4 yaşında bir çocuk ve muhafazakar bir hanım ablanın olduğu bir evse şaşırılacak bir durumdur.

sene 2006 nın ayık olduğum kış akşamlarından biriydi. ayık olmamda gerekiyordu. zira iş yerinden arkadaşım olan mustafa adında bir abim çok sevdiğim pırasa yemeği için beni evine davet etmişti. hanımının bu yemeği mükemmel yaptığını, böyle zeytinyağlı limonlu havuçlu falan parmaklarımı yiyeceğimi söyleyip duruyordu. e tabi pırasa ve kapuskayı çok seven enteresan bir göt olduğumdan mütevellit hemen bu teklifi, ağzımdaki tükürüğü gurıııttttttt diye yutarak kabul ettim.

ertesi gün öğlen yemeğini bisküvi ile geçiştirip kendimi bu muazzam menüye sakladım. ve akşam olmuş mustafa abimlerin kapsında kan ter içerisinde zile basıyordum.
şırlakkk kapı açılmış içeriye buyur edilmiştim. 4 yaşında küçük sevimli bir velet, kapalı hanım hanımcık bir yenge ve mustafa abi karşımda dikiliyordu. tek eksik pırasaydı. elim onlarla tokalaşırken gözüm tencereyi arıyordu. fazla uzakta olamazdı, lakin mis gibi kokusu ciğerime kadar işliyordu.

o da ne?

beyaz cam kapaklı küçük sevimli bir tencere. tam karşımdaydı. küçük veleti düşürüp mustafa abileri yararak hızlı adımlarla pırasaya doğru gittim. ayıp olmasın diye yalandan yere üşümüş numarası yapıp ellerimi sobaya tutuyor, tencerede fokurdayan pırasaların ahenkle dansını izliyordum. yok böyle bir dans havuç pırasanın beyaz ve yeşil taraflarıyla umarsızca eğleniyor, pirinçlerde adeta bunlara tempo tutuyorlardı. derken midemden pırasssss diye bir ses geldi. yüce allahım bu nasıl bir guruldamaydı. mustafa abi hemen gülerek hanımına seslendi '' hadi hatun sofrayı hazırla sen. çocuk bayılacak şimdi '' çok utanmıştım. ağzımı açıp '' acele etmenize gerek yok '' derken cızzzzz, cozzzzz diye sobadan sesler gelmişti. lanet olsun salyalarım akıyordu. yerin dibine girdikçe giriyordum.
artıkkk pırasayı içimde hissetmek istiyordum!!!!

ve yenge tabak çanaklarla içeriye girmiş, yavaş yavaş yer sofrasını hazırlamaya başlamıştı. hemen bağdaş kurup oturmuş, heyecan ve masum bakışlar eşliğinde pırasa koymasını bekliyordum. yenge '' tarhana çorbası içer misin ?'' dedi. ben '' hayırrrrrrrrrrr '' diye bağırdım. piç velet sesimden korkup ağlamaya başlamış, yenge tabakları bırakıp çocuğu susturmaya koyulmuştu. elim ayağım boşalmış mustafa abiye kaş göz işareti yapıp '' sen koy '' şekline bürünmeye başlamıştım. tedirginlik içerisinde titreyerek tencere alışını seyrediyor, inşallah düşürmez diye dualar ediyordum. ve en nihayetinde sırıtarak tabağıma pırasaları koydu. kaşığımı daldırıp ağzıma aldım. artık içime sıcak bir şey girmişti. ohhh pırasammm.

olum noldu lan bu entry. çekmecede gördüğüm porno filmini ve onun akabinde gelişen mustafa abiye yaptığım geyiği anlatacaktım lan.. nedir bendeki bu pırasa sevdası bilmiyorum valla. neyse lan pırasanın üzerine en kral tatlı bile gitmez valla. pırasayı sevin, kütür kütür yumurtanın yanında bile yeğin diyerek noktalayım bunu.
rastgele açılmış kanalda görülen filmlerse ev sahibinin ayak parmaklarını birbirinin üzerine örtmesine, sonra da melül melül kumanda elinde olan kişiye bakmasına sebep olacak hadisedir. ortamda yaşlılarımız da varsa "edepsüze bak evlendirmek ilazım bun*u" gibi sesler de duyulabilir.
(bkz: ayıp ayıp filmler)
'' muhafazakar bi hanım'' yok ya.
evin halısının deseninin dikte edilmesine yarayan olay.