bugün

baba evidir.
lan bi acaip hikaye. bazen önemli bazen önemsiz geliyor ama şu anlarda önemli gibi.

40 senelik betonarme 3 katlı hatta bi de çatı odası var. 3,5 kat. deniz gören, plaja 3 dk mesafede. yazlık yani.
rakip yani peder vefat edince,(evet rakiptik ama ben alttan alırdım baba ne de olsa)
gençliğimin bi kısmını geçirdiğim bu evle ilgilenmek bana düştü.
tamiriydi, osuydu busuydu derken. sık sık gitmeye başladım.
e tabi miras açısından bi tek bana kalmış bi yer değil. kardeşlerinde hakkı var.
neyse ben rahat rahat gidip geliyorum ya bunlar içten içe gıcık kapıyormuş sonra anladım.
işte başladılar, satalım, müteahhit e verelim falan filan.
ben tabi olmaz dedim baba hatırası. anılarımız var içinde. ayrıca kendileride yazın gelip kalıyorlar. bazen mecburiyetde olsa.
ben susarlar sanıyordum sesleri gittikçe yükselmeye başladı.
lan evi yıkacaklar iyi mi? hayır ayıptır söylemesi kalan diğer mallar var. zaten de ihitiyacları yok ama takmışlar. takma sebepleri de şimdilerde anladığım kadarıyla gidip orada hakkaten mutlu olmam.
tam benlik. nasıl mutlu olmiyayim ki?
deniz var, güneş var bol oda var. manzara var. şahane bahçe var.
neyse mücadele mücadele sesleri kesildi ama gayet memnuniyetsizler. illa yıkacaklar baba evini bir düşmanlık bir kin.
anam yaşlı onunda kafasına girmişler.
ben evde ufacık bi duvar kırmaya kalksam, tadilat için, yapma kalsın, bozma evi diyen kadın, verelim müteahhit e eskidi diyor.
lan ana valla anlamıyorum seni. bi benim söylediklerimi yapmazsın.

neyse hadi onları iyi kötü susturduk. gidip yerleşeyim diyorum. işler bir türlü yoluna girmiyor. istanbul mahkumiyeti yani.
kaç kere teşebbüs ettim. yok bir türlü olmuyor.
hatta bi araişi gücü bıraktım. bıraktığım insanlar 100 kere geldi. noolur dön olmuyor vs. kendi işim vurucam kilidi gidicem de tabelaya kıyamıyorum.

velhasıl kelam. olmuyor ve üzüyor.

ha bu arada bu baba hatırası evi yıkmaya çalışanlardan birinin evi deprem hasrı nedeniyle tahliye edilmek üzere yıkılacak yani.
bir diğerinin evi hisseli arsanın dtamamını kullandığı için mahkemelik duruma geldi.

insan ister istemez aklından geçiriyor.

yuva yıkanın yuvası olmaz.
yüzlerce kişi okumuş ya. demek beni anlayanlar var. ve bu sevindirici.
lan bu kardeşinizi anlamıyorlar.
diyorlar ki tabi oranın arsası kıymetli pilot oraya konup kim bilir ne yapacak.

ya ne yapıcam ne?
o ev çocukluğumla dolu. çocukluğumu inşa edebilecek olsam bi nebze olsun hak veririm.
babam, babanız lan.
hani siz kadın olduğunuz için daha esnek ve cana yakın davranabilirdiniz bense yakınlaşamaz hababam rekabet ederdik ya. hah o adam. babanız.
ben sizi cidden onu severdiniz sanırdım. adamın evini yıkmaya kalkıyorsunuz ya daha şurada bu dünya dan gideli ne kadar oldu ki?
unuttunuz. ihanet ettiniz.
soyadınıza beş kuruşluk değer vermediniz.
hakkaten şahane bi binadır.
anlatayım biraz.
şahane olması lux falan olmasından değil. rahat lığı ve kullanıma çok uygun olmasındandır.
yoksa bildigin 1980 ler evi. düz ve alışılmış.

