bugün

harfi harfine okuma dümdüz okuma.
örneğin kutsal metinler literal okunduğunda anlamı insanı pek tatmin etmez genelde. tersi alt metin okuma.
(bkz: New Cultural history)

De sassurecü dil teorisine göre dil dediğimiz Şey dış dünyayı olduğu gibi yansıtmaz. Dolayısıyla Metin dışında bir gerçeklik yoktur. gerçeklik dil yoluyla inşa edilir. Yani anlam bir temsiliyet meselesi haline geliyor. Fuko buna bir ekleme yapıyor ve Dilin aynı zamanda iktidar ilişkilerini hem yansıtan hem de inşa eden bir şey olduğunu söylüyor. Dolayısıyla yeni kültürel tarih yazımının amacı metnin manasını kelimesine göre anlamak olmamalı, onun Operate ettiği Bağlamın iktidar ilişkilerini yakalamalıdır. Bu iktidar ilişkileri sayesinde okuduğunuz metni anlayabilirsiniz. Peki bu teorinin günümüz Açısından önemi nedir? Geçmiş metinleri eleştirel olarak ele alıp, onun içinden çıktığı iktidar ilişkilerini deşifre edip bugüne varan teleolojiyi deconstruct edebiliriz. Anlam Appropriation denen şey birtakım içermeler ve dışlamalar içeren Bir mücadele alanıdır. Tahakkümün başlangıcı (kaynağı değil) ne? Sorusuyla değil nasıl? Sorusuyla görülebilir. Dışlanmış olanları gün yüzüne çıkarıp, buradan Alternatif direniş yolları çıkarıp günümüze ulaştırabilir, karşı hegemonik kültürel alanı husule getirebiliriz.