bugün

birileri ''açılım'' dedikçe ''kürtlerin sabrı taşıyor'' sesleri yükseldiğine göre istedikleri şey ne barış ne demokrasi ne de özgürlük; bunlar açıkça ''''''savaş''''''' istiyorlar...

*****

sözlüğün en boş, en düz, en nefret ettiğim yazarı bile kürtlerin üstüne oynamaya başladı. ne umuyor acaba o ve onun gibiler?

teröristlerin derdi belli. ama ben ''pkk ile alakam yok, terörist değilim, sıradan bir vatandaşım'' diyen bir kürt vatandaşının devletten ne beklediğini merak ediyorum. zira bir çok kürt arkadaşım var, işinde gücünde. kimisi fakir, kimisi zengin, kimi işçi kimi memur. aynı okulda okuduk bazılarıyla. aynı ortamlarda eğlenip aynı derslerden kaldık/geçtik. en önemlisi kurtuluş savaşı'nda dedelerimiz birlikte ölmedi mi? hiçbirinin devletle problemi yok. kendilerinden kürtçe kelimeler bile öğrendik. ailecek gidip geldiklerimiz bile var.

ama özgürlük, eşitlik diye sokaklara fırlayıp polise taşlarla sopalarla saldıranlar ne bekliyor devletten aslında? ne özgürlüğü istiyorlar, kime eşit olmak istiyorlar?

*****

neye daha çok üzüleceğimi bilemiyorum; binlerce şehidimize mi, binlerce şehidin kanına giren pkk'nın adım adım tanınmaya başlanmasına mı?

kan dursun. türkler ve kürtler kardeşçe yaşasın. hiç itirazım yok. ama bunlar olacaksa altta bi yerlerde pkk imzası olmasın. kimse bana ''zaten bu 34 kişinin teslim olması zaten pkk'nın pasifize edilmesi için'' demesin. henüz o kadar da zombileşmedik. madem pkk pasifize olacak önce lider kadro bi insin bakalım dağdan. bi teslim olsunlar. mahkeme önüne çıksınlar.

koca türkiye cumhuriyeti 3-5 çapulcu ile baş edemedi mi? nedir bu rezillik? ellerini kollarını sallaya sallaya gelip hakime selam verip geri dönüyorlar. nasıl o kadar emin geldiler bi kere kendilerinden? hadi hükümet yetkileleri söz verdi diyelim. hakimler savcılar ne zamandan beri yürütmeden emir alıyorlar. bu kadar aleni biçimde hakaret edilmez halka. hakaret de değil bu resmen ihanet.

tekrar ediyorum ''yuhhh bize''.
istedikleri iç karışıklığın çıkması ve 6 saat içerisinde dünya üzerinden yok olmak... hedeflerine, doğru yolda ilerlemekteler. dünyanın en hoşgörülü lideri ulu önder mustafa kemal atatürk'ün millet tanımını kabullenemediler.

(bkz: ne mutlu türküm diyene)
kürtler devlet kurmak istemiyormuş. kürtler adalet istiyormuş. kürtler kendi anadilinde eğitim almak istiyormuş. kültür emperyalizmine uğruyorlarmış. kendilerini ırk olarak ayırmaktan gocunmuyorlarmış ama başkalarının "siz başka bir ırksınız" demesine gocunuyorlarmış.

türkiye cumhuriyeti kuruluşundan itibaren faşizan bir yönetim biçimi belirlemiş. 80 yıldır kaç tane kürt öldürülmüş suçsuz yere. onlar sadece haklarını aramak için ölümlerine dur demek için çıkmış dağlara, devlet kurmak istedikleri için değil. aslında evet başta o imiş amaçlaqrı ama şimdikiler bunu istemiyormuş. amaçları türkiyeyi daha barışçıl, daha özgürlükçü bir yer haline getirmekmiş. ortalarda hala gerikafalı bir takım kürtler geziniyormuş belki ama yeni nesil öyle değilmiş.

