bugün

Cevabı Allah var olsun diye olan sorudur. Becerimiyorsa versin bize gücü biz yapalım. Ama hem kendin düzeltme hem düzeltecek olana engel ol ohooo. Ama hem onlar aç olur hem de kimse düzeltmezse o zaman Allah'a ihtiyaç olur böylece Allah oyunda kalmaya devam eder.

Zira bu Allah, rab, yahve, yahova tayfası açlıktan, çileden, felaketten ve acıdan beslenirler. Bir ülke ne kadar refah içerisindeyse onlara en az orada ihtiyaç var demektir.
insanların orospu çocukluğu yüzünden aç.

tüm dünyadan açlığı kaldırmak için gereken para 40 milyar dolar.

dünyada silahlanmaya harcanan... 2 trilyon dolar.

%5... kısacaklar ha... 100 tank uçak yerine 95.... farzet...
çünkü asıl sorun zenginleri doyurmak. işin geyik kısmını bırakırsak genelde afrikadaki yöneticiler gelen yardımları zulalar satar. diğer sorun insanların doğum kontrol yöntemlerini ne bilmeleri be de ona ulaşacak durumları olmaması. bir diğer sorun doğum kontrol yöntemlerinin günah sayılması.

işin emperyalik kısmında ise hiçbir batılı devlet oraların gelişmesini istemez.

işin coğrafi boyutu ise su yok bu memleketlerde.

işin insani boyutuna bakarsak o ülkelerde sığır çok. su savaşları programında bakıyorsun türkiye'den giden adamlar orada buldukları malzemeler ile köyün meydanında su sondajı yapıyorlar. hem de ilkel malzemelerle. bizim türklerin götünden ter akıyor, köyün sığır erkekleri de geçmiş karşıya izliyor.

özetle afrika'daki çocuklar aç çünkü ebeveynleri sığır.
Hala cevaplanamamış soru.
Gulduren soru. Lise 2 itemi.
Ulan ne çok ateist varmış sözlükte.
kırk yıllık felsefeciyim. böyle bir tanrı çürütmesi görmedim.

moruq.
bir şeyler yazmak isteyip her seferinde baştaki moruk kısmına takılıp kaldığım sorudur. ya şimdi inanırsın inanmazsın kendi bilec... moruk ney la *
Ancak bir beysizin sorabilecegi bir soru kalıbı.

Seni yarattı ya, madem allah'ı senden bile aciz görüyorsun sıktır git o problemi çöz.
Ha ama ben niye varım afrikalı niye aç sınav denen şey ne bilecek kadar nohut beynin var mi yok mu onu yine rabbim bilir.
moruk Allah yok ise bu rus hatunlar tesadüfen mi böyle oldular?
peki diyelim ki allah yok. Sen ne yaptın o açlar için. Böyle saçma sapan argümanlar sunmayın amk. Eğer allah yoksa felsefik olarak bunu kanıtla.

Not: müslüman değilim ama bu türk ateistlerinin bu sikik argümanlarından nefret ediyorum.
düşünme, kavrama, anlama, gibi zeka potansiyelleri düşük seviyededir, aynı zamanda çevresindeki oldukça değerli olan doğal kaynaklarsa yüksek seviyededir.
örneğin ilk başta, orta-doğuda ki israilli bir yahudi, afrikalı bir yerliye göre maddi açıdan daha kısıtlıdır ama bir avantajı vardır. sonra yahudi yapacaklarını hesaplar, sonra yapacaklarının gereksinimleri ortaya çıkar, daha sonra zincirleme gelişen bu olayın gerçeklenmesi için keşfe çıkar.
takii siyah adamların ısrarla, evlerini gökdelen yerine çok yüksek ağaçlara yaptıklarını görene kadar..
Bu konunun muhattabı kapitalizmdir. Bir de sülalesine yetecek parayı kenara ayırıp,torunlarına bırakan zihniyetlerdir.

