bugün

büyük hakikattir.

bir adam düşünün,sıradan bir orta avrupa devleti olan prusyayı alıyor,3000 küsur alman devletini ikna ediyor,avusturyayı yenip viyanaya girebilecekken avusturyayla kan davası başlamasın diye girmiyor,danimarkayı yenip holsteini fethediyor,fransayı yenip fransız imparatorunu esir alıyor,sonra birleşik bir almanya kuruyor.

daha sonra bir çok avrupa meselesinde liderlik ediyor,mesela 1878'de berlinde osmanlıyı mahvolmaktan kurtarıyor ve yine afrikada sömürgelerin avrupaya paylaştırılasını yönetiyor.

bu kadar dahi bir diplomat,politikacı ve asker dünyaya az gelir. bismarck,19.asrın en büyük lideridir.
abdülhamid hakkında bir söz söylediği yalanı uydurulan dahidir.
alman imparatorluğunu, göreve başlarken söylediği gibi "kan ve demir" ile kuran şansölye'dir otto eduard leopold von bismarck schönhausen.

kutsal roma cermen imparatorluğu otonomluk tanıdığı avrupa ülkeleri arasında gölgesinin ortadan kalkmaya başladığı dönemlerde, ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. bir yandan, bizim tarih derslerimizden bildiğimiz kral ferdinand ile yükselişe geçen avusturya, diğer yanda prusyanın başını çektiği alman coğrafyası, siyasi birlik adına mücadele eder olmuşlardı. napolyon savaşları avrupayı silkelerken, alman coğrafyasında dağınıklık hala sürüyordu ve bunların tek bayrak altında toplanması önemli bi ülkü halini almıştı. zaten bölge sanayisinin gelişimi de, siyasi birliği zorunlu kılıyordu.

kan ve demirdeki demir, 1818 deki gümrük birliği ile, bismarck öncesi sağlanmıştı zaten. zollverein.. avusturya buna katılmayınca, prusyanın yıldızı parladı diğer alman beylikleri üzerinde. kan ise, almanların dünya siyasetinde söz sahibi olmasının tek yolunu, güç kullanmaya bağlıyordu. bismarck mecbur kalmadıkça savaştan hoşlanmamakla birlikte, savaşı diplomasinin bir amacı olarak görüyordu.

bu hedefle, önce danimarkayı temizledi. 64 savaşı sonrası burayı avusturya ile bölüştüler. avusturya ise, ikinci ve en önemli engeldi. bunun için, fransa monarkı üçüncü napolyonu tavlayarak mevzuya tarafsız kalmasını sağladı. rusyayı da sağlama almayı unutmadı tabii. kırım savaşında kendilerine terso yapmayan tek ülkeyi de bağlayarak, doğuyu da güvene alınca, başladı avusturyayı vurmaya.
savaş sırasında, prusya orduları viyana önelerine kadar gelse de, bismarck burada frene bastı ve kendi ulusundan olan bu devletle ileride ittifak yapma olasılığını hesaba katarak ilerlemeyi noktaladı.. zaten birinci savaş öncesi avusturya-macaristan ile almanyanın ittifak yaptığı da malumunuz.

bismarck avusturyaya dayayınca, fransızlarda bir haller olmaya başladı. fransızlar, siyasi birliğe karşıt tavır sergileyen güney alman prensliklerini kışkırtıyordu artık. aralarında çok güçlülerinin de olduğu prensliklerin prusya tekelinde birleşmesi için, fransanın da başı çatırrrr diye ezilmeliydi. bir ara fransa imparatoru, olaya tarafsız kalmak için bahşiş bile istemişti. ama über siyasetçi, avusturyaya yağlayan dek, bu isteğe kayıtsız kalmayı becermişti.

ama savaş kaçınılmaz olunca, fransanın da eline vererek, devrin imparatoru iii napoleon'u esir etti. sonrasında fransada imparatorluk yerini cumhuriyet rejmine bıraktı. son engel de ortadan kaldırılınca, iyiyen iyiye alman eyaletlerinde sivrilen prusya şansöylesi, 1871'de alman siyasi birliğini versay sarayında sağlayacaktı.

görüldüğü gibi, bismark zamanında 360 kadar olan alman beyliklerini, devrin güçlü alman eyaletlerini kendine bağlamış, fransa ve avusturya gibi ülkelerde rejim değişikliğine sebep olacak kadar sağlam sirayet etmiş, rusya gibi büyük tehlikeleri saf dışında tutarak, modern almanyanın temellerini atmıştı.
ayrıca, kendisi iyi bir sosyal reformcu olarak da anılır ki, "kalıntı refah anlayışı" da denen, modern sigorta primi ve emeklilik sistemlerinin de babası sayılır.
(bkz: aferin ona)
bugünkü almanya ve alman ırkı varsa bunu bismarck a borçlular.
Almanyayi batirmis ulan. Herkesi almanyaya düşman etmiş.
hristiyan bir devlet sosyalizmini yönetimde uygulamasına rağmen hayatı boyunca hep anti-sosyalist olmuş bir adama deha demektir.