benim bileceğim iş değil. bunları bana bugün konuştuğum devrimci kürtlerden biri söyledi. daha da uzun süre konuştuk ama şunu farkettim: bakmak var bir de bakmak var. anlatmak var bir de anlatmak var. üslüptan üsluba da fark var. adam kendi derdini kendince anlattı. ben faşist miyim? haşa... ama şunu belirtmek istiyorum kendisine: her ülkenin bir resmi dili vardır. bizimkisi türkçe. amerikada yaşayan latinler neden ispanyolca olsun abd'nin resmi dili diye diretmiyor? bir nedeni var değil mi? ayrıca bu ülkenin kuruluş amacı ırkçı bir politika izlemekten ziyade çok uluslu bir toplum yaratmaktı. işler istediğimiz gibi gitmediyse bizim suçumuz ne? başkası ötekileştirdiğinde sorun yapan ama kendi kendini ötekileştiren; faşist diye millete kızan ama kendi faşistlik yapan bir ırk kürt ırkı. ne laf anlatmaya ne de söz geçirmeye niyetim var. *

edit:eksiden yana gocunmuyorum sen rahat ol.
kanımca sadece devletin ve diğer milletlerin önyargılarından arınması ve yaftalamaların son bulması.
(bkz: bir kaşık bir de su)
(bkz: boğulmak)
istediğimiz kadar çocuk yapalım ve devlet bize baksın. 3ya da 4 evden oluşan ve taaa dağın tepesine mezra kuralım ve devlet oraya elektrik su ve yol getirsin. vergi vermeyelim ama vergi verenle aynı hizmeti görelim.
aslında amerikanın beklentileri olan beklentilerdir.
sevgili devlet;
biz iyice azdık, ne yaptığımızı bilmiyoruz, bu işin sonu nereye varır diye düşünemiyoruz, bir türlü yediğimiz kaba zıçmaktan vazgeçemedik, adam gibi yaşamayı öğrenemedik, bize verdiğin hakları görmezden gelip hep daha fazla daha fazla diye inledik, insan gibi çalışıp vergimizi ödeyip yaşamak varken boku bokuna dağlara çıktık köpek gibi yaşadık, karılarımızı apoya orospu ettik ve daha yazmaya yüzüm olmayan birsürü halt işledik. ama sen ve senin sabırlı halkın hala ağzımıza zçmadı. biliyorum uygun vakti beklemekteler. birgün anamızı belleyecekler. yaptığımız puştlukların hesabını vereceğiz. benim ne beklentim olsun artık senden.
herkesin devletin birtakim beklentisi vardir. bana da üniversite yillarimda harika "ali cengiz" oyunlari oynayip benim konumumu düsürmüslerdir. istanbul´da hergün bir sürü insan "ambulans vaktinde yetismedigi icin" ölüyor.

kürdün basina ne geliyorsa, türkün basina da geliyor. her is yerinde ne taklalar atarsin patronun gözüne girmek icin...gene de birilerinin oyununa gelirsin.

beni mahmutpasa´da kac kere kazikladilar...simdi aklima gelince gülüyorum.

ankara´da güzelce bir kiza sirf laf olsun torba dolsun diye saati sormustum, abisi arkadaslariyla oradaymis, bana yer misin yemez misin misali, bir sopa cekmislerdi, agzim götüme kaymis vaziyette eve gitmistim...

türkyie böyle bir yer. kürde özel muamele gösteremeyiz. o kürt diye prenslere özgü muamele yapamiyoruz. onun basina ne geliyorsa tür ün basina da o geliyor. yalniz türk daga cikmiyor, askere kursun sikmiyor.

eger kürt o muameleleri kürt oldugu icin gördügünü saniyorsa yanlis düsünüyor. türkiye´nin sarti böyle... iste o düsünce "fitne". gercekle ilgisi yok ama, sanki öyleymis havasi büründürülmüs...yoksa git üniversitelerde ne ayak oyunlari dönüyor, fenerbahce besiktas macindan sonra, adamlar sokak kavgalari yapiyorlar, o kavga edenler savas olsa omuz omuza carpisirlar, o baska öbürü baska...
pkk yı dağdan indirmek için değil, kürtlere gerçek hak ve hürriyeti*vermek için açılım, yenilik yapmasıdır ve en önemlisi geçmişiyle hesaplaşıp gerçekten yanlış birşeyler yaptığını kabullenmesidir.
(bkz: devlet bize wireless versin)
türklerin beklentilerinden daha fazla olduğu kesindir.
aha da budur
--ekşiden alıntı fıkra--
bir diyarbakırlı, bir kayserili, bir trabzonlu aynı kazada ölürler. aileleri perişandır. cenaze evlerinde feryad figandan geçilmemektedir. cenaze günü gelir çatar. üç kader arkadaşının cenaze namazı aynı camide kılınmaktadır. hoca tam namaza duracakken mucizevi bir şey olur ve trabzonlu gökten iner. ayılanlar, bayılanlar... ahali kendine gelir gelmez trabzonlunun etrafını sarar, başta da kayserili ve diyarbakırlının ailesi.

