Kur'ân'da yazilanlara göre Tanri, kendi "yüce'ligini" kabul ettirebilmek, ve kul'larini kendisine ve elçisine (Muhammed'e) bas egdirtebilmek için, bir yandan "korkutma", ve diger yandan da "mükâfat" usûllerini seçmistir; örnegin bir yandan dehset verici "cehennem" azâbindan söz eder, diger yandan da mutluluklarla dolu "cennet" müjdeleri verir. Cehennem'i ne kadar azab ve iskence yeri olarak göstermis ise, Cennet'i de o kadar bolluk, ve zevk ve sevk yeri olarak düzenlemistir. Fakat bu düzenledigi cennet'i, çöl Arap'inin hayal edip mutluluk duyabilecegi güzelliklerde göstermistir. Daha baska bir deyimle, kizgin günes altindaki uçsuz bucaksiz kum çöl'lerinde, aç ve susuz yasayan Arap bedevisinin bütün gereksinimlerini (özellikle Arap'taki sehvet bollugunu ve içki ve yiyecek düskünlügünü) hesap ederek, Cennet'leri her bakimdan bolluk ve bahtiyarlik yeri olarak düzenlemistir. Nitekim Kur'ân'da yazilanlara göre cennet'lerde "cevherlerle islenmis taht'lar, koltuklar", Altin ve gümüs bilezikler, "yesil ipekli giysiler", "yakici günesi, ve dondurucu sogugu olmayan iklimler", "sabah gölgesi gibi uzanip giden tatli gölgelikler", "kus etinden yiyecekler", "bas agritmayan ve sarhos yapmayan sarapla doldurulmus testiler, ibrikler", "lâtîf yaylalar", içenlere tad veren sarap irmaklari", "süzme bal irmaklari", "bahçeler ve üzüm baglari", tükenmeyen ve yasaklanmayan sayisiz meyveler", "meyveleri salkim salkim dizili muz agaçlari", "kiraz agaçlari", "çaglayarak akan sular ve su irmaklari", "tadi bozulmadik süt irmaklari", vs... ve daha neler var! (Bkz. Kur'ân, Vâkia 15-40; Nebe 31-36, Saffat 41-57; Sâd, 49-54; Zümer 73-74; Rahman 46-78; Muhammed 15; Tûr 19-24) Insan 5, 17-22; Kehf 30-31, 107; Hacc 23; Fâtir 33-35; Ra'd 23-24; Hadîd 12-15, 21; vs...).

