bugün
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız10
- uzağı göremeyen insan13
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel17
- kekeme olan biri doktor olurmu9
- anın görüntüsü20
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- ali erbaş12
- bik bik moderatör olsun19
- icardi19058
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi13
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- kent lokantası niye bedava değil demek24
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım13
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır21
- istanbul suriyenin başkentidir12
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı46
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın8
- türkiyede çok abartılan arabalar18
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- almanya8
- boşuna yaşıyorum hissi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler8
- sözlük kızlarının don renkleri19
- kanınıza rengini verir misiniz15
- aristoteles'in orta yolu10
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz12
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- patiswiss14
- integralin müfredettan kaldırılması12
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak16
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı18
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız12
- evlilik17
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu16
sağlık ve hijyene dikkat etme şekillerine göre ya hijyen abidesi ya da sinek,kedi,köpek cenneti olan büyük-küçükbaş hayvan kesimevi.
antalya'nın zerdalilik mahallesinde bulunan, yalı havasındaki, eskiden mezbaha olan şu gün öğle aralarında öğrencilerin şarap içtiği, bir dönem satanistlerin vazgeçilmez mekanı olan, ürkütücü olmakla beraber hala çok sevdiğim, "ulan şurda okuldan kaçıp az mı içtik bee" diye andığım mekan.
''* cam duvarları olsa herkes vejeteryan olurdu'' sözüyle anlatılan yer.
aşağıdaki satırları okuyarak, nasıl yerler olduğunu anlayabilir, sizlerin de katkılarıyla işlenen cinayetleri gözlerinizde canlandırabilirsiniz.
''bir mezbaha çalışanı anlatıyor
Mezbahada çalıştığın dönemde özellikle aklına kazınan bir anın var mı?
- Keçilerin çığlıkları. Bir çocuğa işkence ediliyormuş gibiydi. Şok aleti ile doğru düzgün bayıltılmadıkları zaman çok çığlık atıyor, zıplıyor, bağırıyorlardı. Diğer çalışanlara baktığımda ise hayvanlarda levye ve zincir kullandıklarını görürdüm. işte bütün bunlar hayatım boyunca benimle kalacak, özellikle de hayvanların attığı çığlıklar, aynı insan çığlıkları gibiydiler.
Bunun doğru olmadığını hayvanların bildiğini biliyorsun. Kendi içinde de doğru olmadığını biliyorsun. Ama işte para kazanma tutkusu insanlara pek çok şey yaptırabiliyor.
Mezbahada çalışmaya başlamadan önce ne umuyordun, ne buldun?
- Daha karmaşık, şiddetli ve daha zalimdi. Orada şahit olduğum şartları ve zulmü görmeyi beklemiyordum açıkçası. Ne de olsa kalite kontrol uzmanımız ve bir veterinerimiz var diye düşünüyordum, fakat onların da umurunda değildi. Onlar da aynı bizim gibi para için oradaydılar ve ilgilendikleri tek şey ürünlerdi.
Hayvanların çığlıklarını duyarsınız, gözleri geriye doğru devrilir, kuyrukları bükülür, kan işer ve dışkılarlar. Taşıyıcı bant bir dizi çarktan oluşur ve bazen hayvanların derisi bu çarklara sıkışarak yırtılır. Yani hayvanlar güdüldükleri andan kamyonlara bindirilip, şok aleti ile bayıltıldıkları ana kadar sürekli acı çekerler.
Bir sonraki adım olan kafa ve kuyruğun kesilmesi aşamasında hayvanlar çoğu kez hala hayattadır ve tekmelerler.
Kanın akıp boşalması için ters çevrilip asılırlar. Daha sonra kuyruk kesilir, boyun kesildikten sonra kafa bedenden ayrılır. Bu işlem sırasında hayvanlar çoğu kez hala hayattadır. insanlar hayvanlar tarafından tekmelendiğinde onlar da yumruk atarak karşılık verirler. Yani, hayvanlar, bilirsiniz, ölüyorlar, bu kadar acı çeken bir canlıya vurmanın anlamı nedir ki?
