bugün

80 hatta 90 lı yıllarda yapılan güvenlik amaçlı eylemdir.

sol kolun koltuk altında gazete,

sağ elde de kulpundan tutulmuş kızaklı teyp.

az görmedi bu gözler bunları.
güvenlik önlemidir. bir süre sonra vuku bulan üşengeçlik sebebiyle teyp yerinden çıkartılıp sürücü koltuğunun altına konulmuştur.
Paranın para zamanında çok paraydı teypler, o derece yani. Şimdi ucuz zaten çoğu arabada teyp göğüs ile birleşip media center oldu.
eve götürmeye üşenip torpidoya koymak.
maksat caydırıcı olsun.
ulan senin 3 kuruşluk teybini mi çalacaklar zaten çalanlar son model arabaları çalıyor senin teybe tenezzül edip çalmazlar demek istediğim insan davranışı.
bir de baston kilidi getirir akla.

unutma, unutturma!
Bir zamanların en asil güvenlik önlemiydi. At, avrat, silah... Şoför dediğin teybini yanında taşırdı.
tarih 24 eylül 1996...

sanat güneşimiz zeki müren'i kaybettik.

evde büyük bir şok vardı. kimsenin ağzını bıçak açmıyordu...

ve sabah uyandık.
babam; "oğlum ben gelmicem bugün, keyifsizim, sen git dükkanı aç" dedi.

kapıdan çıkarken portmantoya baktım, teyp yoktu, "peder koltuğun altına koydu herhalde" diyerek indim aşağı. arabaya bindim, kızaklı teybi yerine takmak için koltuğun altını yokladım.

yoktu.
diğer koltuğun altını yokladım, orada da yoktu. indim her yerine baktım arabanın. yoktu...

yukarı çıktım, "baba sen teybi almadın mı ya gece" diye sordum. "almadım galiba" dedi. sonra "sen neden inip almadın ki arabadan" diye bana kızdı.

"lan ben ne alıcam, bende var kıçı kırık bir kartal, o arabayla sen geldin, ben senin geldiğin arabayı da mı takip edicem..." diyemedim tabi.

neyse, peder de aşağı indi, bir de o yokladı arabayı. sanki benim bulamadığım teybi o bulacak...

hemen karakola gitti babam, ben de kendi arabamla işe gittim tabi.

akşam oldu eve geldik, "baba noldu teyp işi" diye sordum.
babam karakola gitmiş, ona hırsızlardan yakaladıkları teypleri göstermişler, "bunlardan hangisi seninse al abi" demişler, bizimki ne demiş ya; "benim teyp değil bunlar..." demiş.

"lan teyp çalınmış işte, alsana onlardan birini" diyemedim tabi.

gittik ertesi gün bir dünya para verip yeni kızaklı teyp aldık.

"aldık" derken ben aldım tabi. pedere kalsa hiç almayacak, dandik bir teyp takıp onla gezecek, ama ben tabi hafta sonları onun arabayla takıldığım için teybin en iyisini, ekolayzerin en güzelini falan hep ben taktırıyorum, yemiyorum yatırım yapıyorum arabaya yani. gençlik işte.

tabi çalınan teybin yerine yeni teybi de ben aldım. tam 2 ay karın tokluğuna çalıştım bir kızaklı teyp için...

ertesi gün peder beyin arabasıyla gittik rahmetli zeki müren'in cenazesine. teypte "gözlerin doğuyor gecelerime" çalıyordu. üzüldü babam, "yapma oğlum" dedi, hemen ileri sardım kasedi, ve şu şarkıyı açtım; "ismim mesut göbek adım bahtiyar, yıllarca hep böyle bildiniz, mesut bahtiyar'dan şarkılar dinlediniz..."
https://www.youtube.com/watch?v=4jkKmye1OeI

şimdi bakıyorum da arabalarda kızaklı teyp yok.
insanlar mal kıymeti bilmiyor, arabalardaki teypleri hırsızlar bile çalmıyor artık.
çünkü dünyayı tükettik her şeyi tükettik artık.

kızaklı teypler yok artık,
sanat güneşimiz zeki müren de yok artık.
babam da yok...

yarın bir gün ben de olmayacağım şüphesiz...