bugün

Zaman herşeyin ilacıysa fazlası intihara girmez mi?

Kalbimin atışının yavaşlamasını istiyorum. Yavaş yavaş atsın ki yorulup durmasın.

Oğuz Atay.
cehalet mutluluktur.
“Yıldızların değeri herkes için aynı değil... yolculuk yapanlar için yıldızlar yalnızca klavuzdur. Bazıları için yalnızca gökyüzündeki küçük parıltılardır. Bilim insanları için araştırılacak problemlerdir. Benim işadamı gibiler için ise onlar yalnızca değerli altındır. oysa bütün yıldızlar sessizdir Ama sen, sen yıldızlara kimsenin bakmadığı gibi bakacaksın... onlardan birinde ben yaşıyorum ve gülüyorum diye, geceleyin gökyüzüne baktığında, senin için bütün yıldızlar gülüyor olacak. yalnızca senin gülmeyi bilen yıldızların olacak.”
görsel

Günümüzün sorunu bu işte. Biz de alimler bir araya gelip ilmi bir konuyu tartışmıyor. Ya reddiyeler havada uçuşuyor ya tekfir etmeler. Belli bir ilmi seviye, altyapı gerektiren konuların televizyon önünde avama karşı tartışılması insanların aklını hepten bulandırıyor. Al sana deve sidiği ikram ediyorum buyur iç. ilmin de namusu vardır. işte biz bir araya gelmedikçe böyle seviyesiz, birbirine karşı öfkeyle dolan insan olup çıkıyoruz. Kafire karşı harcamamız gereken enerjiyi müslümanla dalaşarak harcıyoruz. Aklımda o kadar şey var ki hangi birini yazsam..

Elin oryantalisti bile senede bir defa beraber toplanıp nerden fitne soksak diye düşünüyor. Hadislere sallayıp duruyor. Al bak şimdi hadis müslümanı kuran Müslümanı diye ayrıldık. Tövbe estağfurullah. Biz sonra neden ümmet değiliz. Şimdi bu dediklerim millet uzaya çıktı biz hala viviviv diyenlere laf vermek için değildi. Ben inancımızla alakalı konuşuyorum.

Kitap:Sosyal davranışlarda ölçüler
Yazar: Prof. Dr. Osman Öztürk
''şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. acı, insanın yüreğini paralayan ve sırrını kimseye anlatmadan birlikte ölmesi gereken şeydi. kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbürüne çevirme cesaretini bile yok eden şeydi."

şeker portakalı - josé mauro de vasconcelos
“Kimseyi gerçekçi olmaya çağırma. Çünkü bunalan insanların, yalan bile olsa bir umuda sığınma ihtiyaçları, gerçeği söyleyenlerden nefret etmesine yol açıyor.”
“ insana en çok acı veren şey, söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur. “

Yeraltından Notlar-Dostoyevski
insanların istedikleri buydu demek, yalanlar harikulade yalanlar.
Ekmek Arası Charkes Bukowski
"Alışkanlığım devamli sana çekiyor beni. Durup durup dudaklarını öpmek geliyor içimden. Saçlarını okşamak geliyor, ellerini tutmak geliyor. Kokunun tenime sindigini hissediyorum geceleri. Teninin dudaklarımda eridiğini hissediyorum. Boynunun en güzel yerini benden başka kimse bilemez artık. Seni kimse benim kadar benimle bir bütün olduguna inandıramaz."
Şu anda yapabileceğim tek şey sonuna kadar aklımı başıma toplamak.

Kafka-dava.
“Biz pek şaşkın varlıklarız: filanca hayatını işsiz güçsüz geçirdi, deriz; bugün hiçbir şey yapmadım, deriz.
-bir şey yapmadım ne demek? Yaşadınız ya! Bu sizin yalnız başlıca işiniz değil, en parlak, en şerefli işinizdir.”
itiraf ihanet değildir,ne yaptığın ya da ne söylediğin değil,yalnızca duygulardır önemli olan.eğer seni sevmekten vazgeçirirler beni işte o zaman ihanet etmiş olurum.

George Orwell - 1984
kadın erkeğinin intikamını almaz . Erkeğin kendi kendini cezalandırmasını sağlar...

PARLA .
görsel
Nikola Tesla.
Bildiği son şey bir daha bilemeyeceği oldu.
Jack London/Martin Eden
"büyük bir hızla kendi hapishanemi inşa ediyorum.
güvenilir ve pahalı çelik.
çok ağladım,
çok erkek oldum ama çok da kadın.
kimseyle, kendimle bile yaşayamadım.
birkaç sözcük inliyor dilimin altında, gerçek ne bilmiyorum.
bir suçlu gerek bana; hemen şimdi, benim gibi.
bugünkü devirde Hepimiz parça parçayız. içimizde, dışımızda birtakım şeyleri lehimleyerek yaşıyoruz.
(bkz: aydaki kadın)
(bkz: ahmet hamdi tanpınar)
“Ona kartopunu kimseye fırlatmayacağımı söyledim, ama bana inanmadı.
insanlar size hiç inanmıyorlar zaten.”
herşeyin en mühim noktası başlangıcıdır.
KiTAP:ŞU SAATTE ORDAMIYDIN?!
YAZAR:BiLÂL SAMi GÖKDEMiR
* Aldanmışlar arasında, doğru kavrayışlı bir adam, tüm saat kuleleri yanlış zamanı gösteren bir kentte, kendi saati doğru olan bir adama benzer. Saatin gerçekte kaç olduğunu bir tek o bilmektedir, ama bu onun ne işine yarar? Tüm dünya yanlış zamanı gösteren kent saatlerine göre davranmaktadır; hatta, bir tek onun saatinin doğru zamanı gösterdiğini bilenler bile.

-arthur schopenhauer
'Otur'' dedi Hüsamettin Bey, ''Anladım.''

''Haklısınız albayım.'' Oturdu. ''Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç
konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: ''Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor.
Küçük oyunlar istemiyorum albayım.''

Oğuz atay / Tehlikeli oyunlar
"...yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. o da hırsızlıktır. onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun."
(bkz: khaled hosseini - uçurtma avcısı)
insanın içinden de şarkı söyleyebildiğini bilmiyor muydu yoksa? -Şeker portakalı
"Keşke insan her gün kendisine şunları söylese:"dedim, “Arkadaşların için yapacağın şey, onların sevinçlerini ellerinden almamaktan, mutluluklarını onlarla paylaşarak artırmaktan
başka bir şey değil. Ruhları endişe verici bir tutkunun altında ezilip kederden mahvolurken, onları biraz olsun avutabiliyor muyuz?

-genç werther'in acıları
"Delilik, şüphesiz aptallıktan iyidir. Delilik, var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı, aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.”