Doğaya ancak boyun eğilerek hükmedilebilir,” diyen Francis Bacon’ın uyarısı göz ardı edildi kirletip, yok eden kapitalizm tarafından…

Ama genç Seneca’nın ifadesiyle, “Açgözlüye tekmil doğa az gelir”ken; bugün bir ekolojik felaket eşiğine ulaştık…

Oysa çok önceleri uyarmıştı; “Doğa yasaları yok edilemez. Çeşitli tarihsel koşullara bağımlı olarak, bu yasaların sadece biçimleri değişir… “insan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır,”

Çevrenize, dünyaya bakın; sürdürülemez kapitalizmin insan(lık) ile çevresini ne hâle koyduğu gerçeğine göz yummayın…
bu ateistlerin kelime-i şahadeti sanırım. ateizme giriş aşamasındaki tüyü bitmemiş ergenler, ortamlarda bu soruyu sorduğunda tüm dinleri yalanladıklarını falan sanıyor.
Zalim izzetinde mazlum zilletinde kalıp bu dünyadan göçüp gidiyorlar. O halde demek ki büyük bir mahkemeye bırakılıyor hesaplar.
allah insanlara yeterinden fazla rızık vermişken insanoğlu israf ve aç gözlülük yaparsa bu haşa allahın suçu mudur yoksa insanoğlunun mu?
görsel
“Kimin için Allah varsa, onun için her şey vardır, her yer yarar. Kimin için Allah yoksa, onun için her şey yoktur, her şey kalbe bardır / yüktür.” cümlesiyle özetlenebilecek durum. (Anlamayanlar için aşağıda detaylı görüş belirtilmiştir.)

