bugün

Yazarların nasıl bir senaryo oluşturduğunu merak eden yazar beyanı.
https://www.docdroid.net/...senaryo-3.pdf.html#page=2

yaklaşık iki sene evvel yazmış bulunduğum kısa film senaryosudur. çekmek isteyenin bir mesaj atması yeterlidir.
zeka gerektiren iştir. önüne gelen yazıyor, formatı bilmeden. her yerde senaryo kursları açılıyor, bizim aklı kıt develer de koşarak gidiyor. sinemadan anlamayanlar veyahut sadece hobi olarak yazan tipler yüzünden senaryo çöplüğü her geçen gün daha da büyüyor.
yazımı ve hayata geçirilmesi, uzun metraj senaryolardan çok daha zor olandır. genellikle uzun metraj film sekansı tadında kısa filmlerin ortaya çıkmasında, bu senaryo türünün nasıl yazılacağının bilinmemesinin etkisi büyüktür.
sahibinden satılık bebek patiği..hiç kullanılmamış !!!

gerekli edit:iki kişinin aynı anda aynı şeyi düşünmesi... ilginç *
Ödül almış bir senaryodur.

"Sahibinden satılık bebek patiği. Hiç kullanılmamış."
bir masanın etrafındaki kişiler poker oynarlar. oyun biter ve dağılırlar. bu arada hepsi geride bıraktıklarını düşünürler. türlü hayallere dalarlar. çünkü bunlar hapishanededirler.
Gecenin bir yarısı. Adam çok dertli. Gider açık bir tekel bulur ve bir paket marlboro alır. Sahile oturur. Çok düşünür. Sonunda sigarası biter.
(bkz: son)
hatun kişisi: would you like to fuck me?
erkek kişisi: certainly.
trafiğe kapalı, tarihi ,geniş ,sağlı sollu mağazaları olan , eski kaba taş kaldırım döşemeli bir cadde. caddenin tam ortasında sık aralıklı sokak lambaları. vede yasemin çiçeği sarmaşıklarının sarıldığı turunç ağaçları. cadde de müzik sesleri ve herkesin elinde bir alış veriş çantası . önüne bakıp inip inip kalkan kellerden yere bakan bir baş kendini belli ediyor . ama elinde çanta yok.

beyaz ama artık grileşmiş bir gömleğe sıkıca bağlanmış bir kıravat . topuklara kadar uzayan bir palto. biri parlayan diğeri yırtık iki farklı ayakkabı ile ıslık çalarak ilerleyen biri. bir mağazanın önünde duruyor. pahalı takım elbiselere bakıyor sonra elini cebine sokuyor. kırışmış sigara paketinden bir izmarit çıkarıyor ve yakıyor. kirli sakallı yakaşıklı bir adam olduğu sokak lamsının altına oturduğunda kendini tam belli ediyor . derken bir adam önünde cüzdanını düşürüyor ve ilerliyor. cüzdana bir müddet baktıktan sonra cüzdan açıp içine bakıyor. cüzdan da hatırı sayılır bir servet yatıyor. bir takım elbiseye bakıyor sonra hanidir düşündüğü seyyar arabayla nerde iş yapabilirim şimdi acaba gibisinden çenesini kaşıyor. sonra arkasını dönüyor ki ok gibi adamın peşine fırlıyor ve adamı yakalıyor . cüzdanı sahibine veriyor. cüzdan sahibi teşekkür eder gibi baş sallıyor. başka bir şey yok. kafasını kaldırıp yanındaki kıza bakıyor eski sevgilisi. eski sevgili acıyarak ne kadar kötü koktuğuna üzülüyor.yanından uzaklaşırken kış günü bir insan bu kadar kötü nasıl kokar diyorlar birbirlerine .

bir eski sevgilisine bakıyor birde eski sevgilisinin patronuna. sonra eski sevgilisi ile beraber işe başladıkları ilk gün geliyor aklına ve eski patronunun bir gün cüzdanını bulup ona geri verdiğine gülüyor sadece.sonra bir şey daha hatırlıyor eski patronunun eski sevgilisi yüzünden işten kovulduğunu. eski sevgilisine böbreğinin birini verdiği için bir daha iş bulamayışını hatırlayınca yüzündeki gülümseme dahada artıyor. ortak olacağız diye tüm mal varlığını hiç çekinmeden verdiği eski patronunun yanındaki eski sevgilisinin hayatımda eksikliğini hissediyormuyum acaba diye düşünüyor sonra.

