bugün

Hamlet'in o meshur tiratinda da gecer:

Ama sus, bak, güzel Ophelia geliyor.
Peri kızı, dualarında unutma beni,
Ve bütün günahlarımı.
(bkz: the lumineers)in en güzel parçalarından birinin adı..... Çok asil bir grup, bayılıyorum.....
elinde çiçekleriye çağlayan suya düştü ophelia.. bir deniz kızı gibi açıldı elbisesi beyaz. talihinden habersiz eski şarkılar söylemeye devam etti. suyla dolan elbisesi ağır ağır onu aşağı çekti çamurlara batıp oracıkta yitirdi hayatını güzeller güzeli ophelia.

görsel

oysa ki ophelia'nın aşkı şunları söyletmişti hamlet'e

“Yıldızların yandığına inanma

inanma güneşin döndüğüne,

Her doğruyu yalan bil

Fakat seni sevdiğime inan Ophelia…”
görsel

Hikayeyi bilsen de (filmde farklılıklar var) her saniyesini dolu gözlerle izlediğin bir film oluyor yine de.

https://youtu.be/g8SBmCLSkSM

"Doubt thou the stars are fire
Doubt the sun doth move
Doubt the truth to be a liar
But never doubt i love."

Filmi izledikten sonra Kendinize engel olamayıp hamlet'de size en çok dokunan tiradı tekrar okuyup ağlamaya engel olamazsınız...

"Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!
düşüncemizin katlanması mı güzel,
zalim kaderin yumruklarına, oklarına,
yoksa diretip bela denizlerine kaşı
dur, yeter! demesi mi?
ölmek, uyumak sadece! düşünün ki uyumakla yalnız
bitebilir bütün acıları yüreğin,
çektiği bütün kahırlar insanoğlunun.
uyumak, ama düş görebilirsin uykuda, o kötü!
çünkü o ölüm uykularında,
sıyrıldığımız zaman yaşamak kaygısından,
ne düşler görebilir insan, düşünmeli bunu.
bu düşüncedir uzun yaşamayı cehennem eden.
kim dayanabilir zamanın kırbacına?
zorbanın kahrına, gururunun çiğnenmesine,
sevgisinin kepaze edilmesine,
kanunların bu kadar yavaş
yüzsüzlüğün bu kadar çabuk yürümesine,
kötülere kul olmasına iyi insanın
bir bıçak saplayıp göğsüne kurtulmak varken?
kim ister bütün bunlara katlanmak
ağır bir hayatın altından inleyip terlemek,
ölümden sonraki bir şeyden korkmasa,
o kimsenin gidip de dönmediği bilinmez dünya
ürkütmese yüreğini?
bilmediğimiz belalara atılmaktansa
çektiklerine razı etmese insanı?
bilinç böyle korkak ediyor hepimizi:
düşüncenin soluk ışığı bulandırıyor
yürekten gelenin doğal rengini.
ve nice büyük, yiğitçe atılışlar
yollarını değiştirip bu yüzden,
bir iş, bir eylem olma gücünü yitiriyorlar."
başrollerinde daisy ridley, naomi watts, clive owen ve george mackayin olduğu hamlet uyarlaması film. hamlet'te gerçekleşen olayların bir kısmını, hamlet'in aşkı ophelia'nın gözünden izliyoruz. kızımız çok güçlü bir karakter, gözü açık, zeki ve inatçı. öyle aptlaca aşk meşk oyunlarında gözü yok, bu yüzden izleyiciyi kendisine bağlıyor. tabi itiraf etmek de gerek ki, daisy ridley'e uzun saç ve rengi çok yakışmış böylece karakterle bir bütün olmuş, bu sebeple kendi kızınızmış gibi seviyorsunuz.
hamlet'i bilmeyen birisinin rahatlıkla anlayacağı bir konusu var. zaten şiirsel olarak değil de bir tarihi film gibi ilerlediğinden bazı olaylar gerçekleşene kadar hamlet ile alakası olduğunu anlamıyorsunuz.
filmin problemi saray ve tebası arasında ki enseye şaplak kulağa parmak ilişki. yani bir yandan ophelia kalkıyor "ben soysuzum, soylu olan beni ne yapsın" diyor, diğer yandan kral soysuz birisine masaj yapıyor yada o alt tabaka adam kraldan ve prensten hesap soruyor. asıl hikayeyi bilmem, lakin bu problemin -şayet başıma bir şey gelmeyecekse- yönetmenin kadın olmasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Hamlet hikayesini ophelia'nın açısından ve onu merkezine alarak ele alan ilginç bir film.
oophelia, ooophelia, oooophelia nickleriyle sürekli gidip gelirken uzun bir ara verdi. yeter artık bu kadar ara...
Gelmeyebilir artık.

Sağlık problemleri büyüktü.

inşallah her şey düzelmiş tir.
güncel Önemli Başlıklar