bugün

i

Marksist bakış açısına göre Kurtuluş Savaşı, emperyalist güçlere karşı bir ulusal kurtuluş mücadelesi olarak değerlendirilebilir. Bu perspektife göre, Osmanlı imparatorluğu'nun zayıflığı ve ekonomik bağımlılığı nedeniyle, emperyalist devletlerin bölge üzerindeki etkisi artmıştı. Bu durum, Marksist teoride "emperyalist hegemonya" olarak adlandırılır.

Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Kurtuluş Savaşı, Marksist bakış açısına göre, halkın emperyalist işgalcilere karşı direnişi olarak yorumlanabilir. Bu direniş, Marksist teoriye göre, işçi sınıfının ve toplumun diğer ezilen kesimlerinin ortak mücadelesinin bir parçasıdır. Kurtuluş Savaşı, Marksistler için, bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi olarak değerlendirilir.

Marksistler, Kurtuluş Savaşı'nın milli sınırlar içindeki bir mücadele olarak değil, küresel kapitalist sisteme karşı verilen bir direniş olarak görürler. Bu perspektiften bakıldığında, savaşın sonucu, Türkiye'nin bağımsızlığını kazanmasıyla sınırlı kalmaz, aynı zamanda kapitalist sömürgecilik ve emperyalizme karşı bir zafer olarak değerlendirilir.

Ancak, Marksist yorumlar da farklılık gösterebilir ve farklı önceliklere sahip olabilir. Kimi Marksistler, Kurtuluş Savaşı'nı ulusal kurtuluş mücadelesi olarak görmeyi tercih edebilirken, diğerleri savaşın sınıfsal dinamiklerini vurgulayabilir. Sonuç olarak, Kurtuluş Savaşı'nın Marksist bakış açısına göre yorumlanması, çeşitli faktörlerin etkisi altında farklılık gösterebilir.

ii

Marksist bakış açısına göre, Kurtuluş Savaşı'nın burjuva bir karakter taşıdığı söylenebilir. Türk burjuvazisi, emperyalist işgale karşı ulusal bağımsızlık mücadelesi vererek, kendi sınıfsal çıkarlarını korumayı ve güçlerini artırmayı amaçlamıştı. Ancak, Marksistler, burjuva sınıfının bu mücadelesini tek başına ve saf bir şekilde halkın çıkarları için değil, kendi sınıfsal çıkarları için yürüttüğünü savunur.

Marksistler ayrıca, Kurtuluş Savaşı'nın sonuçlarının da burjuva bir karakter taşıdığını savunurlar. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte, Türkiye'de burjuva-demokratik bir rejim kurulmuş ve burjuva sınıfının egemenliği pekiştirilmiştir. Ekonomik ve siyasi alanda, burjuvazi egemenliği altında kapitalist bir yapı oluşturulmuş ve sınıfsal çelişkiler devam etmiştir.

Ancak, Marksist bakış açısına göre, Kurtuluş Savaşı'nın sonuçları sadece burjuvazi lehine olmamıştır. Savaşın sonucunda, Türkiye'deki işçi sınıfı ve köylü kitlesi de önemli kazanımlar elde etmiştir. Özellikle Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen reformlar ve sosyal politikalar, işçi ve köylü sınıfının yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçlamıştır.

Sonuç olarak, Marksist bakış açısına göre, Kurtuluş Savaşı bir burjuva zaferi olarak değerlendirilebilir. Ancak, sınıfsal çatışmaların ve toplumsal dinamiklerin göz önünde bulundurulması, savaşın sonuçlarının sadece burjuvaziye değil, işçi ve köylü sınıflarına da etkilerinin olduğunu ortaya koyar.
Türkler bu savaşta yabancılarla olduğu kadar türkler’le de mücadele vermiştir. Meclis’te enverci, padişahçı ve halifeci grupların farklı idealleri ve yoğun muhalefeti; istanbul hükümeti’nin idam fermanları; 10 senedir savaşmaktan bunalıp firar edenler (sakarya savaşı’ndaki 10.000 resmi firarla birlikte toplam firar 50.000’e yükselmiştir, ki gidenler, sırtında tüfeğiyle gidiyor), düzenli orduya geçmek istemeyen kuvayı milliyeciler, 20-21 döneminde her yerde patlak veren isyanlar, yunan işbirlikçileri, çerkez ethem veya topal osman gibi kendini müstakil gören ve bulunduğu yeri kendine ait belleyenler, firar eden askerlerden dağlarda eşkiyalık edenler…

