gemicik sahipleri için, üstüne para veriyorlar. *
(bkz: mazotla çalışan kuru yük gemisi)
(bkz: pirinç ile çalışan kuru yük gemisi)

para babası armatörleri, çiftçilerle bir tutan zihniyeti ayağa kalktım alkışlıyorum.
türkiye'de olması gerektiğinden çok daha geri olan denizciliği geliştirmek için uygulanan ötv indirimini anlayamayan tipler tarafından zaten anlaşılması mümkün olmayan durumdur.

eleştirmek istedikleri birşeyi kağıt üstünde matematik olarak değil illa bir karşılaştırma ile eleştirme ihtiyacı hissedenler çıkıp sadece tarımdaki mazot fiyatının yüksekliğini eleştirseler bir bok olmaz ama illa ki fakir-zengin edebiyatına getirecekler işi.

bir de bunlar demiryolu eksikliğine de takmış durumdadırlar, sanırlar ki avrupada yük taşımacılığının çoğunluğu trenle falan yapılır.
(bkz: denizciğinin türizme olan katkısı)
(bkz: turizmin ekonomiye katkısı)

e tabi, bu demek değildir ki çiftçiye kol gibi fiyatlarla mazot verelim. onlarıda sübvanse etmeleyiz ancak, dan dun, bıdı bıdı konuşumamakta da fayda var.
(bkz: sosyal devlet)(!)
zenginin zenginleşmeye fakirin de fakirleşmeye devam ettiği şu düzende çok da garipsenmeyecek durum.
yatı olan çiftçilerin diğerlerine göre daha çok kâr edeceğini gösteren durumdur.

her ne kadar yatların vergileri ve bakımları da bir başka güzel olsa da uzun vadede çok avantajlı olacaktır.
g8 ülkelerinden biri olan avupa birliği üyesi almanya'daki demiryolu ile yük taşımacılığı istatistikleri tam oran bilinmese de karayolu taşımacılığı ile kafa kafaya gibi(74,1 milyon ton)*.
kaynak: http://www.interkontr.com/AlmanyaUlkeRaporu.pdf

türkiye'deki demiryolu ile yük taşımacılığı istatistikleri: %4.5
kaynak: http://www.e-sosder.com/dergi/tcddca.doc

liberalist arkadaşların bu merakını giderdiğimize göre gelelim sebebi ziyarete;

türkiye'de denizcilik geri, evet, özellikle yat turizmini gerek üretim gerekse turist seviyesinde yukarı çıkartmak gereklidir, kabul. ancak halihazırda yat turizmi'nin türkiye'ye girdisi nedir, tarımın girdisi nedir biraz bakılmalı. kaldı ki küresel ısınma ve gap'ın yanlış uygulanması gibi nedenlerle türkiye'nin tarım merkezleri çukurova, trakya, ege ve konya perişan durumda. eğer bırak ihracatı, ülkeyi doyuracak kadar bile üretim olmassa(ki bu sene olmayacak) türkiye'nin ithal edeceği ürünlerin gider olarak çıktısı yani bize bindireceği yük nedir ona da bakılmalı. olay tam da fakir-zengin edebiyatına indirgenmeli, çünkü 70 milyonun 69,5 milyonu fakir. karşılaştırmalı eleştri elbette yapılmalıdır, hele bu konuda kesinlikle yapılmalıdır. çünkü bir tarafta ülkenin %90'ından fazlasını ilgilendiren bir konu, diğer tarafta birkaç bin kişiyi ilgilendiren bir konu sözkonusu.

hali hazırda devlet halkın %1'i gibi bir oranı sübvanse ederken %10'una(7 milyona yakın çiftçi var türkiye'de tahminlere göre) ve bu yüzde 10'un ürettiğini tüketen %90'a birşeyler yapmıyorsa doğacak çocuk sakattır.

