bugün

Bir süredir kendimde değilim ve bir başkası gibi davranıyorum .
Olmadığım biriymişim gibi yaşıyorum, acı çekiyorum , korkuyorum ama kimseye belli etmemeye çalışıyorum.
Mutsuz , huzursuz ve berbat hissediyorum . Ölmek fikri aklımdan çıkmıyor ama yapacak biri değilim .
Acınmaktan nefret ederim ama güçsüz ve çelimsizim . insanları kullanmaktan çekinirdim , artık çekinmiyorum .
Beni korudukları için arkadaşlarımı kullanıyorum, çıkar üzerine düşüyorum arada samimiyetimi kaybettim .
Karakterim ben gibi değil gülmekte güçlük çekiyorum kahkaha atamıyorum varım ama aslında yoğum ben değil bu kişi
ne yapabilirim .
Yardım alırım umuduyla açtığım başlıktır sonuç hüsran .
Hayir ya boyle bisey olmamistir yapmamistir o dediğin insandan sirtini yasladigin yaninda huzurlu güvende hissettigin insandan yedigin afili kazik sonucu beliren karmasik yari duygusuz lanet his.
Ciddi konulara gelindiğinde sözlüğün susup kalması acınası bir durumdur.
Yardımcı olacak? Yokmu ? Peki .
Muhtemelen istanbulun orta yerine kendimi attığımda deneyimleyeceğim his. Hoş, sanki şuan çok farklıyız.
unutulan dünyada dünyanın unuttuğu, dikkat çeken ama geri plana atılmış, yorgun ruhların monotonlaşması. hissettiğini tarif edebilen insan yeterince hissetmiyordur, tam bu durumdalar.
Çaresizliktir.
Hacavat etmek deyiminin üzerinizde denenmişliğinin farkındalığı .
insanoğlu belirli bir yaşa gelene kadar hep kandırılır hem kendisi tarafından hem de etrafındakiler tarafından. Güzel ya da yakışıklı olduğu/olacağı çok para kazanacağı, dünyada iyi yerlere geleceği, filmin sonunun mutlu biteceği, insanların aslında hayvanlara bile tecavüz eden, egolarına boğulmuş zavallı ve pis varlıklar değil de çok iyi olduğu, dünyada adalet olduğu, aşkın biyolojik değil duygusal olduğu vs...

Fakat özellikle 20li yaş sendromu ile başlayan ( bazılarında başlamaz ) aydınlanma dönemi asosyallik, toplumdan, insanlardan ve hayatın düzeninden genel olarak tiksinme ve artık dibine kadar gerçeklerle yüzleşme evreleri ile sancılı bir sürecin sonunda duyarsız bireyler oluruz. Ha bu kadar yazdım bir bok oluyor mu? Cevap vereyim tabi ki hayır. Sabah kalkıp aynı şeyleri yapmaya sevsek de sevmesek de, kaybolsak da, yolumuzu da bulsak devam ediyoruz maalesef.
Kıyameti çağırmalıyız.
özellikle istanbul'da yaşanan olaydır. adama hemen arkasındaki binayı soruyorum, "bilmiyorum" diyor.
efexorla soda içmek ve uyumak. Kalktıgında nerdeyim lan ben demektir.
kendini bulmak istediğin fakat nerde olduğundan bir nebze dahi haberin olmadığı o yerden uzaklarda bir yerde, yan yana otururken kendini yeterince uzak gördüğün ve anlama sorunları yaşadığın insanların içinden sıyrılmaya çalıştığında dibine kadar hissedeceğin nadir ve bir o kadar enfes duygudur.
Yaşamayanlar ile bu konunun muhabbetini etmeyin, daha sonra kulağınıza gelenlerden ötürü üzülürsünüz.
Bazı akşamlar tüm kalbime yayılan histir üstelik nerde kaybolduğunu bile bilmessin .
Nereye ait olduğumu ararken birde kayboldum.
Yanlış kararlar aldığını fark etmissin, bu kararların üstüne uzun bir yol almıssın. O kadar uzaksınsınki kendini bildiğin zamana, sesleniyosun duymuyosun kendini. elini uzatıyosun göremiyor bile seni. Bir ele ihtiyacın var ama o eli kaybettin. belki görse seni nerden geldiğini bulabileceksin. demek istediğim kendini kaybolmuş hissetmek:Nerde olduğunu veya nerden geldiğini görememe durumudur. Bu aralar o kadar yalnızsın ki kendinle kayboluşumun içinden çıkamıyorum.
Kendimi bildim bileli hissettiğim duygulardır. Yağmurdan kaçarken doluya yakalandım misali.
bütün bu curcunanın ortasında rahat ve huzurlu bir alan bulmakta zorlanma durumu.
bana bazen oluyor ya. hayatta kaybolmuş ama hiçlikte bulunmuş gibi hissediyorum. hiçler nickini alırken hiç düşünmedim ama bu hiç olma mevzusu benim sonum olacak sanırım arkadaşlar. bir insanı hiç kendi sonunu getirmek için yazarken gördünüz mü siz?