Sonra toynaklar kesilir. Bu sırada hayvanın hala seğirdiğini, etin hala yaşadığını görebilirsiniz. Ben bütün bu aşamalardan geçtim ve soğutuculara konulduklarında bile hala seğiriyorlardı. Orada hala bir yaşam veya hareketliliğin devam ettiğini görebilirdiniz.
Fakat toynaklar kesilmeden önce biyo testere ile göğüs, daha sonra toynakların üstü, hayvanlar ters çevrildikten sonra da altı kesilir. Sonra midenin dökülmesi için, mideden bağırsağa doğru kesik atılır. Mide, bağırsak ve organların ayrılması için bıçak belkemiğinin her iki tarafından aşağı doğru kaydırılır.
Kanala atıldıklarında, çoğu kez patlar ve yerlere saçılırlar. Et denetimcimizin kalp, karaciğer, akciğer ve böbrekleri hastalık olup olmadığına bakmak için kontrol etmesi gerekir fakat genelde bununla uğraşmaz bile.
Mide çıkarıldıktan sonra sıra post, dışkı ve süt gibi fazlalıkların alınmasına gelir. Daha sonra doğrudan soğutuculara götürülürler. Hayvanın öldürülüp soğutuculara götürülmesi işlemi tahminen 10-15 dakika sürer.
Şok aleti işe yaramadığında, boğazlarının kesildiği kanalda hala hayattadırlar ve tekmelerler. Bu aletin görevi hayvanların hiç acı çekmemesi için elektriği beynin her yanına dağıtmaktır, fakat genellikle hayvanı hareketsiz bırakır, çünkü hala çığlık atar, tekmeler ve seyirirler, boğazlarının kesilmesi için yanlamasına yatırıldıkları yerden kaçmaya çalışırlar. işte bütün bunlar uzun süre unutamayacağınız, size saplanıp kalan şeylerdir.
Deri yüzdüğüm zamanlarda pek çok kez hayvanların ayak ve eklemlerinde insanların hayatta olan hayvanları yumruklamalarından kaynaklanan morarmalar görürdüm. insanlar kuyruklarını keserken çenelerine tekme yediğinde, hayvanları döverlerdi. Oracıkta yatan ve ölmek üzere olan bir hayvana karşı neyi kanıtlamaya çalışıyorsun ki? Bunu bir savunma mekanizması olarak düşünürdüm, çünkü çoğu insan sorunun kendisinde olduğunu kabul etmek istemez: Sorun bende değil, hayvanda. Bu da sanırım psikoloji alanına giriyor, açıkçası bunun hakkında yorum yapacak kadar çok şey bilmiyorum. Sadece yaşadıklarımı anlatıyorum.''
''bir mezbaha çalışanı anlatıyor
Mezbahada çalıştığın dönemde özellikle aklına kazınan bir anın var mı?
- Keçilerin çığlıkları. Bir çocuğa işkence ediliyormuş gibiydi. Şok aleti ile doğru düzgün bayıltılmadıkları zaman çok çığlık atıyor, zıplıyor, bağırıyorlardı. Diğer çalışanlara baktığımda ise hayvanlarda levye ve zincir kullandıklarını görürdüm. işte bütün bunlar hayatım boyunca benimle kalacak, özellikle de hayvanların attığı çığlıklar, aynı insan çığlıkları gibiydiler.
Bunun doğru olmadığını hayvanların bildiğini biliyorsun. Kendi içinde de doğru olmadığını biliyorsun. Ama işte para kazanma tutkusu insanlara pek çok şey yaptırabiliyor.
Mezbahada çalışmaya başlamadan önce ne umuyordun, ne buldun?
- Daha karmaşık, şiddetli ve daha zalimdi. Orada şahit olduğum şartları ve zulmü görmeyi beklemiyordum açıkçası. Ne de olsa kalite kontrol uzmanımız ve bir veterinerimiz var diye düşünüyordum, fakat onların da umurunda değildi. Onlar da aynı bizim gibi para için oradaydılar ve ilgilendikleri tek şey ürünlerdi.
