bugün

aşık olan bir erkeği nasıl anlarız diye bir anket olsa. bu hareket ilk 10'a girer.
gözlere bakıldığı için saçları denk getirememe durumu olasılık dahilidir. hatunları bu şekilde kör etmiş bolca meslektaşım bulunmakta.*
sevdiğin kadının gözlerine bakmak yürek ister, aşık olan insan utanır, yapamaz. öpemez bile, kıyamaz sevdiğine...

yitirincede pişmanlıklar başlar, keşke doy doya öpseydim, sevseydim, saçlarını okşasaydım diye...
Klasik filmlerden esinlenilmiş âşık hal ve hareketleridir.
birazdan; elleri saçların arkasında dolaşmaya başlar, elleri ile kadını kendine çeker , bakışlar kesilmeden devam eder, ilk önce dudak kelebeğine bir öpücük sonra yavaş yavaş dudakları dolaşır ve sonra şehvetli bir öpüşme ile eller baştan omuza ordan sırta ve devam eder durum budur.

- ramazanda çok ileri gitmedim, devamı ramazandan sonra.
herşeyden önce ne kadar klişede olsa çok romantiktir. işte o an öldürün beni tıkılı kalayım o zamanda.
saçları yağlı ise hoş olmayabilir.
sevdiği erkeğin karşısında gözlerinin içine bakarak oturuyordur kadın... içten içe onu ne kadar sevdiğini düşünürken saçları önüne düşüvermiştir. bir heycan kaplamıştır içini gözlerine bakarken, yanakları kızarmış kıpırdayamıyordur. saçını alıp arkasına bile atamaz. aklından "sevgilim ellerini uzatsa saçlarımı okşayarak o düzeltse" diye geçiriyordur... saçlarına dokunuşunu hissetmek istiyordur. sonrasında saçını tutan ellerinin arasına yüzünü bırakmak. o halde bakarken sevdiğinin gözlerine küçük bir buse kondurdurmak dudaklarına....
(bkz: deja vu)

günün yorgunluğu gözlerinden okunuyordu. gün içinde ki seyrek telefon görüşmelerimizde söylemişti yorgun olduğunu..

eve gider gitmez uyuyacağım. demişti..

benden bir saat erken çıkıyordu işten bu hafta. ve ben eve gittiğimde uyuyor olacaktı. içim kıpır kıpırdı bugün. mesainin bitmesini iple çekiyor. evime girip kendimi onun yanına bırakacağım anı iple çekiyordum. askerde şafağı bu kadar beklememiştim.

saat 16.00
saat 17.00
saat 18.00 oldu ama bir türlü
saat 19.00 olamadı dakikalar geçmek bilmiyordu. bekliyordum ya bana inat yavaşlamıştı daha bir yavaş geçiyordu dakikalar. hep beklemiştim zaten çocukluktan beri.. şimdi de saatin dolmasını bekliyordum.

ve o an geldi. çıktım işten. sevdiceğime... hanımıma... her şeyime gidiyordum işte sonunda. attım kendimi arabama.. onu düşünerek yola koyuldum.
trafik sıkışıktı. normalde olmazdı böyle gayet açık bir yol sakin bir yolculuk olurdu eve dönüşlerim. kaza oldu sanırım diye düşünürken zaten sıkışık olan trafiği bir bıçak gibi yarmaya çalışan ambulansın sesi yankılandı kulaklarımda. hiç sevmezdim bu sesi. her duyduğumda içim bir kötü olur dua etmeye başlardım. içinde ki hasta için. ses kısılarak uzaklaştı ağır ağır da olsa yoluma devam etmiş. eşimin evde eksiklerin olduğu listeyi tamamlayıp evime ulaşmıştım. biraz gecikmeli de olsa.

kapıya yaklaştıkça mutluluğum kat kat artıyordu. anahtarı sessizce yerleştirdim kilide çelik kapıyı sessizce kendime çekerek açtım. ses çıkarmaması için. zaten yorgun olduğu için uyansın istemedim. parmak ucunda içeri girip elimdekileri mutfağa götürüp dolaba yerleştirdim. sonra odamıza doğru yöneldim. yatak bozulmamıştı. sağa sola bakındım çantası da yoktu. sanırım bir işi çıktı diye düşündüm. aradım. telefonu çalıyordu ama açan yoktu.

cevapsız arama 1
cevapsız arama 2
cevapsız arama 5, 6 derken 8. aramamda açıldı telefon.

telefonda tanımadığım bir ses.. ömrüm boyunca unutamayacağım o ses.. titrek bir tonda alo dedi... arka fondan gelen sesler bir hengame olduğunu gösteriyordu.

doktor arif yılmaz acilen ameliyat haneye...

