bugün

allah'ın en yüksek minarenin tepesinde yaşadığını zannetmek.
aslında çok küçük değildim ama ronaldinho barcelona da oynuyor diye barceloa yı brezilyada sanırdım.
iki tane kalbimiz olduğunu sanırdım. Futbolcu kaka'yı türk sanıp ne kadar şanssız adam diye üzüldüğüm de olmustu. bir de çarpım tablosunun dünyanın en zor şeyi olduğunu sanırdım, Ezberleyene kadar göbeğim çatlamıştı.
Küçükler kahve içmez yoksa kararirsin.
Turşunun ağaçta yetiştiğini ve turşu suyunun turşuyu sıkınca elde edildiğini sanıyordum.
eminem'in kendi şeyini yalaması için bel kemiğini aldırması.
ankara ile türkiye'nin aynı şeyler olduğunu sanıyordum.
gözluk takanlarin cok zeki oldugunu dusunurdum.
çelik'in cici kız şarkısını şeker kız candy için yazdığını sanırdım.
ev sahibi takımın gerçekten bir evi olduğunu zannetmek.
televizyondaki insanların televizyonda yaşadığını düşünmek.
istanbulun aslında var olmadığını iddia etmek. bir ders hocayla bunu tartıştık. isyan çıkmıştı
iatanbulu ders kitaplarından kaldırın diye. Sonraki hafta istanbuldan bi hoca gelince okula tüm havam söndü tabi.
ok prezervatiflerinin kolonyalı mendil olduğunu sanmak. öyle prezervatif kutusu mu olur lan!?
arıya sinek dermişim. yani o kadar küçükmüşüm.
bebeklerin karından çıktığı.
ayin gunesten daha buyuk oldugunu sanmak. *
dünyada her şeyin bana bağlı olarak hareket ettiğini sanıyordum.
herkes sadece yapması gerektiğini yapıyor, yalnızca ben düşünebiliyorum ben algılayıp ben yorumlayabiliyorum diye düşünürdüm.
şirinleri görme umuduyla büyüdüm.
kardeşini hastaneden aldıkları.
küçükken, hani vitrin mankenleri var ya, hah işte onların gerçek manken olduğunu her gece buzlukta dondurulup bütün gün vitrinde beklediğini sanardım. bir de aylık ücret alıyolar zanneder ve ''para için kendilerini donduruyolar'' diye gülerdim.

''atam izindeyiz.'' sözünü, iş yerinden izin aldım raporluyum anlamına geliyor zanneder, ''neden atatürk'e izinli olduklarını söylüyolar ki.'' diye düşünürdüm.

dondurmaların bulutlardan yapıldığını zannederdim, mesela dondurma çilekliyse, bulut'u içine çilek koymuşlar öyle çilekli olmuş diye düşünürdüm.

yağmur yağdığında bir yerde çok iyi bir insan öldü o yüzden doğa ağlıyor derdim, yazın yağmur yağmadığında ''kimse ölmedi yaşasın'' diye sevinirdim.

şemsiyeyi paraşüt gibi yaparsak uçabileceğimi düşünürdüm.

uçakların, ben bağırdığımda beni duyduklarını zannederdim, o yüzden ne zaman uçak geçse ''benden xlere selam söyle!!'' diye bağırırdım.

kedilerin yer yüzündeki şeytanlar olduğunu zannederdim.

kurbağalar, siğil atar diye bir şey var ya, işte ben onu hep sihir olarak anlardım bu yüzden bütün gün kurbağalarla oynardım ki bana da sihir atsınlar.

sevdiğim kimse ölmez zannederdim, benim için onlar ölümsüzdü...
Pamuk şekerin pamuktan yapıldığı, öğretmenin her şeyi bildiği.
öğretmenler sevişmez sanırdım. hala daha canlanamıyor abi gözümde. bizim demir leydi ve sevişmek. yok yok.
siyah kedi gördüğünde. saçını tutmazsan uğursuzluk olurmuş.
pariste yaşadığımı sanardım halbuki payasta yaşıyormuşum..