bugün

eğer eğitiminize başka bir şekilde yön vermeyecekseniz oldukça göt isteyen bir insan eylemi. gerçi üniversite iş sağlamaz, sadece bir kültürdür, o kültür içerisinde bulunduğun süre zarfında kendini ne kadar iyi geliştirirsen o kadar iyi iş bulma şansın vardır.

aynı zamanda oldukça kolay bir hadisedir de bu okulu bırakmak. kayıt yaptırırken bin kapı çalarsınız, bir oraya bir buraya yollarlar, yok ön kayıt, yok ot yok bok; bir ton dalgayla uğraşırsınız. öğrenci işlerine gidip ben okulu bırakıyorum dediğinizde de kimse dönüp "niye lan" demez. peki der, çat diye keser ilişiğini. verir diplomanı eline ve otobüsüne binip dönersin evine. (bkz: hayat ne tuhaf vapurlar filan)
hayat icinde yapilacak en buyuk hatalardan biri olabilir.
hayattan istifa etmektir.
uygulaması zor olan eylemdir.

her gün her saat düşünüp sadece aileme karşı mahçup olur muyum diye beyninizi yemenize neden olur.

5. yılındayım üniversite hayatımın. 2 kere kaldım. artık bu işten iyice sıkılmaya başladım. beynimin çalışmadığına inanmıyorum aslında. ilk senemde çok büyük bir puan almasamda iyi bir bölümü kazanmıştım. ama anladım ki sistem asıl bundan sonra zora sokuyor insanı. sürekli olarak psikyatrislerle geçen bir hayat. ve ekstradan bonus olarak kazanılmış anti-depresan ilaçlar... değer mi? 22 yaşında hayatının en güzel günlerini bir okul için harcamaya değer mi? aslında değmez. bu okul aileme karşı sorumluluklarım olmasa bir s.kim kadar umrumda değil. gitmeliyim. içimden söylenen söz böyle. yeni bir başlangıca ihtiyacım var. evet, bir korkak gibi kimilerine göre... peki yaşadığım acılarımın hesabını kimler verecek?
eğer kişi meslek lisesi mezunu ise s.kine takmayacağı eylem, elinde yine kapı gibi mesleği vardır.
okuduğu bölümden ve yaşadığı şehirden memnun olmayan her bireyin yeni bir başlangıca hakkı vardır ama ekonomik sıkıntılar ve aile baskısı bunu hayal olarak kılabilir. sonucta bu işi ömür boyu yapacak olabilirsin ve mutsuz bir işte ömrünü harcamak istemezsin. yeni bir şans verecek ekonomosi ve hoş görüsü olan ailenin çocuğu bu sıkıntısını giderebilir. sonuçta hayat 7 sünnet 18 universite 23 askerlik 25 nişan periyodunda yaşanacak kadar klişe bir süper mario oyunu değildir.
bıraktığınız okul ve bölüme göre geleceğinizde olumlu yada olumsuz sonuçlar ortaya çıkarabilecek olay.
harç ödeyememek, devamsızlık sorunu, hocalarla takışmak, bölümü veya okulu sevmemek ve keyfi sebeplerden dolayı okuduğu okulla ilşiğini kesmek.
(bkz: askerlik için bile bi dört yıllık okunur be yaa)
eşeklik yapmaktır.
bazen zorundalıktan, bazen bölümün sevilmemesinden dolayı, bazen maddi durumdan, bazen piskopatlıktan yapılabilen aktivite.

(bkz: ben bugün bunu yaptım)
tek ders sınavına kalıp, geçememek sonucunda izlenecek yol.
bir de (bkz: bırakmak zorunda olmak) vardır.
Hayattaki en kısa kibriti çekmektir. Heleki lise terk olunduğu durumlarda. Her yerde, her mekanda 2 0 yenik durumda olursun!
kep atmadan evinin yolunu tutmaktır.

bir şeyler ters gitmiştir, uzun yıllar uğraşmanın, didinmenin, çabalamanın, verilen emeklerin boşa gitmesidir.
"son günüm bugün toplanalım" diye arkadaşlarına söylediğinde, istisnasız herkesi bir araya toplayabildiğin ender olaylardandır. toplanıldığında da hep makara yaptığın arkadaşlarının ağzını bıçak açmamasıdır, sanki ölmüşsündür. yüzüne bakmaya çekinmeleridir. vedalaşırken hissedilen burukluktur.

evine gitmek için bindiğin otobüste; 6 saat boyunca yaşadığın anıları hatırlamaktır, hüzünlü bir tebessümdür yüzündeki.
eve geldiğinde ailene karşı mahçup olmaktır. gelen misafirlerden, akrabalardan, arkadaşlardan kaçmaktır. gelecekten bahsetmekten kaçınmaktır. belirsizliktir.

yeni karar almaktır, yeni bir başlangıca hazırlamaktır kendini. askerlik mi yoksa yeni bir okul mu sorusuna cevap aramaktır. tekrar öss'ye hazırlanmaktır, öss'deki değişiklikleri öğrenmektir.

onca yaşanmışlıktan sonra, tekrar aynı şeyleri yaşamaktır. yeniden okula başlamaktır, çevrende yüzlerce yıllar önceki halini görmektir.

hem çalışıp hem okumaktır, akıllanmaktır bir yerde.

sonunda da, bir şeyleri becerebildiğini görebilmektir.

ailenin, akrabalarının, arkadaşlarının yüzüne tekrardan eskisi gibi bakabilmektir...
Sıkıyı gördüğümde tekrarladığım, fakat bir türlü gerçekleştiremediğim hayat felsefemdir.
nedense bir türlü gözümün kesmediği, birkaç aydır ciddi ciddi düşündüğüm eylem. sonrasında kaybedilme ihtimali olan şeyler ve ailenin harcadığı para sanırım en caydırıcı iki unsur.
iki ucu boklu değnek. kimseyi düşündürmek zorunda kalmasın tanrım. ama eğer birşeyler yolunda gitmiyorsa, ruh haliniz sağlığında değilse okulu dondurun o sene. en azından ben şimdilik böyle düşünüyorum. çünkü verilen onca emeği, en acısıda ailenin senin üzerinde verdiği emeği çöp kutusuna atıp orda yanmasını seyretmektir. çokça üzerinde düşünülmesi gereken eylemdir. aman hadır.
bir tercihtir lakin seneler geçtikçe "acaba bırakmasaydım hayatım nasıl olurdu; çevremdeki insanlar aynı insanlar mı olurdu" gibi çeşitli düşünceler kafanıza yerleşebilir. ya "iyi ki bırakmışım" ya da "allah kahretsin, keşke bırakmasaymışım" düşünceleri hasıl olur. arası yok. düşünmemezlik edemezsiniz.
(bkz: aöf)
şimdiki aklım olsa daha 1. sınıftan yapacağım eylemdi. ama olmadı önümüzdeki maçlara bakıcağız. hem artık 12 yıl olmuş bıraksan napacan ki?
(bkz: açık öğretim büroları)
12. sınıfa gelmiş öğrencinin bu saatten sonra biraz zor o iş olarak düşüneceği eylemdir.
hayat şartları söz konusu alındığında bir ironidir.
bazen pişmanlık yaratmıyacak durumdur ama bırakmakta gerçekten kararlıysanız.
her insan evladının en az bir defa tatması gereken duygu. üstünüzden yük kalktığını hissediyorsunuz.