sonra vitrindeki takım elbieli üşümeyen mankene bakıyor . bir izmarit daha çıkarıyor cebinden . siğara içerek ıslık çalıyor yürüken. başını yere eğmiş seken ayağı ile toplallayıp caddenin sonuna ilerliyor. istanbuda bıraktığı tüm anıları nasıl olurda kendi memleketi mersinde beni yakalar derken hatırlıyor
, eski patronunun amcası eski sevgilisinin ise teyzesinin kızı olduğunu. eski sevgilisi ile eski patronunu ıssız bir yerde arabada sevişirken yakalayacam diye kendisine çarpması sonucu sakat kalan ayağını eğri bitmiş koluyla sıvazlıyor .cebinden bir resim çıkarıyor .kendisi 9 yaşında . yanında babası, annesi, eski sevgilisi, teyzesi ,teyzesinin eşi ve askerden yeni gelmiş eski sevgilisinin yeni sevgilisi amcası.
sonra cebine resmi koyup resmi yerine koyduğunu kontrol edip kendisi gibi aç kalmış kendisi gibi kokan yaşlı sakallı uzun saçlı ama tepeden kel olmuş bir adamın yanıana yaklaşıyor . yaşlı adam bayatlıkyan rengarenk olmuş küflü ekmeğin yarısını ona teklif ediyor .o bir adama bakıyor bir ekmeğe ve diyorki :
- az önce iki kişi ile karşılaştım.öyle kötü kokuyorlardı ki miğdem bulandı.iştahım kaçtı.
yaşlı adam şaşırıyor ve :
- eğer başkası senin gibi kokan birine bu kadar kötü kokuyorsa bir insan kış günü bu kadar kötü nasıl kokar diyor.

adam bir izmarit daha yakıyor ve hafif sırıtıp turunç ağacından daha güzel kokmasına rağmen turunç ağacına sarılan yasemin çiçeğine bakıyor ve :

-yaşama arzusu diyor ölümü bildiğin halde yaşama arzusu.


-----------------------son-----------------------------------

gemileriyakanadam
(bkz: hayat)
tarafımdan uydurulann sosyal mesaj içerikli bir kısa filmimsi şey.

esas oğlan 7-8 yaşlarında, formasını giymiş, elinde bir top, sote bir yere, inşaat alanına gider. topu yere koyar, azimli bir halde topu inşaatın birinci katına gerile gerile sert bir şekilde atar. ardından bir kaç saniye çocuğun beklemesini gösterir. ardından top inşaatın 2. katından geri gelir. esas oğlanımız sinirlenir daha azimli bir şekilde topa vurur gene atar. inşaatta biri varmışcasına topu geri atar 2. sefer de.

iyice sinirlenir ve daha bir azimle oğlan topu vurur, gene vurur, gene aynı şey. defalarca sonra amacına ulaşır. top geri gelmez 2. kattan tekrar, bekler. kamera esas oğlanın yüzünü, zaferini gösterir. o ifade ile inşaatın karanlık katına doğru girer.
ve karanlıkla beraber "20 sene sonra" yazar, müzik eşiliğinde etilerde bir sahne tabi ki eleman büyümüş, yıllar geçmiş fatih ürek olmuş "hadi hadi hadiiiiii " şarkısını söylüyor.

yazarın anlatmak istediği: meslek çok önemli gençler, isteyin yeter.
Anlaşılmayacak bir şeyler olsun da ne olursa olsun senaryolarıdır.
kısa film öyküleri olarak değiştirilmesi gereken başlık. yazılanların hiçbirinin senaryo olmaması nedeniyle.
gökyüzü mavisi bir fon...bir silah..tek el ateş...ve başlangıç...*
odtülü iki genç evlilik hazırlığı yapıyor. erkek, yatak odasını görmeyeceksin evlenene kadar, sana sürpriz olucak diyor.
evlilik günü geliyor. kız bir şekilde eve gidiyor nikahtan önce. şeytan dürtüyor ve yatak odasının kapısını açıyor bir şekilde. simsiyah bir odada iki beyaz tabut görüyor kız odanın kapısından baktığında. arkasından omzuna bir el dokunuyor. bitiyor.

gerçekten yaşandığı rivayet edilmektedir. çektik biz bunu ayrıca. hey gidi günler be sözlük.
kısa süre zarfında anlatmak istediğini genellikle anlaşılmaz biçimde anlatmaya çalışan senaryolardır. lakin aralarında çok iyi ve anlaşılır olanları da vardır.

