bugün

1 kasa birayla izlenmesi gereken film.

;
kaybetmekte fayda var kulübü
keşke bir amacı olsaydı denilmesi gereken film. karı, kız, içki, hayatı takmama üçgeninde geçmesinden daha mantıklı bir film olabilirdi. boşa atılacak 110 dakikası olan her insanın ibret olsun diye izleyebilecegi film.
kadıköyün olması gerekirken lafı bile edilmeyen film.
--
Daha felsefik - romantik bir Kadıköy analizi için:
"- Geçen gün yürüyorum...
- Nerde?
- Kadıköy'de yürüyorum. Dedim biraz denize doğru yürüyelim, hep yukarı yürümeyelim yani. Döndük, denize vardığımızda dedim şeye doğru çıkalım... Yukarı doğru... Şeye gittik... Parka... Çay içtik...
- Denize baktınız mı?
- Parkta mı?
- Kadıköy'de...
- Baktık tabii...
- Bazen dayanılmaz oluyor...
- Evet dayanılmazdı. Kavurucu hatta... Bazen kavurucu oluyor denize bakma isteği... Geçen gün istatistiklerime baktım, hepsi Kadıköy'de abi...
- Neyin?
- Terk edilişlerimin...
- Coğrafya olarak mı?
- Absolutely..."
kasmadan yapılan, rahat, hoş film.
90 lı yıllarda popüler olan, kaan çaydamlı ve mete avunduk isimli iki deli manyağın sunduğu programın adı. zamanında dinleyememişim, üzüldüm eski kayıtlarını dinlerken. değişik bir kafaları var.

filmi de çekilmiş, güzel olmuş. yani öyle sinema kuyruklarında beklenecek bir film olmamış fakat bir pazar günü boşluğunda gidip izlenesi bir film yapmışlar. eğlencelik çekirdek.

izleyeceklere tavsiyem; filme girmeden önce karnınız tok olsun ve son 24 saat içinde alkolden tiksinecek kadar alkol almış olup, ayık olun. yoksa gece köfteci ardından birahanede bitebilir. izleyin ve rahat rahat eve gidin diye söylüyorum.

--spoiler--
gazetelerde görüldüğü gibi filmde öyle abartılacak grup seks sahneleri, inanılmaz sevişme sahneleri yok. her filmde olabileceği kadar, aşırıya kaçmamış sahneler var.

müzikler ve diyaloglar olmuş bence. özellikle müzik seçimleri tam da sahnelere uygun biçimde seçilmiş. kaan çaydamlı ve mete avunduk gerçekçiliğinde olmuş.

filmdeki dinleyen kişileri gösteren sahnelerdeki detaylar güzeldi. programı dinleyen insanların programı dinledikçe kendilerini geliştirmeleri güzel bir detaydı. heykel yapanın heykeli geliştirmesi, resim yapanın en başta anlamsız şekiller çizip sonlara doğru karakalemde çalışma yapması, programın efsanelerinden brit' in karanlık odasında beliren sarı poster, sonrasında üstüste sıralanmış birsürü kitap.

kötü olan tek şey oyunculuktu sanırım. hatta tek bir oyuncuydu. nejat işler. olmamış. yani birşeyler eksik sanki. çok kasmış kendini. o melankolik duyguyu yansıtamamış. aslında ses tonu güzel olmasına rağmen konuşmaları pek beceremeyince anlamlı sözleri bile sönük bırakmış. diğer oyuncular pek bi güzel olduğundan mı bu kadar sırıtmış anlamadım. özellikle rıza kocaoğlu' na bi parantez açmak gerekir burda. adam oynadığı her filmde rolünün hakkını veriyor hakkaten. bu filmdeki tiplemeyi de inanılmaz canlandırmış.
--spoiler--
(bkz: galatasaray)
değişik bir film değişikliği seven yenilikçi kişilerin gitmesi gerekir.film müzikleri harika.
film kritiğinin %90 ihtimalle bir barda yapıldığı, hoş, felsefesi ve çakışı bol film.
salon sırf vizyonda diye, izlenebilecek tüm filmleri izledik, eh bu pazar da bunu izleyelim bari diyenlerle doluydu. Olsun bu kadarı gişe yapması icin lazımdır. ilk 'sizinle daha önce yatmış mıydık?' dalgasını yuh nidaları eşliğinde atlattık. ah benim güzel ülkemin bağnaz insanları işte.

