bugün

Ne kadar yalnızsın? Bu sorunun cevabını vermek isterdim ama bunu yapabilecek gücüm var mı bilmiyorum. Gücüm varsa bile benim canım istemiyor. Fazladan basacağım her tuş israf gibi gözüküyor gözüme çünkü şu anda gecenin ikisi. Hatta iki buçuk… Benimle beraber güne başlayanlar çoktan öldü. Yok, yanlış oldu; uyudu diyecektim. Uykuluyken insan karıştırıyor sürekli. Neyi karıştırdığını bile fark etmeden sadece karıştırıyor ve sıçtığı yere bırakıyor ne varsa. Düzeltme gereği duymuyor. Sadece üzerine peçete örtermiş gibi cümlenin doğrusunu sonraki cümlede yazıyor. Uykuluyum ve yalnızım. işte bu yüzden buradayım.
Yatağa gitmek isterdim şimdi ancak orada da yalnızım. Benimle beraber yatacak hiç kimse yok şu anda. Sadece yatmak için bile yok.
Geçen gün bir sevgilim vardı (artık yok) ama onu istememeye başladım çünkü yalnız kalamıyordum onun yüzünden. Çok fazla kalabalık olmuştuk. Ben iki kişiyi kaldıramam. Ben tek kişi olmalıyım ve yalnızlık benim standart halim. Bu yüzden kızı terk ettim. Bu sefer de çok yalnız kaldım ama benim olayım bu zaten. Yalnız olmak için kovulmuşum cennetten; bir de yazmak için, arada da içmek için…
O kadar yalnızım ki kendi kendime oyun oynamaya başladım. Oyunumun adı; yalnızlığını betimle. Yalnızlığını betimleyeceksin ve en iyi betimleyen sen olursan kazanacaksın. Ne kazanacaksın bilmiyorum ve benden başka bir oyuncu var mı onu da bilmiyorum. Neyse başlıyorum:
Kalkmayan penis kadar yalnızım.
3 Mart dünya seks işçileri günü kutlanmayan bir seks işçisi kadar yalnızım.
Sıçılmayan kabız bok kadar yalnızım.
işerken tuvaletin deliğini tutturamayan çük kadar yalnızım.
Başkasını kendisi zannedip “ne gerçekçi bir ayna bu” diyen bir sarhoş kadar yalnızım.
Pisuara işemeye çalışan bir kadın kadar yalnızım.
Günah çıkarmayı beceremeyen papaz kadar yalnızım.
Ay ışığında yuvarlanan testisler kadar yalnızım…
kafeye oturup iki çay alıyorum self servis. bilerek çayın bir tanesinin şekerini almayı unutuyorum. oturduktan sonra hayda deyip kalkıp tekrar şeker alıp gelince kendi kendime trip atıyorum ve iki çayıda içiyorum.
televizyon açık ve izlediğim şey hakkında karşıt düşüncelerle eleştri yapıyorum. 5 odalı evde koltuklarla konuşup, boş sandalyeyle yemeğe çıkıyorum.
görsel

- günaydın mesajı nadir alıyorum. O da “hello” şeklinde oluyor genellikle.
- arayanlarım soranlarım işi düşenler oluyor.
- mesela şuan telefonu bıraksam yapacak bir şeyim yok.
- bilgisayarımın ekranı boku yedi. Tv ye bağlamam gerekiyor.
- sınıf wp grubunu sessize almadım.
Bir tencere karnabahar yaptım beş günde bitmiyor. O biçim yalnızlık. israf olmasın diye aynı yemeği dört gün yediğim oluyor.
işten 4:30 da çıkıyorum ve tek bi gün bile eve erkenden gelip dinlenemiyorum.

böyle bir delikanlıyız.*
%0.

Yalnızlık bana göre değil ama ara sıra insana iyi geliyor.
Ultra über maNyaQ şekilde. Evet
Ne kadar iğrençsiniz! insan ne kadar yalnız olduğunu anlatır mı? Bu biraz seviştiğin insanı arkadaşlarına anlatmak gibi. (bkz: swh)
garip bir gezegende tek başımayım ve gezegen insan denilen bir canlı türünün hakimiyeti altında. ne olduklarını ve ne yaptıklarını anlayabilmiş değilim.
--spoiler--
Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar
Yeryüzünde sizin kadar yalnızım
--spoiler--

Bir soru.
Sıradan çinko karbon pillerden bile 10 kat daha yalnızım.
Burda yazar olacak kadar.
Mutluluğumu paylaşırsam biter korkusundan hallice olacak kadar yalnızım. Boku tarif etmişim.
geçen sene bana doğum günümde kaba tabir ile siktiri çeken birini sordum arkadaşıma.
yani sevdiğim birinin haberini başkasından alacak kadar yalnızım.

yalnızlıktan korkacak Kadar yalnızım. aslında çok tanıdık bu, çok yalnız kaldım. ama sessizliğin ağır geldiği zamanlar var.
zaten o anlarda da bir kalp ritmi arıyor insan. yine bulamıyoruz.
Bu kadar.
O kadar yanlızım ki ben bu dünyada.
Görünmüyorum artık hiç bir aynada.
Tatsız tuzsuz aşksız Yalnızım ben yanlız.
yalnızlık içki olsaydı sakisi ben olurdum.
hiç hissetmediğim kadar.
Evim neredeyse hiç kirlenmiyor. Tertemiz. Mars gibi, ayak basan yok yani o derece temiz.
derslerde telefonu sessize almiyacak kadar.
Led zeppelin-stairway to heaven dinlerken ganimetçilerden nefret edecek kadar.
Onediodan test paylastilar onun konusu geciyor sandim ondan geldim ama alakasi yok.

Yalniziz iste. Yalniz bir cicegim.
Duvarlarla konuşacak kadar.
Aslında yalnız değilim. Etrafım hep kalabalıktı, hala kalabalık. O an nasıl bi ortam istiyosam bi anda içinde buluyorum kendimi insanlar buna sosyallik diyor ama bence benimki sosyal yalnızlık. Yalnızım çünkü. Etrafımda olmasını istediğim kimse yokken istemediğin kıl hep burnunda bitiyor.