bugün

iki gözümün çiçeğisin.
inanma,
Yanındayken başka olan ağzından bal damlayan o insan sözleriyle, bakışıyla, dokunuşu ve ilgisiyle göz boyayan biri...
Insanların en zoru bu işte yanında başka olan başka konuşan, ama uzaklaşınca bambaşka biri olan...
Hangisi o, hangisi...
Bıkmadın mı beklemekten?
Dolu geçen dolmuş yüzünden bir sonrakini bekle, kargonuz yola çıkmıştır mesajından sonra kargoyu bekle, hiç bir zaman gelmeyecek sevgiliyi bekle...
Beklemekle geçiyor ömrün. Yazık sana canım kendim.
Her daim tekrarlanması gereken notlardır. O zaman yazayım:

Zor günleri kıvranarak son kalan kan damlasının damarlarından geçtiğini hissettiğin o anlarda hiç haberi bile olmayanları, Hayallerini gerçekleştirdiğin son 1 yılda sakın arkana dönüp,geçmişinle ilişki kurma, "Amerika'yı tekrar keşfetmeye gerek yok" demişti, dediği gibi bırak öylece kalsın.
Her şeyi baştan beri mahveden o zaafını kullanan, enerjini ve fikrini boşuna, boş insanlara sarf etme.

Önüne bak ve son nefesine kadar inandığın ülken için gereken her şeyden asla vazgeçme...
Gitme deseler bile.
Ne yaşadıysan sana tecrübeydi. Zorlukları geçeceksin. Her şey çok güzel olacak. Her anlamda tabi. Bu üzüntün, özlemin geçecek ve istediğin hayatı istediğin gibi şekillendireceksin. Söylemesi zor ama sana engel olan şeylerden ciğerinden parça bırakarak vazgeçtin. Bunu yapmak zorundasın kendine. Mükemmel bir hayat tasarlamak zorundasın.
Her nolursa olsun haline şükret derim . Hayat kısa.
Seni seviyorum.Değersiz hissettiğini biliyorum;aptal hissettiğini biliyorum ama bil ki kimse seni senin kendini yerdiğin kadar seni yermiyor,sana senin baktığın kadar kötü bakmıyor.Kendini hırpalamaktan vazgeç.Bu depresiflikten çıkmak çok zor,biliyorum.Ama bunu bildiğim kadar bu depresiflikten çıkman gerektiğini de biliyorum.Bu yüzden lütfen çabala;kafaya takmamak ve gülmek için.Yaşamak için.Tek bir hayatın var kızım ve bu hayatı böyle mutsuz geçirmeyeceksin.Üzüntünle,stresinle kendini sağlığından etmeden kalp ayağa,toparla kendini.Göründüğünden daha güçlüsün.Yapabilirsin.
Yazmayı asla bırakma. Kendini ancak bu şekilde tam anlamıyla ifade edebildiğini biliyorum.
kendine not yazmana gerek yok.
ne kadar mutlu olduysan bitince bir o kadar üzülürsün. hayat böyledir kaybetmeyi göze almadan kazanamazsın.
işler yoluna girecek mi dersin?
görsel
ne istediğine karar ver artık, bu kararsızlıkla olmaz. hiçbir şeyden emin olmadığından hiçbir şey olmuyor.eğer 12 gün sonra istediğin o şey olmazsa da aklından o saçma düşünceyi cıkar kesinlikle çözüm değil. bu zamanda da gez ve dolaş ama kafan atınca gece 2 de dışarı çıkma
Her ne kadar kendine değer vermiyor olsan bile kimseye kendinden fazla değer verme ve kendinden fazla önemseme. He bir de kimseye bağlanma sonra hayatından siktir olup gidince ağlayan taraf sen oluyorsun.
Rahat ol amk ya bu ne kasıntılık, mal herif seni.
Bir hafıza kaybına ihtiyacın var. Her şeyi unut bunu unutma.
tadilattayız.
Hayatta seni mutlu edenlerle birlikte ol. Gerisini koyver gitsin.
adam ol.
Merhaba kendim.