Belki karşımızda sadece yunan olsaydı savaş 1-2 sene erken bile biterdi.
Türklerin dünyaya kestiği racondur.
Atatürk önderliğinde yapılan Türk milleti ayaklanması.
"Tevfik Paşa ingiltere ile gizli bir anlaşmaya varılarak Osmanlı Devleti'nin kalan ülkesinin birliğinin ve ingiltere'ye bağlılığının sağlanmasını istedi."
- Yüksek Komiser Amiral Calt Horpe'un raporundan. 06.06.1919

"Ankara Serv Antlaşmasını kabul etmelidir."
- 04.11.1920, A. izzet Paşa kuruluna verdiği talimattan.

"Anadolu'yu boşaltmaları karşılığında, Trakya Yunanlılara bırakılabilir."
- 19.09.1921 Bakanlar Kurulu.

Sadrazam Salih Paşa:
"ingiltere'ye direnip durmak gereksiz ve tehlikelidir." - 20.08.1921

Hariciye Nazırı Mustafa Şerif Paşa:
"Kendim, kabinedeki arkadaşlarım, Sultan ve geniş bir halk kitlesi adına katiyet ve ciddiyetle temin ederim ki umumun arzusu ingiltere tarafından idare edilmekliğimizdir."
- 16.12.1918, ingiltere Ordu Komutanı General Milne'e..

Hariciye Nazırı Sefa Bey:
"Hükümet Ermenilere toprak verilmesini kabul ediyor."
- 29.01.1921, ingiliz Yüksek komiseri Rumbold'a..

Adliye Nazırı Ali Rüştü:
"General Paraskevopulos'un ordusu, şimdi sürat ve şiddetle harekata devam eyleyecek olursa, birkaç haftada Ankara Surları önünde bulunacaktır. Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz! Bu ordu bizim ordumuzdur!" - 12.07.1920

Nazır Rıza Tevfik:
"Anadolu direnişi bir blöftür. Avrupa medeniyeti Aandolu'yu bu zararlı haşereden temizleyecektir. Hüküm galibindir. Medeniyeti temsil eden ingiltere gibi bir devlete itiraz etmek küstahlıktır." - 1920

ingiliz Muhipler Derneği Başkanı, Adliye Nezareti Müsteşarı ve yazar Sait Molla:
"ingiltere Osmanlı Devleti'nin yönetimine el koyarsa, saltanat ve hilafetin ingilizler elinde bulunduğunu gören Mısır ve Hindistan Müslümanlarının da ingiltere'ye dost olmanın gereğine inanacakları..."

"ingiliz mandası istediğinizi bütün itilaf temsilcilerine, hükümete ve gazetelere bildiriniz.."
- 23.05.1919, Belediyelere genelgeden..

"Milliyetci hareket boşa gitmeye mahkumdur..." - 01.05.1920

Yazar ve Nazır Ali Kemal:
"Düşmanlar, Teşkilat-i Milliye'den bin kere daha iyidir." - 23.04.1920

"Ankara'dakilerin Yunanlılara hala meydan okumalarına çılgınlıktan başka bir sıfat verilemez. Yunanlılarla aramızda akılca da, ilimce de, kuvvet bakımından ve her açıdan bu kadar fark varken onlarla muhabereye girişilemez." - 07.08.1920

"Kars alındı. Demek ki işlemediğimiz bir hata kalmıştı. Ermenistan'a taarruz ile onu da tamamladık... Ankara yâranı nihayet meramlarına erdiler. Ermenistan'a yürüdüler. Kars'ı işgal ettiler." - 11.11.1920

"Avrupa ile başa çıkmayı asırlardan beri Asya'nin hangi kavmi başardı ki biz başarabilelim." - 06.02.1921

Yazar Refi Cevat Ulunay:
"Türkler kendi güçleri ile adam olamaz. ingilizler elimizden tutup bizi kurtaracak." - 21.05.1919

"istiklâl diye bağıranlar kötü niyetlidir." - 31.08.1919

"Tek çarenin galiplerle uyuşmak ve anlaşmak olacağı bu kafasızlarca ne zaman anlaşılacak?" - 23.03.1920

"Milliyetci hareketi yok etmek, millet için var olma meselesidir... O alçaklara karşı çıkanlar, dine, halifeye, milliyete unutulmaz hizmette bulunmuş olacaklardır." - 04.04.1920

"Yunanistan kısa zamanda Mustafa Kemal kuvvetleri denen çapulcuları tamamen tepeleyecektir." - 08.09.1920