kayserilinin ailesi sorar: sen ne yaptın da geri gelebildin?

-meleklere rüşvet teklif ettim. kabul ettiler. bastım parayı saldılar beni...
-e bizim çocuk niye gelmedi?
-o hâlâ pazarlık yapıyor, anlaşabilirse gelecek.

diyarbakırlının ailesi de meraklanır: bizim oğlan nerededir?

-o biraz zor gelir.
-niye?
-rüşvet isteyen meleklere "ben ne verecem ya devlet versin" deyip duruyor..
--yazmaya üşendim vallahi--
(bkz: her şeyi devletten bekleyen kürt)
yaşların kuruları uyarması ve hem kurunun hemde yaşın yanmaması..
kürtlerin aslında homojen olmadığının ve farklı yerlerdeki kürtlerin farklı beklentilere sahip olduğunun hatta bir kısmının bir beklentisi olmadığının bilinmesi.
kürtlerin tamamı için değilde pkk* için (bkz: belasını istemek)
(bkz: sopa)
sosislerin ucuzlaması.
biz vermek devlet versin.
kürtsel genlerinden dolayı hiç bitmeyecek beklentilerdir.

hatta bununla ilgili doğuda anlatılan bir fıkrada vardır:

kürt cennete girecekemiş...cennetin kapısına gelindiğinde kürt hemen sormuş:
+" hökmet destegi varrr?"
-"yok..burası cennet ne devleti ne desteği..."
+"ee o zaman ben girmiyorum..."
(bkz: aç yatayım ama gölgede yatayım)
(bkz: iett otobüsünde kızın molotofla yakılması)
molotof kokteyli atmanın serbest olması. daha doğrusu molotof kokteyliyle etrafı yakma özgürlüğüne polis vasıtasıyla ket vurulmasının önüne geçilmesi en büyük beklentidir.

yani ne var sanki, insanlar molotof kokteyliyle otobüsleri ateşe vermek istiyorsa bu hakkı o insanların ellerinden almaya kimin hakkı var? yani şöyle özgürce iett otobüsü yakamayacak mıyız? neden polis panzerlerle buna engel olmaya çalışıyor ki?

zavallı kürt kardeşlerimizi bu kadar ezdiğiniz yetmezmiş gibi bir de iett otobüslerini molotof kokteyli atarak yakma haklarını ellerinden alan bir devlet düşünülemez.

açılım maçılım beklemeyin artık. bu hakları ellerinden alıp ondan sonra kimse açılımdan bahsetmesin.
kürtlerin devletten bir beklentisi olmamıştır hiçbir zaman.
devlet müessesesi üst toplumların bir organizasyonudur.
şimdiye kadar elbise-don-yiyecek aş-iş diye feryad eden ve okuma yazma bilmeyen bir insan çıkıp ta -ben borışçil çözüme insancil yoklaşim sergileyen bir devlet görmek istüyorum, derse...
-ki vakidir- seyretmişizdir.
benim için olay bitmiştir.
sen olmuşsun koçum artık. devletten isteyebileceklerini istiyorsun madem.
sakın bana yemek diye gelme bundan sonra derim.
karnını ot toplayarak doyur,sırtına da post geçir ve bu ömrünü böyle tamamla.
'borişçil demokırasi' dediğin şeyin ne bok olduğunu madem biliyorsun.
ülkeye karşı sorumluluklarını yerine getirmek zorundasın.
elektrik paranı çalışıp ödeyeceksin.
15 çocuğunun 15 ini de okutacaksın.
gayri meşru kazanç işini bırakacaksın.
her boku biliyosun madem bunları da bil.