Hasanım dışarı çıkamıyor ama ziyaretçileri eksik değil. Allah razı olsun, Türkten, Rumdan, Yahudiden, ermeniden her gün birçok ziyaretçi gelip ellerini Hasanımın ellerine sürüyor ve o gün karlarının açık olması için duasını alıp gidiyorlar."
Pazarolan Hasan Bey, dönemin tiyatro oyunları, operetleri için de hakkında besteler yapılan kişi olmuş. Tiyatrocular bile onun uğur ve bereketine inanmışlar. 1920'lerin yılların başındaki bir tiyatro ilanında "iki saat bilafasıla gülmek ve eğlenceli vakit geçirmek ve memleketimizin büyük artistlerini bir arada görmek isteyenlere cuma günü Şehzadebaşı'nda Şark Tiyatrosu'nda Eyüp Sadri Bey müsameresinde Komik-i Şehir Hasan Efendi, Naşit Bey, Balı Rıza Efendi, ismail Efendi'nin iştirakıyla oynanacak olan emsali görülmemiş mükemmeliyette Pazarola Hasan Bey piyesinin temaşasını tavsiye ederiz."
Başka bir ilanda da "Darülbedayi (bügünkü istanbul Şehir Tiyatrosu) maskeli olarak Osman Cemal Kaygılı'nın yazdığı Pazarola Hasan Bey adlı revüyü sahneliyor. Rol arkadaşları arasında Vali Doktor Emin Bey de vardır."
Cumhuriyetin kuruluş dönemini belgeleyen haftalık Mecmua dergisi, 28 Aralık 1925 tarihli 24. sayısına onu kapak yapmış, 1880 - 1885 yılları arasında doğduğu sanılan kültür kahramanımıza "istanbul'un en meşhur Siması" demişti.
Hasan Bey her sabah dolaştığı semtlerdeki esnafı "işin açık olsun" anlamına gelen "pazarola" diye selamladığı için adı öyle kalmış... Vefa'dan Süleymaniye'ye, Çemberlitaş'tan Sirkeci'yi adımlarken esnafa "pazarola" demek o denli anlamlıymış ki bu "istanbul Duası" nı Hasan Bey'den duymayanlar o gün işlerinin de iyi gitmeyeceğine inanırlarmış...
Hasan Bey'in bu dua karşılığında asla bahşiş kabul etmemesi, bazen bir kahve ya da öğle yemeği daveti dışında hiçbir teklifi kabul etmemesi ise onun "bey"liğinin ürünü... Tertemiz ceketi, ütülü pantolonu, köstekli saati asılı yeleği, kolalı gömleği, üzerinde "Maşallah Hasan Bey" yazan sarığı ile verdiği selamın "bey" lere has kibarlığı da aynı zamanda istanbulluluğunun kanıtı...
1922'de henüz 40'lı yaşlarındayken yaşamını yitiren Pazarola Hasan Bey, tıpta "mongoloid" denilen hastalığı nedeniyle "büyük" kafalıydı. Kimileri üstün zekasını büyük kafasına bağlar; kimileri de "evliya" kabul ederdi. Yaşamının tüm ayrıntılarındaki "küçük incelikler" iyle halkın sadece sevgi değil, saygı da duyduğu bir beyefendiydi. Hakkında yazılan bir makalede "zeka özürlü" demek de ona hakaretti çünkü sevdiği ya da değer verdiği insanlara en zeki iltifatlarda bulunur; en etkileyici esprileriyle onların gönlünü hoş ederdi.
Asıl adı Mehmet Hasan olan kahramanımız, zayıf ve çelimsiz haline rağmen köşeden görüldüğü an sokaktaki herkesin adeta saygı duruşuna geçtiği büyüklüğünü tek kelime ile insana olan saygısına borçluydu. Sarığının kenarına iliştirdiği taze gül ya da karanfiller ise sevgi dolu yüreğinin simgesiymiş.
Hasan Bey'in "pazarola" sözünün arkasına selam verdiği kişiyi onurlandıran "başı" deyimini eklemesi de dillere destanmış. "pazarola Berberbaşı", "pazarola yorgancıbaşı", "Pazarola mimarbaşı"sözleriyle günlerine başlayanlar, Hasan Bey'i pek severlerdi.
Dahası bir gün Valiye rastladığında "Pazarola Valibaşı", yanındaki belediye başkanına da "pazarola belediye başkanıbaşı" demesinin ardından, hemen oradaki dilenciyi de "Pazarola dilencibaşı" diye selamlamasını, bu adil tutumunu istanbullular kuşaktan kuşağa anlatmışlardır.
Bir söylentiye göre kızlar onu tenhada yakaladıklarında yaşmaklarını açıp yüzlerini gösterirler, böylece Pazarola gibi efendi ve insancıl bir koca bulacaklarına inanırlarmış... Hatta başları çocuklarıyla derde girmiş acı analar; yaşları geçtiğinden çocuk sahibi olmayan kadınlar bile selamını almak için yolunu gözlerlermiş...
1920'de bir araba kazasından sonra Unkapanı'nda Atlamataşı'ndaki küçük evine kapanarak 1922'de yaşamını noktalayan pazaola'nın her inançtan insanların gönlünde taht kurduğunu, babasının şu sözlerinden anlıyoruz: "Hasanım dışarı çıkamıyor ama ziyaretçileri eksik değil. Allah razı olsun, Türkten, Rumdan, Yahudiden, ermeniden her gün birçok ziyaretçi gelip ellerini Hasanımın ellerine sürüyor ve o gün karlarının açık olması için duasını alıp gidiyorlar."
Pazarolan Hasan Bey, dönemin tiyatro oyunları, operetleri için de hakkında besteler yapılan kişi olmuş. Tiyatrocular bile onun uğur ve bereketine inanmışlar. 1920'lerin yılların başındaki bir tiyatro ilanında "iki saat bilafasıla gülmek ve eğlenceli vakit geçirmek ve memleketimizin büyük artistlerini bir arada görmek isteyenlere cuma günü Şehzadebaşı'nda Şark Tiyatrosu'nda Eyüp Sadri Bey müsameresinde Komik-i Şehir Hasan Efendi, Naşit Bey, Balı Rıza Efendi, ismail Efendi'nin iştirakıyla oynanacak olan emsali görülmemiş mükemmeliyette Pazarola Hasan Bey piyesinin temaşasını tavsiye ederiz."
Başka bir ilanda da "Darülbedayi (bügünkü istanbul Şehir Tiyatrosu) maskeli olarak Osman Cemal Kaygılı'nın yazdığı Pazarola Hasan Bey adlı revüyü sahneliyor. Rol arkadaşları arasında Vali Doktor Emin Bey de vardır."
zamanında istanbulda yaşamış bir meczup... uzun boyu ve kocaman kafası vardı... esnaf arasında bu şahıs kime "pazar ola" derse o gün işlerin iyi olacağı inanışı vardı...
güncel Önemli Başlıklar