Keza, kimin için Allah varsa, her şey güzeldir, her yer güzeldir, Çünkü Mevlamız ne yaparsa güzel yapar. Kimin için Allah yoksa, onun dünyası çirkindir, her şey çirkindir, her yer zehir zemberektir.
- Ahirete endeksli olarak dünyaya bakmayanların Afrikası da dünyası da zalimlerin kahkahalarıyla, mazlumların iniltileriyle, gaddarların şaşaalarıyla, mağdurların sefaletiyle dopdoludur. Ahirete iman edenlerin Afrikası da, dünyası da, zalimlerin gülmelerini ağlamaya çeviren, izzetlerini rezilliğe dönüştüren; buna mukabil, mazlumların ağlamalarını gülmelere çeviren, iniltilerini kahkahalarla sevinç göz yaşlarına dönüştüren bir adalet ve mükâfat, bir ceza ve nedamet diyarına açılmış bir kapı olarak tasavvur eder.
O halde her şeyden önce Allah’a ve ahirete sağlam bir iman şarttır. Bütün kâinatın sonsuz rahmet, şefkat, adalet, hikmet, ihsan, ikramına şahit olduğu Allah’ın bazı kullarına -haşa- zulmettiğini düşünmek, iflah olmaz cehaletin ıslah olmaz ürünüdür.
Rızık iki kısımdır: Birincisi, Allah’ın taahhüt ettiği rızıktır. Bu rızık, Allah’ın -canlıların taşıdığı- hayatın bir hakkı ve hukuku olarak değerlendirdiği ve bu sebeple de hayatta oldukları sürece kendilerine ulaştıracağına dair söz verdiği bir rızıktır. Her canlı hayatta olduğu sürece bu rızkını bulacaktır. Allah, bu taahhüdünü yerine getirmek için, dışarıdan gelen rızık kapısının kapanması durumunda, sahibine ulaştırılması hikmetiyle, iç yağlar (glikoz) suretinde depo ederek stoklar oluşturmuştur. Genellikle, bu iç yağlar yetmiş günden fazla devam edebilir ve bu iç stoklar tükenmeden, canlıların aldıkları rızık konusundaki alışkanlıklarını bırakmaktan ileri gelen bir dengesizlik sonucu ölürler. Bu rızık çeşidi, yalnız biyolojik hayatın devam etmesini sağlayan asgari bir zaruret miktarıdır.
ikinci rızık çeşidi ise, zorunlu biyolojik ihtiyacın dışında kalan, asgari hayat standartlarının üzerinde seyreden bir gıdalanma formülü, bir beslenme şeklidir. Bunun çok farklı dereceleri vardır. Ve bu ilahî taahhüt altında değildir. Bunun garantisi yoktur.
Bir de insanların suistimalleri söz konusudur. Zalimlerin mazlumların hakkını gasp etmeleri hususu, bizim çağımızın en çok şahit olduğu ve tanıdık olduğu bir konudur. Şunu da unutmamak gerekir ki, vukuat hakikattir, ihtimaller hayalattır. Hayallerin -gerçeklik zemininde yeşerme imkânı bulamayan- hadsiz sualleri vardır. Mesela;“Neden Türkiye Afrika’da olmadı? Neden ben de Paris’te doğmadım? Neden Peygamber olmadım? Neden Kayseri’de de limanı olan bir deniz yaratılmadı? Neden? Neden? Neden?" Bu tür hayallerin süslediği tasavvurların bir hakikati olmadığı gibi, mevcut evrenin ontolojik ve sosyolojik hikmetlerinin bilinmemesinden kaynaklanan birer heva ve hevesten ibarettir. Yüzlerce fen ve sosyal bilim dalının ortaya koyduğu gerçekler gösteriyor ki, gerek kainat nizamını düzenleyen tekvinî -ilahî- kozmik kanunlar ve gerek insanlık camiasının -fert ve toplum olarak- hayatlarını dizayn eden teşrîî -dinî- Kur’an’î prensiplerin her tarafı hikmetlerle doludur.
Afrika ve benzeri kıtlıktan açlık çeken ülkelerin bu duruma neden düştüklerini kesin olarak söyleme imkânımız yoktur. Çünkü, sebep bir değil, pek çoktur. Emperyalistlerin gaspları, zulümleri, yerli bazı yöneticiler ve bazı zenginlerin zulümleri de bu sebeplerden bazılarıdır.
Şüphesiz insanların zulüm yaptığı aynı yerde Allah adalet eder. Zalimlerin yaptığı zulmün faturasını Yüce Yaratıcıya kesmek yerden göğe haksızlıktır ve büyük bir dinî risk taşımaktadır.
Şeytanın en büyük tuzağı, insanın altından çıkamadığı fakirlik gibi bazı meseleleri ikide bir önüne sürer ve onun imanını çalmaya çalışır. Âdeta, kişinin sahip olduğu iman sarayının açık olan 99 kapısını bir tarafa bırakıp, kapalı olan bir kapının yanına götürür ve “işte kapısı kapalıdır bu sarayın, demek ki içi boştur... içine girilmez.. Yoksa böyle kapalı olur muydu?” diyerek bir vesvese kapsını açar. Halbuki, bir sarayın bir tek kapısı açık olsa, o sarayın içinin dolu olduğuna, oranın oturulacak bir yer olduğuna kanaat getirmek gerekir. Bunun gibi, bizim Kur’an’ın Allah kelamı olduğuna, Allah’ın bir olduğuna dair onlarca kesin delil elimizde olduğu hâlde, şeytan bunları göz ardı ettirip, bizim mahiyetini bilmediğimiz bazı afakî sorunlara götürür, haydi çözün der... Onunla hak yoldan saptırmaya gayret eder...Bu sebeple, içinde bulunduğumuz din imtihanını başarıyla bitirmek için, mahiyetlerini ve hikmetlerini bilmediğimiz olaylara, realitelere yoğunlaşmak yerine, iman ettiğimiz Allah’ı daha fazla tanımaya gayret etmeliyiz. Bu cümleden olarak, Allah’ın yaptığı her şeyin âdil olduğuna, hikmetli olduğuna dair bilgilerimizi pekiştirmemiz gerekir. Çünkü, bu yol bizim için en kısa kurtuluş yoludur. Madem Kur’an Allah’ın hak sözüdür, madem Kur’an Allah’ın asla haksızlık etmeyeceğini söylemektedir, öyleyse mevcut haksızlıkların faturasını Allah’a kesmenin doğru olmadığına inanacağız...
Senin ne kadar müslüman olduğunu test etmek için aç.
görsel
bu karikatür sorunun cevabıdır.
saçı uzun o kadar insan var neden berberler kovalamıyor ben de hiç anlamıyorum sadece gülüyorum bir gün ibrahim peygamber sofrasına mecusi ateşe tapan gelince onu kovar ayet iner ben yetmiş yıldır ona rızkını veriyorum çağımadın mahrum ettin ey ibrahim gönlünü al der halil ibrahim sofrası sahibine ve ibrahim peygamber mecusiye der ben allah sana rızkını veriyorken 70yıl ben seni kovdum der ve mecusi allah benim için böyle mi buyurdu ve inanmaya başlar.
çünkü yaratıcı herkes için ayrı bir sınav hazırlamıştır ve kaldıramayacağı sınava kimseyi sokmaz(herkesin cüssesine göre yük yüklemiştir demek ki biz o sınavdan asla geçemezdik .o yüzden bu zor sınav onlara verilmiştir. unutma dostum sınav ne kadar zorsa yük ne kadar ağır ise ödülüde bir o kadar büyüktür. hem madem allah yok sen neyi tartışıyosun bırak inananlar senin olmadığını düşündüğün şeye tapsın bunun sana zararı ne ?
Şarapcıların şaraba verdiği paradan dolayıdır.
açlar; çünkü konuyla ilgili hiçbir onarıcı çaba göstermiyorsunuz. Allah'ın dinine yardım etmiyorsunuz. bu sebeple de bankerler dünyanın anasını ağlatıyorlar.