Fakat türlü bu güzellikler ve nîmetler yaninda, ve bunlardan çok daha önemli olarak bu cennet'lerde "güzel iri gözlü ve sedeflerinde sakli inci gibi bakireler", "hûrî'ler", "memeleri yeni sertlesmis, (turunç memeli) kizlar" vardir. Nebe' sûresindeki su satirlari okuyalim: "... Süphe yok ki çekinenlere bir kurtulus ve kutluluk ve murâda eris yeri var; bahçeler, üzümler, ve memeleri yeni sertlesmis yasit kizlar. Ve dopdolu kadeh. Ne bos bir söz duyarlar orda, ne birbirlerini yalanlama..." (K. 78 Nebe sûresi, âyet: 31-34)1. Yorumcularin açiklamalarina göre, bu âyet'lerde kiz'larla ilgili olarak, esas itibariyle "kâ'ib" ve "tirb" sözcüklerinin çogulu kullanilmistir "Kâ'ib" sözcügünün çogulu "memeleri kübik, yâ'ni yeni agirsaklanmis, turunç memeli denilen taze kizlar" dir. "Tirb" sözcügü ise, hep bir yasta olan Cennet kizlarini ifâde etmekte olup, bu kiz'larin genellikle hep on alti yasinda (Cennet'teki erkeklerin ise otuz üç yasinda) bulunduklarini anlatmaktadir2. Öte yandan Vâkia sûresi'nde yazilanlara göre Tanri, bu Cennet kizlarini "sakli inciler gibi, iri gözlü, cilveli, isvekâr hûriler" seklinde ve "apayri biçimde yaratip, eslerine düskün ve yasit bâkireler" kildigini bildirmistir (K. Vâkia sûresi, âyet 21, 35-36). Yine bunun gibi Tûr sûresi'nde Tanri'nin, erkek kul'larina hitaben söyle dedigi yazili:... Yeyin için, afiyetler olsun çalistiginiz için. Dayanarak, sira sira dizilmis a'lâ koltuklara, es etmisizdir de kendilerine güzel iri gözlü hurîleri... (K. 52, Tûr sûresi, âyet 18)3.
Fakat Tanri'nin nîmetleri bununla da bitmis degil; çünkü yine Kur'ân'dan ögrendigimize göre Tanri, cennet'te, taht'tan koltuklara yaslanmis olarak istahlarinin çektigi meyve ve etlerden dilediklerince yerken kadeh çekistiren erkek kul'larina, bir de ayrica hizmet etmek üzere "oglan'lar" ("gilman'lar", "vildan'lar") verecektir. Nitekim biraz önce degindigimiz Vâkia sûresi'nde, "Murassa tahtlar üstünde, karsi karsiya kurulmus" olan cennet erkeklerine ölümsüz oglan'larin" (Muhalled evlâdlar'in) hizmet sunacagi bildirilmistir. Yine bunun gibi Tûr sûresi'nde bu oglanlarin "sedeflerinde sakli inci gibi olduklari belirtilmekte. Gerçekten Tûr sûresi'nde Tanri'nin söyle konustugu yazili: "... Biz onlari, iri (güzel) gözlü hûrîlerle eslendirecegiz. (Cennette) onlara, istahlarinin çektigi meyve ve etlerden dilediklerince verecegiz alabildigine. Ve onlar orada kadeh tokusturacaklar. Içinde bos ve günah olmiyan biçimiyle... Vegilman' (oglanlar) onlara hizmet sunacak. Sedeflerinde sakli inci gibidirler (oglanlar)..." (K. Tûr sûresi, âyet 19, 20, 22-24)4.
Bu yukardaki âyet'lerle ilgili olarak Muhammed'in söylemesine göre Tanri, sevgili erkek kul'larini Cennet'e alirken, onlari "tüysüz, emred (yâni sakali ve biyigi çikmamis), gözleri sürmeli, otuz, otuz üç yasinda olarak" sokacaktir.

Bütün bunlardan anlasilan su ki Tanri, dünyâ yasami sirasinda kendisine ve Muhammed'e bas egmis erkek kul'larini ebedî mutluluga kavusturmak için onlara Cennet'te bahçe'ler, "üzüm baglari", "içki dolu kadeh'ler", "kus etleri" vs... yaninda, bir de ayrica memeleri yeni sertlesmis, ya da turunç memeli" denilen ve yaslari on alti olan güzel kiz'lar, ayrica "gilman'lar" (oglan hizmetkârlar) verecegine dair yeminler etmistir.
(bkz: gogusleri tomurcuk gibi kabarmis yasit kizlar)
insanların islamı yine yanlış yorumlamasından kaynaklanan saçmalık.
ben dünyadaki sevdiğimle olmayı yeğlerim. cennete zevk için girecekseniz; benim hakkımda sizin olsun.

bana seni gerek seni.
tefsir ayet demek demek değildir. ne hurilere ne gılmanlara var oldukları dışında her hangi bir abartılı şehvetli sıfat veya tasvir kuranda yoktur. bunlar yorum hatasıdır.
'' erkekleri huri veriliyor ya kadinlara da nuri veriliyor mu? '' diye soran ufak beyinlerle karsilasiyoruz sIk sIk.
http://a1.sphotos.ak.fbcd...933620924_905868240_n.jpg
bunu başlığı açan adam muhtemelen huriler için mi ibadet ediyorsun sorusuna maruz kalan adamdır e sormak lazım cennet sizin fantazi köşeniz değildir .
Cinsiyetsiz hizmetlilerdir. Boşuna sevinmeyin erkekler.