bugün

"Tuhaf, biz insanlar bukalemun gibiyiz. Ahlaki değerlerimizin rengini, çevremizdekilerinkine bakarak seçiyoruz."
- John Locke
Adamım ya. Lost bu adamın yüzü suyu hürmetine 6 sezon sürmediyse bir şey bilmiyorum. Ahah.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
Lock, Berkeley, Hume, Kant oturmuşlar ideler var mı yok mu diye tartışıyorlar. Felsefe tarihindeki en boktan sorgulama olduğunu düşünüyorum. ideler düşünceleri, düşünceler ilke ve kuralları, hayatımızı yaşayış şeklimizi şekillendirdiğinden ne olduğunu iyice anlamak gerekirmiş. Komik olan o kadar tartışmaları, metinler yazmaları ama ortaya hiçbir mantıklı yargı koyamamaları.

Ama son noktayı berkeley, bu boktan sorgulamanın hiçbir anlamı yok. sadece filozofların isim yapmasını sağlamak için uydurulmuş hiç bunlara kafa yormayın diyerek koyuyor.
“En iyi ve en doğru rejim, kişilerin rızasına dayanan (demokratik) rejimdir.”
Adam smith nasıl ekonomik anlamda liberalizmin babasıysa kendisi de siyasal/devletsel liberalizmin babasıdır.
Bilginin oluşum sürecinde aklın önemini yadsımış olup Felsefi anlamda da emprizmin (deneycilik) babası kabul edilir.
insan zihninin dünyaya geldiğinde bir tabula rasa olduğunu teorik bir önerme olarak ileri süren filozoftur. Böylece, bilgi ve bilginin dayandırıldığı bütün kavramların deneyle kazanıldığı tezi öne sürülür. Zihnimiz, deney ve gözlemlerin sonucu ortaya çıkan izlenimlerle zaman içinde dolmaktadır . Locke deney alanını da iki bölüme ayırır; dış algılar (sensation) ve iç algılar (reflexion). Bütün bilgi ve düşünceler bu ikili deneyden gelmektedir.

(bkz: deneycilik)
tabula rassa kavramını ortaya atan ingiliz empristtir.
kendileri zihninin boş bir levha olduğunu, onu bizim deneyimlerimiz Sonucu elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda doldurduğumuzu, aynı zamanda toplumun kabul ettiği genel-geçer yargıları yıkıp daha gerçekçi ve aykırı olan fikirleri öne sürmekten büyük haz alan biri olarak gördüğümüz bir empristtir. ona ilham veren şey hakikaten ışık tutan ve düşünmesini sağlayan felsefenin en köklü sorularıdır.
Toplum sözleşmesi kuramcısıdır. Sosyolojinin kurucularından kabul edilir. Locke göre insanın devredemeyeceği ve vazgeçemeyeceği üç temel hakkı vardır. Bunlar; mülkiyet, hürriyet ve yaşamdır.
17'nin sonu 18. yüzyılın başının önemli düşünürlerinden biridir. En temel eseri "insan anlığının üzerine soruşturma" olan locke'un bilgi felsefesine bakıldığında temel kaygısının, sağlam önermeler dizisi oluşturmakla alakalı olduğunu görürüz. locke'a göre, bilgiyi oluşturan önermeler zincirinin birincisinin ne kadar sağlam olduğu, o zinciri takip edenlerin hatalı olup olmayacağını belirler. sistematik ve birikimli şekilde oluşturulan mantıksal düzlem kurmayı amaçlayan locke, bu zincire karışan önyargısal şeylerin,zincirin sağlamlığını bozduğunu ileri sürüyor. bu zincirin kopmasına sebep verecek olan da budur.

locke'un inanç ve bilgi ayrımına gelecek olursak, inanç az önce sözü edilen önyargıların karıştığı sağlam olmayan zincirlerdir. bilgisel zincirde hangi noktadan sonra insan inanca "düşer" veya "girer" asıl mesele budur. bilginin bittiği ve inancın başladığı noktayı bilmek, bilgisel zincirin sağlamlığı için gereklidir. burada bahsedilen inanç, dinsel inanç değildir.

descartes'i hatırlatan bu bilgi teorisinde descartes'tan farklı olarak söz konusu olan şey, descartes'in önyargılarımızdan kurtulabileceğimize inanıyor olmasıydı. locke'ta ise, insanın neyi nereye kadar bilebileceği ve hangi noktadan sonra bilgiden umudu keseceği sorusu ön plandadır. burada araştırılan şey, anlama yetisinin sınırlarıdır. anlama yetisi, bilme yetisine malzeme sağlayan şeydir. bilginin nesnesi de idedir. ontolojik olarak ide anlama yetisindedir ve ideler yalnızca burada bulunur. idenin ne olduğuna gelecek olursak, ide bir insanın düşünme sırasında anlığın nesnesi olarak her şeydir, dile gelen her ne varsa idedir. yani, ide burada kavramla aynı şeydir. tanrı, pegasus, çöp, güzellik gibi dile düşen her şey idedir. anlama yetisinin sınırlarını çizmek, bilme yetisinin sınırlarını çizmek oluyor aslında. idelerin bu kadar kapsamlı olmasının sebebi budur.