senaryo şöyledir: adam bilgisayarının başına oturmuş senaryo yazmaya başlar. hayalinde ormandadır ve birden güzel bir kız çıkar. abimiz hayallerine gem vurmaz ve işi ilerletmek ister. tam kızla öpüşecekken dışardan densiz bir simitçi, simiiiiyee diye bağırır ve senaristimizin bütün dikkati dağılır. bu hal böyle devam eder. kimi zaman çöp arabası kimi zaman asfalt çalışması. her seferinde bir başka dış etken yüzünden bir türlü olaya giremeyen senarist sonunda silahına sarılır. ve iki kurşun sıkar. biri sağ kulağının yanına diğeri sol kulağının yanına. böylece kulakları geçici süreliğine duymaz olur. ve böylece abimiz senaryosunu, ya da fantezisini yazmaya devam eder.
(bkz: apandisit çalan organ mafyası) soundtrack henüz belli değil.
(bkz: anadol fikriye vs mustang sally) soundtrack olarak mustang sally çalar...
yüzünü görmediğimiz fakat bedeninden anladığımız bir kadın, kadın olduğunu.

leğen kemiği üzerinde, iyileşmeye yüz tutmuş irice bir yaranın kabuğunu kanırtıyordur,

koparır sonunda,

kabuğun ten den en zor ayrıldığı nokta dan koyu kırmızı bir leke büyürken,

bir tekila bardağının içine atar kadın kabuğu.

sonra tuz, sonra atış, tuz yine belki, limon sonra..
çoğu insanın uzun metraj sekanslarını kısa film senaryosu diye nitelendirmesi sonucu safkanına zor rastlanan senaryo türü.

oysa ki kısa film senaryosu uzun metrajdan tamamen farklıdır. nedensellik içinde olması gerekmez. başı sonu açık olabilir. filmi jüriye ya da yapımcılara satmak gibi bir niyet yoksa tamamen kişisel bile olabilir. ve bu yüzden güzeldir.
yazılması zor senaryolardır. önemli olan kurguyu çok iyi yapabilmektir. kafadakiler kağıda tam anlamıyla ulaşmalı kameraya da yansıması açıklayıcı olmalıdır.
sanıldığının aksine uzum metraj film senaryolarından bile daha zor olan şeydir.
çünkü, uzun metaj film yazarları bu işten para alırlar ve bolca zamanları vardır genelde. profesyoneldirler. düşünürler yazarlar. çok saçma bir konuyu bile allayıp pullayıp, üzerine etkileyici replikleri de ekleyerek süper bir film senaryosuna dönüştürebilirler. sıkıcı yada yaratıcılıktan uzak bir sahneyi ardından gelen diğer sahnelerle zenginleştirebilir, hatta kötü olan birçok yerini bir iki sahneyle kapatabilirler.
kısa filimde ise olay çok risklidir. senaryo ve replikler oldukça kısıtlı olduğundan en ufak bi hata zort diye gözümüze girer. hayalgücünüz çok geniş olsa bile, senaryo yazmaya başladığınızda o kadar çok seçenek gelir ki beyninize, seçmekte zorlanırsınız. iki fikri aynı anda bir filimde genelde kullanamazsınız çünkü süre yetersizdir. ayrıca kısa filimle uğraşanlar profesyonel olmadıklarından bu iş için para ve zaman bulmada sıkıntılılardır.
bütün bu öğeler kısa filim çekmek daha zordur demek değil. ama kısa filimler ki özellikle senaryosu, sanıldığından çok daha ciddi bir uğraştır.
karanlığın esaretinde bir hücre... hücrede keskin amonyak kokusu ve genç adamın bedeninden sızan kanın ıslaklığı...
yüzükoyun yerde... uzun, derin kırbaç izleri ve artık tanınamayacak bir surat...
genç dirseklerini kırarak yere baskı uygular ve dizlerinin üstüne kalkar...
doğrulup ayaklarını yere sürerek kenara çekilir ve sırtı soğuk duvara gelecek şekilde çömelir. ağlamaya başlar... sesi gittikçe gürleşerek ağlar...
'artık dayanamıyorum. ' diye haykırır. sesi hücrelerin bulunduğu koridorda yankılanır.
ağlamaklı sesi yavaş yavaş bir kahkahaya dönüşür...
birden ayağı fırlar ve kahkahasını kesmeden zorla seçebildiği karşı duvara doğru koşar ve yere yığılır. bu sefer biraz daha zorlanarak ayağa kalkar yavaşça... ve bu sefer diğer duvara doğru atılır.
tekrar yığılır ve tekrar koşar... tekrar ve tekrar...
sonunda bir daha doğrulmamak üzere yer yıkılır ve artık o özgürdür...
adam gece yarısı yürüyor... adamın elinde sigara... ve adam düşünceli... adam sigarayı bitiriyor, atıyor yanından geçtiği bir bahçeye... sigara çok güzel bir çiçeğin üstüne düşüp, bir iz bırakıyor onda... adam farkına varmadan hiç bunun, yürüyor yürüyor... karanlıkta kayboluyor...
son
siyah bir fon... bir silah... tek el ateş... ve son... * *