bugün

hala, -sevişerek elde edinilen bir rütbe- olarak görenler olsa da cinsiyettir esasen.
insan türünün narin, estetiği yüksek versiyonu..
bazen dünyanın en önemli varlığı,
bazen kullanılıp bir kö$eye atılabilecek kadar basit bir varlıktır kadın.
bazen ise gizemlerle dolu esrarengiz yaratıktır.
türk rock müziği tarihinin en mükemmel albümlerinden biridir..
Element : Kadın
Sembolu : WO

Atom ağırlığı : 53,6 kg olarak kabul edilmiş olup, 40 kg' dan 200 kg' a kadar değişik çeşitleri de bulunmaktadır.

Bulunduğu yerler:
Dünya gezegenindeki tüm kent ve kırsal alanlarda.

Fiziksel Özellikleri
1. Yüzeyi renkli film tabakasıyla kaplıdır.
2. Değişik sıcaklıklarda kaynar.
3. Bilinen bir sebep olmaksızın donar.
4. Özel ilgi gördüğünde erir.
5. Doğru olmayan kullanımlarda ısırır.
6. işlenmemiş metalden sıradan maden filizine kadar pek çok halde bulunur.
7. Doğru noktalara basınç uygulandığında ürün verir.

Kimyasal Özellikleri
1. Altın, gümüş, platin ve kıymetli diğer taşlarla büyük akrabalığı vardır.
2. Büyük miktarlarda pahalı maddeleri absorblayabilir.
3. Bir belirti göstermeksizin kendiliğinden patlayabilir.
4. Sebepsiz yere çıkıp gidebilir.
5. Likitlerde çözünmez, fakat alkolle doyurulduğunda aktivitesi büyük oranda artar.
6. Bilinen en güçlü servet indirgeyici ajandır

Genel Kullanım Alanları
1. Genelde süs olarak.
2. Rahatlatmada büyük yardımcı olabilir.
3. Çok etkili bir temizleme ajanı olarak.

Testler
1. Saf numunesi doğal halde bulunduğunda rengi parlak pembeye döner.
2. Daha iyi bir numunesi ile kıyaslandığında rengi yeşile döner.

Potansiyel Tehlikeleri
1. Tecrübesiz ellerde çok tehlikelidir.
2. Birden fazlasıyla ilgilenmek yasal olmadığı halde, değişik mekanlarda ve birbirleriyle direkt temasa gelmelerini engelleyecek önlemleri alarak bu yapılabilir.
fethedilmesi gereken bir diyar. "vatan" haline getirilmesi gereken.
işgal edilmesi, zapdedilmesi gereken...

(bkz: the fountain/@bl)
altın ateşle,kadın altınla,erkek kadınla imtihan edilir.
yukarıdaki değimi yansıtan varlık.
(bkz: fem)
şebnem ferah'ın *en iyi albümüdür.
amerikada şeyten heykellerinin kadına benzetilmesiyle aklımda şeytan varlıklar olarak kalan hemcinslerim.....
sahibi oldukları erkeklerin kendi himayelerinde ya$amasını sağlamak amacıyla ellerinden ne geliyorsa yapan, inanılmaz sık boğaz eden, onu ba$ka kadınlara kaptırmak için her türlü yolu deneyen ve ba$aran varlıklardır.
(bkz: kadın sorunu)
bir evde varsa dü zen o evde yoktur düzen.
değirmen damı zindan olur, döndüğünden belli olmaz; kadın kısmı cin olur, güldüğünden belli olmaz.
*
bir Süheyl Türkoğlu şiiridir kadın:

Kadın, kadın, kadın,
Hepsi kadın.
Yücelten,
Göklere çıkaran,
Tabulaştıran,
Yerin dibine batıran,
Yozlaştıran,
Hepsi kadın.
zekidir ama akıllı değildir...
büyüdüğüne inanılan kız çocugu.
o yüzden bütün oyunları yarım, bütün oyuncakları kırıktır.
"anlaşılması ve inanılması güç" oluşu bundandır.
cinsiyet sembolü olduğu için günümüzde yerine bayan sözcüğünün kullanıldığı yüzlerce yıllık sözcük.
kapıyı açması beklenir. hep hep hep..
bir kere de o çalsın kapıları, hayır!

o hep birilerini beklemek zorundadır.
o bekledigi geldigin zamansa kapıyı açmak.

kapılarını sökmüş, kaldırıp atmışları vardır.
anlamak, algılamak veya anlamlandırmaya çabalamaktansa hislenerek tanınacak ve tadılacak varlıklar. irili ufaklıdırlar, siz de irili ufaklı şeyler verebilirsiniz. birinizin diğerinden farkı da tam burada başlar zaten. Önemli olan yüreği korkak alıştırmamaktır.
çok çeşitli gidiş şekli vardır kadının.
ayaklarının üzerine basmasa da olur,
adım atmasa da,
gidiyorum demese de..

susar..
susar..
susar..
bu da çoktan "gitmiş" oldugunu gösterir.
hem güldürebilen, hem süründürebilen, uğruna savaşlar yapılmış zerafet anıtı.
"kadınlar çiçektir" ya hani "su isterler" ya hani..

kadın çiçeginin, sadece sulamakla yaşayacagını sananlar; yanılır.
sevgiyle yaşar oysa.

çabucak solan naif bi canlıdır.
"Yangınlardan geliyorum dedi kadın
Yangınlara gitti, yanık...
Depremlerden geliyorum dedi adam,
Depremlere gitti, yıkık!"
Metin Altıok
ömür törpüsü...
Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,
sanki gidenler hiçbir zaman
hiçbir menzile erişemeyecekti.
Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle
Ve onlar
ayın altında dönen ilk tekerlekti.
Ayın altında öküzler
başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi
ufacık kısacıktılar
ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında
ve ayakları altından akan
toprak,
toprak,
ve topraktı.
Gece aydınlık ve sıcak
ve kağnılarda tahta yataklarında
oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.
Ve kadınlar
birbirlerinden gizleyerek
bakıyorlardı ayın altında
geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız
şimdi ayın altında
kağnıların ve hartuçların peşinde
harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi
aynı yürek ferahlığı,
aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.
Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde
ince boyunlu çocuklar uyuyordu.
Ve ayın altında kağnılar
yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.