(bkz: tüm dünya sadece kuran ile yönetilirse ne olur)

yasin/47: Kendilerine, ''ALLAH'ın size verdiği rızıklardan verin,'' denildiğinde, inkar edenler inananlara, ''ALLAH'ın, dilediği taktirde besleyebileceği kimseleri mi besleyelim? Siz gerçekten iyice sapıtmışsınız,'' derler.
derin konudur.

allah kısmını kenara koyarsak (bu tarz konuların kısa argümanlarla çözülemeyeceğini düşünüyorum), insan eliyle olmuş bir şey bu bence, yukarıda bir yazar çok güzel açıklamış. bazısı boka püsüre saçma sapan paralar dökerken, bazısı aç kalıyor işte. gelir dengesizliği. kimisi çok tok ama gözü doymaz, kimisi aç, kimisi de bizim gibi iste; bazen tok bazen aç.

insanın özgür iradesi varken, işi allah'a ve ya her neye inanıyorsak ona bırakmak ancak insanın yapabileceği bir saçmalık.

afrika'ya senin benim gibilerin gücü yetmez ama dostum, orada yanlışınız var bence. en fazla bir sürü insana yetmeyecek kendimizce bağışlar yaparız ve ya şu pırlanta takılar gibi sömürü nesnelerinden uzak dururuz falan. esas olay o über zengin orospu çocuklarında, çözüm için önce onların gözünün doyması lazım.
Kenyatta mahkemede son sözü aldığında söylediği

"Avrupalılar geldiklerinde onların elinde incil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı.
Gözlerimizi açtığımızda baktık ki incil bizim, topraklarımız ise beyazların elindeydi."

sözü büyük yankı uyandırmış, bu sözler Kenyatta'nın siyasi düşüncesini ortaya koymuştur.

Kenyatta kim midir?

Jomo Kenyatta; Afrika ülkesi Kenya'nın 1963 ile 1964 yılları arasında ilk başbakanı, 1964 ile de 1978 yılları arasında ilk devlet başkanı olarak görev yapmıştır.