okuyup öğrenerek hayran olduğum, o yıllarda dinleyemediğim için kafamı vuracak sivri köşeler aradığım ikilinin sanat eseri.
filmle hayat bulmuştur, içimdeki yalnızlık, derinlerdeki anlam. çok fena jack istemiştir bünye.
şerefe,
sehrin tüm kötü cocuklarına...
güzel film, zamanınız varsa gidin derim, filmden sonra biz de herkes gibi 2 şer bira patlattık, insanın canı hem bira içmeyi hem de kitap okumayı çekiyor, yatmadan önce de uzun süredir okumadığım kitabı okudum sonra biraz mikili film izleyip uyudum.
geçen hafta galası Eskişehir'de yapıldı salonda yer kalmadı ve herkes merdivenlerde yerlerde oturarak izledi. Şahsen bende filme bayıldım.
ikinci kez gitmek için, istanbul'dan bir arkadaşımın gelişini beklediğim film. öyle harika yani..
dünyanın, herhangi bir yere kayıtlı olmasa da en çok üyesi bulunan; en kalabalık kulübüdür.
filmden çıkar çıkmaz alkol alabileceğiniz yer bulmalısınız. film boyuna tüketilen alkol insanı filmden uzaklaştırıp tamamen dışarıda ki ortamlara yöneltiyor.
http://twitter.com/kaancaydamli
sıradan bir türk filmi. kolpaçino vs. gibi uyduruk işlere film demeyeceğim için o sınıfta değerlendirmiyorum elbette sıradan derken o ayrı. tekrar koymak istiyorum buraya daha önceki entrymi;

(bkz: #11303385)
fight club tadında bir film olmuş.
hayatında sinemaya sadece yiyişmek için gitmiş insanların hiçbir şey anlamayacağı, "çoook sıkıcıığğ" diyeceği bir filmdir.
son yılların en iyi Türk filmlerinden biri, biçimci bir deneme. ekran bölmeler, renk değiştiren kadrajlar, stilize görüntüler, lineer olmayan bir kurgu... yılın en görülesi filmlerinden.
(bkz: ölümün olduğu yerde daha ciddi ne olabilir) güzel laf.
müzikleri, içeriği ve gerçekçiliğiyle hiç bitmesin istenilen, soundtrack albümü heyecanla beklenen filmdir.
kaan ve mete ile 99'da yapılmış bir röportaj.

http://webarsiv.hurriyet.....tr/1999/10/17/150627.asp
bu da ters getiren bir film eleştirisi;

http://www.birgun.net/cul...1&month=03&day=29
kalbimdeki " ulan hala gidemedim yahu " filmleri kategorisinde birinci sıraya yerleşmiştir.
gidin, gittirin diyebileceğim filmdir.
Not: sevgiliniz veya hemcinsinizle gidin, aksi takdirde film kasabilir.
Bugün taksim afmde izlediğim güzel film.
Bikere müzikleri için bile gidilir bu filme.Nejat işler ve yiğit özşener cuk diye oturmuşlar bu filme.
Bence izlenmesi gerken bir film .He çıkınca başka bir dünyaya uyanmış gibi olmuyorsunuz, ya da günlerce aklınızdan çıkmayacak kadar sizi derinden etkileyecek bir film değil.Ama 110 dakika boyuca keyif alarak ve hayranlıkla izleyeceksiniz .