bahçe katı mesela.
kışın nemli olur oturulmaz ama yazın hiç klima yakmana gerek kalmaz resmen sere serpe uyursun.
ben o kata bir de kocaman iki kanatlı pencere kapı yaptrdım. açıyorsun bahçe gözünün önünde yemyeşil. 9-10 tane ağaç var. armut, elma. yeni fidanlar diktim. kiraz kayısı.
yazın da karpuz ekiyorum. 100 fide falan ekiyorum ama 2-3 tanesi çıkıyor ama onları beklemek çok güzel.
Pilotmont mücadele et o evi yıktirma dursun yerinde. Annen de sen de pişman olursun. Insanların üst-üste yaşadığı dairelerde canım istediği gibi müzik bile açamıyorsun,gürültü yapamıyorsun
Şimdi olmazsa ilerde gidersin. Kader istiyordur, istemediğini bilemezsin.
mesela evin kapı kolları ve prizlerine hastayım.
öyle estetik vs kaygısı olmadan işini yapmaya odaklı bir tasarıma sahipler ki bu basitlik insana rahatlık veriyor.
dümdüzler.
sadece fiş takınca elektrik aktarmaya başlasın ve de sadece kapıyı açsın odaklı iki tasarım.
basit güzeldir.
hele ki bi tane arçelik buzdolabı var.
herhalde 50 senelik vardır. sarı renk ve hala taş gibi.

şimdi bana kaç para verseniz, kaç tane rezidans daire verseniz bunlar gibi bi kaç cümle kurdurabilirsiniz.
bu kadar içten ve sıcak, kaç cümle.
olsa olsa hırs ve egoyla dolu, şunu yapıcam şuraya gidicem, şöyle eğlenicem tarzı cümleler yazarım.
Hisse değerini pay ederek kardeşlere payını verip susturmak çözüm olabilir.
paylarını verip onları oradan çıkarmak meselesi güzel ama bazı sorunlar var.
adamlar diyor ki orası çok değerli ya da ileride daha çok değerlenecek. hani böyle bi görüş vardır ya cahil kesimde o işte.
halbuki değerleneceği kadar değerlenmiş. her arsaya zaten konut yapılmış. daha ne değerlenebilir ki ama dedim ya cahiilik var. ne duyarlarsa onu doğru sanıyorlar.
tabi sonra çevredeki benzer evlerin internetteki ilanlarına bakıyorlar.
adam koymuş 1 milyon diyor mesela ama 5 senedir satamıyor.
reelde gerçekleşen satışlarsa bunun yarı fiyatına. daha geçenlerde yakınımzda böyle bir yer satıldı. internette istenen fiyatın neredeyse yarısına satılabildi.

durum böyle yani.
pederin, ailemin evi yani bütün geçmişimin izleri gene o insanın büyüttüğü, yetiştirdiği kardeşlerim tarafından saldırıya uğruyor.
lan babanın ölmesi acaip bişeymiş.
babam sağken çeşitli nedenlerden doayı ondan ödü kopan akrabalar bile gelip hak istemeye başladı.
dayı lan dayı. dayının ne gibi bi hakkı olabilir ki eniştesinin evinde.
adam gelmiş ısrarla ben burası yapılırken çalıştım benim de hakkım var diyor.
inanmama ihtimaliniz çok ama gerçek bu.

sacma, bişey elde edemez ama sizi huzursuz ediyor ya o yeter.

