bugün

fransız şair, besteci, muhalif.
"kelimeler ve silahlar aynı şeylerdir;ikiside gebertir"
leo ferre, bir anarşistti. Anarşistti teröristle karıştırmayan bir toplumda, italyan asıllı bir anne ve fransız asıllı bir babanın karışımından, 24 Ağustos 1916'da monaco'da dünyaya gelmişti. 14 temmuz 1993'de öldü.

1789 büyük fransız devrimi'ni bilmeyenler, aragon'u, verlaine'i, rimbaud ve apollinaire'i okumayanlar leo ferre'yi tanımazlar.

Leo ferre, savaşın her türüne karşıydı. fransa'nın cezayir savaşı sırasında de gaulle'e yazdığı generalim adlı şarkı yasaklanmıştı.

ispanyol iç savaş'ında franco'ya karşı yürütülen anarşist mücadelenin ateşli bir savunucusu olmuştu ve günümüzde chanson sanatının en sevilen klasikleri arasında yer alan tutkulu ve ölümsüz protest şarkılar bestelemiştir.

bir çok isyankar ruh gibi ferre'de saygın bir burjuva ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. sıkı bit hristiyan eğitim alan ferre, daha o yaşlardan isyankarlığını ortaya koyarak evden kaçtı. bir süre paris hukuk fakültesi'ne daha sonra da siyasal bilimler fakültesi'ne devam etti. anarşist arkadaşlarından biri, onun için bu konuda şunları sölüyor:

"siyasal bilimler okuması onun için çok yararlı olmuştu. ekonomik ve sosyal bir hareket olarak anarşizmi tam anlamıyla bilen ülkedeki tek sanatçıydı"

eğitimine devam ettiği yıllarda müzik aşkı çoktan yer etmişti. çocukken gizlice kendi kendine piyano çalmayı öğrenen ferre, paris'e geldiğinde besteler yapmaya başlamıştı bile. Profesyonel müzik kariyeri monte carlo radyosu'na piyanist ve sunucu olarak girmesiyle başladı. bu radyoda la chambre (oda) ve la chanson du scaphandrier (derin deniz dalgıcının şarkısı) gibi şarkılarıyla parlak bir çıkış yaptı.

ferre, yaşamı boyunca sözleri de kendine ait olan yaklaşık 350 şarkı besteledi.

greco, bir röportajında ferre'nin nasıl izleyicinin üzerinde büyülü ve cinsel bir etki bıraktığını anlatmıştı: " sanki sesini, varlığın en derin noktalarından çekip çıkarıyordu. toplumu değiştiren, kliseye, orduya, hükümetin ikiyüzlülüğüne karşı öfkesini anlatan anarşist şarkılardan, yumuşak aşk şarkılarına geçerken ses tonunda oluşan fark, dramatik bir etki yaratırdı."

zamanla her şey unutulur.
tutkular unutulur,
sesler unutulur.
o sesler ki,
yoksul insanlarıdır ve
"geç kalma sakın, üşütme kendini"
derler usulca kulağınıza... *
(yazı çalıntı dergisi'nin 7. sayısından alıntıdır)
Sahnede seyretmeye doyamadığım, sesine ve yorumuna hayran kaldığım besteci, şarkıcı, eylem adamı. Avec le Temps ve La Vie d'artiste parçalarıyla kulaklarınızın pası silinir. La vie d'artiste şarıkısının son kısmındaki sözler ve buna eşlik eden -kendi çaldığı- piyanonun bir tokat gibi çarpan tınıları kendisinin sıradan bir besteci olmadığının kanıtıdır. Maymunu Richard ile yaşadığı şatosunda bohem bir hayat sürmüş ve sahnede siyah veya kırmızıdan başka renk giysi giymemiştir. Anarşisttir. Bir defa seyreden bir daha unutamaz. Tülay German ile aynı sahneyi de paylaşmıştır.
protest şarkılar bestelemiş ruh. tutkuya dönüşen karanlık adam.
bir değer. sizinle paylaşıyorum şimdi;

http://www.youtube.com/watch?v=piPxjgHtG38
"avec le temps..."

http://www.youtube.com/wa...tlud4&feature=related