-kimsiniz? diyebilmiştim.
+ben hemşire sunay..
-yağmur nerde? neden siz açtınız telefonu? cevap verin. korkmuştum. kalp atışlarım göğüs kafesimi kırıp dışarı çıkmaya çalışıyordu..
+beyfendi önce sakin olun ve bir yere oturun dedi ses
-nasıl sakin olayım ona bir şey mi oldu? söyleyin lütfen neresi orası...
trafik kazası.... ameliyat... kanama... ve bir hastane ismi duydum söylediklerinin arasında.
göz yaşları içinde çıktım evden.

allah'ım alma onu benden diye dua ediyordum.
allah'ım ona bir şey olmasın.. lütfen..

hastanedeydim. acil servisinden koşarak girdim. ameliyathane kapısının önüne geldiğimde doktor dışarı çıkıyordu.

+o nasıl? dedim...
gözlerimin içine baktı...
-metin ol yavrum dedi... iç kanamayı durduramadık, ikisinide kaybettik...
beynimden vurulmuştum.
+ikisini mi? diyebildim.
-evet dedi doktor eşiniz hamileymiş...
dünya karardı. hastane başıma yıkıldı.
gözlerimi açtığımda her yerim uyuşmuştu. oda kalabalıktı. bazı konuşmalar dönüyordu. ama anlayamıyordum. annem ağlıyordu. kayın validem dememe kızardı. doğruldum yattığım yerden. onu görmem lazım diyebildim.

babam koluma girdi. aşağı indik böyle bir soğuk olamaz. ölüm bu olamaz... kafam çatlayacak gibiydi içeri girerken bayılacaktım neredeyse gözlerim karardı babam tuttu.
oradaydı işte karşımda... akşam iş çıkışı kendimi kollarına atacağım kadın, çocuklarımın anne diyeceği kadın. ömrüm, hayatım kötü bir sedyede bir hastane morgunda üzerinde bembeyaz bir örtü.. göz yaşlarım akmaya başladı verdiği bir kaç saniyelik moladan sonra. örtüyü çektim yüzünü görebilmek için.. örtüyü çekerken saçları yüzüne düşmüştü. o kestirmeye kıyamadığım öpmelere koklamalara kıyamadığım saçları yüzüne düşmüştü. melek yüzüne. kapalıydı gözleri. o gözler bana bir saniye diye bakabilsin diye neler verebilirdim allah biliyor. bir saniye için sadece... parmağımla tutup o saçları kulağının arkasına attım. dokunmalara bakmalara kıyamadığım yüzü beyazlaşmıştı. yüzünde bir gülümseme vardı sanki. belki de bana öyle geldi bilmiyorum. göz yaşlarım damlıyordu yüzüne.

seni seviyorum. dedim.. alnından öptüm. okşadım yüzünü.
bekle beni.. geleceğim yanına...

hadi dedi bir ses. hadi oğlum, gidelim.

örtmeden yüzünü. tekrar eğildim kulağına. şimdi gidiyorum diye kızma bana. bekle beni... seni çok seviyorum...

ve örttüm örtüyü...
-ekrem.. niye öyle bakıyon aşgım?
+.. şu saçıyın başıyın haline bi bahar mısın?
-...
+ge burıya..
-?
+hah, şindi insana benzedin
-ekrem..
+hati bi çay goy da içek..
o saçını çekte yüzünü güzelce göreyim deme şeklidir.
Yapilan kizin yüzünun guzel veya masum olmasi muhtemeldir.
çok sempatik harekettir.
yapınız. ama içinde romantizm olsun.