bak şunu da ekliyim. söylemiştim zaten. sağlığında pederle çok anlaşamazdım ama bir zararımda asla olmamıştır.
şimdi pederle anlaşamamak başka köklerinin, soyadının değerlerine sahip çıkmak başka.
bizimki iki erkeğin rekabetiydi yoksa düşmanlık değildi.
rahmetli hırslı bir insandı son ana kadar benle rekabet etti ben de onla tabi.
en son aylık gelirimi ıcığına cıcığına kadar sordu ve kendsininkiyle karşılaştırdı. böyleydk yani.
Başlığın kafayı tiklememesidir tersten düşün bence evini dışarıya götürme bu daha çok gelecek vadeder eğlence her yerdedir.
Ev değeri 500 bin iken 1 milyon yazılıyorsa siz de 1 milyon yazıp ilana koyun. Nasıl olsa satılmayacak. 5 yıl sonra 3 milyon yazın. Yine satılmayacak. Bu sürede evi kullanmaya devam edin.
fiili durum aynen öyle. kullanıyoruz ama insan istiyor ki şöyle içi rahat rahat olsun.
evdir.
arkası yarın kuşağında dizi film tadındaki olaydır. başlık her gün düzenli bir şekilde hortlatılıyor. okunması keyifli aslında. acaba pilotmont bugün evini kurtabilecek mi? küçük kardeşleri pilotmontu evden mi atacak? evden atılırsa ne olur? kaderin bile gitmeni istemediği ev '' gerçek bir hayat hikayesi '' saat 20 de foxda!!
Her şeyi kadere bağlamamak lazım. Bazı durumlar birazda bizim elimizde.
zeminin üstü yani birinci katını anlatayaım.
bahçeye ve sokağa bakan 3 penceresi var. camekan gibi. bahçeye bakaın kısımda büyük kapalı bi balkon var. az miktar deniz de görülüyor.
peder ilk yaptığı sene diğer katlar soğuk olur diye bu katta oturmuştu. içine de pek yakmadığımız bi şömine yapmıştı. kendi topladığı dere taşlarıyla süslemişti.
ben beğenmediydim yalan yok çok büyük ve estetikten uzak. söylememiştim tabi.

dükkanımızda yıllarca çalışmış bana ve aileme ekmek, su goflet getirmiş bir dikiş makinamız var. üzerinde dükkanda 3,5 tl ye sattığımız perdelik kumaştan yapılmış örtüsü ile bir antika gibi duruyor.
doğduğun ev olabilir mi?
makina dikiş makinasıdır.

markası necchı. hem benim uçağım hem arabam hem de dikiş makinasıydı çünkü üzerinde bir sürü düğme ve kol vardı.
makinayı boş bulduğumda hemen geçer oynardım.
oynarken bi kaç kere de iğnesi parmağıma girmişti.
sakin sakin çıkartıp oyuna devam ederdim.
beni besleyen makinanın küçücük iğnesinden ne olacak.
anneme söyleyemezdim gel çıkar diye çünkü önce terlik sonra annem gelirdi. kafaya kafaya.
şu an oturmadığım için çöreklenme durumu yoktur.
yazın isteyen gelip kalıyor. ben de tabi.
ayrıca demedim belki söylemem lazımdı.
bu insanlara diyorum ki bak başka taraftaki haklarımdan vazgeçeyim bu evi yıkmayın. soyadımın fiziken tek simgesi burası.
çevremiz var. komşumuz var. babama olan saygı var.

yani maksat çöreklene ya da maddi çıkar değildir.

aslında ne de güzel ifade edilmiş. anlatmak istediklerimin bir delili olmuş.
diğer hak sahipleri de aynen böyle bakıyorlar, olaya, para odaklı yani.
hey gidi günler be bahçesinde az mı koşturulmuştur.
Ölüm hak miras helal ver kardeşlerinin payını..
hala devam ediyor her türlü engelleme ve huzursuz etme operasyonları.
kavun, karpuz, domates fideleri yetiştirmişim. zamanı geliyor dikmem lazım. anaa o da ne pandemi yasakları seyahat yasak.

e tamam olsun.

yalnız en çok koyanlardan biri de eski çay bahçesi tarzında kalabalık bi sahil kafesi vardı.
hiç bi luksu yok. akşamları hınca hınç dolar. gündüzki insansızlığıma ilaç olurdu.
belediye orayı kiraya vermekten vazgeçmiş. olmayacakmış artık.
halbuki adam ne güzel saat 6 da açar çay demlerdi. bende pek kimseler yokken denizin sakinliği ve martılar ve de denizden sıçrayan balıklar eşliğinde çayımı içer, kahvaltımı yapardım.

lan neye elimi atsam kuruyor iyi mi.
geçen arkadaşla konuşurken kolobiya çok güzel bi ülke. eski binaları falan var dedim 1 gün sonra iç savaş çıktı.