bugün

istanbul Film Festivali, NTV belgesel kuşağında 2015'te gösterilen en güzel belgesellerden biri, onun hakkındadır.
Rita adlı bir komünist Yahudi kızına aşkı ve sonrasında ortaya çıkan Rita şiiri...
(Ben bunu belgeselden öğrendim...)
Rita w'al-Bunduqiya - Rita ve tüfek...
https://www.youtube.com/watch?v=XHeJKlPAzXE
"Kaydet... Ben bir Arab'ım şiiri, belgeseli izledikten sonra, bana daha bir "dokunaklı" geldi.
Sorun o şiiri, ağlayayım... O kadar duygusallaştım.
Filistin’in bağımsızlık mücadelesini konu alan şiirleriyle tüm dünyada tanınan ve yaşamı siyasi mücadeleyle geçen Mahmud Derviş’i 9 Ağustos 2008 tarihinde yitirdik.
Filistin’in ulusal bağımsızlığını sembolize eden şiirleriyle ünlü Filistinli şair Mahmud Derviş, sürgünde yaşamı ve israil’in Filistin topraklarını işgalini konu alan şiirleriyle Ortadoğu’da geniş kitlelerce tanındı. Derviş, 2007 yılında Filistin’in Hamas ve El Fetih arasında bölünmesini kınayan bir şiir kaleme almış ve bu olayın intihar saldırısıyla bir olduğunu söylemişti.
Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, Mahmud Derviş için Filistin topraklarında üç gün süreyle yas ilan etti. Gazze’deki Hamas hükümeti de Derviş’in ölümü nedeniyle Gazze’de bir yas evi açılmasını kararlaştırdı.
Hep şiir, hep mücadele
“Çocukluğum, tüm halkımın dramıyla ilişkili olarak, kişisel dramımın başlangıcı oldu. 1948 yazının o gecesinde, dingin bir köyde atılan mermiler ayırım gözetmedi. Altı yaşındaydım, zeytinliklere, sonra dağlara koşar buldum kendimi, bazen yalınayak, bazen yere kapaklanarak. Korkuyla ve susuzlukla geçen kanlı bir geceden sonra, Lübnan denen ülkede bulduk kendimizi.”

1941 yılında doğduğu köyünün yerle bir edilmesiyle başlayan serüvenini böyle özetliyordu Mahmud Derviş. Ve bu serüven, şiirlerinin her mısrasında, yaşamının her anında, ülkesinin acılarıyla, direnişle, mücadeleyle sürüp gidecekti.

Mahmud Derviş, çocuk denilecek yaşta ilk şiirlerini yayımladığı dönemde, El-Ard (Toprak) hareketinde de çalışmaya başlamıştı. El ittihad gazetesi ile El Cedid dergisinin yazı işleri müdürlüklerini yapmış, şiirleri ve yazıları nedeniyle israil ordusu tarafından tutuklanmış, 1970’te sürgün edilmiş, sonrasında Beyrut, Sovyetler Birliği, Paris gezip durmuştu, şiirlerine ve kavgasına bir an ara vermeksizin. Bu yüzden, hakkında “kişiye özel sokağa çıkma yasağı” uygulanmıştı, şiirlerinin çoğunu zindanlarda yazmıştı?

Filistin Kurtuluş Örgütü üyesi olan Derviş, dönemin Filistin lideri Yaser Arafat’ın israil’le yaptığı anlaşmayı protesto ederek 1993’te örgütten ayrıldı. Derviş’in şiirlerinin 2000’de israil’de lise ders kitaplarında yer alması önerilmiş, ancak dönemin israil Başbakanı Ehud Barak, israil’in buna hazır olmadığını söyleyerek öneriyi reddetmişti.

“Bir Filistin gene var!”
1969’da Lotus Edebiyat Ödülü’nü, Sabra ve Şatila katliamları üzerine kaleme aldığı “Beyrut Kasidesi / Gölgeyi Yüksekten Övmek”le 1984’te Lenin Ödülü’nü, 2003’te Uluslararası Nãzım Hikmet Şiir Ödülü’nü alan Derviş, Filistin Ulusal Marşı’nın (Neşîd el intifada) da yaratıcısıydı.
Şiirleri hemen hemen bütün dünya dillerine çevrilen, bestelenen, bayraklaşan Mahmud Derviş’in yapıtları arasında, “Zeytin Ağacının Yaprakları”, “Filistinli Sevgili”, “Gecenin Sonu”, “Uzak Bir Sonbaharın Hafif Yağmuru”, “Celile’de Kuşlar Ölür”, “Düğünler”, “Uykudan Uyanıyor Sevgilim”, “Yedinci Deneme” ve bir seçmeler olan “Ölümü Seviyorlar Benim”, ülkemizde de yayınlandı.
Filistinli şair Mahmûd Derviş'in (13 Mart 1941- 9 Ağustos 2008) Arapça yazan ünlü Kürt yazar Selim Berekat'a ithaf ettiği şiirin Mehmet Algan tarafından yapılmış Türkçe çevirisini aşağıya alıyorum.