"Anadolu ile değil, Yunanistan ile anlaşmalıyız." - 15.10.1920

Jandarma Genel Komutanı Kemal Paşa:
"Yunanla çarpışmaktan vazgeçiniz. Zira bu teşebbüsünüz beyhudedir." - 3.08.1919

Adana Valisi Abdurrahman'ın demeci:
"Ayaklanma için sebep yoktur. Fransızlar bizim iyiliğimizi istiyorlar." - 05.11.1920

izmir Valisi Kambur izzettin'in genelgesinden:
"Yunan kuvvetlerinin özel bir tören ve saygı ile karşılanması...." - 26.05.1919

izmir Valiliği Mütasarrıfı Anzavur Ahmet:
"Padişah Yunanlılarla harp edilmesine razı değildir. Yunanlılar bizim dostumuzdur. Padişahın emir ve rızası hilafına olarak, onlara silah çekmek küfürdür, isyandır." - 1920

Anadolu Cemiyeti'nin Istanbul'daki Yunan Başkomiserliğine önerisi:
"Amaç Ankara hükümetine karşı, Yunanistan'ın yardımıyla, Sultan'ın ve Yunanistan'ın himayesi altında bir Batı Anadolu devletinin kurulmasıdır... Kemalist kuvvetler bastırılacak; bütün Anadolu Mustafa Kemal'in elinden kurtarılacak. Bunun için kurulacak gönüllü Anadolu ordusunun talim ve silahlarından Yunan başkomutanı sorumlu olacak, bir miktar yunan subayının bu orduya katılması sağlanacak... Yunanistan, masraflarını karşılamak üzere cemiyete 100.000 Türk Lirası verecek."
- 9.12.1921 (Anadolu Cemiyeti Vahdettinci bir örgüt olup o aşamada Şeyhülislam Mustafa Sabri başkanlığı altında idi)

Dini çevrelerden tepkiler:

Divitli Eşref Hoca:
"ingilizlere meydan okuyoruz. Bu en büyük küfürdür." - 1920

Delibaş Mehmet:
"Halifenin müttefiki olan ingilizler Pınarbaşı'na doğru geliyorlar. Onlarla birlik olup Kuva-i Milliyecileri yeneceğiz". - 1920

"Kim milliyetçilerle birlikte Yunana karşı giderse şer'an kafirdir". - 1920

islam yüceltme derneğinin bildirisi:
"Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır. Hiç de zararlı bir topluluk değildir. Asıl kafası koparılacak mahlukat Ankara'dadır." - 1920

Medrese Hocaları Derneği (Cemiyet-i Müderressin):
"Kuva-i milliyetciler kudurmuş haydutlardır."

Edirne Tem'in gazetesinden:
"Müftü Hilmi Efendi, Selimiye camii'inde hürriyetin ve adaletin saygıdeğer temsilcisi olan Venizelos hazretlerinin sağlığı için güzel bir dua okumuş, ve hazır bulunanlar şükran duygularını belirterek duaya katılmışlardır." - 13.08.1920

Konya'nin 27 köyünün eşrafının ingiliz temsilcisine başvurusu:
"Milliyetçileri ezmek için Ingiliz hükümetinin bize yardim elini uzatmasi..." - 28.10.1920
içerde yobaz orospu çocukları, dışarda neredeyse tüm cihana karşı verdiğimiz türk milleti için olmak yada olmamak savaşıdır. eğer bu savaş kazanılmasaydı türkiye diye bir ülke olmayacaktı. başta mustafa kemal paşa ve savaşan tüm asker ve halkımızı saygı ve sevgi ile anıyorum. ruhları şaad olsun.
halkın bir kısmı ne kadar hacı hoca varsa peşinden koşmuş ve hatta kuvvacıları alçakça katletmiştir sultan diyor diye. pek çok yer savaşılamadan kaybedilmiş köylerde insanlar kimsenin haberi bile olmadan işgalciler tarafından katledilmiş. dünya savaşında 3 milyonluk ordu burada 300000 ancak olmuş.
1922; Milli Mücadele döneminde kıyafet yardımı yapılan çocuğun mutluluğu.

görsel
türk isyanına karşı ankara hükümeti;
yunanistan, fransa, birleşik krallık, gürcistan, ermenistan,
osmanlı imparatorluğu (bkz: istanbul hükümeti) ve bir çok kişinin bilmediği abd savaşmıştır.