Kalk ve ananenin gönlünü al. Gereksizce kırdın kadını. Anlıyorum sinirlenince kendini tutamıyorsun, tamam bazen herşeyine karışmış gibi hissediyorsun ama kadın 82 yaşında. Kim bilir sen o yaşa gelince kimlere muhtaç olacaksın?
Bak hemen yan tarafında tespih çekiyor. Kalk ve özür dile. Sarıl. Ne zaman öleceğimiz belli değil.
Birkaç saat sonra beynin burnundan akacak ve başın ağırmayacak.
Bunu düşün ve kendi kendine mutlu ol.
Acıyı kontrol edebilirsin.
olmayacak hayaller kurmayı bırak.
artık hayır demeyi öğren. herkesi mutlu etmeye çalışmak yerine biraz da kendine şans tanı.
Mide bulandırıcısınız. Tıpkı hastalıklı birer bataklık sineği kadar iğrenç, zararlı ve mide bulandırıcı. Hayır hayır siz, o bataklığın ta kendisisiniz. Pisliğiniz öylesine yüzeye çıkmış ki o kokuyu aslında herkes alıyor ama kimse kaldıramıyor onu oradan. Dokunanı da içine çekiyorsunuz. Yolda görsem suratınıza tükürmem. Birde boyu kadar çocuğu var bazılarının. Kimi evli, kendisini karısından, kocasından daha çok sanal alemde görmeniz mümkün. Çünkü dünyaları bu aptal kutularına endeksli. Cahil, absürt fikirleriyle hemde.. Adınıza utanıyorum, iğrençsiniz. Başkalarını aşağılayıp inancını, ırkını, dilini alay konusu ederek kendi pisliklerinizi örtüyorsunuz. Aşağılamak, olmayan beyninizin kendinizi zeki gösterdiğini mi fısıldıyor yoksa size? Bu fısıltı sonunda muhtemelen defalarca yankı oluyordur boş kafalar içinde.
Siz hiç mezarlık gezdiniz mi, ya da ziyaret ettiniz mi hastane yoğun bakımlarını, kanserli insanların hayata tutunduğu, tutunurken yakınlarının gözlerindeki umudu, haykırışı. Orada milyarlarca düşünce var. Ve o düşüncelerin hepsi ebedi uykuda. Ben hiç duymadım mesela son şu fikrim var onu gerçekleştirip tekrar ebediyete geri döneyim diyeni. Ya da, şuna iftira attım, şundan özür dilemem gerek, son bir kez su içmek, son bir kez o ekşi yemeğin tadını almak istiyorum, son bir kez lütfen son bir kez diyenleri duymadım ben hic.. Bunları söyleyen duydunuz mu peki siz hiç?
Zaman, zaman affetmez. Tek dileğim sizin gibi kendini iş sahibi okumuş gibi adlandıran, makam mevkiye koyan ve kendini akıllı sanan aptalların dünya üzerinden silinip gitmesi. Dilememe gerek yok aslında, çünkü bunlar zaten olacak şeyler. O zaman bu kibriniz , nefret kusmuklarınız, dişlerinizi göstererek etrafa salyalar akıtmak neden? Niye? Zaman affetmeyecek, belki bugün değil ama elbet bir gün benim sandığın şu toprağın, yer yüzünün sadece iki metre altı senin olacak. Çünkü ben imparatorların, zenginlerin, fakirlerin, güneşi batmayan imparatorlukların sonsuza dek yaşadığını da görmedim. Umarım bir gün farkına varır ve hak ettiğiniz, layık olduğunuz yeri görme şansına erişirsiniz.

Ben toprak değilim yutamam. Ben mükemmel de değilim, sadece et parçasıyım. Duyguları olan bir et parçası. Ben insanım, insan gibi yaşamak ve ölmek istiyorum. insan gibi yaşamayacak aptallığınız var ise eminim herkesin bu yanı vardır. insanlara şu kısacık hayatlarını dar etmeyin. Bırakın siyaseti, bırakın siyahi beyazı. bırakın gösterişi. Bırakın elinizdeki bordo klavyelerinizi. Bırakın son model arabayı, telefonu. Bırakın yeter sömürdüğünüz her şeyi, her insanı, her anı. Bakın biraz etrafa. insanlar açlıktan ölüyor, insanlar aynı renk ağlıyor. Göz yaşı sessizce düşüyor her birimizden. Siz hiç siyah tenli birinin siyah beyazınsa beyaz ağladığını gördünüz mü? Ben hiç görmedim. Belki de bu çağın hastalığı budur kim bilir.

Ben mükemmel değilim. Mükemmel olacak olsaydım tanrı olurdum. Ben insanım. Duyguları olan, aciz. Okuyun, insan olmayı, paylaşmayı, savaşları, refahı, medeniyeti öğrenin. insan olduğumuzu öğrenelim çünkü bu gidişle yaşanılabilir bir dünya kalmayacak bizden geriye. Hayır doğadan bahsetmiyorum. Doğa ana zaten küsmedi mi bize? Belki yine bir şans veriyordur. Çocuklarını tek tek ellerinize öldürürken.. Her insan bir dünyadır. Dokunduğunuz, konuştuğumuz, sabah günaydın dediğiniz, komşunun oğlu, anneniz, babanız, düşmanımız, çocuğumuz, çoğumuz, herkes,herkes yeni bir dünya. Dokunduğunuz her hayattan sorumlusunuz. Dünyaları batırmaktan, boğmaktan vaz geçin. Sadece yaşayın. Mükemmel olmaktan vaz geçin. Rahat bırakın insanları, insan gibi yaşasınlar. Şimdi belki kimse için bir şey ifade etmeyecek burada yazılanlar fakat anlayana kadar , ileride bir gün yedinden yeni anlamlarla anlayana kadar okuyacağım bunu ara ara ve tekrar hatırlayacağım. Ben tanrı ya da mükemmel değil, sadece insanım. Sadece insan.
Kişinin kendisine yazacağı nottur. Kanımca ileriye dönük yapması gerekenleri liste haline dönüştürüp bunları uygulamaya sokmak oldukça etkili bir yol olacaktır