bugün

franz kafka'ya ait bir deyiş, kendisinin çok ama çok kısa bir özeti. bizler içinse, 21. yüzyılın içerisinde en çok tekrar edilmek zorunda bırakılan, hayat törpüsü bir itiraf. kafka gibi bir yıldız bunu söylediğinde alkışlanıyor, ancak biz söylediğimizde ise kaybeden edebiyatı* yapmakla suçlanıyoruz. küçük ironiler içerisinde sınırsıza dokunmaya çalışırken, birbirimize attığımız çamurlardan belimizi doğrultamıyoruz.

hiçbir şehrin sigara kokan ders aralarına, yosun tutmuş sokaklara ve kendinizi tanıyın diyen dergi testlerine ihtiyacı yoktur. biraz daha biz. biraz daha kendinin farkında olan 'ben'.
franz kafka'nın güzel sözü. her şeye sahip olmak uğruna kendimizi yitiriyoruz belki de. ya da çok şeyler vermek uğruna. başkalarını kazanmak uğruna kimliğimizi kaybetmek ve yaşadığımızı farketmemek. bir başka anlamda da; kaybetmeye rağmen savaşa devam edecek kadar güçlü olup, kaybı göze alacak kadar, kendimizden vazgeçmek.
kendinden odun vermekten ote kendine karar verememeyi veren sozdur.
kendini bulamamış insan söylemi.
(bkz: kıvanç kardeşler) diye birileri kafka'nın aynı isimli biyografisini yazmışlar.

Berbat bir kitaptı, bir editörün elinden geçmemiş sürekli imlâ, yazım hatalı sürekli ilgi dağıtıcı. Kafka hakkında verilen bilgiler 250 civarı sayfada sürekli tekrarlanıyor wikiyi açıp okusan daha çok şey öğrenirsin. Birkaç yerde psikolojik çözümlemeler bir tek iyiydi.

Bu kitabı aştiden almıştım hızlıca otobüste canım sıkılmasın diye. Bu kadar kötü olduğunu anlamamışım.