Buhara, azerbaycan, sovyetler birliği, ukrayna ve pakistan desteklemiştir.
pakistan, ingiliz
diğer ülkeler ise sovyetler'in toprağı idi.
aynı anda haçlılara, rumlara, bizanslılara, ingilizlere, fransızlara, şeriatçılara, kürdistancılara koyduğumuz savaştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Şanlı Askerlerimiz ile destan yazdığımız savaştır.
görsel

Kurtuluş savaşı dönemlerinden bir karikatür. Yunan kralı üzerinde kemal yazılı bombadan kaçmak için can havliyle koşuyor.
z kuşağının ibret alması gereken savaştır yaşıtları bizansa ecel terleri döktürüyordu.
Bu savaş türkiyenin en önemli savaşlarından biridir. Türk bağımsızlığına ve hürriyetine kast edilip köle hayatı çektireceklerdi dış mihraklar. Aynı ingilizlerin sömürüsü hintliler gibi. istedikleri gibi bizleri kullanıp namusumuzu çiğneyeceklerdi şerefsizler. Çok şükür ki hepsine mezar yaptık buraları. Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Adının özgürlük savaşı olmamasının sebebi Türklerin zaten Özgür ancak bir kısmının Özgür olmamasından ve kurtarılması gerektiğinden dolayı bu şekilde olduğunu düşündüğüm savaş.
Kazım karabekir paşanın enver'e uymayıp doğu ordusunu koruması, fevzi paşa gibi bir dahi stratejist komutanın olması, herkes hain dese de (ben hain değil asi olduğunu düşünüyorum) ethem beyin çerkesleri anzavur etkisinden koparıp kuva yi milliye yanında yer aldırması gerçek sebeblerdir. Mustafa kemal çok büyük bir adamdır. Onun gerçek büyüklüğü ise otoritesini bu insanların tamamına kabul ettirmesi ve enver'i tüm ordudan silebilmesinde yatar. Savaş tarihlerinde tek bir gerçek vardır. Savaşı komutanlar kazanır, askerler sadece savaşır.
Halkın neredeyse yarısından fazlasının neredeyse umurunda bile olmamış savaştır doğrusunu söyleyelim. Yoksa dünya savaşında yüzbinlerce kişilik ordu 15 bine düşmezdi. Sürekli kaçaklar olmuştur.
bir önceki resim german ordusu değil mi yahu?
görsel

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
türk milletinin makus talihini tersine çevirdiği savaştır.

anlaşılan denize dökülmeyen birkaçı kalmış.
türk tarihi'nin en şerefli savaşıdır-mücadelesidir.
şaibeli bir kısmı yoktur, okuduklarını beyniyle algılayamayanlarca anlaşılamamaktadır.
samsun'a çıkış atatürk adına bir fırsattır. vahdettin, emir verdi de atatürk vatanı kurtardı demek için; eroin kafası yaşamak lazım.
inönü savaşları olmadı, aynen yunan bile yenildik, baskına uğradık diyor; birileri götünden inönü savaşı olmadı diyor. inönü savaşları büyük çarpışmalar değildi desen anlarım da, yoktu dersen yalan söylersin. yunan ordularını gafil avlayıp bozguna uğrattığımız çarpışmalardır.
düşün tarihimizin yakasından. yettiniz artık.
nelerden kurtuluş savaşıdır.
bu savaşla nelerden kurtulunmuştur.
sadece işgalci dış düşmanlara karşı değil içerideki vatan hainlerine de tokadı yapıştırdığımız savaştır. nasıl ki ingilizin yunanın içerisinde veya g.tünde hala acısı varsa içerideki vatan hainlerinin g.tlerinde de aynı acı var. en azından torunlarında var. hala havlıyorlar yunan kazanaydı daha iyiydi, osmanlıyı yıkdılar, atatürk padişahı indirdi, bu ne biçim savaş ne biçim sistem diye. onlar istedikleri kadar kuyruk acısı ile havlayıp dursunlar tüm dünyada tarih kitaplarında gelmiş geçmiş en büyük zaferlerden birisi olarak çocuklara ders şeklinde öğretiliyor, anlatılıyor bu mücadale ve azim hikayesi.
hafızalara öyle kazınmış, öylesine herkes tarafından bu ismi hak ettiği kabul görmüştür ki yaşanan her dar boğazda bu ikinci bir kurtuluş savaşıdır diye halk desteği istenmeye devam etmektedir.
aynı zamanda ingiliz işbirlikçisi osmanlı diktatörlüğüne karşı da yapılmıştır.