bugün

minibüs çoğu insanın kullandığı bir toplu taşıma aracıdır.*. fakat bir minibüsü minibüs yapan unsurlar vardır ki, onlar olmasa minibüsün tadı olmayacaktır.

şöför - ana elemandır. başka minibüs şöförlerini sollamayı sever, onlarla camdan cama muhabbet eder, camdan cama küfür eder, sigara* ve bozuk para alışverişi yapar, müşterilerle kavga eder. cin gibidir, verilen parayı bir gözü yolda bir gözü elinde sayar. beğendiği bir müşteriye dikiz aynasından sırıtır, kavga ettiği müşteriye pis pis gene dikiz aynasından bakar. arabesk dinlemesi yaygındır, ancak pop ve rock dinleyenleri de vardır. yaptığı çok stresli bir iştir, ve bu stresi genelde dışa vurmaktan çekinmez.

şöförün yan koltuğundaki eleman - bunlar şöförün yakın arkadaşı veya sevgilisi olabilecekleri gibi, müşteri de olabilirler. müşteri kısmı, kendisini minibüsün sağ dikiz aynasından inceler, camdan dışarı bakar ya da minibüs şöförü ile muhabbet eder. eğer şöförün kankası ise, şöför meşgul olduğu zaman onları sollayan şöföre pis bakışlar fırlatan, durmadan bir şeyler anlatıp duran, parayı sayan, ' beyler ilerleyelim ', ' boş koltuklara oturalım ' diyen kişidir.

ön koltuklarda oturanlar - minibüsün şanssız insanlarıdır bunlar. genelde uzatılan paraları vermek zorunda kalırlar. fakat en arkadan para veren müşterinin dediği yeri, hiçbir zaman doğru söyleyemeyen kişilerdir. en arkadan uzatılan para, her koltuk atladığında değişim geçirir.

- küçükbakkalköy uzatır mısınız ?
- bi bakkalıköy
- ney..eeöö..bi kadıköy uzatır mısın
- bi bakırköy uzatsana
- ne?

uyuyanlar bir kısmı cama başını yaslayıp uyurken, bir kısmı yanındaki müşterinin omzunu yastık olarak kullanır. minibüs sallandıkça uyanan bu insanlar, gene de hiç istiflerini bozmadan uyumaya devam ederler.

yüksek sesle müzik dinleyenler - genelde gençlerden oluşan bu güruh, müşterilerin ' kıs şunun sesini ' çağrısına cevap vermeyebilirler. ya da kıstıktan sonra oflayıp puflayarak tepkilerini gösterirler.

yaşlı kankalar - genelde pazar yerlerinin önünden binerek minibüse dahil olurlar. ellerindeki torbaları cakalı cakalı yanlarına koyduktan sonra, torunları ve çocukları hakkında koyu sohbetlere girişirler, onlara yer veren gençleri lafa tutarlar, minibüs şöförü hızlı gidiyorsa onlara ' evladım ' ile başlayan cümlelerle girişirler.

gürültülü gençler - genelde en arka 4 lü koltuğu ya da ikinci ve üçüncü sıradaki koltukları kaparlar. okuldan veya eğlenceden gelen bu gençler, çok yüksek sesle konuşup güldükleri için minibüsten atılabilme veya diğer insanlarla kavga edebilme potansiyeline sahiptir.

minibüse yeni binen kişi - minibüse adım attığı anda tüm gözlerin döndüğü kişidir. bu kişi gözleriyle oturacak bir yer ararken, ona bakan insanları görmezden gelmeye çalışır. ilk dönemi beraber geçirmiş bir sınıfa, 2. dönem katılan öğrenci gibidir.

ayakta bekleyen kişi - durmadan içinden ' e biri insin artık ' diyen kişidir. eğer yaşlıysa böyle bir problemi olmaz, ancak eğer gençse, oturmakta olan bazı kötü niyetli müşterilerin kendini beğenmiş bakışlarına maruz kalabilir. eğer yanında ayakta bekleyen başka biri daha varsa, ilk boşalan koltuğu en çabuk nasıl kapabileceğinin planını yapar durur.

çocuklar - üç çeşittir; ayakta bekleyen çocuk, kucakta oturan çocuk, koltukta oturan çocuk. kucakta oturan çocuğun durmadan ağlama gibi bir huyu vardır, ya da arkasındaki kişiye gözlerini dikip onu izlemek. yaşlı kankalar ın ilgi odağı olur, durmadan yanakları sıkılır ve kesinlikle yaşı sorulur. koltukta oturan çocuk ise, ayakta bekleyen kişi nin baş düşmanıdır.' annesi kucağına alsa da ben otursam ' bakışlarına maruz kalır. ayakta bekleyen çocuk ise, genelde camdan kafasını, kolunu, veya dilini çıkartır*. annesi durmadan ona dikkatli olmasını söylerken, o eğlencesine devam eder.
sürücü dahil 9-15 kişi arasında yolcu alan motorlu taşıta minibüs denir. b sınıfı ehliyeyi olanlar minibüs sürebilirler.

Eğer ki minibüsün sahibi arkaya bi koltuk daha atarda minibüs 15 kişiden fazla koltuğu olursa o artık benliğini kaybetmiş ve otobüs olmuştur. dolayısı ile şoförün b sınıfı ehliyeti varsa artık o aracı süremez, çünkü ehliyeti yetmez.
kış günlerinde buharlanan camına birşeyler karalamaktan zevk aldığım araç.
daha az ücret ödeyerek daha rahat bir şekilde yolculuk imkanı sağlayan otobüse binmek varken,daha fazla ödeyerek istif şeklinde yolculuk yapılan gereksiz kara taşıma aracı. (bkz: param var ama mutlu değilim) (bkz: müsait bir yerde)
şöforlerinin bolca havuç yediğini düşünüyorum.Çünkü normal bir insanın gözü arkadaki boşluğu göremez.
ha birde çok naziktirler kadınlara bayan diye hitap ederler.
en son akyazıya giderken binilmiş yegane yerdir. ulan bir yer tartışması olur burada... aslında bu yer tartışması değil bu bildiği bilimsel bir projenin başlangıç adımıdır. çünkü birazdan 200 kiloluk hanım teyze gelecek ve o kıçını oturtacak bi yer bulmasından dolayı minibüs içinde bir yer projesi açıldı. derhal ihale kaptan tarafından muavine verildi. muavin bu işlerin her türlü inceliğini bilir. dolayısıyla 2 kişilik koltukta 3 kişiyide götürebildiğinden mutlaka bu işi de anlının akı ile yapacaktır. ve yaptıda...
teyze sen böyle gel. hanım abla sen abinin yanına geç(ordan hanım ablanın kocası bir rambo gibi bakış atar)
ee tamam abla sen artık hanım teyze ile şuraya sıkış. çocuğu şöyle alalım. abla ilk sen mi ineceksin?
(ablanın kocası rambo 2 olur)
evet xxxxx de ineceğiz.
heh tamam o zaman teyzecim sen şöyle geç o zaman.(derken çocuk zırlamaya başlar)*
metrobüs gelmeden önce topkapı avcılar istikametinde çalışan şöförler yüzünden nefret ettiğim yegane araçtır.
Devasa dikiz aynasından, şoförün korkunç bakışlarına maruz kalınan, türk ulaşım aracımız...
istanbul'da yaşadığımdan bizim buralara özel yazıyorum; buralarda sadece ecdadları sikilesi orrospu evlatlarının, katil götverenlerin kullandıkları toplu taşıma aracı. Bunları kullananlara minibüs şoförü dendiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
Derhal yok edilmesi gereken toplu ulaşım aracı.

http://www.haberturk.com/...ehset-dolu-anlari-anlatti
katliam aracıdır.
müsait bir durakta inebilirmiyim diyip müsait duraği geçmek ve daha ilerisinde indirme olayının yaşandığı toplu taşıma aracıda olabilmektedir kendisi.
gün içerisinde toplu taşıma aracımızı beklerken 2-3 lira daha fazla kazanacağım diye balık istifi gibi dolduran şöförler yüzünden doluluğu sebebiyle 6 kere üst üste* yolcu almadan geçen ve zorlukla bindiğimizde de sağlıklı çıkamayacağımızı düşünerek tavandan destek almama sebebiyet veren, yolculuğu işkenceye döndüren taşıt.
kokarcaların yaşadığı yer.

özellikle mi seçiyorlar anlamıyorum! ne zaman minibüse binsem illa ki bi kokarcaya denk geliyorum.

ya yeşil yeşil görünerek burna giren bir kıraathane kokusu, ya osuruk kokusu, ya (en yaygını) ter kokusu...

şu dizilerde hamileyi canlandıran oyuncularda kullanılan göbek protezinden almaya karar verdim!

böylece, minibüse kokarca binince, cam kenarındakine hamileyim ve midem bulanıyor deyip kendime nefes alacak alan yaratabilirim.

bıktım!
içine binince para verilen araç.
bir ay boyunca staj nedeniyle istanbul'da kalan bünyenin adımını attığı andan itibaren hayata bakışını değiştiren toplu taşıma aracıdır. şöyle ki, istanbul'un bütün karmaşasını, para kazanmanın tamamen sizin girişkenliğinize bağlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serer. gelelim gözlemlere:

minibüsçüler hızlı gider, bunu herkes biliyor. limitlerde yaşamayı sevdiklerinden ya da bekleyen yolcuları ben alayım kafasından mıdır bilinmez, olabilecek en yüksek hızda kullanırlar. 20 metrelik mesafede 60 km hıza çıkıp bir anda durabilirler, ayakta kalan yolcular için bu bilgi hayati önem taşır.