Mahmud Derviş: "Kürdün Sadece Rüzgârı Var"

Selim Berekat’a

Kürt, onu ziyaret ettiğim zamanı hatırlıyor; akşam yemeğini…
“Benden sana!” diyerek onu süpürgeyle uzaklaştırdığını.
Dağlar yine aynı dağlar. Ve votka içiyor
tarafsız bir hayalde kalmak için: Ben
mecazımda yolcuyum ve yoldan çıkmış turnalar
ahmak kardeşlerim. Ve silkeliyor gölgeleri
kimliğinden: Kimliğim dilimdir. Ben… Ben.
Dilimden ibaretim ben. Dilime sürgünüm ben.
Ve Kalbim bir Kürt cemresidir mavi dağlar üzerinde.. /

Lefkoşa kasidesinde derkenardır.
Diğer bütün şehirler gibi. Yönleri taşıyan
bir bisiklette. Ve dedi ki: Bana düşen son
yere yerleşeyim. Böylece boşluğu seçti ve uyudu.
Cinler kelimelerini işgal etti edeli düş görmedi.
[Kelimeleri adaleleridir. Adaleleri kelimelerinindir]
Düş görenler dünü kutsarlar ya da altın yarınların
kapıcısına rüşvet verirler. Ne yarınım var benim
ne dünüm var. işte şuracık
beyaz alanımdır benim. /

Onun evi horoz gözü gibi temizdir..
Saçlar gibi dağılmış olan aşiret reisinin
çadırı gibi unutulmuş. Eğirilmiş yünden
bir seccade. Aşınmış sözlük. Aceleyle ciltlenmiş
kitaplar. Kahvehane hizmetkârının
iğnesiyle işlenmiş yastıklar. Kuşları ve
domuzu boğazlamak için bilenmiş bıçaklar.
Porno filmleri. Belagate muadil diken demetleri.
Kiralanabilir bir balkon. işte tam burada Türkler ve
Yunanlılar rol değiştirir sövüp saymada.
Bu hem benim tesellimdir hem kara bir şakanın
sınırlarında nöbet bekleyen askerlerin tesellisidir.. /

Üzerinde uzlaşılmıştır, bu yolcu yolcu değildir..
Kuzey güneydir, doğu batıdır serabın içinde.
Rüzgârların çantaları yoktur, görevi yoktur tozun.
Sanki özlemini kendi dışına gizler, şarkı da söylemez…
Akasya ağacının gölgesine sığındığında yahut saçlarını
hafif bir yağmur ıslatırken şarkı söylemez…
Bilakis, kurda yalvarır, kapışmaya çağırır:
Gel ey köpek oğlu, bu gecenin davulunu çalalım
ölüleri uyandırıncaya kadar. Çünkü Kürtler
hakikatin ateşine yaklaşıyorlar, sonra
şairlerin kelebeği gibi yanıyorlar/

Anlamlardan ne istediğini biliyor. Hepsi
saçma. Tuzakları vardır kelimelerin,
çelişiği bir saçmayı avlamak için.
Kelimelerin bekâretini bozar ve sonra
bakir olarak sözlüğüne döndürür.
Alfabenin atlarına kuruntu verip
koyunlar gibi tuzağına düşürür,
dilin kemiğini sıyırır: Kayboluştan intikam aldım.
Sineklerin kardeşlerime yaptığını yaptım.
Yakalanmış av gibi kalbimi pişirdim.
Asla istediğim gibi olamayacağım.
Yeryüzünü bir kasideden daha az ya da daha çok sevemeyeceğim.
Kürde içinde barındığı ve içinde barınan
rüzgârdan başkası yok.
Ve bağımlı olduğu ve kendisine bağımlı olan
eşyanın ve yeryüzünün sıfatlarından arınmak için…/

Meçhul seslenirdi: Ey özgür oğlum!
Ey sonsuz bir kazanın kepçesi! Eğer
babanı asılı görürsen göğün ipinden indirme,
ve onu senin harika marşının pamuğuyla kefenleme.
Onu gömme ey oğlum, rüzgârlar Kürdün
Kürde vasiyetidir sürgününde ey oğlum…
Etrafımda çok kartal var ve senin etrafında
geniş Anadolu’da.
Cenazem gizli, sembolik, dumanı al
kaderlerine doğru ve çek! Senin göğünün ilk katını
sihirli sözlüğüne. Ve uyar zehirlenmiş yaralı umudunu
O bir vahşidir sense şimdi .. Sen şimdisin. Özgür bir hurafeci,
Ey kendinin oğlu, sen azadesin
babandan ve isimlerin lanetinden../
Dille galebe çaldın kimliğe
Kürde dedim ki, dil ile intikam aldın
kaybolmuşluktan
Dedi ki: Çöle yürümeyeceğim.
Dedim ki: Ben de…
Ve rüzgâra doğru baktım /
- Akşam kör oldun

- Akşam kör oldu!

Çeviren: Mehmet Algan
afro dergisi, sayı 1, 2014