ek/düz not: yukarıda yıldızlı bakınız ile belirtmiştim ama birkez daha yazayım;

almanya ile ilgili kaynakta karayolu ile yük taşımacılığı verileri ve bunun demiryoluna oranı verilmemiştir, işbu girdide bu yüzden demir ve karayolunun yolcu taşımacılığındaki rakamları birbirine çok yakın olduğundan yük taşımacılığının da mantıken böyle olacağı vurgulanmaktadır.
halkın! oylarıyla iktidara gelen partinin halka attığı kazıklardan biri. devam et güzel halkım devam et. cem uzan la dalga geçiyodunuz mazot 1 ytl olacakmış eki eki deyü.bak oluyomuş demekki.
adalet sistemini en güzel anlatan diyalog.
nasıl emekçinin ezilip, burjuvanın kollandığı gösteren sıradan bir tablo..
sıradan mı ? evet sıradan..
çok acı ama bu ülkede sıradan..
tarım ürünlerinin işlenip gerek iç piyasaya sunumunda gerek de ihracatında rekabet sözkonusudur. ürünler tekstil ve gıda gibi sektörlerdeki özel kuruluşlar tarafından toplanılır büyük çoğunlukla, devlet sadece mecbur kaldığında üreticinin mağdur olmaması için elinde kalan ürünü satın alır. türkiye ne doğru düzgün ağır sanayi'de güçlü bir ihracat yapabilmektedir** ne de teknolojik ürünler bakımından. hala ihracatta amiral gemisi tarım sektörüdür, hal böyleyken üretecek birşey olmazsa ihracatçı uluslararası ticarette istediği kadar devlet desteği olsun batar. tekrar ediyorum, deniz taşımacılığında devletin bu uygulaması halihazırda doğrudur, buna değil itiraz, ama aynı uygulamayı çiftçiye de yapmazsa ihracatçılara uygulanan bu politika pek bir işe yaramaz.

ek/düz:

ha ithalatçılara yarar, ancak ekonomi çamura saplandığında devlet ithalatçıya ne kadar destek verecektir bu meçhul.
yat sahibine 1 ytl, çiftçiye 3 ytl olur mu demek yerine çiftçi de yat sahibi gibi 1 ytl ye alsın diyemedikçe zengin düşmanlığı ve fakirlik edebiyatından kurtulamayacak durumdur.

zaten eleştirdiğimiz de budur ancak anlamak işlerine gelmemiştir birilerinin o ayrı. anladıkları bizim çiftçiye mazot fiyatının sokulmasından yana olduğumuzdur, ya da anlamak istedikleri.
köylü milletin efendisidir öyle üçe beşe bakmaz yat sahipleri öylemi ama çirkeftir onlar şimdi onlara 3 e versek çifçiye 1 e versek dayılanırlar biz enayimiz 2 olsun 1,5 olsun bali filan derler.ama çiftçi adam öylemi milletini devletini düşünür aç kalır, seneye ekecek tohum bulamaz yinede devlet (unakıtan) daha çok kazansın diye 3 ü de verir 5 ide. zaten bilmezki yatı olan adam almaktadır 1 e nerden tanısın yatı olan adamı çiftçim benim.
bkz:unakıtan dan ohaa çüş dıpss dedirten açıklama.
dünya ekonomisinin yüzde 50' sinin tarıma bağlı olduğunu düşünürsek ülkemizde tarımı bitirmenin kimlerin işine yarayacağını görmek için kör olmak gerekir ve bu tarımı bitirmenin pek çok yolu vardır ki mazotu çiftçiye pahalı vermek bunun yollarından biridir. takdir etmek gerekir ki bir sözünde duruyor hükümet "durmak yok yola devam".
akp'nin zengin sevdiğini ve ülkemizin açlık ekonomisiyle yönetildiğini bir kez daha gösteren abukluk.
liman ve havalimanlarında satılan yakıtın vergisinin olmayışından kaynaklanan durum. zira eğer yatı olan zengin kişinin bir de özel jeti olsaydı, jet yakıtını gene çiftçinin traktörü için aldığı ve alırken 3 küsür tl ödediği mazottan daha ucuza alacaktı.
türk adalet ve kast sitemini gözler önüne seren tespit.
üniversiteye öğrenci yerleşimlerinde en düşük puana en zor olan fizik bölümünün yazılmasi kadar çelişkili bir durum.
AKP icraatıdır.