Hayvanların çığlıklarını duyarsınız, gözleri geriye doğru devrilir, kuyrukları bükülür, kan işer ve dışkılarlar. Taşıyıcı bant bir dizi çarktan oluşur ve bazen hayvanların derisi bu çarklara sıkışarak yırtılır. Yani hayvanlar güdüldükleri andan kamyonlara bindirilip, şok aleti ile bayıltıldıkları ana kadar sürekli acı çekerler.
Bir sonraki adım olan kafa ve kuyruğun kesilmesi aşamasında hayvanlar çoğu kez hala hayattadır ve tekmelerler.
Kanın akıp boşalması için ters çevrilip asılırlar. Daha sonra kuyruk kesilir, boyun kesildikten sonra kafa bedenden ayrılır. Bu işlem sırasında hayvanlar çoğu kez hala hayattadır. insanlar hayvanlar tarafından tekmelendiğinde onlar da yumruk atarak karşılık verirler. Yani, hayvanlar, bilirsiniz, ölüyorlar, bu kadar acı çeken bir canlıya vurmanın anlamı nedir ki?
Sonra toynaklar kesilir. Bu sırada hayvanın hala seğirdiğini, etin hala yaşadığını görebilirsiniz. Ben bütün bu aşamalardan geçtim ve soğutuculara konulduklarında bile hala seğiriyorlardı. Orada hala bir yaşam veya hareketliliğin devam ettiğini görebilirdiniz.
Fakat toynaklar kesilmeden önce biyo testere ile göğüs, daha sonra toynakların üstü, hayvanlar ters çevrildikten sonra da altı kesilir. Sonra midenin dökülmesi için, mideden bağırsağa doğru kesik atılır. Mide, bağırsak ve organların ayrılması için bıçak belkemiğinin her iki tarafından aşağı doğru kaydırılır.
Kanala atıldıklarında, çoğu kez patlar ve yerlere saçılırlar. Et denetimcimizin kalp, karaciğer, akciğer ve böbrekleri hastalık olup olmadığına bakmak için kontrol etmesi gerekir fakat genelde bununla uğraşmaz bile.
Mide çıkarıldıktan sonra sıra post, dışkı ve süt gibi fazlalıkların alınmasına gelir. Daha sonra doğrudan soğutuculara götürülürler. Hayvanın öldürülüp soğutuculara götürülmesi işlemi tahminen 10-15 dakika sürer.
Şok aleti işe yaramadığında, boğazlarının kesildiği kanalda hala hayattadırlar ve tekmelerler. Bu aletin görevi hayvanların hiç acı çekmemesi için elektriği beynin her yanına dağıtmaktır, fakat genellikle hayvanı hareketsiz bırakır, çünkü hala çığlık atar, tekmeler ve seyirirler, boğazlarının kesilmesi için yanlamasına yatırıldıkları yerden kaçmaya çalışırlar. işte bütün bunlar uzun süre unutamayacağınız, size saplanıp kalan şeylerdir.
Deri yüzdüğüm zamanlarda pek çok kez hayvanların ayak ve eklemlerinde insanların hayatta olan hayvanları yumruklamalarından kaynaklanan morarmalar görürdüm. insanlar kuyruklarını keserken çenelerine tekme yediğinde, hayvanları döverlerdi. Oracıkta yatan ve ölmek üzere olan bir hayvana karşı neyi kanıtlamaya çalışıyorsun ki? Bunu bir savunma mekanizması olarak düşünürdüm, çünkü çoğu insan sorunun kendisinde olduğunu kabul etmek istemez: Sorun bende değil, hayvanda. Bu da sanırım psikoloji alanına giriyor, açıkçası bunun hakkında yorum yapacak kadar çok şey bilmiyorum. Sadece yaşadıklarımı anlatıyorum.''
çok özgürlükçü ve herkesin eşit haklara sahip olduğu bir yerdir. at, eşek, inek, koyun... hepsi eşittir bu yerde. türlerine baklımadan hepsine aynı muamele yapılır. hiç kimse türünden ötürü daha üstün veya daha alçak görülmez. bu bakımdan mezbahalar eşitliğin en güzel uygulandığı yerlerdir türkiyede.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar