bugün

"Niye ulan, niye?" Alnımızda "Her nevi yanık tedavi edilir" mi yazıyordu? Nöbetçi eczane mi açmıştık? Kaporta mı tamir ediyorduk? Niye?

Fakat müzeyyen bu derin bir tutku.
sonsuza dek yatabilen ölü değildir ve tuhaf zamanlarda ölüm bile ölebilir.
" Kendini gerçekleştirmek... Peki bu ne demek? Ben niye burdayım demek. Özümde neyim demek. Beni diğerlerinden ayıran en temel şey ne demek. ' Şeklim ne? ' değil, ' içimdeki bu ses ne? ' , ' içeriğim ne? ' demek. Böylece kendi ilkelliginden arınmış hakiki insan doğar. "
"gündüzleri kimse kendisi değildir, geceleri de kimse başkası..."

tahir musa ceylan - aylak bilgi
“ne makine şu insan be; içine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun. iç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor”

nikos kazancakis - zorba
aslında kitap kalıntılarıdır. o güzel atlara binip giden güzel insanların geride bıraktıklarıdır. oldukça kıymetli olan ve sahip çıkılması gereken sözlerdir.

diriliş

''bu kadar karmaşık olayların bu kadar yalın, bu kadar korkunç bir açıklaması olamazdı. adalet, iyilik, yasa, inanç, tanrı vb. konusundaki bütün o güzel sözlerin; en kaba, en aşağılık çıkarla, en korkunç acımasızlığı maskeleyen sözcüklerden başka bir şey olmaması olanaksız bir şeydi.''
Her neyi arzuluyorsanız arzulayın, ona dikkatinizi, bağlılığınızı ve sadakatinizi verin. Her zaman ödenmesi gereken bir bedel vardır. Araba kullanmayı öğrenirken, direksiyon hakimiyetini, trafikte hareket etmeyi ve park etmeyi kavrayabilmek için bilinçli bir çaba sarf etmeniz gerekir. Muhtemelen şu an, tüm bu şeyleri çaba sarf etmeden yapıyorsunuzdur. Aslına bakarsanız, bu noktada bilinçaltınız araba kullanıyordur. Nasıl araba kullanılacağını öğrenmek için dikkat göstererek, gereken bedeli ödemişsinizdir ve şu an otomatik olarak yapabiliyorsunuzdur. Refah ve başarıya ulaşmak. Dr. Joseph Murphy.
Aslında yetkinliği olduğu halde iyiye-kötüye, güzele-çirkine, estetiğe-biçimsizliğe, bireyin iç dünyasına ya da toplumun düşsel gerçeğine kayıtsız, sadece tribünlere oynayanlara Tarkovsky'nin diyecekleri var:

''Sinema paranın hakimiyetinden, açıkçası yapım maliyetinin egemenliğinden kurtulduğunda, sanat eserinin yaratıcısının gerçekliği kalem ve kağıtla, boya ve tuvalle, keski ve mermerle, 'x' ve yönetmenle olduğu gibi kaydetmesinin bir yöntemi bulunduğunda, işte o zaman göreceğiz. O zaman sinema en önemli sanat, ilham perisi de bütün ilham perilerinin kraliçesi olacak. '

şiirsel sinema- andrey tarkovski (s-44)
Hepimiz sahtekar olduğumuz için birbirimize tahammül ederiz.

E.m.cioran ç.k
"ağlama angelita; ya bu akşam sana bir ev alacağım ya da yasımı tutacaksın."

Yasımı tutacaksın / dominique lapierre
Ve senin, yılanın ve kadının arasına husumet, nefret ve düşmanlık ekeceğim. Senin tohumlarınla o kadınınkilerin arasına. Sen onun topuğuna vuracaksın ama o senin kafanı ezecek.
"kral ya da kraliçe bile olsanız, insan olduğunuzu unutmamalısınız, unutursanız kasılmaktan bir bok oynayamazsınız."

zafer algöz'ün, haşırt dı bilekbord kitabındaki müşfik kenter ile olan anılarından.
Beni öldürmeyen şey güçlendirir. Hastalığım bir nimettir.

Irvınd yalom. - Nietzsche ağladığında
isteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi mesulünü bulmuştum: buna içimizdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması… içimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu… içimizde şeytan yok, içimizde aciz var, tembellik var, iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var.
Sabahattin Ali-iÇiMiZDEKi ŞEYTAN
:(
''Ne oluyor? ''diye sordu.''Saat onda idam cezan uygulanacak.''Uyku sersemliğiyle inanmadı buna mahkum.Itiraz etmeye, yazının ancak bir hafta sonra gelecegini söylemeye çalıştı. Ama iyice ayılınca itiraz etmeyi kesti, sustu. Neden sonra şöyle dediğini anlatıyorlardı.''Birden çok ağır geldi...''Sonra yine susmuş, ağzını açıp bir şey söylemek istememiş. Bilinen hazırlıklar üç dört saat sürmüş....kahvaltısını getirip önüne koymuşlar.( Bir şaka mıydı bu? Ne acımasızlık bu böyle. Öte yandan, bu iyi niyetli insanlar bir kötülük düşünmeden yapıyorlardı bunu.Insan sevgisinden böyle davrandıklarına inanıyorlardı.)
BUDALA
"Yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz"
Stefan Zweig/Satranç.
"sana her şeyi başından anlatmamı sabırla bekle sevgilim, senden rica ediyorum, on beş dakika beni dinleyiver! ben bir ömür boyu seni sevmekten usanmadım..."

stefan zweig/bilinmeyen bir kadının mektubu.
''Nehludov şimdi çok iyi anlıyordu ki toplum, genel olarak da toplum düzeni, başka adamları yargılayıp cezalandıran yasal suçlular sayesinde değil de, her şeye ve bu ahlaki düşkünlüğe rağmen, insanlar birbirlerine hala bir parça sevgi ve acıma duygusu taşıdıkları için ayakta durabiliyordu.''
Açıkçası bana kalırsa dünyevi zevkleri tadarak yaşanacak bir hayat insana pozitif sonsuzluk getirir.
Ama dini bir hayat negatif sonsuzluktur.
Olasılıksız s.52.
işte küçük bir gerçek. Öleceksiniz.

kitap hırsızı, markus zusak.
Doğduğumuz andan itibaren ölmeye başlarız. irvin yalom
"bana artık yemek, çay, kahve verilmeyeceğini sabah erkenden bildirdiler. yetkiliye gidip sordum. yemeği hak etmediğimi, yalnız çay verileceğini söyledi. dünden beri çaydan başka bir şey geçmedi boğazımdan. en kötüsü, mum bile vermiyorlar. çünkü bir insan için en büyük ayıp: parasızlık"

mektuplarından - dostoyevski
“Kardeşlerim, insanların günahından korkmayın, insanı günahlar içindeyken de sevin, çünkü bu, Tanrı sevgisine benzer bir şeydir ve dünyada sevginin doruk noktasıdır.”
görsel
"dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin? yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir. sonuna kadar git be insan, avara et ve korkma! tanrı, baş şeytandan çok, yarım şeytandan iğrenir!"

(bkz: zorba)