descartes zihinde doğuştan var olan ideleri kabul ediyor. "nereden geliyor?" noktasında ise farklı düşünüyor. herkesin tanrı idesine sahip olması, onun doğuştan geldiğini değil, zorunlu olduğunu gösterir. locke, idelerin olanak olarak bulunduğunu, bunun ise onların doğuştanlığını göstermediğini düşünür. idelerin kaynağı anlama yetisi olamaz çünkü idelerin sayısı sürekli artıyor. o halde dışarıdan gelmelidir. locke'un deneyciliğinin temelinde bu düşünce vardır.
Losta baslıcam tekrar.
reis olan dizi karakteri.
17. yüzyılda yaşamış ingiliz filozof.aydınlanma döneminin önemli isimlerindendir.locke'un epistemelojisinde insan zihni boş bir levhadan ibarettir.(tabula rasa).zihnin dış dünyadaki ideleri bağlamasıyla bilgi oluşur.locke bu görüşü ile platon'cu doğuştancı geleneğin (inneisme) tam karşısında yer alır.
locke siyaset felsefesinde gelenek ve otoriteye yer vermez.toplumsal yaşamda ve yönetimde salt aklın önemini vurgular.
Benlik konusunda saçma sapan fikirleri var. Ama yine de sormak iyidir. Eğer 1 yaşındaki halinizi hatirlamiyorsaniz aynı kişi değilsiniz gibi bir düşüncesi olmuş. Ama thomas reid bu düşünceyi çürütmüş.
bir düşünür. devletin kökeni hakkında kabul edilen akılcı ve bilimci teorisine göre; devlet, tabiat halinde yaşayan insanların suçluları cezalandırmak için bilerek ve isteterek kendi cezalandırma haklarından vazgeçip bu hakkı devredip oluşturdukları kurumdur.
ingiliz Aydınlanması cihetinden tecrübeciliği kendi başına ve sistematik bir felsefe olarak ortaya koyan şahıstır. 17.Yüzyıl mütefekkiri olmasına rağmen, Newton'un yeni kainat ve ilim anlayışına denk gelen, bilgi ve cemiyet teorisini ortaya koymuştur. Düşünme hürriyeti ve insan fiillerini akla göre düzenleme anlayışını en vasi ölçüde yayan kişidir.

Locke, insan zihni ve idrak melekesinin mahiyeti üzerine, mesmuatın ve idrakin ehemmiyetini tebarüz ettiren bir düşünme şekline sahiptir. insanın idrak melekesi üzerine ''Tecrübe'' eseri ile malumatların, fikirlerin menşelerini hasselerle kavranabilir tecrübeler dünyasıyla münasebetlendirmiştir. Din-An'ane-Otorite üçlemesine dayalı olarak oluşturulmuş, insana bidayet de verilmiş, bilgi anlayışına muhaliftir.

''ihsasi Bilgi Teorisi'' ile Locke, doğuştan düşünce ve bilgi nizamını yıkar. Bilgiler mesmuatla elde edilebilir. Harici tecrübeler, aklın anlama faaliyetleri ve dahili tecrübeler, bilginin teşekkülünde amildir. Locke'un ihsasa dayalı ilim idraki Fransız materyalistlerine de te'sir etmiştir. Hükümet üzerine ikinci inceleme eseri sosyoloji/politika teorisidir. ingiliz burjuvazisinin anlayışına mutabık olarak tabii bir hukuk teorisi geliştirmiştir. Ona göre insanların tabii zekaları, fikretmek kabiliyetine sahip olmalarına mukabil, itikada ve an'anevi tedrisat vetirelerine tabi tutulduklarında hatalı malumat ve fikirler edinirler.

Locke'a göre devlet, hususi mülkiyet hakkını tazammun eden tabii hal'in, tabii hukukunu teminat altına almak için kurulmuştur. Locke, devletin menşe ini, halk ile idareci arasındaki akide bağlar. insanlar kendileri için en uygun idare şeklinin hangisi olduğuna, tecrübeleri neticesinde karar vermiştir. Öyleki insanlar başlangıçta, idarecinin kudretinin sınırlanmadığı krallık idaresinde, hakimiyet tek kişinin elinde olduğu için zaman zaman yozlaşarak keyfi idarelere inkılab etmişlerdir. insanlar, bu sebeple zorbalığa tahavvül eden kralın teşri icra gücünü birbirinden ayırarak, krala sadece icra kuvvetini bırakmışlardır. insanlar doğuştan müsavidirler ve rızaya istinadlı herhangi bir tasdik olmadan otorite kurma iddiasında bulunamazlar.

Locke ayrıca, tabii hukuk kavramını ele alır. Doğuştan her insan için müsavi olarak var olduğu kabul edilen haklar ona göre ''hayat,hürriyet ve mülkiyettir''. Bu idare anlayışında ihsasi bilgi teorisinin te'siri açıkça görülmektedir. Locke'nin mesmuatcı bilgi teorisinden müteessir olan ingiliz materyalistleri ingiliz aydınlanmasının ilerici vasfını sürdürebilmişlerdir. Bu teoriden hareketle deizm ön plana çıkmış, vahiy dininin ahlak idrakine karşı çıkılarak insani ahlak kuralları ehemmiyet kazanmıştır.
Felsefeci düşünür adam en azından düşünmüş onu yapamayan gerizekalılar da var maalesef.
yeter artık dediğim.

felsefeden bıktım.
lost dizisindeki mal karakter.

her şeyi adaya bağlayıp duruyordu kaderci pezevenk.
locke locke locke hanımey locke diye türküsüde vardır.
en ünlü sözü don't tell me what i can't do olan şahıs,sonradan duman olmuştur. (bkz: lost)
tabiat kanunları üzerine deneme adlı kitabında birçok tutarsızlığını keşfettiğim filozof. sıkı yazar, görüşleri birçok bilim alanının gelişmesine yol açmıştır. ayrıca çok dindardır.

(bkz: tabula rasa)Locke, her ne kadar insanın zihninin 'doğuştan' boş bir levha olduğunu söylese de bence, insanların çoğu hayatları boyunca hep 'boş bir levha' olarak kalmaktalar.*
anayasa hukukunda başımın belası olmuş zalım filozof.