sürekli korna çalarlar, ben buna artık kornayı spamlamak diyorum. çimleri sulayan belediye çalışanı bile potansiyel yolcudur, belki korna çalan minibüsü gördüğünde/duyduğunda bir anda kadıköy'e gidesi gelecektir. ayrıca sokak aralarından gelen insanları görüp umarsızca onların caddeye çıkmasını bekleyen minibüsçüler de vardır, hani 3-4 kişi olsanız gelip evden de alabilirler. ayrıca minibüsçülerin birbirlerini geçerken korna çalmaları da vardır ki heralde "puhaha nasıl geçtim lan düdük" şeklinde bir anlama geliyor o kornalar, bilemiyorum.

minibüste bir iki yolcu kaldıysanız hemen arkadan gelen minibüse aktarılırsınız ki çakal minibüsçümüz durağa girmeden geri dönebilsin, yolcu avına devam edebilsin. kadıköy-kartal hattında 19853642 adet minibüs olduğundan dolayı böyle bir çakallığa başvuruyorlar ama şöyle bir sorun var, kimse girmiyor lan durağa. yani, senin önüne geçeceğin kimse kalmıyor, herkes o hatta çalışır durumda zaten. arka arkaya 5 minibüsün gitmesinin tek avantajı yolcuya, ayakta gitmiyor kimse.

kırmızı ışıkta durmak tamamen şoförün insiyatifindedir. az önce onu geçmiş bir minibüs varsa ışıkta durur ki ara açılsın, yolcu biriksin. eğer kendisi öndeyse kesinlikle durmaz, gerekirse karşı şeride geçip 20 aracın yanından geçer gider. kadıköy-kartal hattında neden bir tane bile trafik polisi bulunmaz, ayrıca merak ediyorum. tamamen kaosa terk edilmiş durumda o cadde, sanırsınız ki minibüsçüler polisle kapışmış ve orayı kurtarılmış bölge ilan etmişler.

camdan cama konuşma olayını herkes görmüştür zaten. ben küçükken apartmanın kadınları evlere gitmek yerine birbirleriyle camdan konuşurlardı, bu da aynı hesap. camdan birbirine tatlı uzatan mı dersiniz, ertesi gün gideceği muayene için adres soran mı dersiniz, önceki günkü maçtan konuşan mı dersiniz, hepsinden var. yolun ortasında durup camdan cama muhabbet etmek gayet normal bir durum onlar için ki ben hiç bir zaman o mesafeden birbirlerini nasıl duyabildiklerini anlayamadım. arada iki metre var, iki tane minibüs ve bu minibüslerin motor sesleri var, trafiğin gürültüsünü saymıyorum bile.

velhasıl, minibüsçüler frp'deki chaotic evil'ın tam karşılığıdır. kural tanımazlar, sizi yalnızca para veren "şeyler" olarak görürler. sen ayaktaymışsın, elindeki çantanla zorlukla tutunurken ani frende bileğini kırmışsın falan hiç önemli değildir. istisna var tabi, serviste uyuduğum bir gün taa acıbadem'e kadar gitmem sonucu oradan minibüse binmek zorunda kalmıştım. şoförün "buyrun efendim", "tabi efendim" şeklindeki hitapları hâlâ kulaklarımda. bir an yıllar boyunca uyuduğu sanmadım diyemem.
- Mükemmel bir yerde inebilir miyim? (yolcunun kafası karşık sanırım, kendisi de dolmuştakilerle güler söylediine) Şöför kadını indirirken: - Buyrun size layık değil ama!
akşam olunca, yol kenarında bekleyen yolcular gelecek mi diye selamun sellektör yapanlar. ancak heralde anlamıyolar ki o yaptıkları sellektör sayesinde gözlerimizi kör ediyolar, nerenin minibüsü olduğunu okuyacak şeye gelene kadar minibüs burnumuzun dibine kadar gelmiş oluyo, bi de ezilme tehlikesi atlatıyoruz. bir gün davşan gibi avlancam yemin ediyorum.
Uzay mekiği kaldırdığını zanneden şoförler silsilesi.
türk sıkıştırma programı. minirar.
dört tekerlekli ceza evi.
Yolcu taşımacılığında kullanılan ya da bir yere gitmek istediğimizde yardımımıza koşan bir tür araç.
görsel
çin işkencesinin türkiye versiyonu.
Müsait bir yerde acar misin kaptan?
(bkz: art niyete gerek yok)
güncel Önemli Başlıklar